Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/152 E. 2021/585 K. 07.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/152 Esas
KARAR NO:2021/585

DAVA:İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:02/03/2021
KARAR TARİHİ:07/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin otel işletmelerine sahip olduğunu ve anlaşmaları gereğince davalı şirketçe gönderilen müşterilerin otellerinde konaklamasının sağlandığını, bu kapsamda müvekkili şirketin davalı tarafla ticari ilişkisinin mevcut olduğunu, anılan ticari ilişki sonucu müvekkili tarafından davalı adına 6 adet fatura keşide edildiğini, ancak fatura bedellerinin davalı şirketçe müvekkiline ödenmediğini, dolayısıyla müvekkili şirketin davalıdan konaklamadan kaynaklı olarak 20.892,00-TL. cari hesap bakiyesi alacağının kaldığını, faturalardan kaynaklı borcun ödenmemesi üzerine davalı şirketi aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlu şirkete takip dosyasından Örnek-7 nolu ödeme emrinin gönderildiğini, ancak davalı tarafça gönderilen ödeme emrine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiğini, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, her ne kadar davalı tarafça borca ve yetkiye itiraz edilmiş ise de davalının itirazların mesnetsiz olduğunu, zira faturalar, icra takip dosyası ve ticari defterler incelendiğinde davalı şirketin müvekkili şirkete borçlu olduğunun ortaya çıkacağını belirterek; itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ise cevap dilekçinde özetle; müvekkili şirketin yurt dışında ve Türkiye’de turizm sektöründe faaliyet gösteren Türk ticari hayatının köklü firmalarından olduğunu, Covid-19 Corona Virus salgınının Dünya Sağlık Örgütü tarafından 11/03/2020 tarihinde pandemi olarak ilan edildiğini, salgının dünya çapında hızla yayılmakta olduğunu, bu bağlamda Covid-19 salgın hastalığının mücbir sebep teşkil ettiğini, pandemi döneminde müvekkili şirketin mali durumlarında sıkıntılar olduğunu ve aşırı ifa güçsüzlüğü içerisine girdiğini, somut olayda da Covid-19’un sözleşme esnasında öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum olduğunu, müvekkili şirketin sözleşmedeki yükümlülüklerine uymadığının söylenemeyeceğini, zira müvekkili şirketin davacı taraf ile uzun yıllardır çalışıyor olduğunu, bu zamana kadar da hiçbir sorun olmadığını, müvekkili şirketin mali durumunu gösterir belgelerden ve yönetimsel kararlarından şirketin aşırı ifa güçsüzlüğü içerisine düştüğünün açıkça görüleceğini, davacının icra inkar tazminatına ilişkin taleplerinin haksız ve usule aykırı olduğunu, bu yaptırımın uygulanabilmesi için borçlunun itirazının haksız olması gerektiğini beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı karşı tarafa yükletilmesine, ayrıca davacı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına da hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; davacı şirketin işlettiği otellere davalı tarafça gönderilen müşterilere ait konaklama bedellerinin ve buna ilişkin faturaların tahsiline yönelik olarak …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davacı tarafından davalı aleyhine girişilen ilamsız icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
Davacı taraf delil olarak; arabuluculuk son tutanağı, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası, ticari defterler, bilirkişi incelemesi, tanık beyanı, SGK. kayıtları, isticvap, yemin, uzman raporu ve diğer tüm yasal delillere dayanmıştır.
Davalı taraf ise delil olarak; ticari defter ve kayıtlar, sözleşme, şirketin mali evrak ve yönetimsel kararları, taraflar arasında akdedilen sözleşme, tanık beyanı, bilirkişi incelemesi, yemin, isticvap ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır.
Mahkememizce …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası aslı celbedilerek dosya içerisine alınmıştır. İcra takip dosyasının incelenmesinde; davacı şirket tarafından 21/10/2020 tarihinde toplam 20.892,00-TL. tutarındaki faturalar üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, Örnek 7 nolu ödeme emrinin davalı şirkete 16/12/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı/borçlu şirket vekili tarafından yasal süresi içerisinde borca ve yetkiye itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durduğu, sonrasında ise davacı/alacaklı vekili tarafından 02/03/2021 tarihinde ve 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde harca esas değer olarak 20.892,00-TL. gösterilmek suretiyle davalı aleyhine huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı/borçlu şirket vekili Av. … tarafından 24/12/2020 tarihlinde UYAP’tan …. İcra Müdürlüğü icra dosyasına sunulan borca ve yetkiye itiraz dilekçesinde özetle; icra takibinin yetkili icra dairesinde başlatılmamış olduğu, müvekkili şirketin yerleşim yeri adresinin … ili … İlçesi sınırlarında bulunduğu, bu nedenle icra takibinin … İcra Daireleri’nde açılması gerektiği belirtilerek dosyanın yetkili icra müdürlüğüne gönderilmesini talep edilmiştir. Böylece davalı/borçlu taraf, takibin başlatıldığı İstanbul İcra Daireleri’nin yetkisine süresinde itiraz ederek, yetkili icra dairesinin de … İcra Daireleri olduğunu açıkça belirterek borca ve yetkiye itirazlarını yasal süresi içerisinde ileri sürmüştür.
Dava; itirazın iptali davasıdır. İİK.’nun 50. maddesinin yollamasıyla 6100 sayılı HMK.’ndaki yetki kuralları icra takipleri bakımından da uygulanır.
HMK.’nun 6. maddesi gereğince genel yetkili mahkeme (dolayısıyla icra dairesi) davalı borçlunun yerleşim yeri mahkeme ve icra dairesidir.
Sözleşmeden kaynaklanan davalarda ise HMK’unun 10. maddesi gereğince borcun ifa yeri mahkemesi de yetkilidir.
6098 sayılı TBK ‘unun 89/1 maddesi uyarınca aksine bir anlaşma yoksa para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir.
Somut olayda; takip alacaklısı davacı şirketin yerleşim yeri adresinin …/…’da bulunduğu anlaşılmaktadır.
Dosyada mevcut davalı (borçlu) şirkete ait ticaret sicil kaydına göre; davalı şirketin yerleşim yeri adresi 07/10/2020 tarihi itibariyle … “…” olarak değişmiştir.
Takip tarihi ise 21/10/2020’dir. Yani takip tarihi itibariyle davalı/borçlu şirketin yerleşim yeri adresi ise … – …nler’dedir.
İcra takibi başlatılırken seçimlik yetki kapsamında birden fazla mahkeme ve icra dairesinin yetkili olması halinde seçim hakkı davacı alacaklı taraftadır. Buna göre davacı/alacaklı şirket, kendi yerleşim yeri olan “…” İcra Daireleri’nde veya davalı/borçlunun yerleşim yeri olan …’un bağlı bulunduğu “…” İcra Daireleri’nde icra takibi başlatabilecektir. Oysa davacı/alacaklı şirket seçim hakkını her iki yer için de kullanmamış, takip tarihi olan 21/10/2020 itibariyle yetkili olmayan “…” İcra Daireleri yönünde kullanmıştır. Buna göre mahkememizce takibin başlatıldığı … İcra Daireleri’nin yetkili olmadığı kanaatine varılmıştır.
T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06/10/2004 tarihli, 2004/19-410 E. ve 2004/471 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere; itirazın iptali davasının görülebilmesi için öncelikle ortada takip hukuku kuralları çerçevesinde yasaya ve yöntemine uygun şekilde yapılmış, geçerli bir icra takibinin bulunması gerekir. Bir icra takibinde icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ise, bu itiraz usulünce incelenip sonuçlandırılmadığı sürece, açıklanan nitelikte bir icra takibinin varlığından söz edilemez. Eş söyleyişle, ilgili icra müdürlüğünün yetkisiz olduğu yönünde itiraza uğramış olan bir icra takibi, bu itiraz yöntemince karara bağlanmadıkça, hukuken geçerli bir takip niteliğine kavuşamaz. Bu nedenle, itirazın iptali davasını gören mahkeme, öncelikle bu yönü inceleyip karara bağlamalıdır. Esasen, itirazın iptali davasına bakma yetkisi takibin yapıldığı yer mahkemesine ait olduğundan, mahkemenin icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemesi zorunludur. Mahkeme bu inceleme sonucunda kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır.Yine, mahkemenin açıklanan yönde yapacağı inceleme ve değerlendirme bakımından, kendi yetkisine yönelik bir itirazın bulunup bulunmaması da önem taşımaz. Kısaca, itirazın iptali davasını gören mahkeme, kendi yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemek ve sonuçlandırmakla yükümlüdür.
İtirazın iptali davasında usulüne uygun biçimde yapılmış geçerli bir icra takibinin varlığı dava şartıdır. Takip borçlusu tarafından borca itirazın yanında icra müdürlüğünün yetkisine de itiraz edilmesi halinde, mahkemece öncelikle icra müdürlüğünün yetkili olup olmadığı karara bağlanmalı, icra müdürülüğünün yetkili olmadığının kabulü halinde ise ortada usulünce başlatılmış bir icra takibi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekir.
İddia, savunma, icra takip dosyası, ticaret sicil kayıtları ve tüm dosya kapsamına göre; davalı takip borçlusunun hakkında başlatılan icra takip dosyasında yasal itiraz süresi içinde yetki itirazında bulunduğu, takibin başlatıldığı tarih olan 21/10/2020 itibariyle davalı borçlunun yerleşim yeri adresinin …/İstanbul olduğu, davacı alacaklının yerleşim yerinin ise …/… olduğu, bu nedenle takibin başlatıldığı … İcra Daireleri’nin yetkisiz olduğu, davacı/alacaklı şirketçe davaya konu takibin yetkili icra dairesinde başlatılmadığı, itirazın iptali davasının görülebilmesi için ise yetkili icra müdürlüğünde takip yapılmasının bir dava şartı olduğu, somut olayda bu dava şartının mevcut olmadığı anlaşılmakla; davacı tarafça yetkili icra dairesinde takip yapılmamış olması sebebiyle huzurdaki itirazın iptali davasının dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-İlamsız icra takibinin yetkisiz icra dairesinde başlatılması nedeniyle davalı borçlu şirket hakkında usulüne uygun yetkili icra dairesinde başlatılmış bir takip bulunmadığından ve bu husus İİK’nın 67. maddesi kapsamında açılacak itirazın iptali davalarında dava şartı olduğundan, belirtilen nedenle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine,
2-Alınması gerekli 59,30-TL. karar ve ilam harcının 252,33-TL. peşin harçtan mahsubu ile kalan 193,03-TL. harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Taraflarca yatırılan gider avansından geriye kalan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair; HMK’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 07/07/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır