Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/355 E. 2022/276 K. 21.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/355 Esas
KARAR NO:2022/276

DAVA:Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:15/12/2014
KARAR TARİHİ:21/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket ile davacı şirketin 2009 yılından bu yana ticari faaliyet içinde olduğunu, davacı şirketin davalı şirketten çeşitli tarihlerde alışları olduğunu, muavin defter kayıtlarına göre ödemelerini talep edilmeden düzenli olarak yaptıklarını, son yapılan alışlara ilişkin toplam 27.899,30 TL’lik vadesi belli olmayan borcuna karşılık ise 06/01/2011 tarihli tahsilat makbuzu ile 25.000,00 TL bedelli 3 adet çek verildiğini, şirket ile yapılan mutabakata göre de bakiye 2.899,30 TL borcu kaldığını, davalıya … … Şubesine ait 30/03/2011 tarihli 7.000,00 TL bedelli, … … … Şubesine ait 31/03/2011 tarihli 8.000,00 TL bedelli ve… … Şubesine ait 31/03/2011 tarihli 10.000,00 TL bedelli çeklerin verildiğini, davalının beyanına göre çeklerin kaybedildiğini, çeklerle ilgili iptal davaları açıldığını, 10.000,00 TL bedelli çek ile ilgili olarak … 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin … E.sayılı dosyası iptal kararı alındığını, yine … 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin… E.sayılı dosyası ile 8.000,00 TL bedelli çeke ilişkin olarak iptal kararı alındığını, çekleri kaybeden davalının çek bedellerini davacı şirketten talep etmeye başladığını, davacının bu talebi kabul etmediğini, bakiye borcunu ödemek isteyen davacının borcun tamamı talep edildiğinden bakiye borcunu da ödeyemediğini, haksız talebinden sonuç alamayan davalının ….İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyası ile takip başlattığını, davacı şirketin davalı şirket takip tarihi itibari ile bakiye 2.899,30 TL borcu bulunduğunu, bu borca ilişkin kabul beyanını icra dosyasına bildirdiğini, davacı şirketin hiçbir kastı ve kusuru bulunmayan olaydan sorumlu tutulmasının kabul edilemez olduğunu, anılan nedenlerle davalı şirket borçlu olmadıklarının tespiti ile haksız takibin iptaline, davalının kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin cari hesaplarında mevcut olan alacak kalemlerini davacıdan tahsil etmek amacı ile icra takibi başlatıldığını, davacı şirketin itiraz dilekçesi ve mahkememiz dosyasındaki dava dilekçesinin davalı şirkete ulaşmasından sonra 7.000,00 TL bedelli çekin 01/04/2013 tarihinde, 8.000,00 TL bedellin çekin 15/04/2013 tarihinde ve 10.000,00 TL bedelli çekin de 06/10/2014 tarihinde tahsil edildiğinin anlaşıldığını, bu nedenle alacağın 25.000,00 TL’lik kısmından feragat edildiğini, davacının icra dosyasında kabul ettiği bedeli yatırmadığını, anılan nedenlerle açılan işbu davada borcun 25.000,00 TL’lik kısmı yönünden davayı kabul ettiklerini, davacı tarafça talep edilen kötü niyet tazminatı talebinin reddi ile vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER:
Davacı taraf delil olarak; dava konusu çek suretleri, … 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E.sayılı dosyası dosyası kararı, … 1 Asliye Ticaret Mahkemesinin… E.sayılı dosyası kararı, muavin defter kayıtları ve …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ve sair delillere dayanmıştır.
Davalı taraf delil olarak; müvekkili şirket cari hesap kayıtları, … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası, çekin iptaline ilişkin kararlar, yasal ve sari her türlü delillere dayanmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava, davacı tarafça açılan ….İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit, takibin iptali ve tazminatı talebine ilişkindir.
Mahkememizden verilen 04/06/2018 tarih, … esas, …. karar sayılı kararı Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 11/11/2019 tarih, 2018/2778 esas, 2019/5080 karar sayılı ilamıyla bozulmakla, davacı vekilinin karar düzeltme isteme ilişkin Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 03/03/2021 tarih ve 2020/4239 Esas 2021/1937 Karar sayılı ilamıyla reddine verilen karar uyarınca,” Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davacı lehine davalının kabul ettiği davasına konu 25.000,00 TL’lik menfi tespit davası yönünden bu miktar üzerinden takdiren %20 oranında hesaplanan 5.000,00 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş,hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece verilen ilk kararda menfi tespit davasının kısmen kabulüne,davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair verilen karar Dairemizce 2016/12579 Esas- 2017/6781 Karar sayılı 10.10.2017 tarihli kararda “Dava 27.899,30 TL alacak için başlatılan icra takibine karşı borcun 25.000 TL sinin üç adet çek ile icra takibinden önce ödendiği ve takibin haksız ve kötüniyetli olduğu bu nedenle borçlu olmadığının tespiti ve haksız ve kötüniyetli takip tazminatı verilmesine ilişkindir. Takip tarihi 15.12.2011 olup davacı tarafından takip konusu borca karşılık 06.01.2011 tarihli tahsilat makbuzu ile üç adet 30.03.2011,31.03.2011,31.03.2011 tarihli çekler verilmiş çeklerin gününde ödendiği davalı tarafından davaya verilen cevapta kabul edilmiştir. Bu durumda tahsil etmiş olduğu alacağı ikinci kez tahsil etme yoluna başvuran alacaklı takibinde haksız ve kötüniyetlidir. Davacı yararına İİK’nın 72/5 maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken istemin reddi doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.Mahkemece bozmaya uyularak bu kere davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmiştir. Bu son kararın temyizinde davalı vekili Dairemizin yukarıda alınan bozma kararında davalı tarafından davaya verilen cevapta ödemelerin kabul edildiği şeklinde bir beyanın olmadığını bildirmiştir.Dairemizce yeniden yapılan değerlendirmede, gerçekten davalı tarafından verilen cevap dilekçesinde böyle bir beyanda bulunulmadığı, bu şekildeki yazının maddi hatadan kaynaklandığı anlaşılmıştır.Mahkemece Dairemizin bozma kararına uyulmuş ise de maddi hataya dayalı bozmaya uyulması taraflar hakkında kazanılmış hak doğurmayacağından yerel mahkemece davalı aleyhine kötü niyet tazminatı verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle yerel mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
Ayrıca kabule göre de Dairemizin ilk bozmasıyla bozulan karar tamamen ortadan kalkmış olduğundan mahkemece verilen kararda menfi tespit hakkında da bir karar verilmesi gerekirken bu yönde bir karar verilmemesi de doğru görülmemiştir.” şeklinde karar verilmiştir.
Davacı tarafça açılan davada, davalı ile olan ticari ilişkisi nedeniyle 27,899,30 Tl lik vadesi belli olmayan borcuna karşılık, 7.000,00 TL, 8.000,00 TL ve 10.000,00 TL lik üç adet çek verildiğini, bakiye 2.899,30 TL borcu kaldığını bunun bilahare ödeneceğinin kararlaştığını buna rağmen, davalının çekleri kaybettiğinden bahisle kendisinden talepte bulunduğunu ve icra takibi yaptığını, buna rağmen 2.899,30 Tl lik borcu kabulle bakiye verilen çeklere denk gelen kısma itiraz ettiği, bu nedenle de çeklerden borçlu olmadığının tespitine ilişkin davasının, dava açıldıktan sonra cevap dilekçesi ile davalı tarafça kabul edilmiş olması nedeniyle ve kabul HMK 308 maddesi uyarınca davayı sona erdiren taraf işlemi olduğundan davacının … icra müdürlüğünün … esas dosyasındaki 25.000,00 TL lik menfi tespit davasının kabul nedeniyle kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafça, açılan menfi tespit davasını ayni zamanda takibin de iptalini talep etmiş olduğu, ancak açılan takipten bilahare dosyamız davalısı tarafından feragat edildiğinden, takibin iptali yönündeki davacı davasının konusuz kalmış olması nedeniyle bir karar verilmesine yer olmadığına, şeklinde karar vermek gerekmiştir.
Davacının, davası kabul edilmiş olmasına ve davacı tarafça kötü niyet tazminatı talebinde bulunulmuş olmasına rağmen, davalının kendisine tevdi edilen çekleri kaybetmiş olması nedeniyle, kendisinden önceki müracaat borçlularına çek iptal davası ile başvurması ve dosyamız davacısı yönünden çek bedelleri dışında kalan 2.889,30 TL lik kısmı da içerir şekilde takip yapması yasal bir hakkın kullanılması olarak kabul edilmiş ve en son çekin 16/10/2014 tarihinde tahsil edilmiş olması nedeniyle de takip tarihi dikkate alındığında, davalının kötü niyetli olacağından bahsedilemeyeceği, davacı tarafça da açıkça davalının kötü niyetli olduğunun başka bir şekilde de iddia ve ispatı da yapılmadığından, davacının tazminat talebinin şartları oluşmadığından reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelere binaen;
1-HMK’nin 308.maddesi uyarınca kabul nedeniyle davanın kabulü ile; davacının, davalı tarafça …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasındaki icra takibine itiraz anında kabul edilen 2.899,30 TL dışında kalan 25.000,00 TL yönünden davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-Takipten feragat edildiğinden dolayı davacı tarafın takibin iptaline ilişkin talebi yönünden konusuz kaldığından bir karar verilmesine yer olmadığına,
3-Şartlar oluşmadığından kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 1.707,75 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 426,95-TL harcın düşümü ile bakiye 1.280,8-TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
(Mahkememizin … Esas sayılı dosyasında … harç numarası ile maliyeye bildirilen ve davalıdan tahsili istenilen 531,25 TL tahsil edilmiş ise, işbu karar kesinleştiğinde ve talep halinde geriye kalan 749,55- TL’nin davalıya iadesine, tahsil edilmemiş ise … harç numaralı harç tahsil müzekkeremizin işlemsiz iadesi ile 1.280,8- TL’nin davalıdan tahsiline),
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yapılan 25,20 TL başvuru harcı, 426,95 TL peşin harç, 3,80 TL vekalet harcı ve 294,38 TL tebligat-teskere masrafı olmak üzere toplam 750,33-TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesi nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup ana hatları ile anlatıldı.
21/03/2022

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı