Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/486 E. 2021/951 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/486 Esas
KARAR NO:2021/951

DAVA:Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:13/07/2021
KARAR TARİHİ:01/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından müvekkili hakkında 15/08/2016 tanzim tarihli ve 20.000,00-TL. meblağlı senedin ödenmemesi üzerine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı ile müvekkili davacı arasında kiracı – kiralayan ilişkisi dışında senet düzenlenmesini gerektirecek herhangi bir iş ilişkisinin mevcut olmadığını, icra takibine konu edilen senedin kira sözleşmesine istinaden depozito adı altında teminat olarak davalıya verildiğini, 15/08/2016 tarihli kira sözleşmesinin incelenmesinde sözleşmenin özel şartlar bölümünün 15. maddesinde 20.000,00-TL. bedelli senedin depozito adı altında teminat olarak alındığının açıkça görüleceğini, dava konusu senedin kira sözleşmesinin eki olarak düzenlenerek davalıya teslim edildiğini, sözleşmede taşınmazın tahliyesi sonrasında senedin kiracıya iade edileceğinin hüküm altına alındığını, senedin vade kısmının davalı tarafından sonradan doldurulduğunu, kira sözleşmesinin ekinde teminat olarak verilen senedin iadesine ilişkin olarak davalıya … 9. Noterliği’nden 10/09/2019 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamenin gönderildiğini, davalıya gönderilen ihtarnameye rağmen senedin müvekkiline iade edilmediğini ve kötü niyetli olarak takibe konulduğunu belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; 15/08/2016 tanzim tarihli ve 20.000,00-TL. bedelli senetten dolayı müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile dava konusu senedin iptaline, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibin nihai karara kadar teminatsız olarak tedbiren durdurulmasına, davalı aleyhine haksız takip nedeniyle %20 oranında tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ise cevap dilekçesinde özetle; davacı …’in kiralanan yerden dolayı müvekkili davalı …’a borçlu olduğunu, borcun kiralanan yerin kullanımından kaynaklandığını, kiralanan yerin davacı kiracıya kira sözleşmesinde belirtildiği gibi eksiksiz ve masrafsız olarak teslim edildiğini, ancak davacı kiracının kira sözleşmesine konu yeri hor kullandığını, taşınmazı tahliye ederken adeta bir harabe olarak bıraktığını, kiralanan taşınmaza verilen zararlardan dolayı davacı kiracının kusurlu olduğunu ve müvekkiline borçlu bulunduğunu, mevcut icra takibinin kiracı tarafından taşınmaza verilen zararın tazmin edilmesi için açıldığını, davacı tarafın hak düşürücü süre içinde senedin kambiyo vasfı taşımadığına ilişkin olarak icra mahkemesine şikayette bulunmadığını, senedin teminat için verildiğine ilişkin def’inin bir kişisel def’i niteliğinde olduğunu belirterek ve dilekçesinde ayrıntılı açıkladığı üzere; davanın reddine, davacının kiralanan taşınmazı olağan dışı kullanımından dolayı müvekkili davalıya karşı borçlu konumunda olduğunun ve davacının kiralanan taşınmaza verdiği hasardan kaynaklanan borç miktarının tespitine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasında takibe konu edilen senet nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine yönelik olarak açılmış menfi tespit davasıdır.
İddianın ve savunmanın ileri sürülüş biçimine göre eldeki davada uyuşmazlık konusu; davalı kiracı tarafından davacı kiralayan aleyhine taraflar arasında akdedilen kira sözleşmesinin akdi sırasında davacı kiracıdan depozito ve teminat olarak alındığı anlaşılan senede dayalı olarak girişilen icra takibinden ve senetten dolayı davacının davalı yana borçlu olup olmadığının tespitine yöneliktir.
Davacı taraf delil olarak; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası, 15/08/2016 tarihli kira sözleşmesi, icra takibine konu senedin tarihsiz örneği, … 9. Noterliği’nin 10/09/2019 tarih – … yevmiye numaralı ihtarname örneği, yemin, tanık beyanı ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır.
Davalı taraf ise delil olarak; yemin, bilirkişi incelemesi, tanık beyanı, keşif, kira sözleşmesi, senet, hasarlı halde teslim alınan kiralananın eski haline dönmesi için yapılan harcamaları gösteren makbuz ve faturalar, taşınmaza ait görseller ile diğer tüm yasal delillere dayanmıştır.
Davacı vekili 01/12/2021 tarihli duruşmadaki imzalı beyanında; dava konusu bononun taraflar arasında akdedilen işyeri kira sözleşmesinin 15. maddesi gereğince depozito olarak alınmış teminat senedi olduğunu, taraflar arasındaki kira ilişkisi sona ermesine rağmen dava konusu bononun davalı tarafından müvekkiline iade edilmediğini, buna ilişkin olarak davalıya ihtarname keşide ettiklerini belirterek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili ise aynı duruşmada; taraflar arasında kira sözleşmesi ilişkisi mevcut olduğunu, davacı tarafın kiralanan taşınmazı hor kullanmak suretiyle zarar verdiğini, ayrıca davacının müvekkiline olan kira borçlarını ödemediğini, bu hususta davacı hakkında icra takibi başlattıklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
6100 Sayılı HMK.’nun Sulh Hukuk Mahkemeleri’nin görevini düzenleyen 4. maddesinin 1-a bendi gereğince; kiralanan taşınmazların İcra ve İflas Kanunu’na göre ilamsız icra yolu ile tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar sulh hukuk mahkemesinin görevine girmektedir. Mülga 1086 Sayılı HUMK.’ndan farklı olarak bu düzenlemede miktar ayırımı yapılmaksızın tahliye, alacak, tazminat, kiracılık sıfatının tespiti gibi tüm kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm yeri Sulh Hukuk Mahkemesi olarak gösterilmiştir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmeseler dahi yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile mahkeme re’sen ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.
Somut olayda; taraflar arasında kira sözleşmesi ilişkisi bulunduğu ve temel uyuşmazlığın kira sözleşmesi ilişkisinden kaynaklandığı, davaya konu senedin işyeri kiralama sözleşmesi akdedilirken davalı kiralayan tarafından davalı kiracıdan depozito teminatı olarak alındığı anlaşılmaktadır. Davacı kiracı, dava konusu senetten dolayı davalı kiralayana herhangi bir borcu olmadığını, davalı kiralayan ise taşınmazı tahliye eden davacı kiracının kendisine halen kira borcu olduğunu ve ayrıca kira sözleşmesine konu taşınmazı hor kullanmak suretiyle zarar verdiğini, bundan dolayı da alacaklı olduğunu iddia etmektedir. Bu durumda kira sözleşmesinden dolayı verilen dava konusu senet nedeniyle 6100 sayılı HMK.’nun yürürlüğe girdiği 01/10/2011 tarihinden sonra açılan eldeki davada görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmaktadır. (Nitekim Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 12/06/2019 tarihli, 2017/8954 E. ve 2019/5334 K. sayılı, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 09/09/2014 tarihli, 2014/5804 E. ve 2014/9463 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 28/10/2020 tarihli, 2017/2862 E. ve 2020/3320 K. sayılı ilamları da bu doğrultudadır.)
Sonuç olarak; eldeki davada taraflar arasındaki uyuşmazlığa çözme, delilleri değerlendirip sonuçlandırma görevinin mahkememize değil, 6100 sayılı HMK.’nun 4/1-a maddesi gereğince Sulh Hukuk Mahkemesine ait olduğu, dolayısıyla mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmakla HMK.’nun 114/1-c. maddesi gereğince görev dava şartı olduğundan ve aynı yasanın 115. maddesi gereğince dava şartlarının varlığı taraflarca ileri sürülmese de yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılması gerektiğinden aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince görev dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Görevli Mahkemenin İSTANBUL SULH HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,
3-HMK’nun 331/2. maddesi gereğince yargılama gideri ve vekâlet ücreti hususunda görevli mahkemece karar verilmesine,
4-HMK’nun 331/2. maddesi son cümlesi uyarınca dosya süresi içinde görevli mahkemeye gönderilmediği takdirde talep halinde yargılama gideri ve vekâlet ücreti hususunda mahkememizce karar verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde HMK’nun 20/1. maddesi uyarınca 2 (iki) haftalık kesin süre içinde başvurulması halinde dosyanın görevli mahkemesine gönderilmesine, belirlenen süre içinde başvurulmadığı takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
Dair, HMK’nun 345. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK’nun 342. maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca Mahkememize veya başka bir Mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup anlatıldı. 01/12/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır