Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/663 E. 2022/465 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/663 Esas
KARAR NO :2022/465

DAVA:Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit)
DAVA TARİHİ:12/10/2021
KARAR TARİHİ:11/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas (Eski esası: … E.) sayılı dosyasında dava dışı … A.Ş. tarafından müvekkili … (…)’in de aralarında bulunduğu borçlular aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, yapılan takibin kesinleştiğini, borçlular aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine dayanak olarak … A.Ş. … … Şubesi ile dosya borçlularının tamamı arasında imzalanan Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi imzalandığını, ancak ilgili banka şubesi ile borçlu şirket arasında imzalanan Ticari Müşteri Sözleşmesi’nde müvekkilinin imzası bulunmadığını, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takibe konu alacağın … 5. Noterliği’nin 13/02/2013 tarihli ve … yevmiye numaralı temlik sözleşmesi ile alacaklı … A.Ş. tarafından önce …’a, … 48. Noterliği’nin 05/07/2021 tarihli ve … yevmiye numaralı temlik sözleşmesi ile de … tarafından davalı …’e temlik edildiğini, müvekkilinin davalı tarafa 12.266,28-TL. borcunun bulunmadığını, takip konusu borçtan borçlu şirketin tek başına sorumlu olduğunu, dosyanın ilk alacaklısı … A.Ş. tarafından ihtiyati haciz başvurusunda bulunulduğunu, …. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından… D. İş sayılı dosyada verilen kararda özetle; “…borçlu şirketin ayrıca imzaladığı Ticari Müşteri Sözleşmesi nedeniyle verilen Business Kart hesabından dolayı 12.266,28-TL. borcu olduğu, dolayısıyla borçlu şirketin borç toplamının 20.236,12-TL. olduğu, bu durumun müşteri hesap özeti ve sözleşmelerden anlaşıldığı, diğer 4 (dört) kişinin ticari müşteri sözleşmesinde isim ve imzaları bulunmadığından 12.266,28-TL.’den sorumluluklarının bulunmadığı…” şeklinde karar verildiğini, ihtiyati haciz kararının akabinde icra müdürlüğüne sunulan takip talebinde asıl alacak olarak tek kalemde 20.550,50-TL.’nin talep edildiğini, tüm borçtan dava dışı borçlu şirket ile birlikte diğer 4 (dört) kişinin de sorumlu tutulduğunu, müvekkilinin davalıya Ticari Müşteri Sözleşmesi’nden kaynaklı herhangi bir borcunun bulunmadığını, zira banka ile borçlu şirket arasında akdedilen Ticari Müşteri Sözleşmesi’nde müvekkilinin imzasının bulunmadığını ve dolayısıyla müvekkilinin bu sözleşmeden kaynaklı 12.266,28-TL. borçtan da sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; müvekkilinin …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas dosyasında davalı karşı yana borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline, davalı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ise cevap dilekçesinde özetle; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası üzerinden alacaklı (temlik eden) … A.Ş. tarafından borçlu (davacı) … … hakkında ilamsız icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin borçluya 15/02/2012 tarihinde tebliğ edildiğini, borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu, sonrasında takibin devamına yönelik olarak temlik eden banka tarafından İstanbul (Kapatılan) 43. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında itirazın iptali davası açıldığını, İstanbul (Kapatılan) 43. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 11/02/2013 tarihli, … E. ve … K. sayılı kararda; “…Konusuz kalan dava nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına…” dair karar verildiğini, anılan kararın 22/04/2013 tarihinde kesinleştiğini, davalı borçlunun icra takip dosyasına yönelik itirazında işleyecek faiz oranı olan %94,50 faiz oranına da itiraz ettiğini, fakat borçlunun icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazlarından 01/02/2013 tarihinde feragat ettiğini, davacının icra dosyasında borcu kabul edip 9 (dokuz) yıl sonra “ben vazgeçtim, borcu kabul etmiyorum” diyerek dava açamayacağını, davanın zamanaşımı süresi dolduktan sonra açıldığını, davacının kabul beyanı varken işbu menfi tespit davasını açmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; icra takibinden sonra açılmış olan menfi tespit davasıdır.
Davacı taraf delil olarak; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas (Eski esası: … E.) sayılı takip dosyası, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… D. İş sayılı dosyası, emsal Yargıtay kararları, bilirkişi incelemesi, tanık beyanı, yemin ve diğer yasal delillere dayanmıştır.
Davalı taraf ise delil olarak; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas (Eski esası: … E.) sayılı takip dosyası, İstanbul (Kapatılan) 43. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dava dosyası, …. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyası, alacağa dayanak oluşturan banka kredi sözleşmeleri, … Bankası A.Ş. kayıtları, temliknameler ve gerekirse bilirkişi incelemesine dayanmıştır.
Mahkememizce …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas (… Esas) sayılı takip dosyasının aslı celbedilmiştir. Anılan icra dosyasının incelenmesinde; dava dışı … A.Ş. tarafından 03/02/2012 tarihinde aralarında davacı … (…)’in de bulunduğu borçlular aleyhine kredi sözleşmesine dayalı olarak takip başlatıldığı görülmüştür. Davacı … (…) vekili tarafından … 3. İcra Müdürlüğü kanalıyla (2012/502 Muhabere) …. İcra Müdürlüğü dosyasına gönderilen 21/02/2012 havale tarihli dilekçe ile borca ve fer’ilerine itiraz edildiği, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, davacı (borçlu) asil … (…)’in …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına bizzat sunduğu 01/02/2013 tarihli dilekçe ile “borcun tamamına ve fer’ilerine ilişkin olarak yapmış olduğu tüm itirazlarını geri aldığını” beyan ettiği görülmüştür.
Mahkememizce İstanbul (Kapatılan) 43. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyası da celbedilerek incelenmiştir. Anılan dosyanın incelenmesinde; … A.Ş. tarafından 07/05/2012 tarihinde dosyamız davacısı … (…) aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takip dosyasına vaki itirazların iptali istemli olarak dava açıldığı, mahkemece yargılama sırasında bankacı bilirkişiden 25/01/2013 tarihli bilirkişi raporunun alındığı, dosyaya rapor sunulduktan çok kısa bir süre sonra ilgili dosyanın davalısı (mahkememiz dosyasının ise davacısı) … (…) tarafından …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında takibin durmasına neden olan ve borca yönelik olarak yapılan tüm itirazların 01/02/2013 tarihli dilekçe ile geri alınması üzerine, aynı gün davacı banka vekili tarafından ilgili mahkemeye sunulan 01/02/2013 tarihli dilekçe ile davalı/borçlunun itirazını geri alması nedeniyle davanın konusuz kaldığının beyan edildiği, davacı vekilinin bu beyanı üzerine …. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından 11/02/2013 tarihli duruşmada konusuz kalan dava nedeniyle bir karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildiği, anılan kararın 22/04/2013 tarihinde taraflarca temyiz edilmeksizin kesinleştiği görülmüştür.
Davacı vekili 11/05/2022 tarihli duruşmada; müvekkili …’nın dava ve takip konusu Ticari Müşteri Sözleşmesi’nde herhangi bir imzasının bulunmadığını, davalının müvekkilinin Ticari Müşteri Sözleşmesi’nde imzası bulunduğuna yönelik bir beyanının olmadığını, müvekkili davacının icra takip dosyasındaki itirazını geri almasına yönelik beyanında borcu kabul ettiğine ilişkin herhangi bir beyanı ve kabulünün de bulunmadığını, ayrıca İstanbul (Kapatılan) 43. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde verilen konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına dair kararın esasa değil, usule ilişkin bir karar olduğunu belirterek; müvekkilinin işbu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğunu beyan etmiştir.
Davalı vekili ise 11/05/2022 tarihli duruşmada; davacı …’nın icra takip dosyasında borca yönelik itirazından feragat ettiğini, bu nedenle davacı aleyhine açılan itirazın iptali davasının, “dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde neticelendirildiğini, davacı tarafından müvekkilinin alacağı temlik aldığı …aleyhine …. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında açılan şikayet davasında verilen ret kararının istinaf incelemesinden geçerek kesinleştiğini beyan etmiştir.
Eldeki davada davacı vekili, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasında takibe dayanak yapılan “Ticari Müşteri Sözleşmesi”’nde müvekkili davacı … (…)’in hiçbir şekilde imzasının bulunmadığını iddia ederek, davacının davalı temlik alana borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmektedir.
Genel Kredi Sözleşmesi (GKS); bir tür çerçeve sözleşme niteliğinde olup, cari hesap şeklinde işleyen ve ticari nitelik taşıyan bir kredi sözleşmesidir. Bu çerçeve sözleşmede belirlenen koşullar içinde banka müşterisine, farklı nitelikte krediler kullandırabilmektedir.
GKS’ye kefil olunması durumunda sözleşme dolayısıyla kullanılan kredi/kredilerden dolayı oluşan borcun bir tarihte sıfırlanması, kefilin sorumluluğunu sona erdirmemektedir. Zira banka GKS’nin varlığı hâlinde müşteri, farklı tarihlerde aynı nitelikte veya farklı nitelikte krediler kullanabilmektedir Kefalet sözleşmesinde açıkça süre kararlaştırılmamışsa veya taraf iradelerinin yorumundan da kefalet sözleşmesinin süreli olduğu tespit edilemiyorsa, kefaletin süresiz olduğu kabul edilmelidir. Dolayısıyla süreç içinde kefilin sorumluluğu da devam etmektedir.
Somut olayda davacı … (…)’in temlik eden banka ile akdedilen ve takibe dayanak yapılan Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi’ndeki imzaya herhangi bir itirazı yoktur. Davacının imzasını inkar etmediği ve 500.000,00-TL. limite kadar müteselsil kefili olduğu 08/02/2011 tarihli Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi’nin 54. maddesi aynen; “MÜŞTERİ ve MÜTESELSİL KEFİL, işbu sözleşmenin daha önce BANKA’ya hitaben imzaladıkları ve ileride imzalayacakları tüm kredi Taahhütname ve Sözleşmelerin eki ve ayrılmaz bir parçası olduğunu, bu nedenle işbu Sözleşmede yer alan yeni ve farklı hükümlerin ileride imzalanacak yeni sözleşmelerle değiştirilmediği sürece mevcut sözleşmelerle/taahhütnameler ve ekleri için de aynen geçerli olacağını ve BANKA’nın bunlara dayanarak açmış bulunduğu ve ileride açabileceği kredilerin, bundan böyle işbu Sözleşme hükümlerine tabi olacağını ve BANKA’nın bu kredileri bir veya birden fazla cari hesap açmak, cari hesapların limitlerini azaltmak veya artırmak, bakiyeleri sıfıra inen cari hesapları kapatarak, dilediği miktarda yeni cari hesaplar açmak veya dilediği diğer şekillerde kullandırmak hususlarında yetkili bulunduğunu kabul ve beyan ederler.” şeklindedir. Anılan sözleşme hükmüne göre; davacı müteselsil kefil … (…), imzasını inkar etmediği çerçeve sözleşme niteliğindeki Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında dava dışı müşteri (şirket) tarafından ileride imzalanacak başkaca sözleşmelerin (somut olayda Ticari Müşteri Sözleşmesi’ndeki) Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi’nin eki ve ayrılmaz bir parçası olduğunu kabul ve beyan etmiştir. Kaldı ki Ticari Müşteri Sözleşmesi, adından da anlaşıldığı üzere müşteri ile banka arasında akdedilen bir sözleşmedir. Davacının Ticari Müşteri Sözleşmesi’nde imzasının olmaması olağan bir bankacılık uygulaması olup, müteselsil kefil … (…), çerçeve nitelikli GKS’nin 54. maddesi ile dava dışı müşterinin (… San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin) banka ile ileride başkaca bir sözleşme akdetmesini (somut olayda olduğu gibi Ticari Müşteri Sözleşmesi akdetmesini) kabul etmiştir. Bu durumda davacı müteselsil kefilin Ticari Müşteri Sözleşmesi’nde imzasının bulunmadığını iddia ederek sorumluluktan kurtulması söz konusu değildir.
Öte yandan davacı … (…), …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına bizzat sunduğu 01/02/2013 tarihli itirazını geri alma dilekçesinde borcun tamamına ve fer’ilerine ilişkin olarak yaptığı tüm itirazlarını geri aldığını açıkça beyan etmiştir. Davacının takibin durmasına neden olan itirazını geri alma beyanının tarihi İstanbul (Kapatılan) 43. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı bankacı bilirkişi tarafından 25/01/2013 tarihinde ve aleyhine olarak düzenlenen bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu tarihinden hemen sonraya (6 gün sonraya) tekabül etmektedir. Davacı, huzurdaki davadaki iddialarını İstanbul (Kapatılan) 43. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasındaki cevap dilekçesinde de ileri sürmüş olmasına karşın, davanın açılmasına neden olan itirazını “borcun tamamına ve fer’ilerine ilişkin olarak yapmış olduğumuz tüm itirazlarımızı geri alıyoruz” demek suretiyle geri alarak davanın konusuz kalmasına, dolayısıyla ilgili mahkemenin itiraz ve iddialarını esastan değerlendirmesine fırsat vermemiştir.
Davacının borcun tamamına ve fer’ilerine yönelik tüm itirazlarımızı geri alması, açıkça borcu kabul ettiğini göstermese dahi davacı, tüm itirazlarını geri aldığına yönelik beyanı ile tüm itirazlarından feragat etmiştir. Dolayısıyla bu durum davacının takibin konusunu ve içeriğini zımnen kabul ettiği anlamı taşımaktadır. Ayrıca, dava konusu yaptığı hususlarla ilgili olarak itirazını geri aldığı tarihten bu yana aradan 8 yıldan fazla bir süre (neredeyse 9 yıl) geçmesine karşın zımnen kabul ettiği borçla ilgili olarak eldeki davayı açması çelişkili davranışta bulunma yasağına aykırı olduğu gibi hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2/2. Maddesine göre; “Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.”
Hakkın kötüye kullanıldığını gösteren durumlardan birisi de “çelişkili davranışlarda bulunma” yasağıdır. Bu ilke gereği hukuki ilişkide bir kimse, davranışı ile karşı tarafta korunmaya layık, haklı bir güven yarattıktan sonra bu davranışı ile çelişkili bir tutum takınamaz. Bir hakkın kullanılmayacağı yönünde karşı tarafta kesin kanaat uyandırıldıktan sonra o hakkı kullanmaya kalkışmak, hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir. Sonuç olarak; bir hukukî ilişkide bir taraf davranışı ile karşı tarafta korunmaya lâyık, haklı bir güven oluşturduktan sonra, artık oluşturduğu bu güvene aykırı ve onunla çelişkili bir davranışta bulunamaz.
HMK.’nun 266. maddesi hükmüne göre; çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Ancak genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hâkimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hâkimlik mesleğinin gereği olarak hâkimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez.
Somut olayda; davacının talebi ve iddiası dava dışı banka ile dava dışı müşteri (… San. ve Tic. Ltd. Şti.) arasında akdedilen Ticari Müşteri Sözleşmesi’nde imzasının bulunmadığı, bu nedenle de davalıya borçlu olmadığına yöneliktir. Ancak davacının 500.000,00-TL. limite kadar müteselsil kefili olduğu 08/02/2011 tarihli Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi’ndeki imzaya herhangi bir itirazı yoktur. Gerek eldeki uyuşmazlığın niteliği, gerek dosya kapsamındaki deliller, gerekse tarafların karşılıklı beyanları ile talebin ileri sürülüş biçimi dikkate alındığında, Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi hükümlerinin ve davacının borca yönelik itirazlarını geri almasının değerlendirilmesi özel veya teknik bilgiyi gerektirmediğinden ve tamamen mahkememizin hukuki değerlendirmesini gerektirdiğinden, mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmasına gerek duyulmamıştır.
Diğer taraftan İİK.’nun 72/4. maddesi gereğince, davacı aleyhine tazminata hükmedilebilmesi için, menfi tespit davasına bağlı olarak verilen tedbir kararı gereğince icra dosyasına yatan paranın alacaklıya geç ödenmesi suretiyle alacaklının zarar uğratılması gerekir. Ayrıca, alacaklının bir talebi olması bile mahkeme alacağın %20’si oranında tazminata hükmetmelidir. Somut olayda; mahkememizce davacının talebi dikkat alınarak İİK.’nun 72/3. maddesi gereğince, taleple bağlı kalınarak; 12.266,28-TL.’nin %20’si üzerinden hesaplanan 2.453,26-TL. nakdi teminat mahkememiz veznesine yatırıldığında veya mahkememize hitaben bu miktarda (2.453,26-TL.) düzenlenmiş kesin ve süresiz banka teminat mektubu sunulduğunda, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında “12.266,28-TL. asıl alacak miktarı ile bu miktara yönelik olarak icra dairesi tarafından hesaplanacak fer’ilerin toplamı kadar” icra veznesine yatan paranın, alacaklı davalı tarafa ödenmemesi yönünde karar tesis edilip, bu karar davacı tarafça infaz edildiğinden; bir başka ifade ile ihtiyati tedbir kararı uygulanmış ve davalının icra veznesine yatan parayı çekmesi gecikmiş olduğundan, davalının cevap dilekçesinde talebi olmasa dahi davacı aleyhine tazminata hükmetmek gerekmiştir.
İddia, savunma, celbedilerek incelenen icra ve dava dosyaları ile davacının imzasını inkar etmediği 08/02/2011 tarihli Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi hükümleri hep birlikte değerlendirilmiş, davacı müteselsil kefil … (…)’in çerçeve nitelikli GKS’nin 54. maddesi ile dava dışı müşterinin (… San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin) banka ile ileride başkaca bir sözleşme akdetmesini (somut olayda olduğu gibi Ticari Müşteri Sözleşmesi akdetmesini) kabul ettiği, bu durumda davacı müteselsil kefilin Ticari Müşteri Sözleşmesi’nde imzasının bulunmadığını iddia ederek sorumluluktan kurtulması söz konusu olmadığı, ayrıca icra dosyasında itirazını geri alarak dava dışı temlik eden bankanın başlattığı takibin konusunu ve içeriğini zımnen kabul eden davacının, bu şekilde zımnen kabul ettiği borçla ilgili olarak eldeki menfi tespit davasını açması, hukukun temel ilkelerinden olan çelişkili davranışta bulunma yasağına (venire contra factum proprium) açıkça aykırı olduğundan ve dolaylı olarak hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğurduğundan, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Davacı tarafça dava konusu yapılan 12.266,28-TL.’nin %20’si oranında hesaplanan 2.453,26-TL. tutarındaki kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 80,70-TL. karar ve ilam harcının, dava açılırken yatırılan 209,48-TL. peşin harçtan mahsubu ile geriye kalan 128,78-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı vekille temsil olunduğundan, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 5.100,00-TL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından geriye kalan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/05/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır