Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/774 E. 2022/351 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :2021/774 Esas
KARAR NO:2022/351

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:29/11/2021
KARAR TARİHİ:06/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin iş yerinde makine operatörü olarak çalışmaktayken 12/03/2020 tarihinde sağ elinin makineye sıkıştığını ve iş kazası meydana geldiğini, anılan kaza sonucunda müvekkilinin sağ el küçük parmağının koptuğunu ve bu parmağa platinle ekleme yapıldığını, ayrıca yüzük parmağının da kırıldığını ve kırılma sonrası müvekkilinin parmağı düzgün şekilde kaynamadığından, parmağını kullanamaz hale geldiğini, müvekkilinin kaza tarihinde davalı … Sigorta A.Ş. nezdinde “Uzun Süreli Kredi Ferdi Kaza Sigortası Poliçesi” ile sigortalı olduğunu, müvekkilinin kaza sonucu maruz kaldığı sürekli ve geçici iş göremezliğine ilişkin maddi zararlarından davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğunu belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 10.000,00-TL. maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili ise cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili şirket nezdinde 29/04/2016-2026 tarihlerini kapsar şekilde “Uzun Süreli Kredi Ferdi Kaza Sigortası Poliçesi” ile sigortalanmış olduğunu, anılan poliçenin “tüketici” konumunda bulunan davacı ile müvekkili şirket arasında akdedildiğini, bu husus dikkate alındığında huzurdaki davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde değil Tüketici Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, bu nedenle görev itirazında bulunduklarını belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; huzurdaki davanın öncelikle görev dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise gerekli yargılamanın yapılarak davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; davalı sigorta şirketi nezdinde “Uzun Süreli Kredi Ferdi Kaza Sigortası Poliçesi” ile sigortalı bulunan davacı …’in 12/03/2020 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu maruz kaldığını iddia ettiği sürekli ve geçici iş göremezlik (maddi) zararlarının tazminine yönelik olarak davalı sigorta şirketi aleyhine (belirsiz alacak davası şeklinde) açılmış tazminat davasıdır.
Davacı taraf delil olarak; davacıya ait tedavi ve hastane evrakları, poliçe dosyası, … Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Kurulu’nun 23/03/2021 tarihli raporu, arabuluculuk görüşme tutanakları, bilirkişi incelemesi, ATK incelemesi, keşif, nüfus kayıt örneği, yemin, tanık beyanı, davalı … Sigorta A.Ş.’ye yapılan başvuruya ilişkin evraklar, Yargıtay ve BAM kararları, gerektiğinde ibrazı mümkün her türlü yasal delile dayanmıştır.
Davalı taraf ise delil olarak; hasar dosyası, poliçe, tanık, beyanı, bilirkişi incelemesi, yemin, keşif ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır.
Eldeki dava; davacı tarafından … (… Bankası) … Şubesi’nden alınan banka kredisini beklenmedik durumlara karşı güvence altına almak amacıyla 29/04/2016-2026 tarihleri için 10 yıl süreli olarak tanzim edilmiş Uzun Süreli Kredi Ferdi Kaza Sigortası Poliçesi’ne dayalı olarak açılmış alacak davasıdır.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK.’nun 4. maddesinde hangi dava ve işlerin ticari dava olduğu belirtilmiştir. Buna göre; bir davanın ticari dava olabilmesi için, uyuşmazlığın ya her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması ya da anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olması gerekir. Eğer taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez. TTK:’nun 5/1. maddesine göre ise; “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.”
Bunun yanında 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1-k maddesinde; “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler” tüketici olarak tanımlanmıştır. Aynı kanunun 3/1-1 maddesinde ise; “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemler” tüketici işlemi olarak kabul edilmiştir. Yine aynı kanunun 73/1. maddesinde “tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda” tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde de “taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” hükmüne yer verilmiştir. O halde, 6502 sayılı kanun uyarınca tüketici mahkemelerinin görevli kılındığı hususlarda diğer kanunlarda göreve ilişkin farklı hükümler yer alsa dahi, 6502 sayılı kanun yürürlüğü girdikten sonra açılacak davalarda 6502 sayılı kanunun 73/1 ve 83/2. maddeleri uyarınca tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevli kılınmıştır.
Öte yandan 6100 sayılı HMK.’nun 1. maddesine göre, “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” Göreve ilişkin düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olduğundan, taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemelerce re’sen incelenir.
HMK.’nun 115/1. maddesi uyarınca dava şartlarının bulunup bulunmadığı davanın her aşamasında mahkemece re’sen araştırılır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
HMK.’nun 114/1-c maddesinde ise mahkemenin görevli olması dava şartı olarak düzenlenmiştir. Buna göre; baktığı davada görevli olup olmadığı hususunun mahkemelerce her aşamada re’sen gözetilmesi gerekir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat çıkarıp onları dinlemeden dahi dosya üzerinden yapacağı inceleme sonucunda görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile mahkeme ilk önce re’sen görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
Somut olayda taraflar arasındaki ihtilaf, davacı tarafından kullanılan banka kredisinin teminatı olarak yapılan dava konusu Uzun Süreli Kredi Ferdi Kaza Sigortası Poliçesi’nden kaynaklanmaktadır. Anılan poliçe; dava dışı banka ile davacının kredi ilişkisinin devamı boyunca meydana gelebilecek kazalar sonucu davacı sigortalıda oluşabilecek maluliyetlere teminat sunan ve krediye bağlı nitelik taşıyan bir tür Ferdi Kaza Sigortası Poliçesi’dir. Davacı …, dava konusu poliçede “tüketici” konumunda olup, davacı ile davalı sigorta şirketi arasındaki ilişki “satıcı (sağlayıcı) – tüketici ilişkisi”’dir. Sonuç olarak; yukarıda zikredilen TTK.’nun 4. ve 5. maddeleri ile 6502 sayılı yasanın 3. ve 73. maddeleri dikkate alındığında; uyuşmazlığın çözüm ve görüm yerinin yani görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi değil, Tüketici Mahkemesi olduğu kanaatine varılarak, davanın usulden reddine dair aşağıdaki gibi karar vermek gerektiği sonucuna varılmıştır.
KARAR: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince görev dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Görevli Mahkemenin İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİ olduğuna,
3-HMK’nun 331/2. maddesi gereğince yargılama gideri ve vekâlet ücreti hususunda görevli mahkemece karar verilmesine,
4-HMK’nun 331/2. maddesi son cümlesi uyarınca dosya süresi içinde görevli mahkemeye gönderilmediği takdirde talep halinde yargılama gideri ve vekâlet ücreti hususunda mahkememizce karar verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde HMK’nun 20/1. maddesi uyarınca 2 (iki) haftalık kesin süre içinde başvurulması halinde dosyanın görevli mahkemesine gönderilmesine, belirlenen süre içinde başvurulmadığı takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
Dair, HMK’nun 345. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK’nun 342. maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca Mahkememize veya başka bir Mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/04/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır