Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/57 E. 2022/234 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/57 Esas
KARAR NO :2022/234

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:26/01/2021
KARAR TARİHİ:09/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 10/11/2019 tarihinde müvekkilinin sağ şerit istikametinde seyir halinde iken keskin viraja çok hızlı bir şekilde giren davalılardan … adına kayıtlı … plakalı aracın sürücüsü davalı …’in fren dahi yapmadan müvekkiline çarptığını, müvekkilinin meydana gelen kaza sonucunda çok ciddi bir şekilde yaralandığını, … plakalı aracın kaza tarihini kapsayacak şekilde … numaralı ZMSS poliçesi ile davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı olduğunu, kaza nedeniyle müvekkilinin uğradığı maddi zararların ZMSS kapsamında karşılanması için 15/06/2020 tarihinde davalı … Sigorta A.Ş.’ye (yeni unvanı … A.Ş.) başvuruda bulunulduğunu, davalı sigorta şirketi tarafından cismani yaralanmadan kaynaklı olarak müvekkiline herhangi bir hasar ödemesi yapılmadığını, ayrıca kaza sebebiyle müvekkilinin sorumlulardan şikayetçi olduğunu, … CBS.’nın … Soruşturma sayılı dosyasında soruşturmanın devam ettiğini, kazanın oluşumunda sürücü …’in ve dava dışı Karayolları Genel Müdürlüğü’nün sorumluluğu bulunduğunu belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; fazlaya dair haklarını saklı tutarak ve şimdilik kaydıyla 100,00-TL. geçici iş göremezlik, 100,00-TL. sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 200,00-TL. maddi tazminatın tüm davalılardan (davacı sigorta şirketi yönünden başvuru tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden ise kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte); 50.000,00-TL. manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte alınarak müvekkili davacıya verilmesine, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesindeki taleplerinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ve gerçeği yansıtmadığını, ayrıca davacı tarafın taleplerinin zamanaşımına uğradığını, hak sahibi olduğunu iddia eden davacı tarafın kendi kusuruna denk gelen tazminat talebinin teminat dışı olduğunu, müvekkili şirket nezdinde sigortalı aracın sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusurunun bulunmadığını, davacı tarafın kazanın meydana gelmesinde asli ve %100 oranında kusurlu olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru oranında ve poliçe limitleri ile sınırlı olduğunu, davacı tarafın dava konusu yaptığı tazminat kalemlerinin ZMSS poliçesi kapsamında bulunmadığını belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılara dava dilekçesi ve ekleri ile tensip zaptı usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen, davaya karşı yazılı cevap dilekçesi sunmamışlardır.
Davalılardan … mahkememizin 11/06/2021 tarihli ön inceleme duruşmasına bizzat katılmıştır. Davalı …, duruşmadaki beyanında özetle; davayı kabul etmediğini, dosya davacısı …’ın ters yönden direkt aracının üzerine gelerek kazaya sebebiyet verdiğini, kendisinin kazada hiçbir kusurunun bulunmadığını, zira kendisinin kaza sırasında şeridinde ve yolda gidiyor olduğunu, ayrıca kaza sonrasında tarafının kullandığı aracın hasar gördüğünü, hasarını yaptırmak için davacıdan sigorta poliçesini ve evraklarını istediğinde “mahkemede görüşeceğiz” diyerek kendisine evrakları vermediğini, aracının hasarını kendisinin yaptırmak zorunda kaldığını, aleyhine açılmış maddi ve manevi tazminat davasının haksız olduğunu belirtmiş ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; 10/11/2019 tarihinde meydana gelen yaralanmalı trafik kazası nedeniyle davacının uğradığını ileri sürdüğü cismani zararlarının tazminine yönelik olarak açılmış maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Davacı taraf delil olarak; kaza tespit tutanağı, sigorta başvuru evrakları, olay yerini gösterir resimler, kazayı gösteren video kayıtları, arabulculuk tutanağı, … CBS.’nın … Soruşturma sayılı dosyası, hastane kayıtları, hasar dosyası, ekonomik ve sosyal durum araştırması, SGK kayıtları, nüfus kayıtları, maluliyet ve kusur raporları, aktüer hesaplaması, ATK raporları, emsal maaş ve ücret araştırması, bilirkişi incelemesi, keşif, tanık beyanı, isticvap ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır. Davalı sigorta şirketi delil olarak; … numaralı hasar dosyası, … numaralı poliçe, … CBS.’nın … Soruşturma sayılı dosyası, keşif, bilirkişi incelemesi ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır. Diğer davalılar ise herhangi bir delil bildirmemiştir.
Mahkememizce davalı sigorta şirketine müzekkere yazılarak ilgili hasar dosyası istenmiş ve dosyaya kazandırılmıştır. … CBS’nin … soruşturma sayılı dosyasının UYAP örneği, … 15. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının UYAP örneği, davacıya ait tedavi evrakları celp edilerek, dosyaya içerisine alınmıştır.
Mahkememizce öncelikle davalı sigorta şirketinin zamanaşımına yönelik itirazları (def’i) değerlendirilmiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 22/05/2019 tarihli ve 2016/12985 Esas ve 2019/6558 Karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; 2918 sayılı KTK.’nun 109/I. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 (iki) yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmüne yer verilmiştir. Yine aynı kanunun 109/II. Maddesine göre; “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir. Huzurdaki davaya konu ve 10/11/2019 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle … plakalı aracın sürücüsü davalı … hakkında “Taksirle Bir Kişinin Yaralanmasına Neden Olma” suçundan dolayı iddianame düzenlenerek, … 15. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile ceza davası açılmış olması karşısında; somut olayda uzamış ceza zamanaşımının uygulanması gerektiği, kaldı ki; huzurdaki davanın kaza tarihinden sonra 2 (iki) yıl dahi dolmadan ve 26/01/2021 tarihinde, yani zamanaşımı süresi dolmadan açıldığı anlaşılmış, sonuç olarak davalı sigorta şirketi vekilinin zamanaşımına yönelik itirazları mahkememizce yerinde görülmemiştir.
Taraflarca bildirilen deliller toplanmış, sonrasında davaya konu trafik kazasına karışanların kusur durumlarının tespiti ve davacının malul kaldığı oranların tespiti bakımından dosyanın ATK Trafik İhtisas Dairesi ile ATK 2. İhtisas Dairesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 17/08/2021 tarihli ve … sayılı kusur raporunda özetle; sürücü …’ın sevk ve idaresinde bulunan motosiklet ile meskun mahalde, görüşün açık olduğu gündüz vakti seyri sırasında gerekli dikkat ve özeni yola vermesi, bahse konu kaza mahalline geldiği esnada görüş alanını kontrol altında bulundurması, seyrine istikamet yönü içerisinde kalacak şekilde müteyakkız devam etmesi gerekirken bu hususlara riayet etmeden seyri sırasında karşı yön şeridine geçerek idaresindeki aracın ön kısımları ile karşı yönden seyirle gelen minibüsün ön kısımlarına çarpması sonucu gerçekleşen kazada asli derecede kusurlu olduğu, sürücü …’in ise sevk ve idaresinde bulunan minibüs ile meskun mahalde gündüz vakti seyri sırasında bahse konu kaza mahallinde karşı yön istikametinden şerit ihlali yaparak gelen araç ile çarpıştığı olayda atfı kabil bir kusurunun bulunmadığı, sonuç olarak; sürücü (davacı) …’ın %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu, sürücü (davalılardan) …’in ise kusursuz olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin düzenlediği kusur raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından rapora itiraz edilmiş, soruşturma dosyası ile mahkememiz tarafından aldırılan kusur rapor arasında çelişki bulunduğu iddia edilerek raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için ATK Üst Kurulu’ndan rapor alınması talep edilmiştir.
Dosyada mevcut diğer kusur raporları mahkememizce incelenmiştir. Şöyle ki; … 15. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında aldırılan 15/06/2021 tarihli kusur raporunda; kazanın meydana gelmesinde müşteki motosiklet sürücüsü …’ın asli derecede kusurlu olduğu, sanık sürücü …’in ise olayda kusursuz olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir. … CBS.’nın … Soruşturma sayılı dosyasında trafik polisi bilirkişiden alınan 25/01/2020 tarihli kusur raporunda; … plakalı motosiklet sürücüsü müşteki …’ın kazaya sebep olan sürücü olarak kazada asli derecede kusurlu olduğu, … plakalı minibüs sürücüsü şüpheli …’in ve Karayolları Genel Müdürlüğü ya da bağlı Kurumun kazanın oluşumunda tali derecede kusurlu olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Mahkememizce 27/10/2021 tarihli duruşmada; dosyada mahkememizce alınan ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin düzenlediği 17/08/2021 tarihli kusur raporu ile … CBS.’nın … Soruşturma sayılı dosyasında trafik polisi bilirkişiden alınan 25/01/2020 tarihli kusur raporu arasındaki çelişkinin giderilmesi bakımından ve ayrıca, … 15. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında alınan 15/06/2021 tarihli kusur raporu da değerlendirilmek suretiyle dosyanın kül halinde ATK. Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilerek ilgili dairenin en az 7 (yedi) uzmanının katılımı ile oluşan Genişletilmiş Uzmanlar Heyeti’nden kusur raporu alınmasına karar verilerek, dosya yeniden ATK.’ya gönderilmiştir.
ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin 7 (yedi) kişilik Genişletilmiş Uzmanlar Heyeti tarafından tanzim edilen 02/12/2021 tarihli ve 2021/131315/16323 sayılı raporda özetle; dava konusu olayla ilgili olarak dava dosyasında mevcut ve Dairelerince düzenlenen ve 17/08/2021 tarihli raporda minibüs sürücüsünün kusursuz olduğu, motosiklet sürücüsünün ise %100 oranında kusurlu olduğu kanaatinin bildirildiği, dosya kapsamı, kaza anı görüntülerinin ve kaza fotoğraflarının kayıtlı olduğu, CD ile birlikte tümü ile tetkik edildiğinde kazanın olay kısmında anlatılan şekilde meydana geldiğinin anlaşıldığı, buna göre; davalı sürücü …’in sevk ve idaresindeki minibüsle kendi şeridinde seyri sırasında şeridine girip önünü kapatan davacı idaresindeki araçla çarpışması sonucu karıştığı olayda olayın oluş yeri ve oluş şekli itibarı ile alacak bir önleminin olmadığı, ayrıca olayda etkenlik arz edecek herhangi bir trafik kuralı ihlalinin görülmediği, bu nedenle kişinin (…’in) kazada atfı kabil kusurunun bulunmadığı, davacı sürücü …’ın ise sevk ve idaresindeki motosikletle gidiş yönüne göre yolun sağını takiben seyretmeye özen göstermesi gerekirken bahsedilen bu hususa riayet etmediği, gayri nizami şekilde yolun solunda ilerleyerek şerit ihlali ile neden olduğu olayda asli derecede kusurlu olduğu, mevcut verilerle davalı sürücünün mahaldeki hız limitini aştığının da söylenemeyeceği, ayrıca kural gereği iki yönlü yollarda sürücülerin kendi gidiş yönlerine göre yolun sağ tarafını takiben seyretmeleri gerektiği, şerit çizgisi olmamasının dava konusu olayda bir etkenliği olmadığı hususları dikkate alındığında soruşturma aşamasında alınan 25/01/2020 tarihli trafik bilirkişisi raporunda minibüs sürücüsü davalının ve Karayolları Genel Müdürlüğü ya da bağlı Kurumun da tali kusurlu olduğu şeklindeki değerlendirmelerine iştirak edilmediği, ceza dosyasında kovuşturma aşamasında alınan 15/06/2021 tarihli trafik bilirkişisi raporunun ve Dairelerince düzenlenen ve 17/08/2021 tarihli raporun isabetli olduklarının anlaşıldığı, sonuç olarak; davalı sürücü …’ in kusursuz olduğu, davacı sürücü …’ın ise %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin 7 (yedi) kişilik uzmanlar kurulu tarafından düzenlenen kusur raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından 14/12/2021 tarihli dilekçe ile son alınan ATK kusur raporuna itiraz edilerek yeniden kusur raporu alınması için dosyanın uzman kusur bilirkişisine tevdi edilmesi talep edilmiştir. Davalılardan … A.Ş. vekili tarafından 31/12/2021 tarihli dilekçe ile ATK kusur raporuna karşı yazılı beyanda bulunulmuştur.
Mahkememizce 09/03/2022 tarihli duruşmada; dosyada alınan kusur raporlarının ve özellikle ATK Trafik İhtisas Dairesi’nce düzenlenen 02/12/2021 tarihli 16323 sayılı kusur raporunun yargısal denetime uygun, önceki kusur raporları ile mevcut çelişkileri gideren nitelikte, hüküm kurmaya elverişli ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin yeni bir bilirkişiden kusur raporu alınması yönündeki talebinin reddine karar verilmiştir.
Huzurdaki davada davalılar: 1- Sürücü …, 2- İşleten/aynı zamanda araç maliki … ve aracın ZMSS sigortacısı … Sigorta A.Ş. (yeni unvanı … A.Ş.)’dir. Davalılardan sürücü …’in sorumluluğu kusur sorumluluğudur. TBK.’nun 49. maddesine göre; kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Yani zarar verenin kusuru yoksa meydana gelen zarardan da sorumluluğu yoktur. Diğer bir ifadeyle, hukuka aykırı bir davranışıyla başkasına zarar veren kimsenin sorumlu olabilmesi için, kusurlu olması gerekir. Davalılardan işleten/aynı zamanda araç maliki …’ın sorumluluğu (kusursuz) tehlike sorumluluğudur KTK.’nda motorlu araç işletenin sorumluluğu bir tehlike sorumluluğu ve buna bağlı olarak kusursuz sorumluluk hali olarak düzenlenmiştir. İşleten zararın oluşumunda kusuru olmasa dahi sorumlu tutulacaktır. Ancak işletenin sorumluluktan kurtulabilmesi için KTK.’nun 86. maddesinde sayılan kurtuluş beyyinelerinden birini ispatlaması gerekir. KTK’ nun 86. maddesi uyarınca “işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur. İşleten kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin (somut olayda sürücünün) kusuru bulunmadığını ve araçtaki bir bozukluğun zarara neden olmadığını ispat ederse sorumluluktan kurtulur.
Karayolları zorunlu mali sorumluluk sigortasında (ZMSS’de) rizikonun gerçekleşmesi halinde sigortacının ödeyeceği tazminat, 2918 sayılı KTK’nun 91. maddesinin yollamasıyla anılan kanunun 85. maddesine göre belirlenir. Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin, zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir sorumluluk sigortası türüdür. Bu sebepledir ki, davalılardan sigorta şirketinin sorumluluğu, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limitiyle sınırlıdır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK’nun) 91. maddesi ile araç işletenlere uygulamada “zorunlu trafik sigortası” olarak da adlandırılan “mali sorumluluk sigortası” yaptırma zorunluluğu getirilmiş, anılan maddenin birinci fıkrasında, “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükmüne yer verilmiştir. Zorunlu trafik sigortası, araç işleteninin üçüncü kişilere verdiği zararlardan doğan sorumluluğunu sigorta güvencesi kapsamına almaktadır. Eş söyleyişle, işleten “Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası” ile üçüncü kişilere verdiği zararlardan dolayı “kendi sorumluluğunu” sigorta ettirmektedir.
ZMSS’de zarar gideriminde uygulanacak en önemli ilkelerden biri “kusur oranında sorumluluk ilkesi”’dir. Yasanın ve ilgili mevzuatın emredici hükümleri gereğince yaptırılan ZMSS (zorunlu trafik) sigortalarında sigortacı, işletene düşen hukuki sorumluluğu teminat altına aldığına göre, ancak işletenin sorumlu olduğu oranda zarardan sorumlu olacaktır. Bu hüküm ve ilke uyarınca, işletenin sorumlu tutulduğu hâllerde, zorunlu trafik sigortacısının da sorumluluğu ortaya çıkmakta, işletenin sorumlu tutulamadığı hâllerde ise sigortacısının da sorumluluğu söz konusu olmamaktadır. Yani işletene hukuken yükletilemeyen zarardan, onun sorumluluğunu teminat altına alan sigortacının sorumlu tutulması da mümkün değildir. Bir başka ifade ile; sigortacının sorumluluğundan bahsedebilmek için, zorunlu trafik sigortası yapılan aracın üçüncü kişilerin zararına neden olacak bir kazaya karışması ve bu kazada sigortalı araç işleteninin sorumluluğunun bulunması gerekir. Araç Sürücünün sorumluluğu ise ancak kusurlu olması halinde söz konusudur.
Dosyada alınan ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin 7 (yedi) kişilik Genişletilmiş Uzmanlar Heyeti tarafından tanzim edilen 02/12/2021 tarihli kusur raporu, ceza ve soruşturma dosyası, kaza tespit tutanağı, kaza krokisi ve tüm dosya kapsamı birlikte incelenip denetlenmiş, ATK’dan anılan 02/12/2021 tarihli kusur raporunun mevzuata uygun olarak tanzim edildiği, toplanan delillere ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunduğu saptanarak mahkememizce de benimsenmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, dosyada alınan ve mahkememizce benimsenen 02/12/2021 tarihli ATK kusur raporu ile dosyada mevcut tüm delillere göre somut olayda; davacı …’ın ise davaya konu kazanın meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu olduğu, davalılardan sigorta şirketi nezdinde sigortalı olan … plakalı araç sürücüsü davalı …’in ise kazada kusursuz olduğu, bu durumda … plakalı aracın sürücüsü, maliki (işleteni) ve ZMSS sigortacısı olan davalıların herhangi bir tazminat sorumluluğunun bulunmadığı anlaşılmakla aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 80,70-TL. karar ve ilam harcından 171,46-TL. peşin harcın mahsubu ile bakiye 90,76-TL. harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davalı sigorta şirketi kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/2 gereğince hesap ve takdir olunan 200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davalı sigorta şirketi tarafından yapılan 100,00-TL (tebligat, posta ücreti) yargılama giderinin davacıdan alınıp davalı sigorta şirketine verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından geriye kalan kısmın karar kesinleştikten sonra ilgilisine iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin e-duruşma sistemi üzerinden yüzüne karşı, davalılardan … A.Ş. vekilinin yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/03/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır