Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/122 E. 2023/435 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :2021/122 Esas
KARAR NO:2023/435

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:13/02/2020
KARAR TARİHİ:01/06/2023

Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı bankanın müşterisi olan müvekkilinin, müşteri temsilcisinin banka çalışanı davalı … olduğunu ve yatırımlarını ise davalı …’in yönettiğini; dilekçesinde ayrıntılı olarak bildirdiği üzere banka çalışanları davalıların kurdukları kumpas ile müvekkilini dolandırdıklarını, bu durumun mail yazışmaları ile sabit olduğunu, davalı …’nun ve davalı bankanın genel müdürlüğünde çalışan davalı …’le beraber müvekkiline parasını bankanın güvencesi altında olacak şekilde daha yüksek getirisi olan yatırımlarda değerlendireceğini söyleyerek, müvekkilinin 250.000 dolar ve 450.000 TL’sini yine davalı bankanın … Şubesinde bulunan başka hesaplara aktardıklarını, davalı …’in müvekkiline banka içerisinde senet düzenleyerek verdiğini, yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğunun ve güvenilir olduğunun beyan ettiğini, bunun üzerine müvekkilinin banka içerisinde senedi imzalayarak verdiğini ancak, daha sonra müvekkilinin yaptığı araştırmada bu davalıların … adlı müşteri ile birlikte birçok banka müşterisini bu şekilde dolandırdıklarını tespit ettiğini, davalılar ile konuştuktan sonra parayı batırdıklarını beyan ettiklerini, bunun üzerine savcılıkta soruşturma açıldığını ve davalı şahısların suçlarını ikrar ettiklerini, müvekkilinin uğradığı zarardan dolayı davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını ileri sürerek şimdilik 10.000 TL maddi ve 100.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; 31/01/2023 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini, 1.233.790 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı banka vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, daha yüksek gelir getiren bir yatırım yapmayı amaçlayarak hesabındaki nakdini diğer davalılar aracılığıyla değerlendirdiğini, güvence olarak da diğer davalı …’ten senet aldığını, davacı taraf ve diğer davalılar arasında gerçekleştirilen işlemlerde müvekkili bankanın sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini; davacı tarafın kendi rızasıyla mevduatını dava dışı 3.kişiye havale yaptığını, bu işlemlerin müvekkili bankaya duyulan güvenle tesis ettiği iddiasının açıkça iyi niyet ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, dava konusu olayda bankacılık işleminden söz edilemeyeceğini; dava konusu işlemin müvekkili bankanın çalıştıran sıfatıyla amacına ve menfaatine yönelik bir iş olmadığını, aksine mevduatın çekilmesinin bankanın aleyhine bir durum olduğunu, davacının, diğer davalı Hasan’dan güvence altına almak amacıyla yaptığı transfere karşılık senet almasının bankacılık faaliyetleri dışında ilişki olduğunu ispatladığını, dava konusu işlemde adam çalıştıranın sorumluğunu doğuracak şartlar gerçekleşmediğini, davacının dürüst davranmadığını, davacının uğradığını iddia ettiği zararla fiil arasındaki uygun nedensellik bağının ortaya konulamadığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı ile dava konusu ticari ilişki öncesinde 2 yıllık dostluğu olduğunu, davacının kendisine ait bir kısım paranın müvekkili tarafından işletilmesini istediğini, bu doğrultuda başlangıçta kazanılan paradan davacıya ödemeler yapıldığını, akabinde Dünya’daki ve Türkiye’deki ekonomik olaylar nedeniyle müvekkilinin kendisine ve davacıya ait olan parayı batırdığını, davacının yapılan işlemlerin banka güvencesi altında olduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu, dava dışı 3.kişiye gönderilen para nedeniyle müvekkilinden senet alınmasının bunun ispatı olduğunu, davacı yanın iddialarının gerçek dışı olduğunu, banka kullanılarak dolandırıcılığın olmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taleplerin zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin taraf ehliyetinin bulunmadığını; müvekkilinin bankacılık kuralları kapsamında işlem yaptığını, davacı tarafın banka nezdindeki yaptığı tüm işlemlerin yazılı olarak kayıt altına alındığını ve onayının alındığını, davacının talimatı ve onayı olmadan hiçbir işlem yapılmadığını, tüm işlemlerin onay sürecinden geçtiğini, müvekkilinin usulsüz ve hukuka aykırı bir işlem yapma imkanının ve ihtimalinin bulunmadığını, davacının müvekkilinden alacak talebinde bulunamayacağını, dilekçesinde ayrıntılı olarak bildirdiği üzere müvekkilinin oluştuğu ileri sürülen zarardan dolayı sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Dava; davacının davalı banka nezdinde bulunan mevduat hesabındaki paranın, diğer davalılar tarafından hile ve aldatma iddiasıyla başka hesaplara aktarılması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen maddi ve manevi zararın davalılardan tazmini istemine ilişkindir.
Davacı taraf, davalı banka nezdinde bulunan mevduat hesabındaki paranın diğer davalı banka çalışanları tarafından hile ve aldatma ile dava dışı 3.kişinin hesabına aktarıldığını ileri sürmüştür.
Uyuşmazlığın niteliği itibarı ile çözümü uzmanlık gerektirdiğinden, ileri sürülen hukuksal nedenlere ve sunulan delillere göre, davacının uğramış olduğu zarar miktarı ile zararın meydana gelmesinde davalıların sorumluluklarının bulunup bulunmadığı, oluşan zararda davacının müterafik (ortak) kusurunun bulunup bulunmadığı, varsa davalılardan talep edebilecek tazminat miktarının tespiti için bilirkişi raporu alınmasına karar verilerek, dosya, ekleri, tanık beyanları, davalı banka kayıtları ile getirtilen-sunulan belgelerle birlikte konusunda uzman bilirkişiler bankacı…, Ekonomist …ve Borçlar Mevzuatında nitelikli hesaplamalar konusunda uzman Doç. Dr. …’e tevdi edilmiş, adı geçen bilirkişi tarafından düzenlenen 14/08/2022 tarihli raporun ve taraf vekillerinin itirazı üzerine aynı bilirkişi kurulundan alınan 13/11/2022 tarihli ek raporun dosya arasında olduğu görülmüştür.
Alınan bilirkişi kurulu kök ve ek raporunda özetle; davacının davalı bankanın … Şubesi’nin müşterisi olduğu, diğer davalılar … ve …’in davalı banka çalışanı oldukları ve 2015 yıl sonuna kadar birlikte davalı bankanın … Şubesi’nde birlikte çalıştıkları, 2015 yıl sonunda …’in bankanın başka şubesine geçmesi ile birlikte kendi üzerinde kayıtlı olan müşterilerin …’ya devredildiği, banka iç yazışmalarında görüldüğü üzere …’nun üzerindeki müşteriler ile ilgili bilgileri bankanın etik kurallarına ve KVKK’ya aykırı olmasına rağmen … ile paylaşmaya devam ettiği, davalı …’nın kendi müşterilerine …’i çok başarılı portföy yöneticisi ve borsacı olarak tanıtıp pazarladığı; davacının portföyünü yönetmek üzere yüksek getiri vaadi ile ikna ettikleri, davacıdan alınan parayla şahsi kredi borçlarını kapattıkları, davacıdan aldıkları parayı adeta yağmaladıkları; davalı banka çalışanı gerçek kişilerin portföy yönetimi faaliyeti yaptıklarına ilişkin delil bulunmadığı, davalı gerçek kişilerin davacıya güven telkin etmek ve ikna olmasının temini için senet verdikleri, paraları kendilerine geçiren davalı gerçek kişilerin kusursuzluğundan bahsedilemeyeceği; BDDK raporunda banka çalışanı davalı gerçek kişilerin yüksek kazanç vaadiyle çok sayıda kişiden para topladığının tespit edildiği; davacının, davalı bankadaki mevduat hesaplarından gönderilen paralar nedeniyle, kar payı adı altında tahsil edebildiği miktarların düşümü sonucunda davacının 377.165 TL ve 250.000 USD alacaklı olduğu; davalı gerçek kişilerin zararın tamamından müteselsilen sorumlu oldukları yönünde görüş bildirilmiştir.
Alınan bilirkişi kurulu kök ve ek raporu gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun, itirazları cevaplar nitelikte ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden, mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, alınan ve benimsenen bilirkişi kök ve ek raporu, toplanıp değerlendirilen delillere göre;
Davalı bankanın … Şubesi’ndeki davacıya ait mevduat hesabında bulunan paranın, portföy yöneticisi olarak kendilerini tanıtan diğer davalı banka çalışanlarının, yüksek kazanç vaadiyle dava dışı 3.kişinin hesabına aktarıldığı dosya kapsamı ile sabittir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26/09/2019 tarih ve 2017/11-411 E 2019/962 K sayılı ilamında da vurgulandığı üzere;
Özel mevzuata göre kurulan ve kendilerine alanlarında çeşitli imtiyazlar tanınan Bankaların, mudilerini ve 3.kişileri sahteciliklere karşı özenle koruyucu önlemler almak zorunda oldukları, 6098 sayılı TBK’nın 66.md gereğince çalıştırdıkları kimselerin 3.kişilere verdikleri zararlardan ayrıca sorumlu oldukları tartışmasız olup;
Somut olay bakımından, davacının zarara uğramasına sebebiyet veren banka çalışanı davalı gerçek kişilerin, davacıdan aldıkları parayla şahsi borçlarını ödedikleri, bu hususun davalı banka tarafından düzenlenen teftiş raporu ile sabit olduğu; dolayısıyla davalı gerçek kişilerin eylemleri nedeniyle doğan davacı zararından sorumlu oldukları; davalı Banka’nın da 6098 sayılı TBK’nın 66.md gereğince çalıştırdığı kişilerin davacıya vermiş oldukları zararlardan adı geçenlerle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumluluğunun bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı tarafın yukarıda açıklandığı şekliyle haksız fiilden kaynaklı uğramış olduğu bilirkişi kurulu raporuyla belirlenen toplam maddi zararının taleple bağlı kalınarak toplam 1.233.790 TL olduğu; bilirkişi kurulu raporunda taraflara %50 oranında kusur yüklenilmiş ise de; davacının, mevduat hesabında bulunan parayı, banka yatırım hesaplarında değerlendirmeyip, yüksek kazanç beklentisiyle dava dışı üçüncü kişiye aktarması nedeniyle oluşan zarardan dolayı %25 oranında müterafik kusuru olduğu kaanatine varılmış, bu nedenle uğradığı zarardan mahkememizce takdir edilen kusur oranının düşümü sonucu davacının davalılardan toplam 925.342,50 TL alacaklı olduğu anlaşılmış, davacının maddi tazminat isteminin bu miktar üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacının manevi tazminat istemine gelince; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesi hükmüne göre kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Yani davacının manevi tazminat talep edebilmesi için kişilik haklarının, kusurlu ve hukuka aykırı bir eylemle saldırıya uğraması gerekmektedir. Davalıların yukarıda anılan eylemleri kusurlu ve hukuka aykırı olmakla birlikte davacının kişilik haklarına saldırı niteliği taşımamaktadır. Bu nedenle davacının şartları oluşmayan manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Açıklanan nedenlerle aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafın Manevi tazminat istemine ilişkin Davasının Reddine,
2-Davacı tarafın Maddi tazminat istemine ilişkin Davasının Kısmen Kabulü ile,
a)Toplam 925.342,50 TL’nin (300.000,00 TL’sine 17/11/2016 tarihinden itibaren, 150.000,00 TL’sine 20/12/2016 tarihinden itibaren ve bakiye 475.342,50 TL’sine 23/02/2017 tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak suretiyle) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
b)Davacının maddi tazminat talebi yönünden fazlaya ilişkin isteminin reddine,
3-Alınması gerekli 63.203,38-TL karar ve ilam harcından 21.100-TL ıslah harcının mahsubu ile geriye kalan 42.103,38-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp maliyeye gelir kaydına,
4-Manevi tazminat davası yönünden alınması gerekli 179,90 TL karar ve ilam harcının davacıdan alınıp maliyeye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça yatırılan ıslah harcı 21.100 TL’nin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 119.776,79 TL vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kısmen reddedilen maddi tazminat davası yönünden hesap ve takdir olunan 46.196,51 TL, reddedilen manevi tazminat davası yönünden 9.200 TL olmak üzere toplam 55.396,51 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan 7,80 TL vekalet harcı, 5.250 TL bilirkişi ücreti ve 349,70 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 5.607,50 TL’nin kabul ve red oranına göre 4.205,18 TL’sinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davalı … tarafından yatırılan 75 TL tebligat giderinin kabul ve red oranına göre 18,75 TL’sinin davacıdan alınıp bu davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkca okunup, usulen anlatıldı.01/06/2023

Başkan …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Katip …
e-imzalı