Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/543 E. 2022/87 K. 02.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/543 Esas
KARAR NO :2022/87

DAVA:Alacak(Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:18/08/2021
KARAR TARİHİ:02/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … A.Ş.’nin atölye hizmet alımı işinin davalı İdare ile müvekkili şirket arasında akdedilen sözleşme kapsamında 01/01/2011 ile 31/12/2013 tarihleri arasında müvekkili şirket tarafından yapıldığını, anılan hizmet sözleşmesi kapsamında müvekkili şirket tarafından 62 personel istihdam edildiğini, müvekkili şirketin teklif fiyatını oluştururken ihaleye girdiği tarihte geçerli olan asgari ücret üzerinden hesaplama yaparak teklif fiyatı oluşturduğunu, taraflar arasında akdedilen sözleşmede asgari ücrette meydana gelecek artıştan kaynaklı olarak müvekkiline fiyat farkı ödeneceğinin hükme bağlandığını, davalı İdare tarafından bahsi geçen düzenlemelerin hilafına hesaplama yapılarak her ayın sonunda müvekkili şirketin hak edişinin eksik şekilde ödendiğini, mahkemece yaptırılacak bilirkişi incelemesi neticesinde müvekkilinin davalıdan alacaklı olduğunun tespit edileceğini belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak ve kısmi dava olarak 375.402,71-TL.’nin arabuluculuğa başvuru tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalı İdare’den alınarak müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ise cevap dilekçesinde özetle; somut olayda davacının müvekkilinden talep ettiği alacakların zamanaşımına uğradığını, davacı karşı yanın taleplerine karşı zamanaşımı def’inde bulunduklarını, sözleşmenin yürürlükte olduğu dönemde her ay sonunda davacı şirket tarafından düzenlenerek müvekkiline tebliğ edilen faturalar çerçevesinde gerekli tüm ödemelerin yapıldığını, davacı şirketin müvekkili şirketten talep edebileceği herhangi bir alacağın bulunmadığını, müvekkili ile davacı şirket arasında imzalanan 24/05/2016 tarihli ibra sözleşmesi ile davaya konu 24/12/2010 tarihli “2011 Yılı Atölye Hizmeti Alımına Ait Sözleşme” ve bu sözleşme kapsamında imzalanan ek protokollerin feshedildiğini, anılan ibra sözleşmesi uyarınca tarafların birbirlerini karşılıklı olarak ibra ettiklerini, bu bağlamda davacı şirket tarafından anılan sözleşme kapsamında müvekkilinden herhangi bir alacak talebinde bulunulmasının mümkün olmadığını, davacı şirketin hak ediş ödemelerinin müvekkili İdare’ce eksik yapıldığına yönelik iddialarının maddi gerçekliğe aykırı olduğunu, davacı şirketin hak ediş tutanaklarında ihtirazi kayıtsız olarak imzasının bulunduğunu belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında akdedilen 24/12/2010 tarihli “2011 Yılı Atölye Hizmeti Alımına Ait Sözleşme” kapsamında davalı tarafça personel bazında oluşturulan hesaplamalara yalnızca asgari ücrette yapılan artışlar dahil edilerek, davacı şirkete eksik hak ediş ödemesi yapıldığı iddiasıyla davalı İdare tarafından davacı şirkete eksik ödendiği ileri sürülen miktarın şimdilik kaydıyla 375.402,72-TL.’sinin davalıdan tahsiline yönelik olarak açılmış alacak davasıdır.
Davacı taraf delil olarak; Arabuluculuk Son Tutanağı, taraflar arasında akdedilen Hizmet Alım Sözleşmesi, İdari Şartname, Teknik Şartname, İdari işlemler, ihale, hak ediş ve ödeme dosyaları, emsal mahkeme kararları ve dava dosyaları, fatura, maaş bordrosu, bilirkişi incelemesi ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır.
Davalı taraf ise delil olarak; 24/12/2010 tarihli 2011 Yılı Atölye Hizmeti Alımına Ait Sözleşme, 30/12/2011 ve 06/03/2012 tarihli Ek Protokoller, 24/05/2016 tarihli İbra Sözleşmesi, Hizmet İşleri Genel Şartnamesi, ihale sürecine ilişkin belgeler, hak ediş tutanakları ve belgeler, davacıya yapılan ödemeleri gösteren cari ekstre kayıtları, faturalar, Yargıtay içtihatları, bilirkişi incelemesi, tanık beyanı, yemin ve ikamesi mümkün her türlü yasal delile dayanmıştır.
Mahkememizce 08/12/2021 tarihli ön inceleme duruşmasında taraf vekillerine; müvekkilleri şirketler arasında karşılıklı olarak imzalanan “İbra Sözleşmesi” başlıklı belgede belirtilen ve tarafların birbirlerini ibra ettiklerine dair hususların eldeki davada talep edilen alacağı kapsayıp kapsamadığı hususunda beyanda bulunmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmiş, akabinde davalı İdare vekili tarafından 21/12/2021 tarihli dilekçeyle, davacı vekili tarafından ise 22/12/2021 tarihli dilekçeyle ayrı ayrı yazılı beyanda bulunulmuştur.
Talebin ileri sürülüş biçimine, dosyada mevcut delil durumuna, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına göre; taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü hukuki değerlendirme gerektirdiğinden, mahkememizce 02/02/2022 tarihli duruşmada tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları ile dosyaya sundukları deliller ve özellikle davalı tarafça sunulan (davacı tarafça da inkar edilmeyen) 24/05/2016 tarihli “İbra Sözleşmesi”’nin uyuşmazlığı çözmeye yeterli olduğu kanaatine varılarak, davacı tarafın bilirkişi incelemesi yaptırılması yönündeki talebinin reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında akdedilen ve davacı tarafça inkar edilmeyen 24/05/2016 tarihli “İbra Sözleşmesi” başlıklı ibranamede özetle; “…taraflar arasında hizmet alımına ilişkin olarak 2005 yılı ile 2011 yılı arasında akdedilen sözleşmelerin tarafların karşılıklı anlaşması ile sona erdiği, taraflar arasında imzalanmış sözleşmeler gereğince varsa yüklenici (davacı) tarafından …’ ya (davalıya) verilen teminat mektuplarının iade edileceği, tarafların teminat mektuplarının iadesi ile birlikte birbirlerinden hiçbir hak ve alacaklarının kalmadığını kabul, beyan ve taahhüt ettikleri, …’nun (davalının) yüklenici (davacı şirket) ile yapılan hizmet alımına ait sözleşme dolayısı ile yüklenicinin ilgili dönemler için ve ilgili iş için …’da istihdam ettiği personellerin, işçilik alacaklarından kaynaklanan kıdem tazminatlarını, ihbar tazminatlarını, yıllık izin, fazla mesai, hafta tatili, genel tatil ve benzer alacaklarını dava sonucu kesinleşmesi halinde ödemeyi ve yüklenicinin bu anlamdaki sorumluluğunu kaldırmayı hiçbir ihtilafa yer bırakmadan ve koşulsuz şartsız kabul ve taahhüt ettiği, …’nun (davalının) ödemiş olduğu bedeller için açmış olduğu rücu davalarından protokollerin imzalanmasından sonra feragat edeceği, tarafların birbirlerinden herhangi bir masraf ve avukatlık ücreti talep etmeyecekleri, … (davalı) tarafından işbu kapsamda ödenen alacakların tahsili için yüklenici şirkete rücu davası açılmayacağı, açılmış olan davalardan ise gayrı kabili rücu feragat edileceği, yüklenicinin (davacının) söz konusu feragat beyanı kapsamında yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmeyeceği, tarafların işbu sözleşmenin imzası anına kadar yapmış oldukları giderlerin kendi uhdelerinde kalacağı gayrı kabili rücu kabul, beyan ve taahhüt edildiği, 5510 sayılı yasanın 81. maddesinde yapılan değişiklikten önceki ve sonraki dönemi de kapsayacak şekilde iş ilişkisinin başlangıcından bitimine kadarki tüm süreye ilişkin olarak … (davalı) tarafından … … San. ve Tic. A.Ş.’nin (davacı şirketin) hak edişlerinden ilgili mevzuat gereğince yapılan kesintilerle ilgili olarak davacı şirketin hiçbir hak ve alacak talebinde bulunmayacağı, bu konuda kesinleşmiş ve icraya konulmuş olan kararlar da dahil olmak ve bununla sınırlı olmamak üzere davalara ilişkin her türlü alacak haklarından işbu sözleşme (ibra sözleşmesi) kapsamında feragat edildiği, başkaca dava da açmayacağı, açılmış olanlardan ise feragat edeceği, tarafların birbirlerinden (yukarıda) belirtilenler dışında herhangi bir hak ve talebinde de bulunmayacağı, tarafların yukarıda düzenlenmiş sözleşme maddelerini okuyup, anlayarak ve hür iradesi ile kabul edip imzalandıkları ve belirtilen hususlarda birbirlerini geri dönüşsüz olarak ibra ettiklerini kabul, beyan ve taahhüt ettikleri…” açıkça belirtilmiştir.
Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesi ile tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir. Buna göre ibra, nitelikçe olumsuz bir ikrar sözleşmesidir.
Diğer bir anlatımla ibraname; alacaklının alacak hakkında vazgeçmesini ve bu sebeple borçlunun da borçtan kurtulmasını sağlayan bir sözleşmedir.
İbra sözleşmesinin hukuksal olarak varlık kazanması, gerçekleşmesi; alacaklı ve borçlu durumundaki kişilerin ya da onların gerçek temsilcilerinin iradelerinin birbirine yönelmesini ve ibra konusunda bu iradelerin birleşmesini gerektirir.
İbra sözleşmesi, borcu sona erdiren hallerden biri olup, bir edimi yerine getirme yükümlülüğünü hukuken ortadan kaldırır. Bununla birlikte ibraname borçlunun borcunu ortadan kaldırdığı gibi, alacaklının alacak hakkını da sonra erdirir. Kısaca ibraname, borcu söndüren bir nitelik taşır.
Öte yandan ibraname, ödeme def’i niteliğinde olup, her zaman ileri sürülebilir.
Somut olayda; 24/05/2016 tarihli “İbra Sözleşmesi” ile taraflar, dava konusu uyuşmazlığı da kapsayacak şekilde 2005 yılı ile 2011 yılı arasında hizmet alımına ilişkin olarak aralarında akdettikleri bütün sözleşmelerden kaynaklı olarak birbirlerinden hiçbir bir hak ve alacak talebinde bulunmayacaklarını, birbirlerini ibra ettiklerini açıkça kabul, beyan ve taahhüt etmişlerdir. Bu durumda tarafların kabulünde olan 24/05/2016 tarihli ibraname gereğince, taraflar arasında mevcut dava konusu uyuşmazlığa konu sözleşmeden doğan bütün hak ve borçların karşılıklı anlaşma neticesinde sonlandırıldığının kabulü gerekir.
Sonuç olarak; davacı şirketin 24/05/2016 tarihli ibraname ile davalı şirketi (İdare’yi) ibra ettiği, ibranamede dava konusu sözleşmeyi de kapsayacak şekilde davalıya yönelik tüm hak ve alacaklarından feragat ederek, davalı şirketten sözleşme kapsamında başkaca ve herhangi bir talepte bulunmayacağını açıkça beyan, kabul ve taahhüt ettiği, böylelikle geçerlilik koşullarını içeren ve davacı tarafın da imzasını taşıyan ibraname ile taraflar arasındaki tüm alacak – borç ilişkisinin tasfiye edildiği, dolayısıyla davacı tarafça herhangi bir ihtirazi kayıt konulmaksızın açık bir şekilde ibra edilen davalıdan “sözleşmeden dolayı kendilerine eksik hakkediş ödendiği iddiasıyla” alacak talebinde bulunulamayacağı kanaatine varılarak aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 80,70-TL. karar ve ilam harcının 6.410,94-TL. peşin harçtan mahsubu ile kalan 6.330,24-TL. harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 34.728,19-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabulucu ücretinin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından geriye kalan kısmın karar kesinleştikten sonra ilgilisine iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/02/2022

Katip
e-imzalıdır

Hakim
e-imzalıdır

Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.