Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/314 E. 2021/887 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/314 Esas
KARAR NO:2021/887

DAVA:Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:20/03/2014
KARAR TARİHİ:16/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalı işveren Şirketin genel müdürü olarak çalışırken emekli olduğunu ve İş sözleşmesinin haklı nedenle sona erdirilmesine kadar aynı pozisyonda çalıştığını, son olarak aylık net 5.000,00 TL ücret aldığını, davacıya Şirket Yönetim Kurulu Başkanı’ nın talimat vermesi üzerine Haziran 2013 tarihinden itibaren maaş ödemelerinin yapılmadığını, bu arada aynı zamanda Şirketin tek değeri olan … lisansının büyük hissedar ve yönetim kurulu başkanı tarafından yönetim kurulu başkanı …’ ün bir başka şirketine devredildiğini ve davalı işveren şirketin içi boşaltılarak faaliyette bulunamaz hale getirildiğini, bunun üzerine davacının iş sözleşmesini İşK md. 24 uyarınca feshettiğini, davacı tarafından anılan lisans hakkının devri ve bu şekilde Davalı işveren tarafından şirketin içinin boşaltılarak ticari faaliyette bulunamaz hale getirilmesi nedeniyle açılmış bulunan davanın halen …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E, sayılı dosyasında derdest olduğunu, davacının yıllık izinlerini kullanmadığını ve izin ücretlerinin ödenmediğini, davacıya fazla çalışma ücretlerinin ödenmediğini iddiayla belirsiz alacak davası olarak izin ve fazla çalışma ücretleriyle ödenmeyen maaş alacağı karşılığı olmak üzere şimdilik 40.000 TL’nin davalı işverenden faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı …’ün, müvekkili … Tic. AŞ’nin kurucu ortağı, Yönetim Kurulu Başkanı ve çoğunluk hissedarı dava dışı …’ün kız kardeşi olduğunu, davacının …’ün kendisine bir kariyer fırsatı sunmak istemesi üzerine işyerinde çalışmaya başladığını ve şirkete ortak yapıldığını, davacının şirkette halen % 7,5 oranında hisse sahibi olduğunu, lisansın başka bir şirkete devredildiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, Şirketin halen … lisansım elinde bulundurduğunu ve ticari faaliyetlerine söz konusu lisans kapsamında devam ettiğini, taraflar arasında işçi/işveren ilişkisinin kurulmadığını, davacının şirkette genel müdür sıfatı ile çalışmadığını, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığını, görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi olduğunu, davanın görev yönünden reddi gerektiğini, davalı şirketin önceki yıllar kar payı-temettü dağıtımlarına ilaveten 31.03.2014 tarihli son genel kurııl toplantısında şirket ortaklarına temettü olarak toplam 317.714,93 TL dağıtılmasına karar verildiğini ve davacının da % 7,5 hisse sahibi sıfatı ile söz konusu tutarda kar payı alacağının bulunduğunu, davacının şirket ortağı olarak dilediği tarihte, dilediği şekilde ve uzunlukta Şirket merkezine gelip gittiğini, şirketin mali nimetlerinden ortağı ve Yönetim Kurulu Başkan yardımcısı sıfatından yararlandığını, şirkette yönetim kurulu üyesi/başkan yardımcısı olarak görev yaptığı surece kendisini managing partner/başkan yardımcısı olarak nitelendirdiğini ve şirketi münferit imzasıyla sevk ve idare eden en yetkili iki isimden biri olduğunu, davacının işçi sıfatına sahip olmadığını belirterek davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı şirket ortağı tarafından talep edilen alacak istemine ilişkindir.
Mahkememizce 20.03.2014 tarih 2015/1114 E- 2018/301 K sayılı karar ile “Dava, davalı şirkette yönetim kurulu üyesi olan davacının bu sıfatından kaynaklanan ücret ve alacaklarının tespit ve tahsiline ilişkindir.
Davacının davalı şirkette 01/08/2010 tarihinde işe girdiği ve 15/10/2012 tarihinde de emekli olduğu, emekli olduktan sonra da yönetim kurulu üyesi olarak görev almaya ve bu görevi nedeniyle 2013/7 ayına kadar aylık 5.000-TL huzur hakkı almaya devam ettiği, davacının 2013/8 ayından itibaren sözleşmeyi fesh ettiği, 17/11/2014 tarihine kadar olan ücret alacaklarının tahsilini talep ettiği anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında bir hizmet sözleşmesi bulunmadığından, davacı taraf 15/10/2012 tarihinde emekli olduğundan ve emeklilikten sonra davacıya ödenen ücretler huzur hakkı olarak belirtildiğinden davacının sadece yönetim kurulu üyesi sıfatının bulunduğu da dikkate alınarak davacının iş sözleşmesinden kaynaklanan bir alacağından söz edilemeyecektir. Zaten iş bu davanın başlangıçta …. İş Mahkemesi’nin … E. Nolu dosyasında görülmekte iken mahkemece 07/04/2015 tarihinde verilen görevsizlik kararının Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2015/18902 E., -25336 K., sayılı 10/09/2015 tarihli kararı ile onanmasına karar verilmesi üzerine HMK 20. Maddesi gereğince süresi içerisinde talep halinde dosyanın İstanbul Ticaret Mahkemesi’ne gönderildiği ve mahkememiz esasını aldığı anlaşılmaktadır.
Mahkememizce de benimsenen bilirkişi kurulu kök ve ek raporunda da belirtildiği gibi davacının yönetim kurulu üyesi sıfatı nedeniyle ancak huzur hakkı talep edebileceği, huzur hakkının yönetim kurulu üyesinin katılmış olduğu her toplantı sayısına göre belirlendiğinden, davacı tarafın, 2013/8 ayından itibaren sözleşmeyi fesh etmiş olduğu, 17/01/2014 tarihine kadar katılmış olduğu toplantıları ve bu toplantılar için genel kurulu belirlemiş olduğu huzur hakkını geçerli delillerle ispat etmesi gerektiği, davacı tarafından bu yönde herhangi bir delil sunulmadığından dinlenen tanık ifadeleri de dikkate alındığında davacının toplantılara katılmadığı da anlaşıldığından davacının talep edebileceği bir ücret alacağını ( huzur hakkının ) bulunmadığı saptanmış olmakla, yerinde görülmeyen davanın reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.” gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği, davacı tarafından yapılan temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2018/5229 Es. 2019/6092 Kar. Sayılı ilamı ile “…Dava, davacının Haziran 2013 tarihinden 10.01.2014 tarihine kadar tahakkuk ettiğini iddia ettiği huzur hakkı alacağı ve yıllık izin, fazla çalışma ücretlerinin davalı şirketten tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, isabetle saptandığı üzere taraflar arasında bir iş sözleşmesi söz konusu olmadığından işçilik alacakları taleplerinin reddi yerinde ise de davacı taraf, davalı şirkette yönetim kurulu üyeliği nedeniyle kendisine aylık 5.000 TL ödeme yapıldığını ve Haziran 2013 ayı dahil olmak üzere yönetim kurulundan istifa ettiği tarihe kadar ödenmesi gereken ücretlerin ödenmediğini ileri sürerek alacak isteminde bulunmuştur. Davalı ise dava konusu yapılan dönemde davacının yönetim kurulu toplantılarına katılmadığından ücrete hak kazanmadığını, bu nedenle ücret ödenmediğini savunmuştur. Mahkemece, davacının bu yöndeki talebi huzur hakkı istemi olarak nitelendirilerek davacıya en son Temmuz ayında ödeme yapıldığından, davacının Ağustos 2013 tarihinden yönetim kurulundan istifa ettiği tarihe değin toplantılara katıldığını ispatlamayadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, iddia ve savunmanın açıklanan niteliği ve davacının dava konusu yapılan dönem bakımından yönetim kurulu üyesi olduğu uyuşmazlık dışı olduğundan davacıya emekli olduğu 15.10.2012 tarihinden ücretinin ödenmediğini ileri sürdüğü 2013 yılı Haziran ayına kadar yapılan ödemelerin toplantı başına mı yoksa aylık olarak mı ödendiği anonim şirket genel kurulunda yönetim kurulu üyelerine ne şekilde ödeme yapılması hususunda karar alındığı, şayet toplantı başına ödeme yapılmış ise davacının istifa tarihi olan 10.01.2014 tarihine kadar toplantılara katılıp katılmadığını ispat yükü 4721sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesi uyarınca davalı tarafta olduğu halde mahkemece ispat yükünün tayini bakımından yanılgılı değerlendirme yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiş, mahkememizce Yargıtay bozma ilamına uyularak yargılama yapılmıştır.
Uyulmasına karar verilen bozma ilamı gereği davalı yana üzerine düşen ispat yükü gereği, davalı şirkette ödemelerin ne şekilde yapıldığı, davacının toplantılara katılıp katılmadığı ile şirket genel kurulunda üyelere ne şekilde ödeme yapılacağı konusunda karar alındığı hususlarında delillerini ibraz etmek üzere iki haftalık kesin süre verilmesine rağmen davalı tarafından verilen sürede delil ibraz edilmemiş, davalı üzerine düşen ispat yükünü yerine getirememiş ve dosya kapsamı ile toplanan deliller dikkate alındığında, davacı beyanlarına itibar etmek gerektiği anlaşılmıştır.
Davacı taraf davalı şirkette yönetim kurulu üyesi olmakla aralarında iş sözleşmesi bulunmaması nedeni ile fazla mesai ve yıllık izin ücreti alacağı talep edemeyecektir. Davacının buna ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı kendisine son olarak aylık 5000 TL ödeme yapıldığını iddia etmiş, yapılan incelemelerde davacı yana aylık 5000 TL ödeme yapıldığı ancak 2013 yılı haziran ayından istifa tarihi olan 10.01.2014 tarihine kadar yapılması gereken ödemelerin davacı yana ödendiğine dair dosyaya delil ibraz edilmemiş, bu döneme isabet eden 37.833,00 TL yönünden davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE; davacının işçilik alacakları talebinin REDDİNE,
2-Davacının ücret alacağı talebinin KABULÜ İLE ; 37.833,00 TL ücret alacağının 20/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Alınması gereken 2.584,39 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin ödenen 683,10 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1901,29 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, davacı tarafından peşin ödenen 683,10 TL harcın davalıdan alınarak davacı yana ödenmesine
4- Davacı tarafından bu yargılama nedeni ile yapılan 25,20 TL başvuru harcı ile 2.139,4 TLposta tebligat ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.164,6 TL yargılama giderinden davanın kabul oranıan göre hesaplanan 2.047,33 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına
5- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap olunan 2.167,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı yana ödenmesine
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap olunan 5.674,95 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı yana ödenmesine
7-Davalı tarafından bu yargılama nedeni ile yapılan 58,00 TL yargılama giderinden davanın red oranına göre hesaplanan 3,14 TL’nin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına
8-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine
Dair ; taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın taraflara tebliğden itibaren on beş günlük yasal süre içerisinde YARGITAY temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/11/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır