Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/198 E. 2022/176 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2021/198 Esas
KARAR NO: 2022/176

DAVA:Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ:30/06/2014
KARAR TARİHİ:24/02/2022

Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirkette 6.401,681 TL tutarında paya sahip bulunduğunu, şirketin 28/03/2014 tarihli 2013 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan faaliyet raporunun okunmaması ve bunlarla ilgili hususların müzakere edilmemiş olması nedeniyle gündemin 2, yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin 5, yönetim kurulu üyeleri ve üst düzey yöneticilerine temettü dağıtılmasına ilişkin 6, yönetim kurulu üyelerine ücret ödenmesine ilişkin 7, yönetim kurulu üye seçimine ilişkin 9, yönetim kurulu üyelerine TTK’nın 395 ve 396. m. belirtilen izinlerin verilmesine ilişkin 12, şirketin bağış ve yardımlarına ilişkin politikasının onaylandığı 13, şirketin kâr dağıtımı politikasının onaylandığı 15 numaralı gündem maddelerinin yasaya ve objektif iyiniyet kurallarına aykırılık teşkil ettiğini ileri sürerek, anılan kararların iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu genel kurul toplantısında alınan kararların yasa, ana sözleşme ve iyiniyet kurallarına aykırı olmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılama sonrasında 29/12/2015 tarih ve 2014/721 E, 2015/998 K sayılı kararıyla davanın kısmen kabulü ile, davalı şirketin 28/03/2014 tarihinde yapılan 2013 yılı olağan genel kurul toplantısında karın %20’sinin dağıtılmasına ilişkin 15. gündem maddesinde alınan kararın iptaline karar verilmiş; verilen karar taraf vekilleri tarafından temyiz etmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 22/11/2019 tarih ve 2017/1281 E, 2019/575 K sayılı kararıyla; “1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki (2) ve (3) numaralı bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2- Dava, davalı şirketin 28.3.2014 tarihli genel kurul toplantısında alınan 2, 5, 6, 7, 9, 12, 13 ve 15 numaralı kararların iptali istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlendiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, dava konusu genel kurul toplantısının 5 numaralı gündem maddesi ile yönetim kurulu üyelerinin ibrasına karar verilmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 436/2 maddesi ”Şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz.” hükmünü haizdir. Anılan yasal düzenleme uyarınca, yönetim kurulu üyeleri kendi ibralarında oy kullanamayacakları gibi, diğer yönetim kurulu üyelerinin ibrasında da oy kullanamazlar. Her ne kadar, hükme esas alınan bilirkişi raporunda yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında oy kullanmadıkları fakat diğer yönetim kurulu üyelerinin ibrasında oy kullanmışlarsa da bunun sonuca etkili olmadığı belirtilmiş ise de, dava konusu genel kurul toplantısına ilişkin hazirun cetvelinin dosya içerisinde bulunmadığı ve bu itibarla, davalı şirketin pay sahipleri ve oranları ile, yönetim kurulu üyelerinin ibrasında diğer yönetim kurulu üyelerinin oy kullanıp kullanmadığı, yönetim kurulu üyelerinin oy kullanmasının sonuca etkili olup olmadığı denetlenememektedir. Bu durum karşısında, mahkemece şirketin pay sahipleri ve oranları tespit edilip, hazirun cetveli de getirtilerek, TTK’nın 436/2 maddesi kapsamında yönetim kurulu üyelerinin ibrasının yasaya uygun olup olmadığı denetime elverişli bir şekilde tespit edilip, sonucuna göre karar vermek gerekirken eksik incelemeye dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bu nedenle kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
3- Ayrıca, dava konusu genel kurul toplantısında alınan 12 numaralı gündem maddesi ile yönetim kurulu üyelerine TTK’nın 395 ve 396. maddelerinde belirtilen izinlerin verilmesine karar verilmiştir.
TTK’nın 395/1 maddesinde ”Yönetim kurulu üyesi, genel kuruldan izin almadan, şirketle kendisi veya başkası adına herhangi bir işlem yapamaz; aksi hâlde, şirket yapılan işlemin batıl olduğunu ileri sürebilir. Diğer taraf böyle bir iddiada bulunamaz. ”, 396/1 maddesinde de ”Yönetim kurulu üyelerinden biri, genel kurulun iznini almaksızın, şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi kendi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi, aynı tür ticari işlerle uğraşan bir şirkete sorumluluğu sınırsız ortak sıfatıyla da giremez. Bu hükme aykırı harekette bulunan yönetim kurulu üyelerinden şirket tazminat istemekte veya tazminat yerine yapılan işlemi şirket adına yapılmış saymakta ve üçüncü kişiler hesabına yapılan sözleşmelerden doğan menfaatlerin şirkete ait olduğunu dava etmekte serbesttir. ” düzenlemesi bulunmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalı şirketin 2012 ve 2013 yıllarında çok yüksek oranda kâr elde ettiği, yönetim kurulu üyeleri başarılı bir performans sergilediklerinden, dava dışı … A.Ş.’nin davalı şirketin hisselerinin %39,59 ‘una sahip olduğundan yöneticilerin almış olduğu izin ve yetkiyi kötüye kullanacaklarına dair herhangi bir somut veriye rastlanmadığından anılan kararın iptalini gerektirecek bir hususun bulunmadığı belirtilmekle birlikte, davacı tarafça, davalı şirketin pay sahiplerinin … A.Ş.(%39,59), … A.Ş.(%18,72) , Ali Raif Dinçkök (% 0,11), … (% 0,102) , … ( % 0,376), … (% 0,0035) ve diğer pay sahipleri olduğunun ileri sürülmesi karşısında, TTK’nın 436/1 maddesinde ”Pay sahibi kendisi, eşi, alt ve üstsoyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketleri ya da hâkimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamaz. ” hükmü ile TTK’nın şirketler topluluğu, hakim-bağlı şirket hükümleri kapsamında bir değerlendirme yapılması gerekirken anılan husus nazara alınmaksızın hüküm tesisi de doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
4-Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince ise; Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda dava konusu genel kurul toplantısında alınan 15 numaralı, Sermaye Piyasası Kurulu’nun Kar Payı Tebliği uyarınca yönetim kurulunca hazırlanan şirketin kâr dağıtımı politikasının onaylandığı gündem maddesinin iptaline karar verilmiş ise de, anılan gündem maddesi ile şirketin kâr dağıtımı politikasının onaylanmasına karar verildiği, kâr dağıtımına ilişkin kararın gündemin 6. maddesinde görüşüldüğü ve oy çokluğu ile kabul edildiği, davalı tarafça da bilirkişi raporuna, fiilen dağıtılan kâr ile kâr dağıtım politikasının birbirine karıştırıldığı, genel kurul toplantısında gündemin 6. maddesi kapsamında 2013 yılı dağıtılabilir kârının %78,76’sının pay sahiplerine dağıtılmasının önerildiği ve bu önerinin genel kurul tarafından kabul edildiği, şirketin kâr dağıtım politikasının SPK mevzuatına uygun olup, şirketin kar dağıtımı politikasında pay sahiplerinin menfaatleri ile şirket menfaatleri arasında dengeli bir politika izlenerek, o yıl şirketin dağıtacağı kârın değil, şirketin kârlılık durumuna göre her yıl dağıtabileceği kâr payının en alt sınırının belirleneceği, kâr dağıtım politikasında belirlenmiş olan dağıtılabilir karın en az %20’si oranındaki asgari kâr dağıtım oranının ana sözleşme, kanun ve objektif iyinet kurallarına uygun olduğu savunularak itiraz edildiği de anlaşılmakla, mahkemece anılan hususlar göz önünde bulundurulmaksızın, yanılgılı değerlendirmeye dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi de doğru görülmemiş,…” neden ve gerekçesiyle mahkememiz kararı bozulmuş; bu kez taraf vekillerinin karar düzeltme istemlerinin de reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce bozma ilamına uyulmuş, yargılamaya devam olunmuştur.
Hükmüne uyulmasına karar verilen bozma ilamında işaret edildiği üzere, TTK’nın 436/2 maddesi kapsamında yönetim kurulu üyelerinin ibrasının yasaya uygun olup olmadığının ve yönetim kurulu üyelerine TTK’nın 395 ve 396. maddelerinde belirtilen izinlerin verilmesine yönelik TTK’nın şirketler topluluğu, hakim-bağlı şirket hükümleri kapsamında değerlendirme yapılması için ek rapor alınmasına karar verilmiş; bu yönden bilirkişiler YMM … ile nitelikli hesaplamalar konusunda uzman Dr. …’ten alınan 08/11/2021 tarihli raporun dosya arasında olduğu görülmüştür.
Alınan bilirkişi kurulu raporunda özetle; davalı şirketin 28/03/2014 tarihli genel kurul toplantısına ilişkin hazirun listesinin incelendiği; hükmüne uyulmasına karar verilen bozma ilamı doğrultusunda;
Yönetim Kurulu Üyelerinin ibralarına ilişkin gündemin 5.maddesiyle alınan kararın, oy çokluğuyla alındığı, YK üyelerinin kendi ibralarında oy kullanmadıkları; YK üyelerinin birbirlerinin ibralarında oy kullanıp kullanmadıklarının anlaşılamadığı ancak, biran için birbirlerinin ibralarında oy kullandıkları kabul edilse dahi YK üyelerinin sahip oldukları oy miktarları dikkate alındığında sonuca etki etmeyeceği; ayrıca davacının muhalefet şerhi kapsamında, bu yönde herhangi bir itirazının bulunmadığı; dolayısıyla anılan kararın iptal koşullarının oluşmadığı;
TTK’nın 395. ve 396. maddeleri gereğince Yönetim Kurulu Üyelerine izin verilmesine ilişkin gündemin 12.maddesiyle alınan kararın, toplam 4.376.075,685 red oyuna karşılık, 140.115.346,024 olumlu oyla kararın oy çokluğuyla alındığı, biran için Yargıtay bozma ilamında işaret edildiği gibi … ve … A.Ş.’nin grup şirketleri oldukları, bu nedenle anılan şirketler ve hakim ortak YK üyelerinin oy kullanmamaları gerektiği kabul edilse dahi, 140.115.346,024 olumlu oy miktarından, anılan şirket ve hakim ortakları YK üyelerinin kullandıkları olumlu oylar toplamı olan 108.976.990,41 oy çıkarıldığında, kalan 31.138.355,614 olumlu oya karşılık 4.376.075,685 red oyunun, kararın alınmasında etkili olmadığı; ayrıca davacının muhalefet şerhi kapsamında, bu yönde herhangi bir itirazının bulunmadığı; dolayısıyla anılan kararın iptal koşullarının oluşmadığı;
Kar dağıtımına ilişkin gündemin 6.maddesiyle alınan kararla, 2013 yılı dağıtılabilir karının %78,76 olarak belirlenmesinin makul olduğu, karın tamamının dağıtılmamasının keyfi bir durum olmadığı, ayrıca ileriye dönük şirketin kredi borçlarının da bulunduğu, dolayısıyla anılan kararın iptal koşullarının oluşmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.
Alınan bilirkişi kurulu raporu gerekçeli, denetlenebilir, Yargıtay bozma ilamında işaret edilen eksikliği giderecek yeterlikte, dosya içeriğine uygun ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden, rapora yönelik itirazlar yerinde görülmemiş, mahkememizce benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, bozma sonrası alınan ve benimsenen bilirkişi kurulu raporu ile toplanıp değerlendirilen delillere göre;
Davaya konu yapılan gündemin 5.maddesine ilişkin olarak;
Yönetim Kurulu Üyelerinin ibralarına ilişkin gündemin 5.maddesiyle alınan kararın, benimsenen bilirkişi kurulu raporunda açıklandığı üzere, oy çokluğuyla alındığı, YK üyelerinin kendi ibralarında oy kullanmadıkları gibi birbirlerinin ibralarında oy kullandıklarının kabulü halinde dahi sahip oldukları oy miktarlarının sonuca etkisinin olmadığı, dolayısıyla anılan kararın iptal koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından bu yöndeki istemin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davaya konu yapılan gündemin 12.maddesine ilişkin olarak;
TTK’nın 395. ve 396. maddeleri gereğince Yönetim Kurulu Üyelerine izin verilmesine ilişkin gündemin 12.maddesiyle alınan kararın, benimsenen bilirkişi kurulu raporunda açıklandığı üzere, iznin TTK’nın 395.ve 396.madde gereğince yetkili organ olan genel kurulca verildiği, bu yöndeki genel kurul kararının oy çokluğu ile alındığı ve gerekli nisabın sağlandığı; hükmüne uyulmasına karar verilen bozma ilamında vurgulandığı üzere, hakim-bağlı şirket hükümleri kapsamında, grup şirketleri ile hakim ortakları YK üyelerinin oylarının, olumlu oylardan çıkarıldığında dahi karar sonucuna etkisinin bulunmadığı dolayısıyla alınan kararın kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırılığından bahsedilemeyeceği anlaşıldığından, bu yöndeki istemin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davaya konu yapılan gündemin 6.maddesine ilişkin olarak;
Kar payı dağıtımına ilişkin gündemin 6.maddesiyle alınan kararın, hükmüne uyulmasına karar verilen bozma ilamında işaret edildiği gibi, benimsenen bilirkişi kurulu raporunda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, şirketin kar dağıtım politikasının SPK mevzuatına uygun olduğu, şirketin pay sahiplerine dağıtılabilir kar oranının makul olduğu; karın bir kısmının olağanüstü yedeklere ayrılmasının iyiniyet kurallarına aykırı olmadığı gibi keyfi bir işlem olmadığı; zira şirketin ileriye dönük kredi borçlarının bulunduğu; kararın ana sözleşmeye, kanuna ve iyiniyet kurallarına aykırılığından bahsedilemeyeceği, dolayısıyla iptal koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından bu yöndeki istemin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı şirket 28/04/2014 tarihli Genel Kurul Toplantısında alınan diğer gündem maddeleri yönünden ise; Mahkememizin 29/12/2015 tarih ve 2014/721 E, 2015/998 K sayılı kararında gerekçeleriyle açıklandığı üzere; kanuna, ana sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırılığın bulunmadığı ve bu nedenle iptal koşullarının gerçekleşmediği kanaatine varıldığından aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından, başlangıçta yatırılan 25,20 TL peşin harçdan mahsubu ile bakiye 55,50 TL harcın davacıdan alınıp maliyeye gelir kaydına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan 165,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı , gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay’da temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı. 24/02/2022

Başkan …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Katip …
¸e-imzalı

Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.