Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/279 E. 2022/421 K. 25.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/279 Esas
KARAR NO :2022/421

DAVA:Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:15/04/2021
KARAR TARİHİ:25/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan “Menfi Tespit” davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı banka arasında 29/08/2014 tarihinde 10.000.000,00-TL. üst limitli kredi çerçeve sözleşmesinin akdedildiğini ve müvekkiline kredi hesabı açıldığını, anılan çerçeve sözleşmeye istinaden müvekkiline ait … ili, … ilçesi, …, … Mah., 289 ada, 1 parselde kayıtlı taşınmazın 1/2 payı üzerinde 04/09/2014 tarihinde davalı lehline ipotek tesis edildiğini, aynı sözleşme kapsamında bir miktar daha kredi ödemesi yapılacağı sözü üzerine bunun teminatı olarak … ili, … İlçesi …, … Mah. 312 ada, 1 parselde kayıtlı taşınmazın bağımsız bölümleri üzerinde 10/09/2014 tarihinde davalı lehline yeni bir ipotek tesis edildiğini, ancak ipoteğe rağmen davalı banka tarafından söz verilen kredi ödemesinin yerine getirilmediğini, … kredi numaralı kredi sözleşmesinin ödeme planının müvekkili şirket tarafından ifa edilemeyişi nedeniyle davalı banka tarafından müvekkili şirkete … 62. Noterliği’nden 05/02/2018 tarihyi ve … yevmiye nolu ihtarnamenin keşide edildiğini, hesap kat ihtarının usulsüz olarak kesinleşmesi üzerine davalı banka tarafından müvekkili şirket aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … E. ve … E. sayılı dosyaları ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine geçildiğini, müvekkili şirkete gönderilen hesap kat ihtarında kullandırılan kredi için anapara borcu olarak 8.292.233,50-TL.’nin yazıldığını, müvekkili şirketin davalı bankaya bu kadar miktarda bir ana para borcunun bulunmadığını, davalı bankanın uhdesindeki sözleşmeleri, hesap hareketlerini ve benzer bilgileri müvekkili müşterisi ile paylaşmadığını, şirketin bir çok el değiştirmesinden dolayı müvekkili şirketin davalı bankaya ne kadar ana para borcu olduğunun taraflarınca tespit edilemediğini belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; öncelikle 2013 – 2020 yıllarına ait hesap ekstreleri ile davalı banka ile akdedilen tüm sözleşmelerin getirtilerek müvekkili şirketin davalı bankaya ne kadar ana para borcu olduğunun bilirkişi marifetiyle tespitine, tespit edilen kısımdan fazla olan ana para alacağı talebinin müvekkili açısından iptaline, iadesine ve istirdadına, alınacak bilirkişi raporundan sonra müvekkili şirket aleyhine başlatılan icra takibinin öncelikle ve takdiren teminatsız olarak ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına, davalı banka aleyhine %20 ‘den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı banka vekili ise cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketçe hukuki dayanaktan yoksun ve gerçek dışı iddilarla huzurdaki davanın ikame edilmiş olduğunu, davacı tarafça dava öncesinde arabuluculuğa başvurulmadığını, bu nedenle öncelikle mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı şirketin dava dilekçesindeki talebinin açık olmadığını, bu nedenle dava konusu yapılan taleplerin somutlaştırılması gerektiğini, müvekkili banka tarafından davacı şirkete 29/08/2014 tarihli Kredi Çerçeve Sözleşmesi kapsamında muhtelif krediler kullandırıldığını, ancak kredilerin geri ödemelerinin gerçekleşmemesi üzerine hesapların 05/02/2018 tarihinde kat edildiğini, davacı şirkete ve diğer kredi borçlularına hesap kat ihtarnamesi keşide edilmesine rağmen kredi borçlarının ödenmediğini, sonrasında davacı şirket ve diğer borçlular aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı ve …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyaları ile ipoteğin paraya çevirilmesi yoluyla icra takipleri başlatıldığını, başlatılan takiplerin tüm takip borçluları yönünden kesinleştiğini, akabinde ipoteğe konu taşınmazların yeniden kıymet takdirinin yapıldığını, gelinen aşamada kıymet takdirine itiraz davalarının derdest olduğunu, davacı-borçlu şirket tarafından açılan huzurdaki davanın tamamen taşınmazların satışını sürüncemede bırakmaya yönelik olduğunu, müvekkili bankanın davacı şirketten alacaklı olduğunun mahkemece yaptırılacak bilirkişi incelemesi neticesinde ortaya çıkacağını belirterek ve dilekçesinde detaylı olarak açıkladığı diğer nedenlerle, öncelikle arabuluculuğa gidilmeden açılan huzurdaki davanın usulden reddine, davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin reddine, mahkemece davacı şirket tarafından borçlu olunmadığı iddia edilen 8.292.233,50-TL. üzerinden hesaplanacak eksik harcın tamamlattırılmasına, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, davacı şirket aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; davacı şirketin davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine yönelik ve harca esas değer olarak 10.000,00-TL.(Onbin Türk Lirası) gösterilmek suretiyle İİK.’nun 72/3 maddesine göre açılmış menfi tespit davasıdır.
Davacı taraf delil olarak; ticari defterler, …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takip dosyası, …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takip dosyası, makbuzlar, banka kayıtları, davalı banka ile şirketleri arasındaki kayıtlar ve yazışmalar, bilirkişi incelemesi, resmi ve özel her türlü yazışmalar, yemin ve diğer tüm yasal delillere dayanmıştır.
Davalı taraf ise delil olarak; kredi çerçeve sözleşmesi, ipotek belgeleri ve resmi snetler, … 62. Noterliği’nin 05/02/2018 tarihli – … yevmiye nolu hesap kat ihtarnamesi, … 62. Noterliği’nin 19/03/2018 tarihli – … yevmiye nolu ihtarnamesi ile bu ihtarnamenin tebliğ şerhleri, hesap ekstreleri, banka defter ve kayıtları, TCMB’nın ticari kredilere uygulanacak faiz oranlarını gösterir tablo ve belgeleri, bilirkişi incelemesi, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas ve … Esas sayılı takip dosyaları, …. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı … Esas sayılı dava dosyaları ve diğer tüm yasal delillere dayanmıştır.
Her ne kadar davalı banka vekili tarafından cevap dilekçesinde davacı tarafça dava öncesinde arabuluculuğa başvurulmadığı ileri sürülerek, davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği savunulmuş ise de; ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabulucuğa gidilmesinin zorunlu olmadığı ve menfi tespit davalarında arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığı hususu dikkate alınarak, mahkememizce davalı banka vekilinin arabuluculuk dava şartı yokluğuna yönelik itirazları yerinde görülmemiş ve işin esasına girilmiştir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarında da vurgulandığı üzere; menfi tespit davasının kısmi olarak açılması usulen mümkün değildir. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 28/05/2018 tarihli, 2017/1648 E. ve 2018/2994 K. sayılı, 06/06/2017 tarihli, 2016/7775 E. ve 2017/4600 K. sayılı, 11/04/2019 tarihli, 2017/1440 E. ve 2019/2507 K. sayılı, 11/02/2019 tarihli, 2017/2989 E. ve 2019/798 K. sayılı, 13/12/2017 tarihli, 2016/14070 E. ve 2017/7936 K. sayılı kararları.)
Bilindiği üzere, harca tabi davalarda, başvurma harcı ile nisbi karar ve ilam harcının 1/4’ü (dörtte biri) peşin olarak alınır.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 11/04/2019 tarihli, 2017/1440 E. ve 2019/2507 K. sayılı kararında; “…Dava dilekçesinde yapılan açıklamalarda davacının her iki takip dosyasına yönelik ne miktarda menfi tespit davası açtığı açıklanmamış, ancak 100,00-TL. üzerinden harç yatırılarak menfi tespit davası kısmi olarak açılmıştır. Menfi tespit davasının kısmi olarak açılması usulen mümkün değildir. Bu nedenle mahkemece öncelikle davacının dava konusu yaptığı her iki takip dosyasında kendisinden talep edilen alacak miktarlarından ne kadarı için menfi tespit davası açtığı açıklattırılmalı ve yapılan bu açıklamaya göre eksik harç tamamlattırılarak yargılamaya devam edilmelidir…” denilmek suretiyle davacı tarafa önce dava dilekçesindeki talebinin açıklattırılması, sonrasında ise buna göre eksik harcın tamamlattırılması gerektiği hususlarına vurgu yapılmıştır.
Dava dilekçesinin incelenmesinde; davacı tarafça dava dilekçesinde talep sonucunun açık ve net bir şekilde belirtilmediği ve harca esas değerin 10.000,00-TL. olarak gösterildiği anlaşılmış, bunun üzerine 16/04/2021 tarihli tensip tutanağının 20. maddesi ile davacı vekiline; HMK.’nun 119/1-ğ maddesi uyarınca dava dilekçesindeki “talep sonucunu” açıklaması için HMK.’nun 119/2. maddesi uyarınca 1 (bir) haftalık kesin süre verilmiştir. Sonrasında davacı vekili tarafından 21/04/2021 tarihli dilekçe ile dava dilekçesindeki talep sonucunun açıklandığı bildirilmiştir.
Eldeki davada; talebin ileri sürülüş biçimine göre davacı taraf, davalı banka ile akdedilen 29/08/2014 tarihli ve 10.000.000,00-TL. üst limitli kredi çerçeve sözleşmesi kapsamında noterden keşide edilen hesap kat ihtarnamesinde anapara borcu olarak ifade bulan 8.292.233,50-TL.’nin tahsili için davalı banka tarafından …. İcra Müdürlüğü’nün … E. ve … E. sayılı dosyaları ile aleyhine girişilen icra takipleri nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmektedir.
Davacı vekilinin gerek dava dilekçesindeki gerekse 21/04/2021 tarihli talep açıklama dilekçesindeki beyanlarından; huzurdaki davanın …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas ve … Esas sayılı dosyalarından dolayı davalı bankaya borçlu bulunulmadığının tespitine yönelik olarak açılmış menfi tespit davası olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı vekili, 22/09/2021 tarihli duruşmada; huzurda açılan davanın “menfi tespit” davası olduğunu, davalı-alacaklı bankaya yapılan ödemelerin taraflarınca tespit edilemediğini, bunların tespiti için mahkemece tüm ödeme evraklarının getirtilerek bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğini ve çıkacak sonuca göre de harcın ikmal edilerek menfi tespit hükmü kurulmasını talep etmiştir.
Davalı tarafından varlığı iddia edilen bir hukuki ilişkinin mevcut olmadığının (yok olduğunun) tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir. (KURU, Baki: İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı, İstanbul 2013, s.346)
Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır. Menfi tespit davasında amaç, bir hukukî ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir.
Davalı banka vekili 22/09/2021 tarihli duruşmada; davacı tarafın talebinin açık ve net olmadığını, dava açarken yatırılması gereken harcın ise eksik yatırıldığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Bunun üzerine mahkememizce aynı duruşmada; davacı vekilinin dava dilekçesindeki ve 21/04/2021 tarihli talep sonucu açıklama dilekçesindeki beyanları ile davalı vekilinin cevap dilekçesindeki talebi dikkate alınarak; 8.292.233,50-TL.’den dava açılırken harca esas değer olarak gösterilen 10.000,00-TL. düşüldükten sonra kalan miktar olan 8.282.233,50-TL. üzerinden hesaplanan 141.439,84-TL. nispi harcıın İstanbul Adalet Sarayı Mahkemeler Veznesi’ne yatırması için davacı vekiline HMK.’nun 120. ve Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca 2 (iki) haftalık kesin süre verilerek, Harçlar Kanunu 30. ve 32. maddeleri gereğince verilen süre içerisinde harcın tamamlamaması halinde dosyanın işlemden kaldırılacağı ile 3 ay içerisinde davanın yenilenmemesi halinde HMK.’nun 150. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılacağı hususları ihtar edilmiştir.
Harçlar Kanunu’nun 30. maddesine göre; “Muhakeme sırasında tesbit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz.” Buna göre dava açılırken harcın eksik alınmış olması halinde, mahkemece davaya devam olunabilmesi için yatırılması gereken peşin nispi harcın Harçlar Kanunu’nun ilgili maddeleri uyarınca tamamlatılması yoluna gidilir ve davacı tarafa eksik harcı yatırması için süre verilir. Şayet mahkemece verilen süreye rağmen eksik harç ikmal edilmez ise dosya işlemden kaldırılır ve HMK.’nun 150. maddesi uyarınca süresinde harç tamamlanarak dava yenilenmez ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilir. Özetle; mahkemece verilen kesin süre içerisinde eksik harcın ikmal edilmemesinin hukuki sonucu; 6100 sayılı HMK.’nun 150. maddesi gereğince dosyanın işlemden kaldırılmasına karar vermektir.
Mahkememizce 19/01/2022 tarihli duruşmada; davacı vekiline bizzat katıldığı duruşmada verilen kesin süreye ve yapılan ihtarata rağmen, 141.439,84-TL. tutarındaki eksik harcın ikmal edilmediği anlaşılmış, Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi dikkate alınarak müteakip muamelelere devam olunmayacağından, 19/01/2022 tarihli duruşmada HMK.’nun 150. maddesi gereğince dosyanın süresi içerisinde harç yatırılmak suretiyle yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir. Ayrıca duruşmada hazır bulunan davacı vekiline 3 (üç) aylık yasal süre içerisinde eksik harcı ikmal etmedikleri tektirde huzurdaki davanın açılmamış sayılacağına karar verileceği de ihtar edilmiştir. Yine aynı duruşmada mahkememizce; belirtilen yasal süre içerisinde eksik harcın ikmali halinde yeni duruşma günü verileceği ve taraflara tebliğ edileceği hususu da karara bağlanmıştır.
HMK’nun 150/5 maddesinde; “İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.” şeklinde düzenleme mevcuttur.
Somut davada; HMK.’nun yukarıda belirtilen 150/5. maddesi hükmü dikkate alınarak eksik harcın davacı tarafa verilen kesin süreye ve ihtara rağmen ikmal edilmediği, bunun üzerine 09/09/2020 tarihli duruşmada dosyanın mahkememizce işlemden kaldırıldığı, işlemden kaldırıldıktan sonra dahi eksik harcın davacı tarafça ikmal edilmediği, böylece 3 aylık sürenin de dolmuş olduğu anlaşıldığından, HMK.’nun 150/5 maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından davalılar aleyhine açılan dava süresinde yenilenmediğinden HMK 150/5 maddesi gereğince AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcından peşin yatırılan 170,78-TL harcın mahsubu ile kalan 90,08-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı vekille temsil olunduğundan, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 5.100,00-TL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından geriye kalanın karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343. maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak dosya üzerinden yapılan inceleme ile karar verildi. 25/04/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.