Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/671 E. 2022/1144 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/671 Esas
KARAR NO:2022/1144

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:12/05/2015
KARAR TARİHİ:15/12/2022

Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … plaka sayılı araç içerisinde yolcu olarak bulunan müvekkilinin 11/12/2009 tarihinde meydana gelen trafik kazasında, … Eğitim ve Araştırma Hastanesi Özürlü Sağlık Kurulu tarafından düzenlenen rapora göre %90 vücut fonksiyon kaybına neden olacak biçimde yaralandığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle şimdilik 900,00 TL sakatlık tazminatı ve 100,00 TL bakıcı giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 100.000,00 TL manevi tazminatın aracın işleteni ve sürücüden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesine talep ve dava etmiş; 20/06/2022 tarihli dilekçesi ile beden gücü kaybı yönünden talebini 434.620,46 TL’ye, bakıcı gideri yönünden talebini 429.077,13 TL’ye olmak üzere maddi tazminat talebini 863.697,59 TL’ye yükseltmiş; 25/11/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile bu kez beden gücü kaybı yönünden talebini 602.524 TL’ye, bakıcı gideri yönünden talebini 643.520,57 TL’ye olmak üzere maddi tazminat talebini 1.246.044,57 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; alacağın zamanaşımına uğradığını, kazaya karışan … plaka sayılı aracın müvekkili nezdinde ZMSS poliçesi ile 03/12/2009 – 03/12/2010 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, ispat yükümlülüğünün davacı tarafta bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın davacının kusurlu davranışları sonucunda önlenemeyecek biçimde gerçekleştiğini, demir bariyerlerle girişi engellenmiş yola aniden çıkan davacının bu kazanın oluşmasına neden olduğunu, puslu ve yağışlı bir havada, gece vakti, karanlıkta çalıştığı servis aracından inen davacının bariyerlerin üzerinden atlayarak kazanın meydana geldiği yola indiğini, müvekkiline ait otobüs içinde bulunmayan davacının müvekkili şirket çalışanı olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonrasında 22/05/2018 tarih ve … E – … K sayılı kararla; davalı sigorta şirketine yönelik açılan davanın feragat nedeniyle reddine, diğer davalılara yönelik açılan maddi tazminat davasının reddine ve manevi tazminat davasının kısmen kabulüne karar verilmiş; verilen karar davacı tarafça istinaf edilmiştir.
İstanbul BAM 40. Hukuk Dairesi’nin 09/09/2021 tarih ve 2021/453 E- 2021/1178 K sayılı kararıyla; “Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekilinin dava dilekçesinde, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarını saklı tutarak 900,00 TL sürekli sakatlık tazminatı, 100,00 TL bakıcı gideri tazminatı talebinde bulunması, böylece davanın belirsiz alacak davası niteliğinde açılarak bir kısmının talep edildiğinin anlaşılması karşısında, HMK’nin 341’inci maddesinin 3’üncü fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesinin davanın reddine ilişkin hükmünün istinaf kanun yolu kapsamında incelenmesi olanaklı hükümlerden olduğu kabul edilmiştir.
Davalı … Sigorta AŞ vekili tarafından sunulan davacı vekiline atfen imzalanmış “Makbuz ve İbraname” başlıklı 14/09/2015 tarihli belgenin incelenmesinde; vekaletnamesinde ibra ve davadan feragate yetkisi bulunan davacı vekilinin adı geçen müvekkili ile davalı … Sigorta AŞ nezdinde ZMMS poliçesiyle sigortalı … plaka sayılı aracın 11/12/2009 tarihinde karıştığı trafik kazası sonucu adı geçen davacının yaralanıp malul kaldığı belirtilerek, maluliyet için 48.000,00 TL, bakıcı gideri için 125.000,00 TL olmak üzere toplam 173.000,00 TL üzerinden anlaşma sağlandığı, … Sigorta AŞ tarafından yapılacak ödeme nedeniyle … Sigorta AŞ ve sigortalısı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi yönünden poliçe gereği sorumlu olunan tutar kadar sorumluluğun kalmayacağını, … Sigorta AŞ’nin hasara, hasar dosyasına ve poliçeye konu alacaklar yönünden, poliçe gereği sorumlu olunan tutar kadar ibra edildiğini ve bu tutara kadar olmak koşulu ile fazlaya ilişkin faiz talebi, asli ve feriler kapsamı dışında diğer hak ve nam adı altında herhangi bir taleplerinin olmadığını, İstanbul 11’inci ASliye Ticaret Mahkemesinin … (E) sayılı dosyasındaki tazminat taleplerinden fazlaya ilişkin hakları da dahil olmak üzere poliçe limiti ile sınırlı … Sigorta AŞ aleyhine açılan davadan feragat edeceğini kabul, beyan ve taahhüt ettiklerini, kazaya karışan aracın sigorta ettiren … Sanayi Limited Şirketinin poliçe gereği belirlenmiş limitlerden ve yine … Sigorta AŞ’nin bu limitler gereği sorumlu olduğu faiz tutarı ve diğer ferilerinden sorumluluğunun kalmayacağını, poliçe limitleri üzerinde doğacak maddi hak ve alacakları ile … Sigorta AŞ’nin bu limitler gereği sorumlu olduğu faiz tutarından, bunların ferileri ile manevi tazminata ilişkin davalarını devam ettirme hakkı saklı olmak koşuluyla, sigorta poliçesinin limitleri ile sınırlı olmak üzere … Sigorta AŞ’ye karşı bu hasara ilişkin her türlü dava ve hukuki işlem başlatma, temyiz hakkından feragat ettiğini kabul edildiğinin belirtildiği; davacı vekiline atfen imzalanmış “Makbuz ve İbraname” başlıklı diğer bir belge de ise 13.255,42 TL ödendiğinde … Sigorta AŞ’nin ibra edileceğini, tarih içermeyen “Tazminat Makbuzu ve İbraname” başlıklı belge de ise davacının velisi Ünal Dev’in münfesih … Sigorta AŞ’den 48.337,00 TL’yi nakden ve tamamen aldığını, bu meblağ kadar ibra ettiğini bildirdiği; vekaletnamesinde davadan feragat yetkisi bulunan davacı vekilinin Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) vasıtasıyla sunduğu 12/10/2015 günü elektronik imza ile imzalanmış dilekçeyle … Sigorta AŞ hakkındaki davadan feragat ettiklerini, diğer davalılar hakkındaki taleplerinin devam ettiğini beyan etmiştir.
2918 sayılı KTK’nin 91’inci maddesinde işletenlerin, bu kanunun 85/1’inci maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğu getirilmiştir. Aynı Kanunun 85’inci maddesi ile aracın işletilmesi sırasında 3’üncü şahısların bedeni ve maddi zarara uğratılmasından işleten doğrudan sorumlu tutulmuş, anılan Kanunun 97’nci maddesi gereğince de, zarar görenin, zarara neden olan aracın zorunlu trafik sigortacısından doğrudan talep ve dava hakkı bulunduğu belirtilmiştir. Ancak, zorunlu trafik sigortacısının zarardan sorumluluğu 2918 sayılı KTK’nin 93’üncü maddesi gereğince belirlenen ve poliçede belirtilen teminat miktarı ile sınırlıdır.
İşleten ve zorunlu trafik sigortacıları 3’üncü kişilere karşı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 61’inci maddesi uyarınca müteselsilen sorumludurlar. Aynı Kanunun maddesine göre, alacaklı, borcun tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların hepsinden, dilerse yalnız birinden isteyebilir. Borcun tamamen tahsiline kadar bütün borçluların sorumluluğunun devam edeceği de aynı maddenin 2’nci fıkrasında açıklanmıştır. Anılan Kanunun 166’ncı maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca da, borçlulardan biri, ifa veya takasla borcun tamamını veya bir kısmını sona erdirmişse, bu oranda diğer borçluları da borçtan kurtarmış olur.
Müteselsil borçlulardan birinin alacaklıya karşı sürebileceği def’iler varsa bunu diğer borçlulardan bağımsız olarak ileri sürmesi mümkün olup, bu defi sonucu kurtulduğu borç miktarını diğer müteselsil borçlulara karşı da ileri sürebilir. Bu def’iler 6098 sayılı TBK’nin 164’üncü maddesinde gösterilen ve şahsi ilişkiler veya müteselsil borcun sebep veya konusundan doğan def’iler olup bunların dışında ileri sürülen def’iler müteselsil borçlular arasındaki rücu hakkını kaldırmaz. 6098 sayılı TBK’de yer alan şimdiye kadar sözü edilen düzenlemeler alacaklıya karşı dış ilişkilerle ilgili olup, borcun ödenmesinden sonra müteselsil borçlular arasındaki iç ilişki yönünden 6098 sayılı TBK’nin 165’inci maddesi uyarınca;kanun veya sözleşme ile aksi belirlenmedikçe, borçlulardan biri kendi davranışıyla diğer borçluların durumunu ağırlaştıramaz. Dış ilişkide alacaklıya karşı sonuç doğurabilen böyle bir işlem, iç ilişkide rücu hakkını kısmen veya tamamen kaldırıcı etkiye sahip değildir.
Diğer taraftan davadan feragat, öncelikle bir usul işlemidir. Dava konusu olayda, davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan davacı tarafın davalılardan birisi hakkındaki feragati usul hukuku bakımından diğer davalı aleyhine bir sonuç doğurmaz ise de, davadan feragat aynı zamanda bir maddi hukuk işlemi olduğundan, davalı sigorta şirketi hakkındaki feragatın, rücu hakkı bulunan diğer davalıyı etkileyip etkilemediğinin üzerinde durulması gerekir.
Yukarıda açıklandığı üzere, davalılar alacaklıya karşı borçtan müteselsilen sorumludurlar. 6098 sayılı TBK’nin müteselsil sorumlulukta borçluların iç ilişkilerini düzenleyen hükümleri gereğince, müteselsil borçlulardan biri alacaklıya borcu ödediği takdirde, diğer müteselsil borçlulara rücu hakkı bulunmaktadır. Bunun yanında, 6098 sayılı TBK’nin 166/1’inci maddesine göre, sorumlulardan birinin zararı ödemesi halinde diğerleri bu oranda borçtan kurtulur. Ancak, müteselsil borçluların borçtan tamamen veya kısmen kurtulabilmeleri için alacaklının bilfiil tatmin edilmiş olması gerekir.
Bunun aksinin kabul edilebilmesi için alacaklının açıkça davadan feragat etmiş olması veya böyle bir feragatin durumdan kesin olarak anlaşılması lazımdır. Yine 6098 sayılı TBK’nin 168/1’inci maddesi hükmüne göre, rücu hakkından yararlanan müteselsil borçlulardan her biri ödediği miktar oranında alacaklının haklarına halef olacağına ve alacaklının diğerleri zararına müteselsil borçlulardan birinin durumunu iyileştirdiği takdirde bunun sonuçlarına katlanacağına dair hüküm içermektedir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ve yasal düzenleme ışığında somut olaya bakıldığında; davacının hakkındaki davadan feragat ettiği davalılardan … Sigorta AŞ’nin maddi tazminata ilişkin sorumluluğunun, poliçe limiti olan kişi başına tedavi teminatı 150.000,00 TL, kişi basına sakatlık teminatı 150.000,00 TL miktarıyla sona erdiği, böylece sakatlık teminatı kapsamında bulunan sürekli sakatlık tazminatı ile poliçenin düzenlendiği tarih itibarıyla tedavi gideri teminatı kapsamında bulunan bakıcı gideri tazminatından, TBK’nin 166/1’inci maddesi uyarınca davalı … Sigorta AŞ’nin ZMMS poliçesiyle sorumlu olduğu sakatlık teminatı limiti ve tedavi gideri limiti kadar sorumluluktan kurtulan davalı sürücü … ile davalı işleten … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin, açıklanan limitleri aşan zarar miktarı kadar sorumluluklarının devam ettiğinin anlaşılması karşısında, davalılardan … Sigorta AŞ’nin poliçe limiti ile sorumlu olduğu miktarlar güncellenerek hesaplanan sürekli sakatlık tazminatı ile bakıcı giderinden mahsup edilmesinin ardından oluşacak duruma göre karar verilmesi gerekirken, davalılar … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile …’e karşı açılan sürekli sakatlık tazminatı ve bakıcı giderine ilişkin yazılı biçimde davanın reddine hükmolunması yerinde görülmemiştir.
Davacı vekilinin manevi tazminat hükmüne ilişkin istinaf nedenlerinin incelenmesine gelince; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 56’ncı maddesinin 1’inci fıkrasına göre hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı olan manevi tazminatın miktarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23/06/2004 gün ve 13/291-370 sayılı kararında da vurgulandığı gibi, hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminatın miktarını takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli tarafların kusur durumları gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 4’üncü maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hâkimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Somut uyuşmazlıkta ise, ilk derece mahkemesince manevi tazminat miktarının, yukarıda yapılan açıklamalara aykırı biçimde davacının ekonomik ve sosyal durumları araştırılmaksızın belirlenmesi doğru kabul edilmemiş, davacılar vekilinin istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf nedeni bu bakımdan isabetli görülmüştür.” neden ve gerekçesiyle mahkememiz kararı HMK’nın 353/1-a/6’ncı maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmiştir.
Davacı tarafça davalı sigorta şirketine yönelik açılan davadan feragat edildiği ve bu konuda daha önce verilen kararın İstanbul BAM 40. HD’nin yukarıda değinilen ilamındaki hususların kapsamı dışında kaldığı anlaşıldığından, anılan davalıya yönelik açılan davanın feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Diğer davalılar … Sanayii ve Tic. Ltd. Şti. ve …’e yönelik açılan maddi tazminat davası yönünden yapılan yargılama sonrasında;
BAM kararı gereğince sosyal ekonomik durum araştırması yaptırılmış, dava konusu trafik kazasından kaynaklı davacının talep edebileceği maddi zararın hesaplanmasına karar verilerek, getirtilen-sunulan belgelerle birlikte dosya, aktüer hesabı konusunda uzman …’a tevdi edilmiş, adı geçen bilirkişi tarafından düzenlenen 14/02/2022 tarihli bilirkişi raporunun ve rapora yönelik davalı tarafın itirazı üzerine aynı bilirkişiden alınan 25/10/2022 tarihli ek raporun dosya arasında olduğu görülmüştür.
Alınan kök rapora göre; ilk karar öncesi alınan bilirkişi kusur raporu, ATK 3. İhtisas Dairesinden alınan maluliyet raporu kapsamında, 11/12/2009 tarihli trafik kazasından kaynaklı, davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme dikkate alınarak, hesaplanan tutardan davalı sigorta şirketi yönünden feragat edilen miktarın ve işlemiş faizinin düşümü sonrasında, davacının beden gücü kaybına ilişkin zararının 434.620,46 TL; bakıcı giderlerine yönelik zararının 429.077,13 TL olmak üzere maddi zararının toplam 863.697,59 TL olduğu yönünde görüş bildirilmiş; tazminat hesabının kazadaki kusur oranları olan, davacı …’in oluşan kazada %70 oranında, davalı …’in %30 oranında belirlenen kusur oranları üzerinden yapıldığı anlaşılmıştır.
Alınan ek raporda ise; davacının beden gücü kaybına ilişkin maddi zararının 602.524 TL; bakıcı giderlerine yönelik maddi zararının 643.520,57 TL olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Davacı vekili tarafından her ne kadar bilirkişi kök raporundan sonra 20/06/2022 tarihli dilekçe ile dava ıslah edilmiş, 2022 yılı temmuz ayında asgari ücrette yaşanan artış nedeni ile alınan 25/10/2022 tarihli ek rapor üzerine 30/11/2022 tarihli dilekçi ile talep arttırımında bulunulmuş ise de, davacı vekili tarafından fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak kısmi dava açıldığı, davanın belirsiz alacak davası olduğuna dair dava dilekçesine açık ibare bulunmadığı bu hali ile davacının davasını 1 kez ıslah edebileceği, belirsiz alacak davası niteliğinde olmayan dava da talep arttırım yapılamayacağı anlaşıldığından davacı yanın 30/11/2022 tarihli talep arttırım dilekçesi mahkememizce dikkate alınmamıştır.
Davacı vekili tarafından 20/06/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile davanın ıslah edilmesi üzerine davalı … …. Ltd.Şti vekili tarafından süresinde sunulan dilekçe ile ıslaha karşı zamanaşımı definde bulunulduğu görülmüştür.
Dava konusu kaza 11.12.2009 tarihinde meydana gelmiş elde ki dava ise 12/05/2015 tarihinde kısmi dava olarak açılmış ve 20/06/2022 tarihli dilekçe ile de ıslah edilmiştir.
Kaza tarihi olan 11/12/2009 tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 41. maddesinde (6098 sayılı TBK’nın 49. md) haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de (TBK’nın değişik 72. md) haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine (TBK’nın 72. maddesinde 2 ve 10 yıllık zamanaşımı süreleri öngörülmüştür) tabi olduğu belirtilmiştir.
2918 sayılı KTK’nın 109/1. maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler için, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak 10 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Maddenin 2. fıkrasında fiil cezayı gerektiriyor ise, uzamış ceza zamanaşımının uygulanacağını kabul edilmiştir.
Haksız fiile dayanan tazminat isteminde zamanaşımının işlemeye başlayacağı tarih, zararın ve zarar sorumlusunun öğrenildiği tarihtir.
Somut olayda, yaralanmalı trafik kazası meydana gelmiş olup, kaza tarihinde yürürlükte olan 5237 sayılı TCK’ya göre zamanaşımı süresi 8 yıldır.
Davacının ilk maluliyetinin belirlendiği 22.02.2012 tarihli İstanbul … Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden verilme Özürlü Sağlık Kurulu Raporu ile maluliyet oranı %90 olarak belirlenmiş, mahkememizce İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu’ndan alınan 17/05/2017 tarihli maluliyet raporu ile davacının maluliyet oranı %100 olarak belirlenmiş olup, bu hali ile davacının maluliyetinde gelişen durum olduğu ve zararının bu tarih itibariyle öğrenildiğinin zamanaşımı süresinin bu tarihte işlemeye başlayacağının ve davacı vekili tarafından 20/06/2022 tarihli dilekçe ile yapılan ıslahın zamanaşımı süresi içerisinde yapıldığı anlaşılmış ve davalı yanın zamanaşımı defi’ne itibar edilmemiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, alınan ve benimsenen bilirkişi kurulu kök ve ek raporları, toplanıp değerlendirilen tüm delillere göre; 11/12/2009 tarihli trafik kazasında, davalı sigorta şirketine ZMSS poliçesi ile sigortalı, davalı … Sanayii ve Tic. Ltd. Şti.’nin maliki olduğu, diğer davalı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, olay yerinde karşıdan karşıya geçmekte olan davacıya çarpması neticesinde yaralandığı; ilk karar öncesinde alınan ve mahkememizce de benimsenen bilirkişi kusur raporunda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, oluşan kazada davacı yaya …’in %70 oranında, araç sürücüsü davalı …’in %30 oranında kusur olduğu; benimsenen bilirkişi kök raporunda dayanak ve gerekçeleriyle ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, meydana gelen trafik kazası sonucu davacının %100 oranında maluliyeti ile kusur oranları doğrultusunda, sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme dikkate alınarak davacının beden gücü kaybına ilişkin zararının 434.620,46 TL; bakıcı giderlerine ilişkin zararının 429.077,13 TL olmak üzere maddi zararının toplam 863.697,59 TL olduğu, bu miktarı aşan davacı taraf isteminin yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde olmadığı anlaşılmakla davanın bu miktar üzerinden kabulüne karar verilmiştir.
Diğer davalılar … Sanayii ve Tic. Ltd. Şti. ve …’e yönelik açılan manevi tazminat davası yönünden yapılan yargılama sonrasında;
Manevi tazminat, 6098 sayılı TBK’nun 56. Maddesi ile;
“(1)Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.
(2) Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” hükümleri ile düzenlenmiştir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkında hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında; 11/12/2009 tarihinde meydana gelen ve davacının %100 oranında maluliyetine neden olan trafik kazasında, kazaya karışan araç sürücüsü davalı …’in oluşan kazada kusura ilişkin alınan ve benimsenen kusur raporuna göre %30 oranında kusurlu, davacı yayanın ise %70 oranında kusurlu olduğu; kaza sonucu davacının ağır bedensel zararı ve başkasının sürekli bakımına muhtaç durumda olması nedeniyle duyulan acı ve elemin giderilmesi için hakkaniyete uygun bir tazminatın verilmesi gerektiği kanaatine varılmış; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kazanın meydana geldiği tarihteki paranın alım gücü ile dava konusu kaza da tarafların kusur oranları ile taraflarda zenginleşmeye ve fakirleşmeye neden olmayacak şekilde maluliyet ve sürekli bakıma muhtaç durumları da dikkate alınarak davacıya aşağıda belirtildiği miktarlarda manevi tazminata hükmedilmiş olup, açıklanan gerekçelerle uyuşmazlığın bütünü hakkında aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davalı … Sigorta A.Ş.’ye yönelik davanın feragat nedeni ile REDDİNE,
2-Davacının 26/06/2022 tarihli dilekçesi ile ıslah edilen maddi tazminat davasının KABULÜ ile; 434.620,46 TL beden gücü kaybı tazminatı ve 429.077,13 TL sürekli bakıcı gideri olmak üzere toplam 863.697,59 TL maddi tazminatın olay tarihi olan 11.12.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … San. Ve Tic. Ltd. Şti’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, davacı tarafın bu konudaki fazlaya ilişkin isteminin reddine,
3-Manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 50.000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 11.12.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … San. ve Tic. Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine , manevi tazminatta fazlaya ilişkin istemin reddine,
4-Maddi tazminat yönünden alınması gerekli 58.999,18-TL karar ve ilam harcından 4.597,52-TL peşin ve ıslah harçlarının mahsubu ile geriye kalan 54.401,66-TL harcın davalılar … ve … San. ve Tic. Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen alınıp maliyeye gelir kaydına,
5-Manevi tazminat yönünden alınması gerekli 3.415,50-TL karar ve ilam harcının davalılar … ve … San. ve Tic. Ltd. Şti.’den alınıp maliyeye gelir kaydına,
6-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan peşin ve ıslah harçları toplamı 4.597,52 TL’nin davalılar … ve … San. ve Tic. Ltd. Şti.’den alınıp davacıya verilmesine,
7-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maddi tazminat yönünden hesap ve taktir olunan 113.006,73-TL, manevi tazminat yönünden hesap ve taktir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalılar … ve … San. ve Tic. Ltd. Şti.’den alınıp davacıya verilmesine,
8-Davalılar … ve … San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye yönelik açılan ve kısmen reddedilen maddi ve manevi tazminat davasında, anılan davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kısmen reddedilen maddi tazminat yönünden hesap ve takdir olunan 56.528,58 TL, kısmen reddedilen manevi tazminat yönünden hesap ve takdir olunan 9.200,00 vekalet ücretinin davacıdan alınıp bu davalılara verilmesine,
9-Davacı tarafça yatırılan 27,70 TL başvuru harcı, 4,10 TL vekalet harcı, 2.400 TL bilirkişi ücreti ve 758,90 TL tebligat giderlerinin toplamı 3.190,70 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 2.211,64 TL’sinin davalılar … ve … San. ve Tic. Ltd. Şti.’den alınıp davacıya verilmesine,
10-Davalı … Sigorta A.Ş.’ye yönelik açılan ve feragat edilen dava yönünden talep olmadığından bu taraflar yönünden yargılama gideri ve vekalet ücreti tayin ve takdirine yer olmadığına,
11-Taraflarca yatırılan gider avansından geriye kalanın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı …Ltd. Şti vekillerinin yüzünde, diğer tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkca okunup, usulen anlatıldı. 15/12/2022

Başkan …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Katip …
e-imzalı