Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/224 E. 2022/383 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/224 Esas
KARAR NO :2022/383

DAVA:İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:30/03/2021
KARAR TARİHİ:13/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin iç mimari projeleri geliştirme alanında tasarım ve danışmanlık hizmeti vermekte olduğunu, davalı şirketin yetkilileri ile müvekkili şirket arasında whatsapp ve e-mail yazışmaları yolu ile kurulan ticari ilişki kapsamında “… Odası, Prova Odası, Atölye Yerleşimi, … Instagram Odası, Tasarımcı Odası, WC ve Toplantı Odası”’nın plan yerleşimlerinin ve konsept iç mimari projelerinin müvekkili şirketçe yapılması konusunda anlaşmaya varıldığını, müvekkili şirketçe yapılacak işlerin karşılığının taraflarca 45.000,00-TL.+KDV olarak belirlendiğini, işin toplam bedelinin %50’sine tekabül eden 22.500,00-TL.’nin davalı şirketçe 11/12/2019 tarihinde avans olarak müvekkili şirkete gönderildiğini, sonrasında davalı şirketçe verilen teklif fiyatta ve işlerin içeriğinde revize yapılmasının istendiğini, bunun üzerine önceden mutabık kalınan bedelin müvekkili şirketçe bir miktar indirilerek 35.000,00-TL.+KDV’ye çekildiğini, müvekkili şirketçe tüm edimler yerine getirmesine rağmen bakiye miktarın davalı tarafça ödenmediğini, bunun üzerine davalı şirket aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın haksız itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; davalı şirketin borca ve takibe yönelik itirazının 18.800,00-TL.’lik kısım yönünden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, davalı şirket aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ile vekâlet ücretinin davalı karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi ve ekleri davalı şirkete 03/05/2021 tarihinde usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen, davalı tarafça yasal süresi içerisinde davaya cevap verilmemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında whatsapp ve e-mail yazışmaları suretiyle kurulduğu ileri sürülen ve davalı şirketin İstanbul ili … ilçesinde bulunan ofisinin iç mimari projesi geliştirme ve 3 (üç) boyutlu görselleştirme işlerinin yapılmasına yönelik taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan bakiye ücretin ödenmediği iddiasıyla davacı şirketçe davalı şirket aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla girişilen ilamsız icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir.
Davacı taraf delil olarak; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası, arabuluculuk tutanakları, İç Mimari Proje Sözleşmesi ve Revize Sözleşme, proje çizim ve tasarımı, proje kapsamındaki 3D tasarımlar, taraflar arasındaki e-mail ve whatsapp aracılığıyla yapılan görüşmeler, ödeme yapıldığına dair banka dekontu, alacağı kanıtlayacak her türlü belge, tanık beyanı, isticvap, bilirkişi incelemesi, keşif ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır. Davalı taraf ise herhangi bir delil bildirmemiştir.
Mahkememizce …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası aslı celbedilerek dosyaya kazandırılmıştır. İcra dosyasının incelenmesinde; davacı şirket tarafından vekili vasıtasıyla 08/12/2020 tarihinde borcun sebebi olarak “KDV dâhil 41.300,00-TL.’lik sözleşme bedelinin ödenmeyen kısmı” gösterilmek suretiyle 21.300,00-TL. üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, Örnek-7 no’lu ödeme emrinin davalı şirkete 14/12/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı şirket vekili tarafından yasal süresi içerisinde 15/12/2020 tarihli dilekçe ile borca ve tüm fer’ilerine itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durduğu, akabinde davacı şirket vekili tarafından 30/03/2021 tarihinde harca esas değer olarak 18.800,00-TL. gösterilmek suretiyle ve 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
İcra İflas Kanunu’nun 67/1 maddesine göre; takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren 1 (bir) sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası ile alacaklı; icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK.’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Davalı taraf 08/09/2021 tarihli ön inceleme duruşmasına katılmamıştır. Mahkememizce 08/09/2021 tarihli ön inceleme duruşmasında; mahallinde keşif yapılıp yapılmayacağı ile bilirkişi incelemesi yaptırılması hususlarının deliller toplandıktan sonra değerlendirilmesine karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından 20/09/2021 tarihli dilekçe ile davaya konu iç mimari proje sözleşmesi ile revize sözleşme, davacı tarafça yapılan kısmi ödemeye ilişkin banka dekontu, proje çizim ve tasarımları ile buna ilişkin 3D görüntüleri, davacı şirket ortağı … ile davalı şirket yetkilisinin eşi … arasındaki whatsapp yazışmaları, taraflar arasındaki whatsapp ve e-mail yazışmaları, davacı şirket yetkilisi … ile davalı şirket yetkilisi … arasındaki whatsapp yazışmaları flash bellek ile birlikte dosyaya sunulmuştur.
Tüm deliller toplandıktan sonra taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden, mahkememizce 04/01/2022 tarihli ara kararla; davacı şirketin yaptığı iş sadece iç mimari projenin yapılması işi olduğundan ve yerinde uygulamaya yönelik bir iş yapılmadığından, mahkememizce keşif yapılmasına gerek duyulmamış, iddia, borca itiraz dilekçesi, toplanan deliller ve tarafların ilişki dönemine ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, bilirkişi heyetine SMMM bilirkişi …ile iç mimar bilirkişi …’nın seçilmesine karar verilmiştir.
Bilirkişi kurulu tarafından tanzim edilerek 14/03/2022 tarihinde dosyaya sunulan raporda özetle; davacının dava dosyasına sunduğu e-mail ve whatsapp yazışmalarının içerikleri ile eklerinin incelendiği, davalı moda şirketi yetkilileri ile imzalanan sözleşme kapsamında davalı şirkete iç mimari proje sağlanmasının kararlaştırılmış olduğu, işin başlangıcında sözleşmede yazılı hali ile işin bedelinin 45.000,00-TL. + KDV olarak belirlendiği, yapılan bu anlaşma doğrultusunda %50 avansa tekabül eden 22.500,00-TL.’nin 11/12/2019 tarihinde davalı şirketçe banka yoluyla davacı şirketin hesabına gönderildiği, davalı şirketin fiyatta ve işlerin içeriğinde revize yapılmasını istemiş olduğu, bu doğrultuda tarafların işlerin revize hali için 35.000,00-TL. + KDV tutarındaki meblağda karşılıklı mutabık kaldıkları, dosya içeriğindeki yazışmalar ve sunulan belgeler uyarınca davacı şirketin yüklendiği edimleri eksiksiz olarak yerine getirmiş olduğu, ayrıca davalı şirket tarafından sözleşme konusu işlerin eksik ve/veya kusurlu olarak yapıldığına dair davacıya ihtarname keşide edilmediği gibi herhangi bir bildirimin de yapılmadığı, davalı tarafça buna dair dosyaya hiçbir belgenin sunulmamış olduğu, tarafların gerek karşılıklı yazışmalarında, gerekse davacı tarafından dava dosyasına sunulan teklif ve revize teklifte ödemelerin yapılacağı tarihlerin belirlenmemiş olduğu, davacının icra takibinde davalıdan işlemiş faiz talebinde bulunmadığı, davacının davalıyı takiple birlikte 08/12/2020 tarihinde temerrüde düşürdüğü, davacı ile davalının 2019, 2020 ve 2021 takvim yılına ait ticari defter ve belgelerinin sahipleri lehine delil vasfını haiz olduğu, dava dosyasına sunulan e-mail ve whatsapp yazışmalarının içeriği ve ekleri incelendiğinde; tarafların davacı tarafından davalıya “İç Mimari Proje Tasarım ve Danışmanlık Hizmeti” sağlanması konusunda anlaşmaya vardıkları ve sonrasında davacının hizmet ifasını yerine getirdiği, verilen hizmete ilişkin olarak davalı tarafından davacıya yapılmış herhangi bir ayıp ihbarının bulunmadığı, özetle; davacı ile davalının “İç Mimari Proje Tasarım ve Danışmanlık Hizmet” bedeli hususunda anlaşmaya vardıkları, davacının anlaştıkları bedel karşılığı davalıya 22.500,00-TL. tutarında kısmi ödeme yaptığı, bu tutarın davacı ve davalının ticari defter ve kayıtlarına intikal ettirildiği, davacının söz konusu hizmet için davalıya fatura kesmediği, davacının davalıdan 12.500,00-TL. ana para alacağının olduğu, davacının davalıdan icra takip dosyasında işlemiş faiz talebinde bulunmadığı, takip tarihinden itibaren talep ettiği yıllık %10 oranındaki faizin ise makul ve yerinde olduğu, davacının 08/12/2020 icra takip tarihinden itibaren 12.500,00-TL. ana para alacağı ve sözleşme bedelinin KDV tutarı olan 6.300,00-TL. toplamı 18.800,00-TL. için davalıdan alacak talebinde bulunulabileceği şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulu raporu her iki taraf vekiline 19/03/2022 tarihinde e-tebligat yolu ile usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından 25/03/2022 tarihli dilekçe ile rapora karşı yazılı beyanda bulunulmuştur. Davalı şirket vekili tarafından ise 28/03/2022 tarihli dilekçe ile bilirkişi kurulu raporuna itiraz edilerek, itirazlar doğrultusunda ek rapor alınması talebinde bulunulmuştur. Davalı taraf, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ile birlikte davanın esasına ilişkin olarak bir takım savunmalarda bulunmuş ise de, davalı şirketin eldeki davaya karşı yasal süresi içerisinde cevap vermediği, davacı tarafın da davalının bu beyanları ile savunmasını genişletmesine ve değiştirilmesine muvafakat etmediğini bildirdiği görülmüştür.
Mahkememizce 13/04/2022 tarihli duruşmada; dosyada alınan bilirkişi kurulu raporunun yargısal denetime uygun, hüküm kurmaya elverişli ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli olduğu kanaatiyle davalı vekilinin ek rapor alınması yönündeki talebinin reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında inkar edilmeyen ve karşılıklı olarak whatsapp ve e-mail yazışmaları yolu ile akdedildiği konusunda herhangi bir ihtilaf bulunmayan sözleşmesinin konusunun; “… Odası, Prova Odası, Atölye Yerleşimi, … Instagram Odası, Tasarımcı Odası, WC ve Toplantı Odası”’nın plan yerleşimlerinin ve konsept iç mimari projelerinin davacı şirketçe yapılması işleri olduğu anlaşılmaktadır.
Eldeki dava; taraflar arasında whatsapp ve e-mail yazışmaları yolu ile akdedilen eser sözleşmesi niteliğindeki “İç Mimari Proje Tasarım ve Danışmanlık Hizmeti Sözleşmesi’nden kaynaklanmaktadır. Sözleşme konusu işlerin yapımı ile ilgili olarak davacı şirket yüklenici, davalı şirket ise iş sahibi konumundadır.
6098 sayılı TBK.’nun 470. maddesine göre eser sözleşmesi; yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin ise bunun karşılığında diğer tarafa bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Eser sözleşmesi; iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir. Sözleşmenin bir tarafında yüklenici, yani bir eser meydana getirme borcu altına giren, eser meydana getirmeyi yüklenen taraf, diğer tarafta ise yüklenicinin meydana getirdiği esere kararlaştırılan bedeli ödemeyi taahhüt eden iş sahibi vardır. Eser sözleşmesiyle bir eser meydana getirmeyi üstlenen yüklenici, üstlendiği bu edimi iş sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek sadakat ve özenle ifa etmek ve meydana getirilen eseri teslim etmek, iş sahibi de eserin teslimi ile muaccel olan iş bedelini ödemek borcu altındadır. Eser sözleşmesinde edim sonucunun gerçekleşmesi yüklenicinin eseri tamamlaması ve iş sahibine teslimi ile gerçekleşmektedir.
Eser sözleşmelerinde teslim, yüklenicinin tamamladığı eseri sözleşmeyi ifa etmek niyetiyle iş sahibinin fiili hâkimiyetine geçirmesi olarak tanımlanmaktadır. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 20/03/2017 tarihli, 2017/526 E. ve 2017/1199 K. sayılı ilamı) Eserin teslim edildiğinin ispatının kime ait olduğu sorunu uygulamada sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Kanunda aksine özel bir düzenleme olmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. (TMK. m:6) Diğer bir ifadeyle, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran taraf ispat yükü altındadır. (HMK. m:190) Bu nedenle teslim olgusundan lehine hak çıkaracak olan yüklenici, eseri iş sahibine sözleşmeye uygun olarak teslim ettiğini kanıtlamak zorundadır. Özetle; eser sözleşmesinde işin sözleşemeye uygun şekilde ifa edilerek teslim edildiğini ispat etme yükü yüklenicide, işin bedelinin ödendiğini ispat yükü ise iş sahibindedir. Bir başka ifade ile eserin sözleşmeye uygun olarak tamamlanıp teslim edildiğini ispat yükü yüklenicidedir. Buna karşılık, iş sahibi eserdeki eksikliklere rağmen ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin eseri uhdesine almış ise bu durum teslimin gerçekleştiğine karine teşkil ettiğinden ispat yükü tersine çevrilir ve eserin eksik olduğunu artık iş sahibinin ispat etmesi gerekir. Diğer taraftan eser sözleşmesi imzalandıktan sonra yapılan işlerin yüklenici tarafından yapıldığı karine olarak kabul edilir. Ancak bu karinenin aksi savunulup ispat edilebilir. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 16/03/2017 tarihli, 2016/3073 E. ve 2017/1156 K.) Bu nedenle eser sözleşmelerinde kural olarak; sözleşmesi feshedilmediği veya işten el çektiği kanıtlanmadığı sürece imalatın yüklenici tarafından yapıldığı kabul edilmelidir. Bir başka anlatımla iş sahibi, eseri kendisinin tamamladığını, yüklenicinin işi terk ettiğini, yani sözleşmenin sona erdiğini kanıtlamakla yükümlüdür. Yüklenicinin eseri teslim borcunda temerrüde düşebilmesi için ise “objektif olarak” bu yükümlülüğüne aykırı bir biçimde eseri tamamlamamış olması gerekir.
Davalı şirket, yasal cevap süresi geçtikten sonra dosyaya sunduğu bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde, sözleşme gereğince davacı şirket tarafından sözleşme konusu taahhüt ve edimlerin davacı şirket tarafından yerine getirilmediğini iddia etmiş ise de; buna ilişkin olarak dosyaya herhangi bir belge, ihtarname veya ihbarname sunmamıştır. Bir başka ifade ile davalı şirket (iş sahibi), davacı şirkete (yükleniciye) eksik ve ayıplı işler veya hizmetler nedeniyle herhangi bir ayıp ihbarında bulunmamıştır.
6098 sayılı TBK.’nun 474. maddesi ayıp nedeniyle yüklenicinin sorumluluğunu düzenlemektedir. Ayıp; eser sahibine teslim edilen eserin niteliklerinde, sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına göre teslim edilmesi gereken eserin özellikleriyle karşılaştırıldığında ortaya çıkan her türlü sapmadır. Kısaca ayıp, teslim edilenle, teslim edilmesi gereken arasındaki farktır.
Somut olayda; işin davacı tarafından eksik ve ayıplı yapıldığını ve taahhüt edilen hizmetin verilmediğini iddia eden davalı şirket olduğundan, ayıp ihbarı yapıldığını HMK.’nun 190. ve TMK.’nun 6. maddeleri gereğince iş sahibi davalı şirket ispatlamalıdır. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 30/05/2013 tarihli, 2013/5906 E. ve 2013/3519 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi; eserin ayıplı olduğu iddiası ile bedelin ödendiğini ispatlama yükümlülüğü iş sahibindedir. Ayıbın bildirilmemesi halinde ise eser kabul edilmiş sayılır. Özetle; davalı şirketçe iş teslim alınmasına karşın, sözleşme konusu işlerin ayıplı olduğu, davacı tarafça taahhütlere aykırı veya eksik yapıldığı hususu somut dosyada ispatlanamamıştır.
Dosyada alınan bilirkişi kurulu raporu mahkememizce incelenip denetlenmiş, raporun toplanan delillere dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere uygun olduğu görülmüş, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu saptanarak mahkememizce de benimsenmiştir.
Öte yandan 2004 sayılı İİK.’nun 67/2 maddesine göre; icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması, borçlunun da itirazında haksız olması yasal koşullardandır. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra takibine haksız olarak itiraz eden borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunların dışında alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 09/10/2019 tarihli, 2019/4054 Esas ve 2019/7699 Karar ve 04/06/2020 tarihli, 2020/2083 Esas ve 2020/2727 Karar sayılı ilamları)
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, taraflar arasında akdedilen sözleşme, icra takip dosyası, dosyaya sunulan whatsapp ve e-mail yazışmaları, dosyada toplanan ve celbedilen tüm belgeler ile dosyada alınan bilirkişi kurulu raporuna göre; tarafların karşılıklı whatsapp ve e-mail yazışmaları ile davalı şirkete ait “… Odası, Prova Odası, Atölye Yerleşimi, … Instagram Odası, Tasarımcı Odası, WC ve Toplantı Odası”’nın plan yerleşimlerinin ve konsept iç mimari projelerinin davacı şirketçe yapılması konusunda anlaştıkları, böylece taraflar arasında eser sözleşmesine dayalı ticari bir ilişkinin mevcut olduğu, sözleşme konusu işlerin yapımı ile ilgili olarak davacı şirketin yüklenici, davalı şirketin ise iş sahibi konumunda bulunduğu, davacı şirketçe davalıya verilecek hizmet karşılığında tarafların ilk olarak 45.000,00-TL.+KDV üzerinde mutabık kaldıkları, bunun üzerine işin başında davalı şirketçe davalıya 22.500,00-TL. tutarında ödeme yapıldığı, böylece davalı tarafça ilk olarak anlaşılan fiyat baz alınarak ve bunun ½’sine tekabül eden kısmın davacıya peşinat olarak ödendiği, yapılan bu ödemenin her iki tarafın da kabulünde olduğu, davalı şirketin yapılan işi kabul ettiği, taraflarca daha sonra yapılan karşılıklı görüşmeler sonucu sözleşmenin revize edilmesi yoluna gidildiği, tarafların bu defa 35.000,00-TL.+KDV tutarında mutabık kaldıkları, taraflarca karşılıklı olarak akdedilen sözleşme çerçevesinde davacı şirket tarafından yapılan tüm işlerin tamamlanarak davalı şirkete teslim edildiği, davacı şirketin bu ticari ilişki çerçevesinde yüklenimindeki sözleşme konusu iş ve hizmetleri davalı yükleniciye teslim etmekle sözleşme gereğince yerine getirmesi gereken edim sonucunu gerçekleştirdiği, sonuç itibariyle takibin dayanağı alacağa konu hizmetin davacı şirket tarafından yerine getirildiğinin ve işin davalıya teslim edildiğinin kabulünün gerektiği, revize edilen sözleşme uyarınca tüm edimler ve hizmetler davalı şirketçe yerine getirilmesine ve projeler yapılıp davalı şirkete teslim edilmesine karşın davalı şirketçe bakiye tutarın davacıya ödenmediği, sonuç olarak taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı olarak davacı şirketin davalı şirketten takip tarihi itibariyle (davacının talebi ile bağlı kalınarak) 18.800,00-TL. alacağı bulunduğu, böylece davalı şirketin tespit edilen miktara yönelik itirazının haksız olduğu ve İİK.’nun 67. maddesi gereğince bu miktar (18.800,00-TL.) yönünden iptalinin gerektiği, her iki taraf da tacir olduğundan ve davacı yanın takip talebindeki talebi ile bağlı kalınarak yıllık %10 oranını geçmemek üzere asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi yürütülmesinin uygun olacağı, ayrıca kabul edilen alacak likit ve önceden belirlenebilir nitelikte para alacağı olduğundan ve davalı şirketin borca ve takibe yönelik itirazı da haksız olduğundan, itirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden %20 oranında hesaplanan icra inkar tazminatını da kapsar şekilde davanın kabulüne dair aşağıdaki gibi karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile; davalı şirketin …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasında 18.800,00-TL asıl alacağa yönelik itirazının iptali ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek (yıllık %10 oranını geçmemek üzere) avans faizi yürütülmek suretiyle takibin talepnamedeki diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına,
2-Alacak likit ve belirlenebilir para alacağı olduğundan %20 oranında hesaplanan 3.760,00-TL. icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 1.284,23-TL karar ve ilam harcından 321,06-TL peşin harcın mahsubu ile kalan 963,17-TL’nin davalıdan alınıp Maliyeye gelir kaydına,
4-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabulucu ücretinin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
5-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 59,30-TL başvuru harcı, 321,06-TL peşin harç, 8,50-TL vekalet harcı, 2.400,00-TL bilirkişi ücreti ve 93,35-TL posta masrafı olmak üzere toplam 2.882,21-TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan ve harcanmayan gider avansından geriye kalan kısmın karar kesinleştikten sonra davacı tarafa iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/04/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.