Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/44 E. 2021/954 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/44 Esas (Kapatılan …. Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas)
KARAR NO:2021/954

DAVA:Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:24/09/2007
BİRLEŞEN…. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: … E – KARAR NO: … K

BİRLEŞEN DAVA : stirdat
DAVA TARİHİ:04/05/2011
KARAR TARİHİ:02/12/2021

Yukarıda tarafları ve konusu yazılı asıl ve birleşen davaların mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin yönetim ve denetimi …’na devredilen … A.Ş.’nin … Şubesi’nde mevduat hesabı sahibi olduğunu, bu hesaba 11.05.1999 günü 5.000.000,00 USD tutarında bir kredi açılarak paranın davalılardan …’nun yönetiminde bulunduğu dava dışı … Ltd. Şti. adlı şirkete aktarıldığını, bunun dolanlı kaynak aktarımı kabul edildiğini ve … ile … Şirketler Grubu arasında yapılan protokolde davacı şirketin asıl borçlu olarak gösterildiğini ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle borcun, … Şirketler Grubu’nun asıl sorumlu olduğu borçlardan olduğunun kabulüne, protokolde davacı şirket aleyhine yer alan “asıl borçlu” ibaresinin kaldırılmasına, borçlu olunmadığının tespitine, ödenen meblağın ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; ayrı tüzel kişilikleri bulunan şirketlerle davacı arasındaki ilişkinin davalıyı ilgilendirmediğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Asıl davada davacı vekili, yargılama aşamasında davalı … hakkındaki davasından feragat etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonrasında 27/01/2009 tarih, 2007/… Esas, 2009/… K sayılı kararla, davalı … hakkındaki davanın feragat nedeniyle, diğer davalı … hakkındaki davanın ise kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiş; verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 16/06/2010 tarih, 2010/4261 esas ve 2010/7580 karar sayılı kararıyla; “Kesin hükümden söz edilebilmek için her iki davanın taraflarının, konularının ve dayanılan hukuki sebebin aynı olması gerekir. (HUMK. m. 237). Somut olayda kesin hüküm teşkil ettiği belirtilerek davanın reddine esas alınan …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2005/84–872 E.K. sayılı dosyasında bu davanın davalısı …’nun taraf sıfatı bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece her iki dava bakımından, dava konularının aynı ve taraflar bakımından sıkı bir ilişkinin olup olmadığı üzerinde durularak ve eğer bu yönde bir irtibatın bulunduğu saptanırsa, önceki hükmün güçlü delil olduğu nazara alınarak bir hüküm kurulmak gerekir. Yanlış değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. ” neden ve gerekçesiyle mahkememiz kararı bozulmuştur.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 16/06/2010 tarih, 2010/4261 esas ve 2010/7580 karar sayılı bozma ilamından sonra…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas ve 2011/… karar sayılı dava dosyasının asıl dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …’nin cebri baskısı altında imzalanan protokollerle krediden kaynaklanan ana para, faiz, masraf, yargılama gideri ve vekalet ücretinden ibaret borcun tek başına ve tamamen 7.343.041,76 USD olarak en son 2010 yılının Mayıs ayında davacı şirket tarafından ödendiğini, 11.05.1999 tarihinde … A.Ş. … Şubesi nezdinde davalı … İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. tarafından fiilen kullanılan krediye bağlı olarak …’ye ödenen bu miktardan dolayı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 USD’nin ödeme tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesine göre faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 26.04.2013 tarihinde davasını 7.343.041,76 USD olarak ıslah etmiştir.
Birleşen davada davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle, derdestlik itirazında bulunmuş, esas bakımından ise davacının talep ettiği alacaktan davalının bir sorumluluğunun bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiş, ıslah edilen miktar yönünden ise zamanaşımı itirazında bulunmuştur.
Birleşen davada davalı … İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. davaya cevap vermemiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonrasında 05/11/2013 tarih, … E, … K sayılı kararla;
Asıl dava yönünden, davalı … yönünden… esas ve … karar sayılı ve 27.01.2009 tarihli hüküm ile feragat nedeniyle davanın reddine yönelik karar kesinleştiğinden bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davalı … yönünden yerinde görülmeyen davanın reddine,
Birleşen dava yönünden, davanın davalı … İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. yönünden kabulü ile, toplam 7.343.041,76 USD’nin adı geçen şirketten 11.05.2010 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasa’nın 4/a maddesine göre yürütülecek faizi ile birlikte tahsiline, davalı … yönünden ise kısmen kabulü ile 10.000,00 USD’nin 3095 sayılı Yasa’nın 4/a maddesine göre 11.05.2010 tarihinden itibaren yürütülecek faizi ile birlikte tahsiline, davalı …’ndan ıslah ile talep edilen miktara yönelik davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, verilen karar asıl ve birleşen dosya davacısı ile birleşen dosya davalısı … vekilince temyiz edilmiştir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 05/05/2015 tarih, 2014/18747 esas ve 2015/6597 karar sayılı kararıyla; “1-) Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davacı vekilinin asıl ve birleştirilen davalara yönelik tüm temyiz itirazlarının, birleştirilen davanın davalısı …’nun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan öteki temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-) Birleştirilen davada davalı … vekilinin derdestlik itirazı yönünden ise; asıl dava devam ederken aynı konuda birleştirilen istirdat davasının açılmış olması karşısında derdestlik itirazının yerinde olmadığı yönündeki yerel mahkeme kabulünün yeterince gerekçelendirilmemiş olması nedeniyle hükmün bozulması gerekmiştir.” neden ve gerekçeyle mahkememiz kararı bozulmuştur.
Bu kez işbu bozma kararına karşı asıl ve birleşen dosya davacı vekili karar düzeltme istemi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 04/07/2018 tarih, 2016/13551 esas ve 2018/3743 karar sayılı kararıyla; “1-Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan davacı vekilinin asıl davaya yönelik karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiştir. 2-Birleşen davaya yönelik davacı vekilinin karar düzeltme istemine gelince; Birleştirilen davada davacı vekilinin zamanaşımına ilişkin karar düzeltme isteminin kabulü ile, …. Asliye Ticaret Mahkemesi … E.K. sayılı kararında belirtildiği üzere dava konusu kredinin … A.Ş.’den davacı tarafından alındığı, davacı … Enerji … A.Ş. yetkilisinin talimatıyla diğer davalı … şirketinin banka hesaplarına aktarıldığı dolayısıyla davacı ile davalı arasındaki hukuki ilişkinin kullanma ödüncüne dayalı sözleşme ilişkisi olduğu ve BK’nın 125. maddesi (6098 sayılı TBK’nın 146. maddesi) uyarınca bu alacak on yıllık zamanaşımına tabi olup mahkemece bu zamanaşımı süresi dikkate alınmaksızın olayda uygulanma olanağı olmayan BK’nın 73. maddesinde) öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresinin dikkate alınarak karar verilmesi doğru görülmemiş bu nedenlerle Dairemizin 16.06.2010 günlü 2010/4261 esas, 2010/7580 karar sayılı bozma ilamının kaldırılarak davacının birleşen dosyaya yönelik zamanaşımı itirazlarının kabulü ile hükmün yukarıdaki gerekçeyle bozulması gerekmiştir.” neden ve gerekçesiyle (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin asıl davaya yönelik karar düzeltme isteminin reddine, (2 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin birleşen davaya yönelik karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin yerel mahkeme kararının birleşen davaya yönelik hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce bozma ilamına uyulmuş, bu kez yapılan yargılama sonrasında 20/12/2018 tarih, 2018/803 Esas, 2018/1216 K sayılı kararla; asıl dava ile birleşen…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas ve 2011/358 karar sayılı dava dosyasında ıslah edilen miktar yönünden davanın zamanaşımı nedeni ile reddine, asıl davaya ve birleşen davaya ilişkin verilen ve Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen yönlerden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, verilen karar asıl ve birleşen dosya davacısı vekili ile asıl ve birleşen dosya davalısı … vekilince temyiz edilmiştir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 28/11/2019 tarih, 2019/805 Esas, 2019/5337 Karar sayılı kararıyla; “Dava dosyasının incelenmesinden her ne kadar Dairemizin 2016/13551 esas ve 2018/3743 karar sayılı ve 04.07.2018 tarihli ilamının (2) nolu bendinde, “Dairemizin 16.06.2010 günlü 2010/4261 E. 2010/7580 K. sayılı bozma ilamının kaldırılarak davacının birleşen dosyaya yönelik zamanaşımı itirazlarının kabulü ile hükmün yukarıdaki gerekçeyle bozulması gerekmiştir.” denilmiş ise de, burada 2010/4261 esas ve 2010/7580 karar sayılı ve 16.06.2010 tarihli ilamın maddi hata ile yazıldığı, kaldırılmasına karar verilen Dairemiz ilamının 2014/18747 esas ve 2015/6597 karar sayılı ve 05.05.2015 tarihli ilam olduğu anlaşılmıştır. Zira asıl ve birleşen davacı vekilince karar düzeltme yoluna başvurulan ilam, Dairemizin 2014/18747 esas ve 2015/6597 karar sayılı ve 05.05.2015 tarihli ilamıdır. Bu çerçeve içinde değerlendirme yapılmıştır.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle asıl davadaki netice-i talep ile birleşen davadaki netice-i taleplerin birbirinden farklı olması nedeniyle asıl davanın birleşen dava yönünden derdestlik oluşturmamasına göre, davalı … vekilinin aşağıdaki (2) nolu bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Mahkemece, asıl davaya ve birleşen davaya ilişkin verilen ve Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen yönlerden karar verilmesine yer olmadığı şeklinde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. HMK’nın 297. maddesinde hükmün kapsamının ne olacağı düzenlenmiştir. Bozmaya uyulmuş olmakla usuli kazanılmış haklar gözetilmek suretiyle hem asıl dava, hem de birleşen dava yönünden tüm yönleriyle tarafların hak ve borçlarını gösterir şekilde yeniden hüküm kurulması gerekmektedir. Mahkemece bu husus gözetilmeden asıl ve birleşen dava ayrı ayrı gösterilmeksizin, asıl ve birleşen dava hakkında ayrı ayrı tarafların tüm hak ve borçlarını gösterir şekilde gerekçe oluşturularak yeniden hüküm kurulmaması doğru görülmemiş, hükmün bu yönden bozulması gerekmiştir.
3-Asıl ve birleşen davacı vekilinin temyizine gelince; her ne kadar mahkemece birleşen davada kredinin çekildiği 11.05.1999 tarihinden ıslah tarihine kadar on yıllık zamanaşımı süresinin gerçekleştiğinden bahisle ıslah edilen miktar yönünden davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiş ise de, bu kabul doğru olmamıştır. Zira davacının birleşen rücuen alacak davasına dayanak yaptığı …’ye ödemelerinin en son tarihi, 2010 yılının Mayıs ayıdır. Bu husus tarafların da kabulündedir. Birleşen rücuen alacak davası bakımından zamanaşımı süresi, en son ödemenin yapıldığı 2010 yılının Mayıs ayından itibaren başlayacaktır. Hal böyle olunca, anılan bu tarihten itibaren birleşen davada ıslah tarihine göre on yıllık zamanaşımı süresinin gerçekleşmediği ortadadır. Bu sebeple mahkemece anılan bu maddi olgu gözetilmeksizin birleşen davada ıslah edilen miktar yönünden davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün asıl ve birleşen davacı vekilinin temyizi ile bu yönden bozulması gerekmiştir. ” neden ve gerekçesiyle mahkememiz kararı bozulmuş; bu kez asıl ve birleşen davada davalı … vekilinin karar düzeltme isteminin de reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce bozma ilamına uyulmuş, yargılamaya devam olunmuştur.
Asıl davada yönünden yapılan yargılama sonrasında;
Bu davaya ilişkin olarak kapatılan …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen ve temyizi üzerine Yargıtay denetiminden geçerek temyiz itirazları reddedilen 05/11/2013 tarih, … Esas, 2013/253 Karar sayılı kararda ayrıntılı olarak tartışılıp değerlendirildiği üzere;
Davalı … yönelik açılan davadan feragat edilmesi nedeniyle anılan davalıya yönelik açılan davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Davalı … yönünden ise; davacı şirket ile … İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. arasındaki banka işlemlerinin davacı şirketi … kuruluşuna karşı olan kesinleşen borçtan dolayı müşterek ve müteselsil sorumluluktan kurtarmayacağı, … ile … Şirketler grubu adına … arasındaki protokolün davacı şirketi bağlamayacağı, bir başka deyişle … kuruluşuna karşı borçluluk sıfatına etki etmeyeceği, davalı …’ye olan borcunun sona erdirmeyeceği anlaşıldığından bu davalıya yönelik açılan davanın da reddine karar verilmiştir.
Birleşen dava yönünden yapılan yargılama sonrasında;
Mahkememiz 05/11/2013 tarih, … Esas, … Karar sayılı kararında vurgulandığı üzere, … A.Ş. ile davacı şirket arasında yapılan 5.000.000 USD’lik kredi sözleşmesinin yazılı yapılmamış olmasına karşın geçersiz olmadığı, dava konusu olayda davacı ile … A.Ş. arasında ne bir kredi sözleşmesi imzalandığı, ne de davacı şirketten kredi tutarı karşılığında teminat talep edildiği, kredinin davacı tarafından alındığı, bu durumda kredi sözleşmesinin tarafının ve borçlusunun davacı şirket olduğu, tahsis edilen bu kredinin davacı şirket tarafından kullanılması gerekse de, kredi ile temin edilen miktarın … İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ne aktarıldığı, yapılan bu aktarımın … İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ni kredinin tarafı ve asıl borçlusu haline getirmeyeceği, davacı şirketin … A.Ş.’nden 5.000.000 USD değerinde kredi kullandığı, bu tutarı kendi bünyesinde tutmayarak aynı gün davalı … İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. hesabına geçirdiği, davalı …’nun bu şirketin ve … A.Ş.’nin çoğunluk pay sahibi sıfatına sahip olduğu, davalı … İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.’nin de … … Grubu bünyesinde bir şirket olup kendi adına alamadığı krediyi kredi müşterisi olan davacı şirket üzerinden temin ettiği, bu kapsamda davacı şirketin banka hakim hissedarının rızası ile yasaya karşı hileye ortaklık ettiği, bu olguların …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kesinleşen kararı ile tespit edildiği, davacı şirket ile davalı … İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.’nin borçtan sorumlu olduklarının kabul edildiği, kredi ile temin edilen tutarın davalı … İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. tarafından kullanılmasının sebepsiz zenginleşmeye neden olduğu, bu esas içinde davacı şirketin tasarruf edemediği kredi tutarı yönünden davalı … İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ne karşı talep hakkının bulunduğu, Bankacılık Yasası hükümlerine göre … A.Ş.’nin davalı … İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ne kredi kullandırmaması gerekirken bankanın hakim ortağı davalı …’nun davacı şirket üzerinden dolanlı olarak kredi kullandırması nedeniyle …’nun tüzel kişilik perdesinin arkasına sığınarak sorumluluktan kurtulamayacağı, BK’nın 73. maddesi kapsamında davacının … kurumuna ödediği tazminat tutarını birleşen dosya yönünden ödeme tarihinden itibaren davalılardan faizi ile talep hakkının bulunduğu; başka bir anlatımla,
Davacı şirket ile davalı … İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.’nin … grubu firmaları içindeki ilişkisi kapsamında davacı şirketin …’ye protokol kapsamında ödediği miktarı tüzel kişilik perdesinin aralanması ilkesi uyarınca davalı şirket ile hatır ilişkisi kuran davalı …’ndan rücuan talep hakkının bulunduğu; hükmüne uyulan Yargıtay 19.HD. ‘nin en son bozma ilamında vurgulandığı üzere, davacının birleşen rücuen alacak davasına dayanak yaptığı …’ye ödemelerinin en son tarihin, tarafların da kabulünde olan 2010 yılının Mayıs ayı olduğu, birleşen dava yönünden zamanaşımı süresinin, en son ödemenin yapıldığı 2010 yılının Mayıs ayından itibaren başladığı, hal böyle olunca, anılan bu tarihten itibaren birleşen davada ıslah tarihine göre on yıllık zamanaşımı süresinin gerçekleşmediği; buna bağlı olarak da davacı ile … arasında yapılmış protokol kapsamında kredilerden kaynaklı davacı tarafça …’ye ödenen 7.343.041,76 USD’nin davalılardan tahsilinin gerektiği kanaatine varıldığından, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Asıl Dava Yönünden;
a)Davalı …’ye yönelik Açılan Davanın Feragat Nedeniyle Reddine,
b)Davalı …’na yönelik Açılan Davanın Reddine,
c-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının, başlangıçta yatırılan 83.025,00 TL peşin harçdan mahsubu ile bakiye 82.965,70 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
d-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 761.175,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı …’na verilmesine,
e-Talep edilmediğinden davalı … yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
f-Davalı … tarafından yapılan ve ilk kararda tespit olunan 12 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp bu davalıya verilmesine,
2-Birleşen….ATM.nin … Esas Sayılı Davası Yönünden;
Davanın KABULÜ ile;
a-7.343.041,76 USD’nin (10.000,00 USD’sine 11/05/2010 tarihinden, 7.333,041,76 USD’sine ıslah tarihi olan 26/04/2013 tarihinden itibaren) 3095 Sayılı Yasanın 4/a.maddesi uyarınca uygulanacak faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
b-Alınması gerekli 6.747.064,40-TL karar ve ilam harcından 226.255,55 TL peşin ve ıslah harcının mahsubu ile geriye kalan 6.520.808,85-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp maliyeye gelir kaydına,
c-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 1.076.337,54-TL vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
d-Davacı tarafça yapılan ve birleşen dava yönünden verilen ilk kararda hesaplanan 2.650,85 TL yargılama gideri ile 226.255,55 TL peşin ve ıslah harcı olmak üzere toplam 228.906,40 TL yargılama giderinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
3-Taraflarca yatırılan gider avansından geriye kalanın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair; asıl ve birleşen davacı vekili ile asıl ve birleşen davalı … vekilinin yüzlerine karşı, diğer tarafların yokluklarında, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay’da temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı. 02/12/2021

Başkan …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Katip …
e-imzalı