Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/271 E. 2022/341 K. 05.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/271 Esas
KARAR NO :2022/341

DAVA:Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:14/04/2021
KARAR TARİHİ:05/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıdan aldığı borca karşılık olarak davalıya 10.10.2012 tanzim, 20.12.2013 vade tarihli 50.000 TL bedelli senet verdiğini, davalı 50.000,0 TL bedelli
senedi rakam kısmına “1”, yazı kısmına da “yüz” ekleme suretiyle senedi 150.000,00 TL bedelli senet haline getirdiğini, tahrifat yapılarak 50.000 TL’den 150.000 TL’ye çıkarılan senet …. İcra Müdürlüğü … Esas Nolu dosya ile takibe konulduğunu, müvekkilinin babasından miras kalan … ili, … İlçesi, … Parsel sayılı taşınmazdaki 3/16 hissesine haciz konulduğunu, bu durum sebebiyle müvekkilinin şikayeti üzerine Davalı … hakkında …. Ağır Ceza Mahkemesi’nde … E. Nolu dosya ile resmi evrakta sahtecilik, kamu kurum ve kuruluşlarını kullanmak suretiyle dolandırıcılık suçundan ceza davası açıldığını, senette yapılan tahrifat işbu ceza dosyası kapsamında yaptırılan bilirkişi incelemesinden tespit edildiğini, davalı … …. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas Nolu dosyası ile resmi belgede sahtecilik suşundan cezalandırıldığını ve verilen bu karar kesinleştiğini, bu durum nedeniyle takibin tedbiren durdurulmasını talep ettiklerini, müvekkilinin maddi ve manevi olarak telafisi güç ve imkansız zarara uğrayacağından adi senet üzerindeki yazılarda tahrifat olduğu …. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas Nolu kararı ile hüküm altına alındığından ve bu karar kesinleştiğinden Yargıtay 19. ve 12. Hukuk Dairelerinin kararlarında da belirttiği şekilde takibin HMK 209’a göre teminatsız olarak durdurulmasını talep ettiklerini, davalı taraf ile huzurdaki davaya konu uyuşmazlık hakkında yapılan … nolu arabuluculuk görüşmesi anlaşamama ile sona erdiğinden huzurdaki davayı açma zarureti doğduğunu, açıklanan tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile, takibin HMK m. 209 gereğince tedbiren teminatsız olarak durdurulmasına, takibin durdurulması talepleri kabul görmediği takdirde hacizli taşınmazların satışının teminatsız olarak durdurulmasına, …. Ağır Ceza Mah. … Esas, … Karar Nolu ilamı ile davalının …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına dayanak 10.10.2012 tanzim, 20.12.2013 vade tarihli senette sahtecilik yaptığı tespit edilip bu karar kesinleştiğinden, …. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasındaki senet ve takipteki asıl borç ve ferileri yönünden 100.000,00 TL borçlu olmadığımızın tespiti ve takibin 100.000,00 TL ve ferileri yönünden iptaline karar verilmesini, davalı takipte haksız ve kötüniyetli olduğundan dava konusu iptali talep edilen alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın usul kurallarına aykırı olarak açılmış bir dava olduğunu, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını ve bu husus dava şartı olduğunu, davacı tarafın iyi niyetli olmadığını, talep ve iddiaları hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, dava konusu icra takibi 20/05/2015 tarihinde başlatılmış olup, icra takibine itiraz ederek haczin kaldırılmasını talep etmiş, borca ve imzaya itiraz edilmediğini, üç yıl boyunca ” senette tahrifat yapılmıştır, senet bedeli 50.000,00 TL ” iddiasında bulunmadığını, dava açılmadan önce arabuluculuğu başvurulmadığını, davacı tarafın dosyaya sunduğu arabuluculuk belgesinin davaları ile ilgisinin bulunmadığını, açıklanan tüm bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava ….İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasına konu 150.000 TL senet nedeni ile davacının davalıya 100.000 TL yönünden borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur. İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran /iddia eden taraf o vakıayı ispat etmelidir. Menfi tespit davasında kural olarak, alacağın varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı borcun varlığını kanıtlamak durumundadır. Fakat, menfi tespit davasını açan davacı borçlu, davalı alacaklının varlığını iddia ettiği borcun hiç doğmadığını iddia etmeyip, başka bir nedenle borcun geçersiz olduğunu veya son bulduğunu ileri sürmekte ise bu iddiayı ispat yükü TMK’nın 6. maddesi gereğince davacı borçluya düşer.
Somut olaya gelince, davacı tarafından keşide edilen ve davalıya teslim edilen 10.10.2012 düzenleme, 20.12.2013 vade tarihli 50.000 TL bononun davalı tarafından miktar kısmının 150.000 TL olarak değiştirildiği iddia edilerek elde ki dava açılmıştır. Keşideci tarafından düzenlenerek lehtara teslim edildikten sonra senet üzerinde değişiklik yapılması tahrifat olup, cezayı gerektirir.
Yukarıda anılan ispat kuralları gereği davacı borçlu senette tahrifat iddiasını ispat etmelidir. Bu iddia ile ilgili olarak davalı hakkında …. Ağır Ceza Mahkemesi’nde resmi belgede sahtecilik suçundan … esas sayılı dosya ile yürütülen kovuşturma dosyasında alınan 13.12.2019 tarihli rapor ile dava konusu senette yar alan keşideci imzasının davacının eli ürünü olduğu, senet üzerindeki 150.000 sayısının önceden mevcut 50.000 sayısının önüne (1) rakamı eklenerek diğer rakamların üzerinden gidildiği, (1) rakamı ile diğer rakamlar arasında baskı izi farkı olduğu, yüz elli bin yazısının mevcut elli bin yazısının sol tarafında ki boşluğa farklı bir kalemle yüz ilavesinin yapıldığı bu şekilde senet aslında tahrifat yapıldığı, senette yer alan tanzim yazılarının ilaveler dışında davacının eli ürünü olduğu, ilavelerin davalının eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediğinin belirtildiği, …. Ağır Ceza Mahkemesi’nce bu rapor ile davalının senette tahrifat yaptığı olgusunun kabul edilerek davalı hakkında resmi evrakta sahtecilik suçundan sonuç olarak HAGB kararı verildiği ve kararın itirazın reddedilmesi neticesinde 13.03.2020 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Kural olarak, 6098 Sayılı TBK’nun 74. maddesi gereğince ceza mahkemesince verilen kararlar hukuk hakimi bakımından bağlayıcı değildir. Ancak, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir, ceza mahkemesince fiilin hukuka aykırılığına yönelik kesinleşen maddi olgular hukuk hakimi bakımından da bağlayıcı olup, taraflar yönünden de kesin delil niteliği taşımaktadır. (Yargıtay HGK’nun 17/09/2008 tarih, 2008/4/564 Esas, 2008/536 Karar). Ancak, maddi olgunun belirlenmesi bakımından HAGB kararı kesinleşmiş bir ceza hükmü olmadığından, hukuk hakimi bakımından bağlayıcı olmadığının kabulü gerekir. Bu nedenle somut olayın hukuk hakimi tarafından deliller serbestçe değerlendirilerek takdir edilmesi gerekir.
Eldeki dava da her ne kadar davalı hakkında senette tahrifat nedeni ile HAGB kararı verilmiş ise de, Ağır Ceza Mahkemesi’nce alınan rapor ile senette davacının iddia ettiği şekilde tahrifat yapıldığının tespit edildiği, yapılan değişikliklerde davacının paraf veya imzasının bulunmadığı dikkate alındığında davalı tarafından dava konusu senedin 50.000 TL olan bedelinin 150.000 TL olarak tahrif edildiği mahkememizce de kabul edilmiş ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı tarafından her ne kadar davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı savunulmuş ise de, ceza mahkemesince tahrifat yapıldığı tespit edilmiş olsa da davalı elinde davacının borçlu olduğu 150.000 TL bedelli bir senet vardır ve yapılan takip iptal edilmedikçe davalı bu miktarda takibe devam edebilir. Bu nedenle davacının elde ki davayı açmakta hukuki yararı vardır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi uyarınca menfi tespit davası açan borçlunun tazminat isteme hakkı vardır. Anılan maddenin 5. fıkrası aynen; “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.” hükmünü içermektedir.
Madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötüniyetli olmasıdır.
Başka bir ifadeyle; İcra İflas Kanunu’nun 72/5. maddesi hükmüne göre, menfi tespit davasının davacı lehine sonuçlanması üzerine takibin, haksız ve kötüniyetli olması halinde, istem varsa, davacı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Dosya kapsamı dikkate alındığında dava konusu takibin 100.000 TL yönünden kötü niyetli olarak yapıldığı anlaşıldığından tazminat talebinin kabulüne karar verilerek davacı lehine %20 oranında tazminata hükmedilmiş, ayrıca menfi tespit davalarının niteliği itibari ile zorunlu arabuluculuğa tabi davalardan olmadığı ancak davacı tarafından arabuluculuk yolunu başvurulmuş olması nedeni ile Bakanlık bütçesinden ödenen bedelin davacıdan alınmasına karar verilerek uyuşmazlığın bütünü hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-)Davanın KABULÜ İLE, davacı yanın …. İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasına konu 150.000,00 TL bedelli 10/10/2012 düzenleme , 20/12/2013 vade tarihli bononun 100.000,00 TL’Sİ YÖNÜNDEN BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, …. İCRA DAİRESİNİN … ESAS SAYILI DOSYASINA KONU TAKİBİN 100.000,00 TL YÖNÜNDEN İPTALİNE,
2-)20.000,00 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-)Alınması gerekli 6.831,00-TL karar ve ilam harcından, 1.707,75-TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 5.123,25-TL eksik harcın davalıdan alınarak maliyeye gelir kaydına,
4-)Davacı tarafça başlangıçta yapılan 1.775,55-TL yargılama gideri ile yargılama aşamasında yapılan 270,75-TL olmak üzere toplam 2.046,30-TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-)Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan 13.450,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6)-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
7-)6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabulucu ücretinin davacıdan alınarak maliyeye gelir kaydına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/04/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır