Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/168 E. 2021/178 K. 10.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/168 Esas
KARAR NO:2021/178

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:05/01/2021
KARAR TARİHİ:10/03/2021

Mahkememizin … esas sayılı dosyasının 08/03/2021 tarihli celsede tefrikine karar verilen ve mahkememizin yukarıdaki sırasına kaydı yapılan karşı dava ve dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili karşı dava dilekçesinde; Türk Borçlar Kanunu’nun 470. maddesine göre, eser sözleşmesi; müteahhidin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşme olduğunu, buna göre eser sözleşmesinde müteahhit, sözleşmede kararlaştırıldığı şekilde bir eser imal edip iş sahibine teslim etme, iş sahibi de imal edilen bu eser karşılığında ücret ödeme borcu altına girmekte olduğunu, taraflar arasındaki eser sözleşmesine göre müvekkili şirketin kendi edimlerini yerine getirmiş ve imalatı belirli bir seviyeye ulaştırmış fakat kendi kusuru olmadan, iş sahibinin kusuru sebebiyle işi tamamlayamamış olduğunu, TBK’nun 484. maddesi “İşsahibi, eserin tamamlanmasından önce yapılmış olan kısmın karşılığını ödemek ve yüklenicinin bütün zararlarını gidermek koşuluyla sözleşmeyi feshedebilir.” hükmünü; 485. maddesi ise “Eserin tamamlanması, işsahibi ile ilgili beklenmedik olay dolayısıyla imkânsızlaşırsa yüklenici, yaptığı işin değerini ve bu değere girmeyen giderlerini isteyebilir.” hükmünü amir olduğunu, Eser sözleşmesinde ifa, davacı/karşı davalı iş sahibi yüzünden imkânsız hale gelmiştir. İfanın imkansız hale gelmesinde müvekkili şirketin her hangi bir kusuru olmadığını, davacı/karşı davalının her ne kadar, önceki projenin deprem yönetmeliğine ve statik açıdan uygun olmaması sebebiyle projenin değiştirildiğini iddia etse de, davacı/karşı davalının bu iddiası gerçek dışı olduğunu, zira önceki projeyi yaptıran da, kabul edenin de davacı/karşı davalının kendisi olduğunu, sözleşmenin hüküm ifade edeceğine güvenen müvekkili şirketin, davacı/karşı davalının iş sahibinin işi için 120.000,00 TL fiili masraf yapmış, müvekkili şirketin, taraflar arasındaki eser sözleşmesinin hüküm ifade edeceğine güven duymuş, müvekkili şirketin taraflar arasındaki sözleşmeye güven duyarak aynı dönemde başkaca iş almamış ve davacı/karşı davalıya güvenerek başkaca iş fırsatları kaçırmış, fakat davacı/karşı davalı şirketin, sözleşmeden dönmekle müvekkili şirketin güvenini boşa çıkarmış ve sözleşme gereği iş tamamlanmış olsa idi müvekkili şirketin anılan işten kar edeceğinin açık olduğunu, oysa ki; davacı/karşı davalının sözleşmeden dönmesi sebebiyle müvekkili şirketin muhtemel kardan mahrum kaldığını, Sözleşme ilişkisinin hükümsüzlüğü yüzünden müvekkili şirketin gayesine ulaşamamış olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla, söz konusu zararın şimdilik 1.000,00- TL’sinin davacı/karşı davalıdan alınarak müvekkili şirkete ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili karşı dava cevap dilekçesinde; karşı dava açılmadan önce arabuluculuk başvurusu zorunlu olup, arabuluculuk süreci tamamlanmadan bu davanın açılmış olduğunu, bu sebeple karşı cevap dilekçelerinde belirtilen nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
Eldeki davanın dava açılmadan önce zorunlu olarak arabulucuya başvurulması gereken davalardan olduğu görülmüştür.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinin fesih haklı olup olmadığı, karşı davanın fesih nedeniyle zarara uğrayıp uğramadığının tespitine ilişkindir.
6/12/2018 tarihli, 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesiyle TTK’ya eklenen 5/A maddesi uyarınca, “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesi uyarınca, “(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır.Karşı dava harcının 05/01/2021 tarihinde yatırıldığı, dava tarihi itibariyle dava açılmadan önce arabulucuya başvuru yapılması dava şartından olduğu, tefrik olunan mahkememizin … esas sayılı dosyasının 08/03/2021 tarihli celsesinde davalı/karşı davacı vekili beyanında arabulucuya başvurmadıklarını, HMK hükmü gereğince karşı davanın yasal sürede açıldığını, HMK hükmü gereğince ve arabuluculuk kanunu gereğince karşı davada arabuluculuk şartı olmadığından, arabulucuğa başvurmadıklarına dair imzalı beyanı alınmıştır.
Anılan düzenlemeler karşısında somut olayda, uyuşmazlığın taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinin fesih haklı olup olmadığı, karşı davanın fesih nedeniyle zarara uğrayıp uğramadığının tespitine ilişkin tazminat davası olduğu TTK 5/A maddesi 1. fıkrasında arabulucuya başvurulmasının dava şartı olarak düzenlendiği, davanın arabulucuya başvurulmadan açıldığı ve arabulucuya başvuru şartı mahiyeti gereği sonradan tamamlanamayan özel dava şartlarından olduğu anlaşılmakla, davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ( İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 20.06.2019 tarih 2019/1018E-2019/869 K sayılı emsal kararı)
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-)DAVANIN 6102 sayılı TTK 5/A, 6326 sayılı Kanun’un 18/A-2 ve HMK’nun 115/2. maddeleri gereğince, DAVA ŞARTI YOKLUĞU NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Harç peşin alınmış olmakla tekrar alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan kısmın kararın kesinleşmesi ve halinde davacıya iadesine,
Dair; HMK’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi.10/03/2021

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı