Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/13 E. 2022/241 K. 14.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :2021/13 Esas
KARAR NO:2022/241

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:08/01/2021
KARAR TARİHİ:14/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının sigorta ettiren sıfatı ile sigortalılarının hastalanmaları ve/veya kaza sonucu yaralanmaları halinde tedavi için gerekli sağlık giderlerini kararlaştırılan şartlarla teminat altına alınmak üzere şirketleri nezdinde 01.10.2018/01.10.2019 vade tarihli … Sigorta Sözleşmesi ve eki özel şartların akdedildiğini, şirketlerinin iş bu sözleşme ile sözleşme kapsamındaki sigortalıların hastalanmaları veya kaza sonucu yaralanmaları rizikosunu üstlendiğini, riziko gerçekleştiğinde belirli şartlar dahilinde sigorta tazminatı ödeme borcu altına girdiğini, sigorta ettiren davalının ise asli edim yükümlülüğünün prim borcunu ödemek olduğunu, özel şartlarda hasar prim oranının %77 olması halinde ek prim ödeme yükümlülüğünün olacağının kararlaştırıldığını, sözleşmenin sona erdiği tarih olan 01.10.2019 tarihi akabinde hasar prim oranı hesaplaması yapıldığını ve bu oranın %322,73 gibi yüksek ve öngörülemez bir miktar belirlendiğini, davalının özel şartlar 10. Maddesinde belirlenen zarar iştirak prim yükümlülüğünün doğduğunu, 27.11.2019 tarihinde 188.323,91-TL bedelli ve 14 no.lu zarara iştirak zeyilnamesinin düzenlendiğini, 12 no.lu zeyilname ile hesaplanan 294,26-TL tutarlı prim iade edilmesi akabinde belirlenen 188.029,65-TL tutarlı ek prim ödeme yükümlülüğünü yerine getirmesinin talep edildiğini, zarara iştirak yükümlülüğünü yerine getirmeyen davalı adına … 21. Noterliği … yevmiye no.lu ve 20.01.2020 tarihli ihtarnamenin keşide edilerek 188.029,65-TL’nin tebliğden itibaren 10 gün içerisinde ödenmesinin ihtar edildiğini, davalı tarafından ödemenin yapılmadığını, zarara iştirak priminin tahsili amacı ile …. İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını davalının itirazı üzerine takibin haksız olarak durduğunu belirterek, yapılan itirazın iptali ile %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, davacının talebinin haksız ve mesnetsiz olduğunu, ödenen sağlık hizmet bedellerinin poliçe teminatı kapsamında olduğunu, bu teminatlara ilişkin primin ödendiğini, davacının hasar prim oranı konusundaki iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davalının ek prim ödeme yükümlülüğünün bulunmadığını, davalı adına ağırlaştırıcı ve aleyhe hükümlerin T.B.K. 21. Maddesi gereğince yazılmamış sayılması gerektiğini, sözleşmenin davacı tarafından başka sözleşmelerde de kullanılan matbu hükümler içerdiğini, davalının sağlık sektöründe hizmet verdiğini, hastanesinde çalışan doktorlar ve çalışanları için davacı şirketle gruğ sağlık sigorta sözleşmesi akdettiğini, hasar prim oranına ilişkin tip sözleşme maddesinin kabul edilmesinin mümkün olmadığını ve yazılmamış sayılması gerektişğini, sigorta tazminatı olarak belirlenen 247.335,04-TL. tutarı kabul etmediklerini ve bu hususun ispatı gerektiğini, T.B.K. 25. Maddesine göre bahse konu hükmün davalı adına düzenlenen ağırlaştırıcı bir hüküm olduğunu, bu madde ile taraflar arasındaki dengenin davacı lehine oluşturulduğunu, dürüstlük kuralına açıkça aykırı olduğunu, davacının geriye dönerek tüm zararı sigorta ettirenden talep etmesinin sigorta sözleşmesi mantığına ve genel şartlara aykırı olduğunu, davalı sigorta ettirenin poliçe primi olarak 76.421,27.- TL. ödediğini, davacı tarafından 247.335,04.-TL. hasar bedelinin ödediği ve hasar prim oranı kapsamında davalıdan 188.323,91.- TL. prim talep ettiğini, davalının talep edilen primi ödemesi halinde tüm zarar bedelini karşılamış olacağını, bu durumun hukuk kurallarına ve sigorta genel prensiplerine aykırı olduğunu, davalının tüm hasar bedelini ödeyecek olması halinde sigorta yaptırmasının mantığının bulunmayacağını, alacağın likit olmadığını ve icra inkar tazminatı talep edilemeyeceğini, davanın reddi ile %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesin talep etmiştir.
DELİLLER:
Davacı taraf delil olarak;
01.10.2018, bitiş tarihi 01.10.2019 olan … Sigortası Sözleşmesi (“Sözleşme”) ve Sözleşme’nin ayrılmaz bir parçası niteliğinde olan Ek 1 sayılı … Sigortası Özel Şartları (“Özel Şartlar”), 27.11.2019 tarihinde 188.323,91 TL tutarlı ve 14 numaralı zarara iştirak zeyilnamesi, noter ihtarnamesi, …. İcra Müdürlüğü nezdinde yürütülen … esas sayılı dosyası, bilirkişi incelemesi, taraflarca yapılan ödemeleri gösterir belgeler, tanık, yemin, isticvap, keşif, ticari defter incelemesi, taraflar arasındaki yazışmalar, her türlü kamu kurumu ve özel kuruluşa yazılacak müzekkereler, bilimsel görüşler, örnek içtihatlar, örnek bilirkişi raporları, kurumlardan alınan görüşler ve doktrin görüşlerine dayanmıştır.
Davalı taraf delil olarak; …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası, müvekkili şirkete ait defter ve kayıtlar, faturalar, poliçe, tedavi görülen hastane kayıtları, Sağlık Bakanlığı kayıtları, poliçe kapsamındaki tedavi evrakları, tanık, yemin, keşif, bilirkişi, uzman görüşü ve her türlü yasal delillere dayanmıştır.
Dosyanın teknik bilgi ve bilirkişi incelemesi gerektirmesi nedeniyle, dosya Sigorta hesaplamaları/CMR taşıma uzmanı bilirkişi …’na tevdi edilmiş ve bilirkişiler sunmuş olduğu raporunda: Taraflar arasında kararlaştırılan poliçe primi dosyaya sunulan sözleşmede yer almadığından prim bedeli belirlenememiş olduğunu, ancak davacı ve davalı beyanlarından poliçe priminin toplam 76.421,27-TL olduğu belirlenmiş ve iş bu primin ödenmesi konusunda taraflar arasında ihtilafın bulunmadığı görülmekte olduğunu,
Taraflar arasında yer alan ihtilaf; poliçede belirlenen prim dışında, özel şartlar 10. Maddesinde yer alan hasar prim oranına göre ertelenmiş prim olarak belirlenen primin ödenip ödenmeyeceği konusu olduğunu,
Sigorta pimi,
T.T.K. 1401. MADDESİ “(1) Sigorta sözleşmesi, sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun, meydana gelmesi hâlinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşmedir.” Şeklinde tanımlamış,
ÖZEL SAĞLIK SİGORTALARI YÖNETMELİĞİ 4. Maddesi e) fıkrası ” Prim: Şirketin verdiği teminatlar karşılığında sigorta ettirenin ödemesi gereken ücreti” şeklinde tanımlamış,
Sağlık Sigortası Genel Şartları “Primin Ödenmesi ve Sigortacının Sorumluluğunun Başlaması” başlıklı 8. Maddesinde ise” Primin tamamı veya taksitle ödenmesi kararlaştırılmış ise ilk taksit en geç poliçenin tesliminde ve kalan taksitler poliçede belirtilen tarihlerde ödenir….Can sigortalarında indirime ilişkin hükümler saklıdır. Prim ödeme zamanı, miktarı ve primin ödenmemesinin sonuçları, poliçenin ön yüzüne yazılır.” Hükümleri amir olduğunu,
ÖZEL SAĞLIK SİGORTALARI YÖNETMELİĞİ 12. Maddesinde primin nasıl hesaplanacağı belirtiltilmiştir.
“(1) Tarife, teknik esaslar ve özel şartlardan oluşur. Tarife, sigortacılık mevzuatına aykırı olamaz. İlk defa uygulamaya konulacak tarifeler şirketlerce uygulanmaya konmadan on beş iş günü öncesinde Müsteşarlığın belirleyeceği usul ve esaslar çerçevesinde elektronik ortamda SBGM’ye gönderilir. (2) Teknik esaslar ve özel şartlarda; sözleşmenin vade yapısı, sözleşme türü, sigortalanabilme yaşı, prim tespitine ilişkin kriterler, bireysel sözleşmeler için prim indirim ve artırım oranları ve açıklamaları, hangi süre zarfında sözleşmenin yenilenmesi gerektiği belirtilir. Ayrıca, şirket bu hususlara ilişkin olarak sigorta ettireni ve sigortalıyı bilgilendirir. (3) Müsteşarlık, tarifelerde mevzuata ve sigortacılık esaslarına aykırı bulunan veya sigorta ettirenler ve sigortalıların hak ve menfaatlerinin korunması açısından uygulanmalarında sakınca görülen hususların değiştirilmesini talep edebilir.(4) Teknik esaslar, özel şartlar, prim hesaplamasında kullanılan tablolar ve tarifeye eklenecek diğer bilgi ve belgeler ile talep edilebilecek rapor ve bildirimler, Müsteşarlıkça tespit edilen yetkiler kapsamında, aktüer, yardımcı aktüer veya stajyer aktüer tarafından imzalanarak şirketçe muhafaza edilir.”
Sigorta primi; sigortalının riziko nedeniyle uğradığı zararların giderilmesi amacıyla sigortacının ödeyeceği sigorta tazminatının esasını teşkil eden ve sigorta tekniği prensiplerine göre belirlenerek, sigorta ettiren tarafından sigortacıya bir defada veya taksitle ödenen paradır. Prim borcunun peşin tahsili esastır. Ancak taraflar primin aylık veya yıllık olarak taksitle ödenmesini de kararlaştırılabilir. Bu durumda taksitlerin tutar ve vadeleri poliçe ile birlikte yazılı olarak sigorta ettirene bildirilmeli veya bu şartlar poliçe üzerine yazılması gerektiğini,
1452/2 hükmü uyarınca 1430/1. Madde hükmü nisbi emredici nitelikte olup sigorta ettiren, sigortalı ve lehtar aleyhine değiştirilemez, değiştirilirse kanun hükümleri uygulanacağını,
T.T.K. 1430. maddesi “(1) Sigorta ettiren, sözleşmeyle kararlaştırılan primi ödemekle yükümlüdür. Aksine sözleşme yoksa sigorta primi peşin ödenir. Özel kanunlardaki hükümler saklıdır.”
Davacı şirket tarafından poliçe özel şartları 10. Maddesinde hasar prim oranının %77 yi aşması halinde; aşan kısma ait tazminat tutarının tamamı ertelenmiş prim ödemesi olarak sigorta ettiren tarafından ek prim olarak ödeneceğini belirlemiş,
Ancak, poliçede prim ayarlaması başlığı altında primin indirilme koşulları belirtilmiş olmasına rağmen primin arttırılması ve koşulları konusunda hiçbir hüküm getirilmemiştir. Davacı şirket tarafından oluşturulan özel şartlarda ise poliçeye uygulanacak sağlık teminatları açıklamaları altında 10. Madde olarak ek prim adı altında açıklanan koşulun getirildiği ve iş bu özel şartların davalı şirketin imzasını taşımadığı belirlenmiş,
Dolayısı ile poliçe ve özel şartların prim konusunda farklı hükümler içerdiği belirlenmiş, T.T.K. 1430/1 hükmü uyarınca sigorta ettiren sözleşmeyle kararlaştırılmış olan primi ödemekle yükümlüdür. Sigorta sözleşmesi yapılırken prim miktarının gösterilmesi gerekir. Gösterilmediği takdirde sözleşmenin esaslı unsurlarından olduğundan, yokluğu sözleşmenin geçersiz sayılmasına neden olabileceğini, tarifeler başlıklı Sigortacılık Kanunu’nun 12/1 hükmü uyarınca; Sigorta tarifeleri sigortacılık esasına ve genel kabul görmüş aktüeryal tekniklere uygun olarak sigorta şirketleri tarafından serbestçe belirleneceğini, SK.m.12/1 hükmü ile tarifelerde kural olarak serbesti getirilmiş, poliçe primi normal olarak hasarları, katastrofi için fon teşkilini, makul bir karı ve sigortacının idari masraflarını karşılayacak şekilde tespit edileceğini, bu hususlar göz önünde bulundurularak tespit edilen prim poliçenin satış fiyatı olduğunu,
Davacı şirket tarafından tarife ve talimatlar kapsamında dava konusu poliçeye ilişkin prim hesabı yapılmış ve hesaplanan 76.421,27.- TL. tutarındaki prim davalı tarafından ödenmiş,
Poliçe özel şartları incelendiğinde; davalı şirketin imzasını havi olmadığı ( imzalı teminat tablolarının özel şart sözleşmesi sahife numaralarının uyumlu olmadığı değerlendirilmiştir.) , özel şart hükümlerine ilişkin yasada belirlenen müzakere etme ve aydınlatma yükümlülüğünün yapıldığının belgelenmediği görülmekte olduğunu,
Davacı tarafından teklifnamenin dosyaya sunulmadığı, teklifnamede dava konusu özel şartın bulunup bulunmadığının belirleme imkanı olmamış, ayrıca, ek prime ilişkin davalı şirkete ihtarname keşide edilmediği gibi bildirimin de bulunmadığı görülmektedir. İhtarnamenin sigorta aracısı olduğu belirtilen Brokere keşide edildiği belirlenmiş, Yasa ve Genel şartlara aykırı özel şart hükmü getirilemeyeceği S.K. da belirlenmiş, sigorta primine ilişkin hükümler, nispi emredici hükümler olması sebebiyle sigortalı aleyhine arttırılamayacağı değerlendirilmekte olduğunu,
Genel İşlem Koşulları çerçevesinde incelendiğinde;
TTK 55. maddesinin 1. fıkrasının f bendinde ”Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak. Özellikle yanıltıcı bir şekilde diğer taraf aleyhine; 1. Doğrudan veya yorum yoluyla uygulanacak kanuni düzenlemeden önemli ölçüde ayrılan veya 2. Sözleşmenin niteliğine önemli ölçüde aykırı haklar ve borçlar dağılımını öngören, önceden yazılmış genel işlem şartlarını kullananlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.” Hükmü amir olduğunu,
Ticari sözleşmeler bakımından TTK m.55/1-f hükmünün öncelikle uygulanacağını ve boşluk bulunması halinde TBK hükümlerinin uygulanacağı kabul edilmekte olduğunu,
Uygulamada, genel işlem koşullarının sözleşmenin yan yükümlülüklere ilişkin olması halinde ve tarafların esaslı unsurlar üzerinde uzlaşmış olmalarından hareketle çatışan hükümlerin uygulanmayıp, söz konusu boşlukların sözleşmenin tamamlanmasına ilişkin genel ilkeler uyarınca doldurulacağı kabul edilmekte olduğunu, oysaki; sigorta primi poliçenin asli yükümlülükleri arasında olup, kanun hilafına ve sigortalının yükümlülüklerini ağırlaştırıcı şekilde düzenleme imkanı olmayacağı kanaat olunmakta olduğunu,
T.B.K. nu yönünden incelendiğinde;
Genel işlem koşulları bir sözleşme kurulurken, kullananın benzer niteliği haiz çok sayıda sözleşmenin içeriğini oluşturması maksadıyla önceden tek yanlı olarak hazırlamış bulunduğu ve karşı tarafa müzakere imkanı tanımaksızın münhasıran bu kapsamda kabul etmesi için sunduğu formüler sözleşme normları biçiminde ifade edilmekte olduğunu,
Genel işlem koşullarının sözleşme metninde veya ekinde yer alması, kapsamı, yazı türü ve şekli, nitelendirmede önem taşımaz . Aynı amaçla düzenlenen sözleşmelerin metinlerinin özdeş olmaması da bu sözleşmelerin içerdiği hükümlerin, genel işlem koşulu sayılmasını engellemez (T.B.K. 20/2). Genel işlem koşulları içeren sözleşmeye veya ayrı bir sözleşmeye konulan bu koşulların her birinin tartışılarak kabul edildiğine ilişkin kayıtlar da tek başına, onları genel işlem koşulu olmaktan çıkarmaz (T.B.K. 20/3). Genel işlem koşulları, tamamlayıcı hukuk kurallarını ortadan kaldırarak, koşulları kullanan lehine hükümler sevk etmek suretiyle kanunun kurduğu menfaatler dengesini ortadan kaldırdığı kabul edilmekte olduğunu,
T.B.K. 21. madde gereği karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, en geç sözleşmenin kurulması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açık ve tereddüde yer vermeyecek biçimde bilgi verip, bunların içeriğini gerçekten öğrenme imkanı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlıdır. Aksi halde koşul yazılmamış sayılır. Bu konudaki ispat yükü de koşulları kullanana aittir (T.M.K. 6, H.M.K. 190/1). Dolayısı ile genel işlem koşullarına aykırı düzenlenen özel şart 10. Madde hükmü konusunda davalıya bildirim ve müzakere edildiği hususu davacı tarafından ispat edilemediği değerlendirilmekte olduğunu, kaldı ki; T.T.K. 1433. Maddesinde primin indirilmesi düzenlenmiş, “(1) Primi etkileyen sebeplerde, rizikonun hafiflemesini gerektiren değişiklikler meydana gelmişse, prim indirilir ve gereğinde geri verilir. (2) Sözleşmede öngörülen yüksek primin, sigorta ettirenin, rizikoyu ağırlaştıran sebeplere ilişkin olarak bildirdiği hususlardaki yanılmalardan kaynaklanması hâlinde birinci fıkra hükmü geçerlidir” ancak, yasa ve genel şartlarda poliçenin sona ermesi akabinde ek prim veya primin arttırlması talebine ilişkin bir düzenleme bulunmamakta olduğunu, sigorta ettiren tarafından poliçede kararlaştırılan primin ödenmiş olması sebebiyle özel şartlarda belirtilen ertelenmiş prim ödemesi tanımı ile ek prim talebine ilişkin yasada hüküm bulunmadığından davacının ek prim talep hakkının bulunmayacağı değerlendirilmekte olduğunu, mahkeme tarafından davacının ek prim talep edebileceği kanaatine varılması halinde;
Özel şartlar 10. Madde “( grup yenilenmese dahi) süre sonu olan poliçenin T/P oranı >%77 olursa, aşan kısma ait tazminat tutarının tamamı ertelenmiş prim ödemesi olarak sigorta ettiren tarafından Ak Sigorta ya ödenecektir” hükmü gereğince, davacı tarafından toplam sigorta tazminatının 247.335,04.- TL. olduğu dava dilekçesinde belirtilmiş,
Davacının talep edebileceği ek prim tutarı;
247.335,04- TL. x %77 = 190.447,98- TL. 247.335,04-TL. – 190.447,98.-TL = 56.887,05.-TL
10. madde hükmüne göre ek prim tutarı 56.887,05.- TL. olarak belirleneceğini,
Sonuç olarak; Sigorta ettiren tarafından poliçede kararlaştırılan primin ödenmiş olması sebebiyle özel şartlarda belirtilen ertelenmiş prim ödemesi tanımı ile ek prim talebine ilişkin yasada hüküm bulunmadığından davacının ek prim talep hakkının bulunmayacağını, mahkeme tarafından ek prim talebi yönünden olumlu kanaate varılması halinde talep edilebilecek ek prim tutarının 56.887,05.- TL. Olacağına dair rapor sunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Takibin başlatıldığı, …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası getirtilmiş, yapılan incelemede; davacı tarafça davalı borçlu hakkında davaya dayanak zarar iştirak priminden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük yasal süre içerisinde davalı borçlunun yetkiye, borca, faiz oranlarına, işlemiş faize, masraf ve tüm fer’ilerine vaki itirazı üzerine takibin durduğu ve yasal 1 yıllık süre içerisinde davacı tarafça, itirazın bertarafına yönelik dilekçede ileri sürülen nedenlerle eldeki davanın açıldığı görülmüştür.
Dava; taraflar arasında imzalanmış olan … Sigorta Sözleşmesi sona erdikten sonra ortaya çıkan zarar iştirak priminin sigorta ettiren/davalıdan tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Tarafların iddia ve savunmaları, takip dosyası, bilirkişi raporu ile dosyamızda bulunan tüm bilgi ve belgeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
taraflar arasında akdedilen poliçede prim ayarlaması başlığı altında primin indirilme koşullarının belirtildiği, ancak primin arttırılması ve koşulları konusunda hiçbir hüküm getirilmediği,
davacı tarafından oluşturulan özel şartlarda, poliçeye uygulanacak sağlık teminatları açıklamaları altında 10.madde olarak ek prim adı altında açıklanan koşulun getirildiği, ancak işbu özel şartların davalı şirketin imzasını taşımadığı,
dolayısıyla poliçe ile özel şartların prim konusunda farklı hükümler içerdiği,
TTK’nin 1430/1.maddesi hükmü uyarınca sigorta ettiren/davalının sözleşmeyle kararlaştırılmış olan primi ödemekle yükümlü olduğu, sigorta sözleşmesi yapılırken prim miktarının gösterilmesi gerektiği, gösterilmediği takdirde sözleşmenin esaslı unsurlarından olduğundan, yokluğu sözleşmenin geçersiz sayılmasına neden olabileceği, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun tarifeler başlıklı 12/1.maddesi hükmü uyarınca sigorta tarifeleri sigortacılık esasına ve genel kabul görmüş aktüeryal tekniklere uygun olarak sigorta şirketleri tarafından serbestçe belirleneceği, anılan yasal düzenleme ile tarifelerde kural olarak serbesti getirilmiş, poliçe priminin normal olarak hasarları, katastrofi için fon teşkilini, makul bir karı ve sigortacının idari masraflarını karşılayacak şekilde tespit edileceği, bu hususlar göz önünde bulundurularak tespit edilen prim poliçenin satış fiyatı olduğu, davacı tarafından tarife ve talimatlar kapsamında dava konusu poliçeye ilişkin prim tutarının 76.421,27 TL olarak hesaplandığı ve işbu tutarın davalı tarafından ödendiği,
poliçe özel şartlarında davalının imzasının olmadığı, imzalı teminat tablolarının özel şart sözleşmesi sayfa numaralarının uyumlu olmadığı,
davacı tarafından teklifnamenin dosyaya sunulmadığı, bu nedenle teklifnamede dava konusu özel şartın bulunup bulunmadığının belirlenmesi imkanının bulunmadığı,
ek prime ilişkin davalıya ihtarname keşide edilmediği gibi yapılmış bir bildirimin de bulunmadığı, ihtarnamenin sigorta aracısı olduğu belirtilen brokere keşide edildiği, yasa ve genel şartlara aykırı özel şart hükmü getirilemeyeceğinin 5684 sayılı yasa ile belirlendiği, sigorta primine ilişkin hükümlerin nispi emredici hükümler olması nedeniyle sigortalı aleyhine arttırılamayacağı,
TTK’nin 55/1-f ve TBK’nin 20 vd. Maddeleri bir arada değerlendirildiğinde; sigorta priminin poliçenin asli yükümlülükleri arasında olup, kanun hilafına sigortalının yükümlülüklerini ağırlaştırıcı şekilde düzenleme imkanı olmayacağı,
özel şartlar ile getirilen ek primin davalının menfaatine aykırı genel işlem koşullarından olduğu, TBK’nin 21.maddesi uyarınca en geç sözleşmenin kurulması sırasında davacının davalıya bu koşulların varlığı hakkında açık ve tereddüde yer vermeyecek biçimde bilgi verip bunların içeriğini gerçekten öğrenme imkanı sağlamasına ve davalının bu koşulları kabul etmesine bağlı olduğu, bu konudaki ispat yükünün davacıya ait olduğu, genel işlem koşullarına aykırı düzenlenen özel şart 10.madde hükmü konusunda davalıya bildirim ve müzakere yapıldığının davacı tarafından ispat edilemediği kanaatine varılmakla, dosyamız kapsamı ile uyumlu olarak alanında uzman sigorta bilirkişisi tarafından hazırlanmış olan rapora itibar edilerek, davalının zarar iştirak priminden sorumlu tutulamayacağından bahisle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelere binaen;
1-Davanın reddine,
2-Şartları oluşmadığından davalı yanın tazminat isteminin reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının, başlangıçta yatırılan 2.500,57-TL peşin harçdan mahsubu ile bakiye 2.419,87-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 22.943,01-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
7-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabulucu ücretinin davacıdan alınarak maliyeye gelir kaydına,
8-Davacı tarafça yatırılan ve harcanmayan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup ana hatları ile anlatıldı.14/03/2022

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı