Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/351 E. 2023/286 K. 10.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/351 Esas
KARAR NO :2023/286

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:21/06/2019
KARAR TARİHİ:10/04/2023

Mahkememizden verilen 21/12/2020 tarih ve 2019/368 Esas 2020/934 sayılı kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13 Hukuk Dairesinin 2021/375 esas 2021/494 karar 02/04/2021 tarihli ilamıyla kaldırılmakla, mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılan mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin üniversite öğretim üyesi olduğunu, … Bankası müşterisi olması nedeniyle yüksek kâr vaadiyle yatırımlarını borsada çok daha iyi değerlendirebileceğinin bildirildiğini, kendisinin ikna olması sonucu işlemlere başladığını, kendisine herhangi bir aydınlatma yapılmaksızın gün içinde aranarak alım satalım dendiğini, bu yönlendirmeler ile onay alınarak komisyon kazanmak amacıyla işlemler yapıldığını, önerilen hisse senetleri ile aşırı alım satım yapılarak komisyon geliri sağlandığını, 2013 yılından başlayarak 2016 yılına kadar alım satım işlemi yapıldığını, bu süreçte hiç bir olağanüstü kriz vb. olmamasına rağmen, 101.000.-TL. zarara uğratıldığını ve bu zararının karşılanması gerektiğini belirterek, şimdilik 100.000,00-TL nin en yüksek faiz üzerinden ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı …, … numaralı yatırım hesabından, imzalamış olduğu 29.04.2013 tarihli Sermaye Piyasası Araçları Muhafaza ve İşlem Çerçeve Sözleşmesi (SPA) kapsamında, …’nda kayıtlı hisse senedi alım satım işlemleri gerçekleştirmek üzere sözleşme imzalamış olduğunu, kendisine telkinde bulunulduğu veya ikna edildiğinin doğru olmadığını, ayrıca davacının, imzaladığı 20.04.2013 tarihli Müşteri Tanıma Formu’nda risk tercihini “yüksek” olarak belirtmiş, gerek bu sözleşmelerde gerekse sözlü olarak işlemlerin riskleri ve olası sonuçları tüm ayrıntısı ile davacı ile paylaşılmış, aynı zamanda üniversite öğretim üyesi olduğunu beyan eden davacının tüm bu sonuçları öngörerek ve yüksek risk yüksek kazanç beklentisi ile hareket etmiş olduğunu, davacının, hisse senedi alım satım işlemlerine 06.05.2013 tarihinde başlamış, yaklaşık 3,5 yıl sonra, 21.10.2016 tarihinde işlem yapmaya son vermiştir. Davacının bu süreçte dönem bazında elde ettiği kâr ve zarar tutarları aşağıdaki tabloda yer almakta olduğunu, davacının bazı dönemler de kâr elde etmiş bazı dönemlerde ise zarar etmiş olduğunu, davacının sürekli zarar ettiği iddiasının doğru olmadığının açık olduğunu, davcının , 2013/2, 2013/4, 2014/2, 2014/4 çeyreklerinde, kâr elde etmiş olup, bu dönemlerdeki toplam kârı 50.454,97.-TL. Olduğunu davacının hisse senedi piyasasının risklerini bilerek ve fakat yüksek kâr amacıyla bu yatırım aracına yönelmiş olduğunu, davacının yönlendirildiği iddiası doğru kabul edilse dahi, davacı beyanlarına göre; davacıya hisse senedi alımı için öneride bulunulmuş ve davacı bu önerileri kabul ederek alıma onay vermiş olduğunu, cevap dilekçesinde belirtilen nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER:
Davacı taraf delil olarak; Çerçeve sözleşmesi, ses kayıtların deşifreleri, hisse senedi alım satım işlemlerine ait emirler listesi, … Yatırım Sirkeci Şubesi’nde bulunan … No.lu Yatırım Hesabı Ekstresi, davalı yatırım kuruluşunda bulunan defter ve kağıt elektronik kayıtlar, … Bankası … Şubesi nezdinde bulunan 68-… No.lu hesaba ilişkin cari hesap ekstresi, tanık, bilirkişi incelemesi ve sair yasal delillere dayanmıştır.
Davalı taraf delil olarak; 29.04.2013 tarihli Sermaye Piyasası Araçları Muhafaza ve İşlem Çerçeve Sözleşmesi, davacının sözlü talimat ve onaylarına ilişkin ses kayıtları, davacıya ait stopaja tabi müşteri gelirler özeti, cari hesap ekstresi, menkul kıymet hesap ekstresi, yapılan yazışmalar, her türlü kayıtlar, emsal Yüksek mahkeme kararları, tanık, e-postalar, müvekkili şirkete ait defter ve kayıtlar, bilirkişi incelemesi ve sair yasal delillere dayanmıştır.
Bilirkişi raporu:
Dosyanın teknik bilgi ve bilirkişi incelemesi gerektirmesi nedeniyle, dosya bilirkişi Em. Banka Yeminli Başmurakıbı…’a tevdi edilmiş ve bilirkişi sunmuş olduğu raporunda: Seri V No 46 “ Aracılık Faaliyetleri ve Aracı Kuruluşlara İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ” md 13 de yer alan Çerçeve Sözleşmesine ek olarak “Sermaye Piyasası İşlemleri Risk Bildiri Formu , Müşteri Tanıma Formu, Olağanüstü Durum Formu alınmış olduğunu, Resmi Gazetenin 11.07.2013 tarih ve 28704 sayılı nüshasında yayınlanan III-37.1 sayılı Yatırım Hizmetleri ve Faaliyetleri ile ilgili Yan Hizmetlere İlişkin Esaslar Tebliği’nin 40.maddesine göre uygulanması gereken “(1) Yetkili kuruluşun bir müşteriye bireysel portföy yöneticiliği veya yatırım danışmanlığı hizmeti sunmak üzere çerçeve sözleşmesi imzalamasından önce “yerindelik testi” uygulaması zorunludur.” Hükmüne uygun şekilde “yerindelik testi” uygulmayan bu konuda dikkat ve özen göstermeyen davalı aracı kurumun mesleki kusurunun bulunduğunu, davalı aracı kurumun “ yerindelik testi” uygulamamış olduğunun Türkiye Sermaye Piyasaları 1 No’lu Müşteri Uyuşmazlıkları Hakem Heyetinin 2016/92 esas sayılı dosyaya vermiş olduğu 05.04.2018 tarih ve… K. sayılı Kararı ile de sabit olduğunu, davalı şirketin Dealeri “Bizim araştırmanın da al tavsiyesi var Kardemird hareketlilik güzel 2,31-32 aralıktan alabilirsek devamı için de takibini yapalım derim.” Şeklindeki tavsiye ve yönlendirmesi ile davacının da “olur alalım” şeklinde yanıtı ve oluru ile 52000 Lot KRDMD x2,32=120.640 TL lık hisse senedinin davalının yönlendirmesi ile satın alınmış olduğu ,işbu hisse senedi alımı için 120.640 TL alım bedeli ile 226,80 TL komisyonun davacının 68-… numaralı hesabından tahsil edilmiş olduğunu, davalı aracı kurumun yönlendirmesi ile 13.11.2014 tarihinde 2,32 TL birim fiyattan satın alınmış 52000 LOT KRDMD hisse senedinin 28.03.2016 tarihinde 1,39 TL dan satılması neticesinde (120.640 TL-72.280 TL=) 48.360 TL zararın gerçekleşmiş olduğu, sözkonusu hisse senedi için aracı kurumun davacı adına tahsil ettiği 1.938,60 TL tutarındaki temettü geliri hisse senedi satış zararından mahsup edilmesi neticesinde davacı yana ait gerçek zararın 46.421,40 TL (48.360,00TL-1.938,60TL) olarak hesap edilmiş olduğu,13.11.201t tarihindeki satınalma işlemi dışındaki diğer tarihlerdeki hisse senedi alımlarının davacı yanın kendi serbest iradesi ile icra etmiş olduğu işlemler olduğu, işbu işlemlerde davalı aracı kurumun yönlendirmesinin bulunmadığı hususuna dair rapor sunmuşlardır.
Mahkememiz 18.04.2022 tarihli celsede alınan ara karar uyarınca bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş olmakla, bilirkişi mahkememize sunmuş olduğu 06.07.2022 tarihli ek raporunda: Davacı vekilinin Bilirkişi Kök Raporuna yönelik itiraz dilekçesinde; davalı aracı kurumun işlem hacmini artırarak komisyon geliri elde etmek için müvekkilin iradesinin fesada uğratılıp uğratılmadığı, hataya düşürülüp düşürülmediği konularında Bilirkişi Raporunda tespit ve değerlendirme bulunmadığı, bu durumun Bilirkişinin hukukçu olmamasından ileri geldiği belirtilerek işlemler sırasında Müvekkili şahsın iradesinin fesada uğratma yolu ile zarar uğratılmadığı konusunda Türk Borçlar Kanunu genel hükümler hususunda uzman Akademisyen bir hukukçu bilirkişiden rapor alınması talep edilmiş,
Davalı yan vekili de esas olarak; davacıya portföy yöneticiliği veya yatırım danışmanlığı hizmeti verilmediği, yerindelik testinin alınmamış olması ile zarar arasında bir illiyet bağı bulunmadığını, yatırım tavsiyesinin yatırım danışmanlığı olmadığı, hisse senedi alım-satımı sırasında yapılan tavsiyenin ,müvekkil Şirketin Araştırma Birimi tarafından yapılan incelemeler neticesinde tüm yatırımcılara önerilen hisseler olduğu, Kardemir hisse senedinin de bunlardan biri olduğunu bilirkişinin değerlendirmesinin hatalı olduğu beyan edilerek SPK uzman bir başka bilirkişiden rapor alınması ya da aynı bilirkişiden ek rapor alınması talep edilmiş.
Tarafların 02.02.2022 tarihli Bilirkişi Kök Raporuna vaki beyanları ve talepleri yeniden incelenmiştir.Taraflar arasındaki çekişmeye konu hususlara ilişkin olarak dosyadaki tüm deliller incelenmiş olup , incelemelerim sonucunda hazırlanan Kök Raporumuzda; davacının davalı aracı kurum aracılığı ile İstanbul Borsasından yapmış olduğu hisse senedi alım-satımları sırasında taraflar arasındaki sözleşmeye ve SPK nın yayınladığı Yönetmelik ve Tebliğlere aykırılık olup olmadığı, aracı kurum tarafından davacı yanın hangi alımlar yolu ile zarara uğratıldığı gerekçeleri ile açıklanmıştır.
Tarafların Bilirkişi Kök Raporuna yönelik beyan ve itirazları ile yeni bilirkişi incelemesi talepleri kök raporumuzdaki tespit ve görüşlerinde bir değişiklik meydana getirmemekte, bu nedenlerden dolayı tarafların mahkemece seçilecek hukukçu veya SPK uzmanı yeni bilirkişiden rapor alınması taleplerinin mahkemenin takdirlerinde olduğuna dair rapor sunmuştur.
Mahkememiz 12/09/2022 tarihli celsesinde alınan ara karar uyarınca sermaye piyasası ve borca uzmanı Nazik Taşkın ve hukukçu bilirkişi … tarafından mahkememize sunulan 27/01/2023 tarihli bilirkişi raporunda;
Davacı müşterinin hesap ilişkisinin başladığı tarihde yürürlükte olan , SPK seri V.No 46 sayılı ‘’Aracılık Faaliyetleri ve Aracı Kuruluşlara ilişkin Esaslar’’ Tebliğ’ine uygun olarak davacı müşteri ile davalı aracı kurum arasında “sermaye piyasası araçları alım satım işlem çerçeve sözleşmesi ‘’ imzalanmış olduğu ve müşteri ilişkisinin bu sözleşmeyle bağlı kaldığını, raporun 4.2. bölümünde belirttiğimiz SPK ‘nın yeni Tebliğlerinin yürürlüğe girmesiyle beraber yerindelik testi, uygunluk testi gibi kavramların ve zorunlulukların mevzuata dahil olduğu ve bunların mevcut sözleşme müşterilerine uygulanmasına dair uyum sürelerinin de 1 yıldan öte olduğu, davacının aracı kurumdan aldığı hizmetin , genel yatırım tavsiyesi hizmeti olduğunu, Çerçeve Sözleşmesi bütününde yürürlükteki mevzuatın gereği olan belegelerin yer aldığı ve manuel imzalanmış olduğu ve bunlar içinde yer alan Risk Bildirim Formunda özetle; Sermaye işlemlerinin çeşitli oranlarda risklere tabi olduğunu, piyasada oluşacak fiyat hareketleri sonucunda aracı kuruluşa yatırılan paranın tümünün kaybedilebileceği gibi kayıpların yapılacak işlemin türüne göre yatırılan para tutarını dahi aşabileceğini, aracı kuruluşun piyasalarda hesap sahibince yapılan işlemlere ilişkin kendisine aktaracağı bilgiler ve yapacağı tavsiyelerin eksik ve doğrulanmaya muhtaç olabileceğinin hesap sahibince dikkate alınması gerektiğini, sermaye piyasası araçlarının alım ve satımına ilişkin olarak aracı kuruluşun yetkili personelince yapılacak teknik ve temel analizlerin kişiden kişiye farklılık arz edebileceği gibi bu analizlerde yapılan öngörülerin kesin olarak gerçekleşmeme olasılığının bulunduğunu, hususlarının da davacıya bildirilmiş olduğu ve davacı tarafından manuel imzalanmak suretiyle onay verilmiş olduğunu, bireysel Müşteriler için Müşteri Tanıma Formu’nda ; risk ve getiri tercihinde ‘’yüksek ‘’ olarak işaretlenmiş olduğu, mali bilgiler, vade tercihi gibi kısımların bilinçli olarak boş bırakıldığı ve buna ilişkin sorumluluğun, tarafında olacağına dair davacı müşterinin imzası olduğunu, tüm dava dosyası içeriğinde davacı müşterinin; yapılan işlemlerden bilgi sahibi olduğu, işlemlerin bilgisi dahilinde yapıldığını, işlemlere onay verdiği, al-sat yapma konusunda itirazı olmadığı gibi, talep de ettiğine dair ses kaydı dökümü bulunduğu, borsa ve hisse senetleri, alternatif piyasalar hakkında genel olarak bilgi sahibi olduğunun anlaşılmış olduğuna dair rapor sunmuşlardır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında imzalanan Sermaye Piyasası Araçları Muhafaza ve İşlem Çerçeve sözleşmesi kapsamında davalı aracı kurum işlemleri nedeniyle zarara uğradığından bahisle tazmini istemine ilişkindir.
Mahkememiz 12/09/2022 tarihli celsesinde alınan ara karar uyarınca sermaye piyasası ve borca uzmanı Nazik Taşkın ve borçlar hukuku nitelikli hesaplamalar uzmanı bilirkişi … tarafından mahkememize sunulan 27/01/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; sözleşme tarihi itibariyle yapılan sözleşmenin SPK mevzuatına uygun olduğu, sermaye piyasası araçlarının alım ve satımına ilişkin olarak aracı kuruluşun yetkili personelince yapılacak teknik ve temel analizlerin kişiden kişiye farklılık arz edebileceği gibi bu analizlerde yapılan öngörülerin kesin olarak gerçekleşmeme olasılığının bulunduğu hususlarının davacıya bildirilmiş olduğu ve davacı tarafından manuel imzalanmak suretiyle onay verilmiş olduğu, bireysel Müşteriler için Müşteri Tanıma Formu’nda ; risk ve getiri tercihinde ‘’yüksek ‘’ olarak işaretlenmiş olduğu, mali bilgiler, vade tercihi gibi kısımların bilinçli olarak boş bırakıldığı ve buna ilişkin sorumluluğun tarafında olacağına dair davacı müşterinin imzası olduğu, tüm dava dosyası içeriğinde davacı müşterinin; yapılan işlemlerden bilgi sahibi olduğu, işlemlerin bilgisi dahilinde yapıldığı, işlemlere onay verdiği, al-sat yapma konusunda itirazı olmadığı gibi talep de ettiğine dair ses kaydı dökümü bulunduğu, borsa ve hisse senetleri, alternatif piyasalar hakkında genel olarak bilgi sahibi olduğunun anlaşılmış olduğuna dair rapor sunmuşlardır.
Alınan 27/01/2023 tarihli bilirkişi raporu gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun, itirazları cevaplar nitelikte ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden, mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Tarafların iddia ve savunmaları, bilirkişi raporları ile dosyamızda bulunan tüm bilgi ve belgeler bir arada değerlendirildiğinde; taraflar arasında imzalanan Sermaye Piyasası Araçları Muhafaza ve İşlem Çerçeve sözleşmesi kapsamında davalı aracı kurum işlemleri nedeniyle davacının zarara uğradığından bahisle eldeki tazminat davasının açıldığı, sözleşme tarihi itibariyle yapılan sözleşmenin SPK mevzuatına uygun olduğu, davacının yapılan işlemlerden bilgi sahibi olduğu, işlemlerin bilgisi dahilinde yapıldığı ve işlemlere onay verdiği, al sat yapma konusunda itirazı olmadığı, zarar etmenin işin doğasında olduğu ve davacının bu riski kabul ederek sözleşme imzaladığı kanaatine varılmakla 01/02/2022 tarihli kök ve 05/07/2022 tarihli ek rapora itibar edilemeyerek, 27/01/2023 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelere binaen;
1-Davanın reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 179,90-TL maktu karar ve ilam harcının, başlangıçta yatırılan 1.707,75-TL peşin harçdan mahsubu ile bakiye 1.527,85-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 16.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 2.187,90-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabulucu ücretinin davacıdan alınarak maliyeye gelir kaydına,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup ana hatları ile anlatıldı.10/04/2023

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı