Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/390 E. 2021/793 K. 27.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/469 Esas
KARAR NO:2021/729

DAVA:İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:30/01/2017
KARAR TARİHİ:13/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 31/09/2011 ödeme tarihli 2.000,00-TL. bedelli senedin davalı tarafından ödenmemesi üzerine davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından herhangi bir borcunun bulunmadığı iddia edilerek borca, faize ve tüm fer’ilerine itiraz edildiğini, ayrıca zamanaşımı yönünden de icra takibine itiraz edildiğini, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, ilamsız takiplerde genel zamanaşımı süresinin 10 (on) yıl olduğunu, bu nedenle davalının iddia ettiği gibi zamanaşımı süresinin dolmadığını, takip kambiyo senedine yönelik olmadığından davalının itirazının yerinde olmadığını, davalı tarafından yapılan itirazın tamamen haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ise cevap dilekçesinde özetle; yerleşim yeri adresinin …/… olması sebebiyle yetkiye itiraz ettiğini, … Mahkemeleri’nin yetkisiz olduğunu, yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğunu, zamanaşımı süresinin 10 (on) yıl olduğu durumlarda alacaklı olduğunu iddia eden tarafın bir alt hukuki ilişkinin varlığını ispat etmesi gerektiğini, kendisinin kesinlikle davacıyı tanımadığını, davacı tarafla hiçbir hukuki ilişkisinin olmaması, aralarında herhangi bir sözleşme bulunmaması, takibe dayanak yapılan bononun zamanaşımına uğramış olması, alacaklı olduğunu iddia eden davacının senedin meşru hamili olmaması, senede ciroyu sonradan atarak kendisini haklı hamil haline getirmeye çalışması gibi sebeplerle huzurdaki davanın reddi gerektiğini belirterek, öncelikle yetki itirazının kabulüne, sonuç olarak ise haksız ve kötü niyetli davanın reddine, davacı tarafın haksız ve kötü niyetli takip nedeniyle alacak miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, tüm yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava; 31/09/2011 tarihli 2.000,00-TL. bedelli senet alacağının tahsiline yönelik olarak davacı tarafından …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine girişilen ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK.’nun 67. maddesi gereğince iptali istemine ilişkindir.
Huzurdaki dava davacı tarafından ilk önce …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde … E. sayılı dosyada açılmış, ilgili mahkemece verilen 08/06/2017 tarihli, … E. ve 2017/220 K. sayılı yektisizlik kararı ile dosya İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmiştir. Daha sonra ise …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce … Esas sayılı dosyada; 18/03/2021 tarihinde … Karar sayılı görevsizlik kararı verilerek dosya mahkememize gönderilmiş, yukarıdaki esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Davacı taraf delil olarak; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası, bilirkişi incelemesi, tanık beyanı, keşif, yemin ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır. Davalı taraf ise delil olarak; icra takip dosyası, senet aslı, tanık beyanı, bilirkişi incelemesi, yemin ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır.
…. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının UYAP örneği celbedilerek dosyaya kazandırılmıştır. İcra takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 27/12/2016 tarihinde 2.000,00-TL. bono bedeli ve 943,40-TL. işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.943,40-TL. üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dayanağının 31/09/2011 vadeli 1 adet senedin gösterildiği, davalı tarafından 19/01/2017 tarihinde icra takibine, asıl alacağa, faize, tüm ferilerine ve zamanaşımına itiraz edildiği, takibin durduğu, davacı tarafından 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı görülmüştür.
Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası ile alacaklı; icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK.’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus; borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir. İtirazın iptali davaları icra takibine ve takip talebine sıkı sıkıya bağlı davalardan olup; davanın, başlatılan takibin ve vaki itirazın niteliği gereğince takipte talep edilen alacağın varlığı ile miktarını kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafa aittir.
Davacı vekili 13/10/2021 tarihli tarihli duruşmada; eldeki davanın itirazın iptali davası olduğunu, dava konusu senet zamanaşımına uğradığı için ilamsız icra takibine konu edildiğini, davalı borçlunun ise bonodaki imzaya yönelik herhangi bir itirazının bulunmadığını beyan ederek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı asil … ise 13/10/2021 tarihli duruşmada; kendisinin davacı karşı tarafı kesinlikle tanımadığını ve davacı ile herhangi bir ticari ilişkisinin olmadığını, kendisinin ticari ilişkisinin senedin arkasında ismi yazılı olan… ile olduğunu, kendisinin kesinlikle davacı …’e böyle bir senet vermediğini, dava ve takip konusu senedi…’a verdiğini, senedi verdiğinde senedin alacaklı kısmının yani lehtar kısmının boş olduğunu, senedin sonradan doldurulduğunu, ancak senetteki imzanın kendisine ait olduğunu, aleyhine dava açılmasının ve takip yapılmasının haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04/04/2007 günlü ve 2007/18-153 E-2007/183 sayılı kararında da benimsendiği gibi; “zamaşımına uğrayan ve imzası inkar edilmeyen bono, temel borç ilişkisi bakımından yazılı delil başlangıcı niteliğindedir.” HMK.’nun 202 maddesine göre, senetle ispatı gereken bir konuda yazılı delil başlangıcının varlığı halinde tanık dinlenebilir.
Görevsizlik kararı veren …. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından yargılama sırasında davacı tanıklarının usulünce dinlendiği görülmüştür.
18/03/2021 tarihli duruşmada dinlenen davacı tanığı … ifadesinde özetle; davacı …’ü 2005 yılından beri işyerlerinin yan yana olması sebebiyle tanıdığını, davalı …’u ise tanımadığını, ancak davacı … ile hemen hemen her öğlen ve çay paydoslarında beraber olduğunu, …’ün koltuk-sandalye döşeme işi yaptığını, davacının davalı …’un mağazasının döşeme işlerini yaptığını bildiğini, davacının davalı …’a yaptığı iş karşılığında senet aldığını, ancak senedin düzenlendiği sırada tarafların yanında olmadığını, senedin sonradan ödenmediği, davacının davalıyı defalarca aradığı, ancak davalının telefonlara cevap vermediğini ise davacıdan duyduğunu beyan etmiştir.
Aynı duruşmada dinlenen davacı tanığı … ise ifadesinde özetle; …’ün ağabeyi olduğunu ve mobilya koltuk döşemesi işi yaptığını, …’u ise tanıdığını, …’un mobilya mağazası olduğunu, kendisinin (…) ağabeyi … ile birlikte çalıştığını, …’a yaptıkları döşeme işi karşılığı dava konusu senedi aldıklarını, ancak …’ün senet bedelini ödemediğini, senedin günü geldiğinde kendisini aradıklarını, ancak Yasin’in sürekli kendilerini oyaladığını, telefonları açmadığını, sonra da takip yapmak zorunda kaldıklarını beyan etmiştir.
Eldeki dava, zamanaşımına uğramış bonoya dayalı olarak başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı taraf temel ilişkiye dayanarak talepte bulunduğuna göre; bu davada dayanılan temel ilişkinin tabii olduğu zamanaşımı süresi uygulanmalıdır. Buna göre davalı taraf her ne kadar dava ve takip konusu senede dayanarak ilamsız icra takibi yapılamayacağını ve alacağın zamanaşımına uğradığını iddia etmiş ise de; eldeki dava, ilamsız takibe vaki itirazın iptali davası olduğundan ve takip dayanağı belge davalı keşidecinin imzasını inkar etmediği kambiyo senedi vasfını yitirmiş adi senet hükmünde bulunduğundan, dosya davalısı (keşideci) … davaya konu bonodan dolayı takip tarihi itibariyle temerrüte düşmüş olmakla alacak 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Bu nedenle davalının zamanaşımı def’i mahkememizce yerinde görülmemiştir. (Nitekim Yargıtay 19. HD.’nin 06/11/2018 tarihli, 2017/5417 E. ve 2018/5523 K. sayılı kararı da bu yöndedir.)
Davalı keşideci tarafından dava konusu bononun alacaklı kısmının boş bırakılarak imzalandığı ve senedin “alacaklı kısmı boş olarak” dava dışı…’a verildiği iddia edilmiş ise de; mevcut hali ile dava konusu bonoda davacı … lehdar, davalı ise keşideci konumundadır.
Zamanaşımına uğrayan bonodan dolayı kambiyo hukukuna dair haklar yitirilir ise de; davacı hamil, davalı keşideciden 6102 sayılı TTK..’nun 732. maddesi gereğince sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında alacağını isteyebilir. Bu durumda davalı keşideci bonodan dolayı sebepsiz zenginleşmediğini kanıtlamakla yükümlüdür.
Somut olayda dava ve takip konusu imzası inkar edilmeyen bono, kambiyo senedi vasfını kaybetmiş ve adi yazılı senede dönüşmüştür. Açıklanan şekli ile anılan belge, borç ikrarını içeren adi senet hükmünde olup, davacının alacağının varlığını kanıtlamaktadır. İspat yükü kendisinde olan davalı taraf ise senette yazılı miktarda borçlu olmadığını ya da senede bağlı borcunu ödediğini yasal delillerle ispat etmelidir. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 19/01/2017 tarihli, 2015/13439 E. ve 2017/321 K.sayılı ilamı.) Zira dava konusu bono adi senet hükmünde olup, adi senetlerde borçlu bulunmadığını ispat yükü davalı borçluya aittir. (Yargıtay 19. HD.’nin 10/03/2016 tarihli, 2016/837 E. ve 2016/4383 K. sayılı ilamı)
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 25/12/2019 tarihli, 2019/1 E. ve 2019/8 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere; zamanaşımına uğramış bir bono kambiyo senedi vasfını kaybettiği için vade tarihi sadece temel ilişkinin muacceliyet tarihi olarak dikkate alınabilir. Yani borçlu usulünce temerrüde düşürülmeden faiz talep edilebilmesi mümkün değildir. Dosya kapsamında 6098 sayılı TBK.’nun 117/1. maddesi gereğince davacı … tarafından davalı …’un temerrüde düşürüldüğüne dair herhangi bir ihtarnameye rastlanmamıştır. Bu nedenle mahkememizce davacının davalıdan takip öncesi için işlemiş faiz talebinde bulunamayacağı, davacının ancak takiple birlikte temerrüde düşmüş olarak kabul edilebileceği kanaatine varılmıştır.
Öte yandan 2004 sayılı İİK.’nun 67/2 maddesine göre; icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması, borçlunun da itirazında haksız olması yasal koşullardandır. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra takibine haksız olarak itiraz eden borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunların dışında alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 09/10/2019 tarihli, 2019/4054 Esas ve 2019/7699 Karar ve 04/06/2020 tarihli, 2020/2083 Esas ve 2020/2727 Karar sayılı ilamları)
İddia, savunma, icra takip dosyası, dava konusu senet içeriği, dinlenen tanık beyanları ve tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesinde; koltuk ve sandalye döşeme işi yapan davacı …’ün davalı …’un işyeri için yaptığı işler karşılığında davalıdan dava konusu senedi aldığı, davalının dava konusu senetteki imzaya yönelik herhangi bir itirazının bulunmadığı, hatta katıldığı 13/10/2021 tarihli duruşmada dava ve takip konusu senetteki imzanın kendisine ait olduğunu kabul ettiği, senedin keşidecisi olan davalının senet bedelini davacıya ödemediği, dava ve takip konusu imzası inkar edilmeyen bono kambiyo senedi vasfını kaybederek adi yazılı senede dönüşmüş ise de mevcut haliyle borç ikrarını içermekte olduğundan, davacı lehtarın alacağının varlığını kanıtladığı, bu durumda davalı keşideci …’un davacıya olan borcunu ödememek suretiyle sebepsiz zenginleştiği, davalının dava konusu bonodan dolayı sebepsiz zenginleşmediğini kanıtlamakla yükümlü olmasına karşın bunu kanıtlayamadığı, davacı tarafından davalının takip öncesi temerrüde düşürüldüğüne dair dosyada herhangi bir ihtarnameye rastlanmadığından, davacının davalıdan takip öncesi için işlemiş faiz talebinde bulunamayacağı ve davacının ancak takiple birlikte temerrüde düşmüş sayılması gerektiği, sonuç olarak davalının asıl alacak miktarı olan 2.000,00-TL.’ye yönelik itirazının haksız olduğu ve İİK.’nun 67. maddesi gereğince iptalinin gerektiği, ayrıca İİK.’nun 67/2 maddesinde düzenlenen icra inkar tazminatının amacı alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik haksız itirazları önlemek olduğundan, takip konusu bono alacakları da likit ve önceden belirlenebilir olduğundan, ayrıca davalının itirazları da haksız olduğundan, davacı lehine kabul edilen alacağın %20’si oranında hesaplanan icra inkar tazminatını da kapsar şekilde davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin davacı isteminin ise reddine ilişkin olarak aşağı gibi karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile; davalının …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında 2.000,00-TL. asıl alacağa yönelik itirazının iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9 oranında yasal faiz uygulanmak suretiyle takibin talepnamedeki diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına, davacının fazlaya ilişkin isteminin ise reddine,
2-İtirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden %20 oranında hesaplanan 400,00-TL. icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 136,62-TL. karar ve ilam harcından peşin yatırılan 50,26-TL. peşin harcın mahsubu ile kalan 86,36-TL. harcın davalıdan alınarak maliyeye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 50,26-TL. peşin harcın davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 374,50-TL. (31,40-TL başvuru harcı, 4,60-TL. vekalet harcı, 338,50-TL. posta masrafı olmak üzere toplam 374,50-TL.) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/2 uyarınca hesap ve taktir olunan 2.000,00-TL. vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından geriye kalanın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, HMK’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/2 vd. maddeleri uyarınca ve miktar itibarıyla kesin olmak üzere verilen karar davacı vekili ile davalı …’un yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/10/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.