Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/260 E. 2022/891 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/260 Esas
KARAR NO :2022/891

DAVA:Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:09/04/2021
KARAR TARİHİ:20/10/2022

Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket ile davalı şirket arasında … İli, … İlçesi, … D-… Karayolu üzerinde, … Köprüsü kavşağına yapılacak … Benzin İstasyonu ile ilgili olarak, 16/09/2015 tarihli Özel İmar Planlamasına Esas Hizmet Sözleşmesi imzaladıklarını, sözleşme kapsamında müvekkilinin üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirdiğini ancak, yapılan ihtara rağmen davalının sözleşme gereği 1.000.000 USD ödeme sorumluluğunu yerine getirmediği ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle 1.000.000 USD’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya dayanak sözleşmedeki imzanın müvekkili şirket yetkililerine ait olmadığını, davacı tarafı tanımadıklarını, davacı tarafça müvekkili şirkete verilmiş herhangi bir hizmet olmadığını, ayrıca bahse konu iş ile ilgili vekalet ile yapılması gerektiğini, müvekkili tarafından verilmiş herhangi bir vekaletname de bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Dava; taraflar arasında yapıldığı ileri sürülen hizmet alım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Davacı taraf, sözleşme kapsamında üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini ancak, ödemenin yapılmadığını ileri sürmüş; davalı taraf ise, taraflar arasında yapılmış herhangi bir sözleşme veya sözleşme ilişkisi bulunmadığını, davacıdan herhangi bir hizmet alınmadığını, davaya dayanak sözleşmedeki imzanın davalı şirket yetkililerine ait olmadığını savunmuştur.
Kural olarak, hizmet alım sözleşmesi, zorunlu şekil koşuluna bağlı değildir. Sözleşmenin kurulması için yazılı şekil şartı yok ise de davalı tarafından sözleşme ilişkisi inkâr edildiği takdirde yazılı delille ispata ilişkin kuralların gözetilmesi gerekir. 6100 sayılı HMK’nın 200. maddeye göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. Yazılı sözleşme olmasa da sözleşmenin varlığını ortaya koyan davalının veya O’nun adına hareket eden kişinin imzasını taşıyan teslim belgesi, irsaliyeli fatura, ile de sözleşme ilişkisinin ispatı mümkündür. Ayrıca yazılı delil niteliğinde olmayan ancak kesin delil niteliğindeki ikrar, yemin delilleri ile de sözleşme ilişkisi ispatlanabilir. Tüm bu delillerle de sözleşme ilişkisi ispatlanmış değilse HMK’nın 200. maddedeki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir. Açık muvafakat olmazsa tanıkla sözleşme ilişkisi ispatlanamaz. Bunun da istisnası olan HMK’nın 202. maddeye göre senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir. Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir.
Somut olayda, davalı tarafça varlığı inkar edilen ve dava dilekçesine ekli 16/09/2015 tarihli “Özel İmar Planlamasına Esas Hizmet Sözleşmesi”nde davalı tarafa atfen imzaların bulunması nedeniyle, imzaların davalı şirket yetkilerine ait olup olmadığının; diğer bir anlatımla taraflar arasında sözkonusu sözleşme ilişkisinin bulunup bulunmadığının tespiti bakımından bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiştir.
İncelenen İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarına göre, davaya dayanak sözleşme tarihi itibariyle davalı şirketin yetkililerinin …, … ve … olduğu görülmüştür.
Davaya dayanak sözleşmenin imzalandığı tarih itibariyle davalı şirket yetkililerine ait mukayese belge asılları toplanmış, davaya dayanak yapılan sözleşme aslı getirtilmiş, davaya dayanak sözleşmedeki imzanın davalı şirket yetkililerinin ait olup olmadığının tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilerek, getirtilip-sunulan belge asılları ile birlikte dosya grafoloji konusunda uzman bilirkişi …’ya tevdi edilmiş, adı geçen bilirkişi tarafından düzenlenen 02/03/2022 tarihli raporun dosya arasında olduğu görülmüştür.
Alınan bilirkişi raporunda özetle; inceleme konusu, davacı şirket ile davalı şirket adına düzenlenmiş 16/09/2015 tarihli Özel İmar Planlamasına Esas Hizmet Sözleşmesi aslı ve ekinde bulunan …’ne hitaben düzenlenmiş belgede, davalı şirket adına atılmış imzalar ve sağ alt kısmında bulunan imzalar ile ilgili şirket yetkilisi …, … ve …’a ait mukayese imzalar arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından da farklılıklar saptandığı, söz konusu imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla şirket yetkilisi …, … ve …’ın eli ürünü olmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.
İmza incelemesi yönünden alınan grafoloji bilirkişi raporu gerekçeli ve denetlenebilir olduğundan ve yeterli miktardaki mukayese belgeler incelenmek suretiyle düzenlendiğinden, rapora itirazlar yerinde görülmemiş, Mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Davacı tarafın dayandığı, davalı tarafın ise kabul etmediği 16/09/2015 tarihli sözleşmedeki imzaların, yukarıda açıklandığı şekilde yapılan bilirkişi incelemesinde davalı tarafa ait olmadığı tespit edilmiş olmasına göre davacı taraf, dayanmış olduğu sözleşme ilişkisini dava değerine göre yazılı belgeyle kanıtlayamamıştır. 28/06/2022 tarihli ara kararın tebliği ile yemin delili hatırlatılmış; davacı taraf yemin deliline de dayanmamıştır.
Bu durumda davacı taraf, aradaki akdi ilişkiyi kanıtlayamamıştır. Bir an için akdi ilişkisinin kanıtlanması durumunda dahi, sözleşme konusu işin yapımının özel vekaletname ile takibi gereken işlerden olması ve davacı tarafa bu konuda verilmiş bir vekaletin de bulunmaması nedeniyle, böyle bir hizmetin verilmediği anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle kanıtlanamayan davanın reddine ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının, başlangıçta yatırılan 139.673,46 TL peşin harçdan mahsubu ile bakiye 139.592,76‬ TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabulucu ücretinin davacıdan alınıp maliyeye gelir kaydına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 319.788,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkca okunup, usulen anlatıldı.20/10/2022

Başkan …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Katip …
e-imzalı