Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/477 E. 2021/898 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/477 Esas
KARAR NO:2021/898

DAVA:İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:09/07/2021
KARAR TARİHİ:17/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri şirketlerle davalı … Belediye Başkanlığı Fen İşleri Müdürlüğü arasında 08/02/2018 tarihinde “… İlçesi, …, …, … Mahalleleri ve … Sokaklarda Yağmur Suyu Altyapı İnşaatı İşine Ait Sözleşme” imzalandığını, anılan sözleşme doğrultusunda taahhüt edilen hizmetlerin müvekkili şirketlerin oluşturduğu iş ortaklığı tarafından eksiksiz yerine getirildiğini ve hakediş raporu düzenlenerek kabulü için davalı idareye 22/07/2020 tarihli fatura ile sunulduğunu, davalı idare tarafından hakediş raporuna ve faturaya herhangi bir itirazda bulunulmadığını, vergiler dahil 5 nolu hakediş tutarı olan 229.896,28-TL.’lik faturanın davalı belediyeye gönderilmesine karşın davalının faturaya yönelik olarakt müvekkili şirkete herhangi bir ödeme yapmadığını, bunun üzerine davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından 30/03/2021 tarihinde haksız ve hukuki dayankatan yoksun olarak takip konusu borcun 220.025,22-TL.’lik kısmına itiraz edildiğini, kısmi itiraz üzerine itiraz edilen kısım yönünden takibin durduğunu belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; davalı tarafın …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyasındaki kısmi itirazının iptali ile itiraz edilen miktar yönünden takibin kaldığı yerden devamına, haksız ve kötü niyetli olarak borca itiraz eden davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ise cevap dilekçesinde özetle; müvekkili belediyenin bir kamu tüzel kişisi olup tacir olmadığını, kamu hizmetlerinin yürütümü ile ilgili doğan ihtilaflarda müvekkili belediye açısından ticari bir ilişki olmadığını, bu nedenle görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi değil Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, öncelikle mahkemece görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesini, davacı tarafın takibe konu fatura alacağının müvekkili belediye tarafından kabul edildiğine yönelik beyanlarının hukuki dayanaktan uzak ve işin mahiyetine aykırı beyanlar olduğunu, yapılacak kesin hesap incelemeleri sonucunda davacı tarafın iddia ettiği gibi sözleşme gereğince yapımını üstlendiği iş ve işlemlerin taahhüde uygun yapılmadığının anlaşılacağını, ihale şartnamesine göre belirtilen imalatların davalı tarafından yapılmadığını, yapılanların ise ayıplı ve/veya eksik olarak yapıldığını, sözleşme konusu işlerin yapımında taahhüt edilen malzemelerin kullanılmadığını, dolayısıyla takip ve dava konusu fatura içeriğinin gerçeği yansıtmadığını, sonuç olarak müvekkili belediye adına takibe haklı nedenlerle itiraz edildiğini, tüm bu hususların yerinde yapılacak bilirkişi incelemesi sonucunda anlaşılacağını, sözleşme birim fiyatları üzerinden yapılan hesaplamaya göre ödemeye esas tutarın 3.769.285,47-TL. olduğunu, kesin hesap sürecine kadar kesilen fatura tutarları toplamının 3.768,638,56-TL.+KDV olduğunu, bu tutarlara davacı tarafından herhangi bir itirazda bulunulmadığını, kesin hesap sürecinde davacı tarafça müvekkili adına fatura kesilip gönderilmesinin ise hiçbir yasal dayanağının bulunmadığını belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında akdedilen eser sözleşmesinden kaynaklanan fatura alacağının tahsiline yönelik olarak davacı şirketlerce davalı … Belediye Başkanlığı aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine vaki kısmi itirazın İİK.’nun 67. maddesi gereğince iptali istemine ilişkindir.
Davacı taraf delil olarak; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası, “… İlçesi, …, …, … Mahalleleri ve … Sokaklarda Yağmur Suyu Altyapı İnşaatı İşine Ait Sözleşme”, hakediş raporları, 22/07/2020 tarihli fatura, ticari defter ve kayıtlar, bilirkişi incelemesi, arabuluculuk son tutanağı ile diğer tüm yasal tüm delillere dayanmıştır. Davalı taraf ise delil olarak; sözleşme, keşif, bilirkişi incelemesi, ilgili mevzuat hükümleri ve diğer yasal delillere dayanmıştır.
6102 sayılı TTK’nun 4. maddesine göre; bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan sayılması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez. Yine, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı kanunun 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca “ticari davalar” Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’unun 1. maddesine göre, “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” Göreve ilişkin düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olduğundan, taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemelerce re’sen incelenir. Davalı vekili gerek cevap dilekçesinde, gerekse 17/11/2021 tarihli duruşmadaki beyanında müvekkili … Belediye Başkanlığı’nın tacir olmadığını belirterek mahkememizden görevsizlik kararı verilmesini talep etmiştir.
HMK.’nun 114/c maddesine göre, mahkemenin görevli olması dava şartıdır. Yine HMK.’nun 115. maddesine göre, “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.” Dolayısıyla görev konusunun, mahkemelerce her aşamada resen gözetilmesi gerekir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile mahkeme ilk önce re’sen görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
Somut olayda; uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı şirketlerin oluşturduğu iş ortaklığı ile davalı … Belediye Başkanlığı’na bağlı Fen İşleri Müdürlüğü arasında akdedilen yağmur suyu altyapı inşaatına ilişkin sözleşme kapsamında davalı Belediye Başkanlığı tarafından davacılara ödenmediği iddia edilen hakediş alacağına ilişkin fatura bedelinin tahsiline yönelik olarak girişilen ilamsız icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir. Davacı şirketlerin uyuşmazlık konusu yağmur suyu altyapı inşaatı yapım işini ticari işletmesiyle ilgili olarak yaptığında tereddüt bulunmamaktadır. Buna karşılık davalı belediye uyuşmazlık konusu yağmur suyu altyapı inşaatına ilişkin ihaleyi ticari işletmeleriyle ilgili olarak değil, kamu hizmetlerinin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirmiştir. Bu türden davaların ticari dava olduğuna ya da Asliye Ticaret Mahkemeleri’nde görülüp çüzümleneceğine ilişkin yasal bir düzenleme de bulunmamaktadır. 6102 sayılı TTK.’nun 16/2. maddesi uyarınca davalı belediyenin tacir olarak kabulü mümkün olmadığından, tacirin işlerinin ticari olması esası burada geçerli değildir. Bir davanın Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Nitekim Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 16/06/2016 tarihli, 2015/4836 E. ve 2016/3507 K. sayılı, 25/01/2018 tarihli, 2016/5072 E. ve 2018/211 K. sayılı, 05/02/2018 tarihli, 2016/3785 E. ve 2018/360 K. sayılı, 18/09/2018 tarihli, 2018/2605 E. ve 2018/3264 K. sayılı, 19/02/2018 tarihli, 2016/4742 E. ve 2018/652 K. sayılı, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 30/01/2019 tarihli, 2016/13519 E. ve 2019/785 K. sayılı, 28/06/2018 tarihli, 2017/9793 E. ve 2018/7483 K. sayılı ve 30/01/2019 tarihli, 2016/13519 E. ve 2019/785 K. sayılı kararları da aynı doğrultudadır.)
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 6100 sayılı HMK.’nun ve 6102 sayılı TTK.’nun göreve ilişkin maddelerine göre huzurdaki davaya konu uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi değil, Asliye Hukuk Mahkemesi’dir. Sonuç olarak dava konusu uyuşmazlığın çözümü bakımından görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, aşağıdaki gibi karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
KARAR: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince görev dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Görevli Mahkemenin … ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,
3-HMK’nun 331/2. maddesi gereğince yargılama gideri ve vekâlet ücreti hususunda görevli mahkemece karar verilmesine,
4-HMK’nun 331/2. maddesi son cümlesi uyarınca dosya süresi içinde görevli mahkemeye gönderilmediği takdirde talep halinde yargılama gideri ve vekâlet ücreti hususunda mahkememizce karar verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde HMK’nun 20/1. maddesi uyarınca 2 (iki) haftalık kesin süre içinde başvurulması halinde dosyanın görevli mahkemesine gönderilmesine, belirlenen süre içinde başvurulmadığı takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
Dair, HMK’nun 345. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK’nun 342. maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca Mahkememize veya başka bir Mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup anlatıldı. 17/11/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır