Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/167 E. 2022/450 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/167 Esas
KARAR NO:2022/450

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:08/03/2021
KARAR TARİHİ:27/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … fabrikasındaki hammadde işlerinin yerine getirilmesi amacıyla 15/05/2015 tarihinde davalı şirket ile müvekkili şirket arasında Hammade, Dekapaj, Dahili Nakliye, İstihraç, Yükleme, Nakliye ve Figüre İşleri Sözleşmesi imzalandığını, davalı şirketin anılan sözleşme ile müvekkili şirket bünyesinde hammadde işlerinin yerine getirilmesi için kendi çalışanlarını görevlendirmeyi üstlendiğini, ancak davalı şirket çalışanlarından … tarafından işçilik alacaklarının ödenmediği iddiasıyla hem müvekkili şirket, hem de davalı şirket aleyhine … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile alacak davası ikame edildiğini, yapılan yargılama neticesinde … Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından davalı şirket ile birlikte müvekkili şirketin de davacı işçi …’un talepleri bakımından müteselsilen sorumlu olduğuna karar verildiğini, karar üzerine davalının eski çalışanı … tarafından davalı ve müvekkili şirket aleyhine … 1. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalının kendi eski çalışanının borcunu ödemeye yanaşmadığını, müvekkili şirketin işbu icra dosyasına 21/06/2018 tarihinde toplam 17.734,21-TL. tutarında ödeme yapmak durumunda kaldığını, böylelikle davalının sözleşmeden ve kanundan doğan yükümlülüklerine aykırı hareket etmesi sonucunda müvekkili şirketin maddi zarara uğradığını, müvekkilinin icraya ödemek zorunda kaldığı tutarlar için davalıya rücu hakkının bulunduğunu, bu nedenle davalı şirket aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, ancak davalı şirketin borca ve yetkiye itiraz ettiğini, davalının haksız ve kötü niyetli itirazı üzerine takibin durduğunu, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 22. maddesine göre sözleşmeden doğacak her türlü anlaşmazlıkların çözümü bakımından İstanbul (Merkez) Mahkemeleri ve İcra Müdürlükleri’nin yetkili kılındığını, dolayısıyla takibin yetkili icra dairesinde başlatılmış olduğunu, huzurdaki davayı açmadan önce dava şartı olan arabuluculuk başvurusunun yapıldığını, ancak davalı ile anlaşma sağlanamadığını, davalı/borçlu şirket tarafından icra takibine yapılan itirazın haksız, mesnetsiz ve hukuka aykırı olduğunu belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; davanın kabulü ile …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davalı tarafça yapılan itirazın iptaline, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi ve ekleri ile tensip zaptı davalı şirkete usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine karşın davalı taraf davaya karşı cevap dilekçesi sunmadığı gibi duruşmalara da katılmamıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında akdedilen sözleşme gereği asıl işveren – alt işveren ilişkisine dayalı olarak davacı şirket tarafından dava dışı işçi …’a icra yoluyla ödenmek zorunda kalınan bedelin davalı şirketten rücuen tahsiline yönelik olarak …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla girişilen ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK.’nun 67. maddesi gereğince iptali istemine ilişkindir.
Davacı taraf delil olarak; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası, taraflar arasında akdedilen Hammade, Dekapaj, Dahili Nakliye, İstihraç, Yükleme, Nakliye ve Figüre İşleri Sözleşmesi, arabuluculuk son tutanağı, … 1. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında yapılan ödemeye ilişkin dekont, cari hesap, … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyası, … 1. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası, banka kayıtları, tanık beyanı, bilirkişi incelemesi, keşif, yerinde inceleme, hukuki mütalaa, yemin ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır. Davalı taraf ise herhangi bir delil bildirmemiştir.
Mahkememizce …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası celbedilerek dosyaya kazandırılmıştır. İcra dosyasının incelenmesinde; davacı şirket tarafından vekili vasıtasıyla 20/10/2020 tarihinde 17.309,35-TL. asıl alacak üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, Örnek-7 no’lu ödeme emrinin davalı borçlu şirkete 22/10/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı şirket tarafından vekili aracılığıyla 30/10/2020 tarihli dilekçe ile borca ve yetkiye itiraz edildiği, davalı borçlu şirketin itirazı üzerine takibin durduğu, akabinde davacı şirket vekili tarafından 08/03/2021 tarihinde ve 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde harca esas değer olarak 17.309,35-TL. gösterilmek suretiyle huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı görülmüştür.
… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyası ile … 1. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasının UYAP örnekleri celbedilerek dosyaya kazandırılmıştır.
Her ne kadar davalı/borçlu vekili tarafından icra takip dosyasına sunulan 30/10/2020 tarihli itiraz dilekçesinde borca itirazla birlikte icra dairesinin yetkisine de itiraz edilerek …/… İcra Daireleri’nin yetkili olduğu ileri sürülmüş ise de; taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 22. maddesinde sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda İstanbul (Merkez) Mahkemeleri ve İcra Müdürlükleri’nin yetkili kılındığından, 6100 sayılı HMK.’nun 17. maddesi gereğince tacir olan taraflar arasındaki geçerli yetki sözleşmesinin açık hükmü gereğince takibin başlatıldığı …. İcra Müdürlüğü’nün yetkili olduğu anlaşıldığından, mahkememizce davalı borçlu şirketin yerinde olmayan yetki itirazının reddine karar verilerek işin esasına girilmiştir.
Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası ile alacaklı; icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK.’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Davanın, başlatılan takibin ve vaki itirazın niteliği gereği, takipte talep edilen alacağın varlığı ile miktarını kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafa ait olduğundan, bu kapsamda davacı tarafça bildirilen deliller toplanmış, mahkememizce icra takip dosyası aslı dosyaya kazandırılmış ve sonrasında 19/01/2022 tarihli duruşmada; uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden, iddia, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası, … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası, … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (İş Mahkemesi sıfatıyla) … Esas sayılı dosyası, borca itiraz dilekçe ve dosyadaki tüm bilgi ve belgeler üzerinde davacı şirketin davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının tespiti bakımından bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi tarafından düzenlenerek 14/03/2022 tarihinde dosyaya sunulan raporda özetle; … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 28/03/2018 tarihli, … E. ve 2018/35 K. sayılı ilamında dava dışı işçinin alacağı için davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları hususunda hüküm kurulduğu, tarafların kararı istinaf etmemesi nedeni ile hükmün 22/05/2018 tarihinde kesinleştiği, dava dışı … tarafından … 1. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında dosya davacısı … … ve Tic. A.Ş. ile dosya davalısı … … San. Tic. Ltd. Şti. aleyhine … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 28/03/2018 tarihli, … E. ve 2018/35 K. sayılı ilamına dayalı olarak icra takibi başlatılmış olduğu, icra emrinin tebliği üzerine davacı şirketçe … 1. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına 21/06/2018 tarihinde 17.734,21-TL. tutarında ödeme yapıldığı, icra dosyasına yapılan ödeme sonrasında dosyada davacı şirkete 424,86-TL. para iadesi yapıldığı, böylelikle davacı şirket tarafından icra takip dosyasına 17.309,35-TL. ödeme yapılmış olduğu, davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine 20/10/2020 tarihinde …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında 17.309,35-TL. asıl alacak üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı şirket tarafından vekili aracılığıyla 30/10/2020 tarihli dilekçe ile borca ve yetkiye itiraz edildiği ve takibin durdurulduğu, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin birlikte incelenmesi sonucunda; davacı şirketin asıl işveren, davalı şirketin alt işveren olduğu, asıl işveren ve alt işverenin dava dışı işçinin alacaklarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarının kabulünün gerekeceği, davacı şirketin ödediği işçilik alacaklarının 1. seçenekte tamamını davalıdan rücuen talep edebileceği, 2. seçenekte ise 1/2’sini rücuen talep edebileceği dikkate alınarak raporda seçenekli olarak hesaplama yapıldığı, buna göre 1. seçenekte davacı şirketin rücu alacağının tamamının 17.309,35-TL. olacağı, 2. seçenekte davacı asıl işverenin rücu alacağının yarısının (1/2’sinin) 8.654,68-TL olacağı, nihai takdirin mahkemeye ait olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından 04/04/2022 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazda bulunulmuştur. Davalı şirket tarafından rapora karşı herhangi bir beyan ve itirazda bulunulmamıştır.
6100 sayılı HMK.’nun 281/1 maddesine göre; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.” HMK.’nun 281. maddesinin gerekçesinde ise maddede rapora itiraz için taraflara tanınmış bulunan 2 haftalık sürenin kesin süre olduğu ve hak düşürücü bir nitelik taşıdığı ifade edilmektedir. Dolayısıyla, taraflar bu süre içerisinde bilirkişi raporuna karşı itirazlarını dile getirmezlerse bilirkişi raporu itiraz etmeyen taraf yönünden kesinleşir, yani itiraz etmeyen taraf artık rapora itiraz olanağını tümüyle kaybeder. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da bilirkişi raporuna yasal süresi içinde itiraz edilmemesi halinde diğer taraf yönünden usulü müktesep hakkın doğacağı belirtilmektedir.
Eldeki dava; davalı şirketin dava dışı işçisi …’un tarafından ödenmeyen işçilik alacaklarının tahsiline yönelik olarak dosyamızın her iki tarafı aleyhine … Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında açılan davada ilgili mahkemece verilen kararın … 1. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında icraya konulması sonrası davacı şirketçe cebri icra tehdidi altında icra dosyasına ödediği 17.309,35-TL.’nin rücuen davalıdan tahsiline yönelik olarak …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla girişilen ilamsız icra takibine vaki davalı itirazlarının iptali istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık, davacı asıl işveren şirket tarafından icra dosyasına ödenen işçilik alacaklarından davalı alt işverenin sorumlu olup olmadığı, sorumlu ise ne miktarda sorumlu olduğu, takip konusu alacağın likit olup olmadığı hususlarında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesine göre; “Bir işverenden, iş yerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu iş yerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren – alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o iş yeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.”
Maddeye göre; asıl işveren ile alt işveren, aralarında akdedilen sözleşmeye göre yapılan iş kapsamında çalışan işçilerin işçilik alacakları için açtıkları davalar sonunda ödenmesine karar verilen miktarlardan alacaklı işçiye karşı her biri müteselsilen sorumludurlar. Burada yasadan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusudur. Asıl işveren ve alt işveren dış ilişki itibariyle (işçiye karşı) müteselsilen sorumludurlar. İç ilişkide ise bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda taraflar kendi aralarında sözleşme yapabilirler.
6098 sayılı TBK.’nun 167. maddesine göre; “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.”
Buna göre; müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan (ödemeden) dolayı birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumludurlar, ancak bunun aksi taraflarca kararlaştırılabilir. Bir başka ifade ile müteselsil borçluların eşit olarak sorumlu olduğunun aksinin kararlaştırılması mümkündür.
Somut olayda; dava dışı işçi …’un … Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasında davacı asıl işveren ile davalı alt işveren aleyhine işçilik alacaklarına ilişkin olarak açtığı davanın ilgili mahkemece kabul edildiği, mahkeme kararının icrası kapsamında davacı asıl işverenin dava dışı işçiye (icra dosyasına) ödeme yaptığı, ödediği tutarın alt işveren olan davalıdan rücuen tahsiline yönelik icra takibi başlattığı, itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamaya yönelik olarak işbu davayı açtığı hususları uyuşmazlık konusu değildir.
Uyuşmazlığın çözümü yönünden tacir olan taraflar arasında 15/05/2015 tarihinde akdedilen Hammade, Dekapaj, Dahili Nakliye, İstihraç, Yükleme, Nakliye ve Figüre İşleri Sözleşmesi hükümleri mahkememizce incelenmiştir. Tarafların serbest iradeleri ile akdetmiş oldukları sözleşmede işçilik alacaklarından kimin ne kadar sorumlu olduğuna ilişkin hükümler bulunduğu görülmüştür.
Anılan sözleşmesinin 15.1. maddesinde davacı firmanın (…’un), işçileri ile akdettiği iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerden münhasıran sorumlu olduğu, davacı …’in ise hiçbir suretle yükümlülük altına girmeyeceği garanti edilmiştir. Ayrıca davacı …’in bu konularda (işçilik alacakları konusunda) hiçbir hukuki, mali vs. sorumluluğunun olmadığı da açıkça kararlaştırılmıştır.
Yine sözleşmenin 18.4. maddesinde; davalı firmanın (…’un) SGK primlerini, işçi ücretlerini, kıdem ve ihbar tazminatlarını ödemediğinin tespit edilmesi halinde davacı …’in davalının hak edişinden bu tutarları mahsup etme ve davalı firma namına ödeme hakkı olduğu kabul, beyan ve taahhüt edilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 18. maddesinin 2. fıkrası gereğince; tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi lazımdır. Basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümlülüğü ise aslında objektif bir özen ölçüsü getirmekte ve tacirin ticari işletmesiyle ilgili faaliyetlerinde kendi yetenek ve imkânlarına göre ondan beklenebilecek özeni değil, aynı ticaret dalında faaliyet gösteren tedbirli, öngörülü bir tacirden beklenen özeni göstermesini gerekli kılmaktadır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07.05.2003 tarihli ve 2003/13-332 E. 2003/340 K. sayılı kararı).
Basiretli bir tacir olarak davalı şirket TTK.’nun 18/2 maddesinde yer bulan ilkeye uygun davranmak, davacı şirket ile 15/05/2015 tarihli Hammade, Dekapaj, Dahili Nakliye, İstihraç, Yükleme, Nakliye ve Figüre İşleri Sözleşmesi’ni akdederken muhtemel bütün riskleri göz önüne alarak sözleşme akdetmek konumundadır. Bir başka ifade ile davacı şirket, her tacir gibi ticari işletmesini ilgilendiren bir sözleşmeyi yaparken basiretli bir iş adamı gibi davranmak zorundadır. Davalı şirketin imzalamış olduğu sözleşme maddelerinin neticelerinin neler olabileceğini akdi yaparken öngörmesi ve buna göre basiretli tacir gibi hareket ederek sözleşmesel taahhüt altına girmesi gerekir. Aleyhine hükümler içermesine rağmen bu durumu kabul eden ve sözleşme serbestisi ilkesi gereğince sözleşmeyi akdeden tacir, artık sözleşmedeki hükümleri kabul etmediğini iddia edemez. Sonuç olarak; basiretli bir tacir gibi davranmaları beklenen sözleşme taraflarının, gerek karşılıklı akdettikleri sözleşme hükümlerine, gerekse sözleşme kapsamındaki taahhütlerine uygun davranmaları gerekir. Sonuç olarak; davalı şirketin akdettiği sözleşme hükümleri ile bağlı olması gerektiği, ödenmeyen işçilik alacaklarından davacı şirketin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı, davalının ise tek başına sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Öte yandan 2004 sayılı İİK.’nun 67/2 maddesine göre; icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması, borçlunun da itirazında haksız olması yasal koşullardandır. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra takibine haksız olarak itiraz eden borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunların dışında alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 09/10/2019 tarihli, 2019/4054 Esas ve 2019/7699 Karar ve 04/06/2020 tarihli, 2020/2083 Esas ve 2020/2727 Karar sayılı ilamları).
Dosyada alınan bilirkişi raporu mahkememizce incelenip denetlenmiş, raporun dosyada toplanan delillere, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere uygun olduğu görülmüştür. Ayrıca raporun yargısal denetime uygun ve hüküm kurmaya elverişli olduğu saptanarak raporda 1. seçenek olarak yapılan hesaplamalar mahkememizce benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
İddia, icra takip dosyası, borca itiraz dilekçesi, taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümleri, dosyaya celbedilen … Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyası, … 1. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası, ödeme makbuzu ile dosyada alınan bilirkişi raporunun hep birlikte değerlendirilmesinde; taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümlerine göre davalı şirketin davacı şirket bünyesinde hammadde işlerinin yerine getirilmesi için kendi çalışanlarını görevlendirmeyi üstlendiği, … Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosya münderecatına göre davacı şirketin asıl işveren, davalı şirketin ise alt işveren konumunda olduğu, sözleşme kapsamında davalı şirketin çalıştırdığı kişilerin iş akdinin feshedilmesi nedeniyle doğan tazminat alacaklarının tamamından sorumlu olduğu, buna göre dava dışı işçinin işçilik alacaklarından sorumluluğun da davalı alt işverene ait olduğu, davalı şirketin çalışanı dava dışı … tarafından davalı ve davacı şirketler aleyhine … 1. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, cebri icra tehdidi altında kalan davacı şirketin anılan icra takip dosyasına 21/06/2018 tarihinde ödeme yapmak durumunda kaldığı, davacı şirketin işçilik alacakları dolayısıyla ödediği miktarı davalı alt işverene rücu hakkının bulunduğu, bir başka ifade ile davacı şirketin ödediği ve dava (takip) konusu yaptığı miktarın tamamını davalıdan rucüen talep edebileceği, sonuç olarak; taraflar arasındaki sözleşme hükümleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde, dava dışı işçiye ödenen dava konusu işçilik alacakları ile bu alacakların fer’ilerinden davalının sorumlu olması gerektiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda 1. seçenek olarak tespit edilen miktara göre davacı şirketin davalıdan takip tarihi itibariyle 17.309,35-TL. alacaklı olduğu, davalı şirketin bu miktara yönelik olarak yaptığı itirazlarının haklı ve yerinde olmadığı, bir başka ifade ile davacı şirketin davalı şirket aleyhine 17.309,35-TL. asıl alacak için icra takibi başlatmakta haklı olduğu anlaşılmakla, ayrıca İİK.’nun 67/2 maddesinde düzenlenen icra inkar tazminatının amacı alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik haksız itirazları önlemek olduğundan, takip konusu yapılan para alacağı da likit ve önceden belirlenebilir olduğundan, ayrıca davalının itirazları da haksız olduğundan, davacı lehine kabul edilen alacağın %20’si oranında hesaplanan icra inkar tazminatını da kapsar şekilde davanın kabulüne dair aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile; davalı şirketin …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasında 17.309,35-TL’ye yönelik itirazlarının iptali ile takibin talepnamedeki diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına,
2-Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan %20 oranında hesaplanan 3.461,87-TL. icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 1.182,40-TL karar ve ilam harcından, 295,76-TL. peşin harç ve icraya yatan harç toplamının mahsubu ile bakiye 886,64-TL harcın davalıdan alınarak Maliyeye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 1.691,81-TL. (59,30-TL başvuru harcı, 295,76-TL peşin harç ve icraya yatan harç toplamı, 8,50-TL vekalet harcı, 1.200,00 TL bilirkişi ücreti, 128,25-TL posta masrafı) yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 5.100,00-TL. vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabulucu ücretinin davalıdan alınıp Maliyeye gelir kaydına,
7-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 27/04/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır