Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/102 E. 2023/526 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/102 Esas
KARAR NO:2023/526

DAVA:Alacak (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:11/02/2021

BİRLEŞEN…. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : … Esas – … K

DAVA:İtirazın İptali (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:23/09/2021
KARAR TARİHİ:22/06/2023

Yukarıda tarafları ve konusu yazılı asıl ve birleşen davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 07/05/2020 tarihli Mal Alım Sözleşmesi’nin imzalandığını, sözleşme ile müvekkilinin toplam 500.160 adet kişisel koruyucu tulum üretmesi ve üretilen malların davalı tarafından sözleşmede belirtilen tarihlerde ve adette teslim alınması hususunda anlaşıldığını ancak, müvekkili şirket tarafından üretimi yapılan ürünlerin teslimi için davalı tarafça herhangi bir adres gösterilmediğini ve yapılan ihtara rağmen malların davalı tarafça teslim alınmadığını; davalı tarafça yapılan 100.000 adet ile sınırlı kalınmasını bildirdiği tarihte müvekkili tarafından 125.000 adet üretimin gerçekleştirilmiş olduğunu, üretilen ürünlerden 25.000 adedinin ödemesinin yapıldığını, bakiye bedelin ödenmediğini ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle 476.000 USD’nin davalıdan tahsiline ve üretilen malların davalı tarafından teslim alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş ve şimdilik 100.000 TL yönünden kısmi dava açmış ve bu miktar üzerinden harç yatırmış; 05/05/2023 tarihli ıslah dilekçesi ile alacak talebini 475.904,80 USD’ye yükseltmiştir.
Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davacı şirket arasında yapılmış 07/05/2020 tarihli satım sözleşmesi gereği müvekkilinin davacıya 119.095,20 USD karşılığı toplam 849.553,70 TL ödeme yaptığını, teslimat adresinin davacıya bildirilmesine rağmen hiçbir ürünün sevk edilmediğini, teslimi gereken 25.020 adet ürünün ise halen teslim edilmediğini, davacının çekmiş olduğu ihtarın konusunun gerçek dışı olduğunu, TBK’nın 107.md borçlu davacıya tevdi hakkı verdiğini ve TBK’nın 108.maddesinin ise davacıya satma hakkı verdiğini, davacı tarafın bu haklarını kullanmadığını, 10.000 adet ürünün üçüncü kişilere tevdi edildiğinin belirtildiğini, TBK 235.md göre değerlendirme yapılmasının gerektiğini, malların bedelinin müvekkili tarafından peşinen ödendiğini, satıştan dönen davacının, bu hakkını 26/11/2020 tarihinde kullandığını, davacının “durumu gecikmeksizin alıcıya bildirmek zorundadır” hükmünü açıkça ihlal ettiğini; alıcının temerrüdünün olduğu durumlarda satıcının zararının TBK 236.md göre hesaplanacağını, davacı satıcıya satış bedeli ödenmemişse, başkasına sattığı maldan elde ettiği bedeli satış bedelinden düşerek kalan için zarar giderim isteme hakkı tanındığını, ancak yasaya aykırı davranan davacının üretime devam edip fesih iradesini derhal müvekkiline bildirmemesi sebebiyle bu hususta müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, TBK 117.md uyarınca davacı borçlunun satım akdi konusu malların teslim tarihi sözleşmede açıkça yazılı olduğundan bu tarihin, yani 09.05.2020 tarihinin geçmesiyle temerrüde düştüğünü ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında yapılmış 07/05/2020 tarihli satım sözleşmesi gereği müvekkilinin davacıya 119.095,20 USD karşılığı toplam 849.553,70 TL ödeme yaptığını, sözleşmenin teslimat yeri başlıklı 5. maddesinde yer alan “Teslimatlar … …’in … adresine veya … … tarafından belirlenen İstanbul ili sınırındaki başka bir teslimat noktasına … tarafından yapılacaktır.” ifadesi gereğince teslimat adresinin … …’in … adresinin olduğunu, müvekkilinin, davalıya başka bir teslimat adresi bildirmediğini, ancak parası müvekkili tarafından ödenen ve sözleşmenin 9. maddesine göre 09/05/2020 tarihinde müvekkiline teslimi gereken 25.020 adet ürünün halen teslim edilmediğini, müvekkili tarafından yapılan ödemenin tahsili amacıyla …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı sırasına kaydı yapılan takibe davalı tarafça itiraz edildiğini ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle itirazın iptaline, davalının icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde, asıl davada bildirdiği nedenlerle müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu, davacı taraf iddialarının yerinde olmadığını, taraflar arasındaki yazışmaların gerçeği açık ve net bir şekilde ortaya koyduğunu ileri sürerek birleşen davanın reddini savunmuştur.
Birleşen davada takibin başlatıldığı, …. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı (yetkisizlik kararı öncesi …. İcra Müdürlüğünün … E) dosyası getirtilmiş, yapılan incelemede, davacı tarafça, davalı takip borçlusu hakkında sözleşmenin feshinden kaynaklı daha önce peşin olarak ödenen ürün bedelinin fer’ileri ile birlikte iadesi amacıyla ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük yasal süre içerisinde davalı borçlunun vaki itirazı üzerine takibin durduğu ve yasal 1 yıllık süre içerisinde davacı tarafça, itirazın hükümden düşülmesine yönelik dilekçede ileri sürülen nedenlerle eldeki birleşen davanın açıldığı görülmüştür.
Asıl dava; taraflar arasında yapılmış Mal Alım Sözleşmesi gereğince davacı tarafça üretimi yapılıp davalıya satılan ve davalı tarafça teslim alınmadığı iddia olunan ürünlerden, bedelleri ödenmeyen kısmın bedellerinin davalıdan tahsili ile üretilen ürünlerin davalı tarafından teslim alınması istemine;
Birleşen dava; taraflar arasında yapılmış aynı sözleşme gereğince teslim edilmeyen ürünler için peşin ödenen bedelin iadesi amacıyla davalı aleyhine başlatılan takibe vaki itirazın İİK’nın 67.md gereğince iptali istemine ilişkindir.
Davacı taraf, taraflar arasındaki sözleşme gereğince üretimi yapılan 125.000 adet ürünlerden 25.020 adedinin bedelinin ödendiğini, bakiye bedelin ödenmediğini ve ürünlerin teslim alınmadığını ileri sürmüş; birleşen davada davacı taraf ise, sözleşmede teslim adresinin belirtilmesine rağmen davalıya bedelleri peşin ödenen ürünlerin teslim edilmediği gibi, sözleşmeden dönülmesine karşın peşin ödenen bedelin de iade edilmediğini ileri sürmüştür.
Taraflar arasında yapılmış asıl ve birleşen dava konusu 07/05/2020 tarihli Mal Alım Sözleşmesi’nin 5.1. maddesinde; “Teslimatlar … …’in … adresine veya … … tarafından belirlenen İstanbul ili içerisindeki başka bir teslimat noktasına … tarafından yapılacaktır.” kararlaştırılmış olup; anılan sözleşme hükmüne göre teslim borcu davacı üretici ve teslimat yeri davalı birleşen davacının … adresi veya belirteceği İstanbul ili içindeki başka bir teslimat noktasıdır.
Asıl ve birleşen davada tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları ile toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde;
Taraflar arasında 07/05/2020 tarihli Mal Alım Sözleşmesi’nin imzalandığı, sözleşme gereğince davalı/birleşen davacı tarafça davacı/birleşen davalıya 119.095,20 USD karşılığı toplam 849.553,70 TL bir kısım ürünler için peşin ödeme yapıldığı her iki tarafında kabulünde olup, asıl davada davacı taraf, üretimi yapılan 125.000 adet üründen 25.020 adedinin bedelinin ödendiğini ve ürünlerin davalı birleşen davalı tarafça adres bildirilmemesi nedeniyle teslim edilemediğini ileri sürmüş; birleşen davada davacı taraf ise, sözleşmede teslim yapılacak adresin belirtildiğini ve bedelini ödediği ürünlerin teslim edilmediğini ileri sürmüştür.
Bilirkişi kurulu raporunda, davacı birleşen davalı tarafça, davalı birleşen davacıya satışı yapılan ürünlerin teslim adresinin bildirilmemesi ve üretimi yapılan ürünlerden bakiye bedelin ödenmemesi nedeniyle alıcı davalı birleşen davacının temerrüde düştüğü yönünde görüş bildirilmiş ise de, taraflar arasında yapılmış sözleşmenin 5.1.maddesinde teslimatın davalı birleşen davacının … adresine yapılacağının kararlaştırıldığı, bu durumda başka bir adres bildirmeyen alıcı davalı birleşen davalının sözleşmede bildirdiği bu adrese teslimatın yapılabileceği, sözleşme adresine teslimatın yapılamadığının usulüne uygun delillerle ispatlanamadığı anlaşıldığından bilirkişi kurulunun alıcının teslim almada temerrüde düştüğü yönündeki görüşlerine itibar edilmemiştir.
Bu bilgiler ışığında asıl dava yönünden yapılan inceleme sonrasında;
TBK’nın 125/3.madde hükmü gereğince sözleşmeden dönme halinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler.
Davacı taraf, üretimi ve satışı yapılan ürünlerin teslim adresinin bildirilmediğini ve bakiye bedelin ödenmediğini ileri sürülmüş ise de, yukarıda açıklandığı üzere taraflar arasındaki sözleşme ile ürünlerin teslim adresinin başka bir adres bildirilmediği takdirde davalı şirketin … adresi olarak gösterildiği, bu adrese teslimatın imkansızlığının davacı tarafça iddia ve ispatlanamadığı; bu durumda teslim borcu kendisinde olan davacı tarafın edimini yerine getirmediği ve temerrüde düştüğü; daha sonra sözleşmeden dönüldüğü; dolayısıyla, davacı tarafça teslim borcunun yerine getirilmemesinden (kendi temerrüdünden) ve sözleşmeden dönülmesinden dolayı davalıdan alacak isteminde bulunulamayacağı kanaatine varıldığından asıl davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Birleşen dava yönünden yapılan inceleme sonrasında;
Taraflar arasında yapılmış sözleşme gereğince davacı tarafça satın alınan ürünlerin, yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere davacının sözleşmede belirtilen adresine teslim borcu kendisinde olan davalı tarafça teslim edilmediği, davalı tarafça teslim borcunun ifasının yerine getirilmeyerek sözleşmeden dönüldüğü, bu durumda teslim borcunu yerine getirmeyen davalı borçlunun temerrüdü nedeniyle TBK’nın 125/son maddesi gereğince davalıya yapılan 849.553,70 TL ödemenin sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince davacıya iadesinin gerektiği; takipten önce davalının temerrüde düşürüldüğünün davacı tarafça ispatlanamadığı, dolayısıyla davalının takip tarihi itibariyle temürrüde düşürüldüğü anlaşıldığından davacı tarafça davalı aleyhine başlatılan takipte 849.553,70 TL asıl alacak miktarına yönelik davalının vaki itirazının haksız olduğu ve İİK’nun 67.maddesi gereğince iptalinin gerektiği; takipten önce davalının temerrüde düşürülmediği, bu nedenle işlemiş faiz isteminin yerinde olmadığı sonuç ve kanaatine varılmış; alacak likit ve itiraz haksız olduğundan kabul edilen miktar üzerinden davalının icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar vermek gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Asıl Davanın REDDİNE,
a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 179,90 TL maktu karar ve ilam harcının, başlangıçta yatırılan 155.782,54 TL peşin ve ıslah harcı toplamından mahsubu ile bakiye 155.602,64‬ TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
b-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabulucu ücretinin davacıdan alınıp maliyeye gelir kaydına,
c-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 329.220,92 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
2-Birleşen ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas Sayılı DAVASININ KISMEN KABULÜ ile,
a)Davalı borçlunun, ….İcra Müd.nün … Esas Sayılı dosyasında 849.553,70 TL asıl alacağa yönelik itirazının iptali ile takibin bu miktar yönünden talepnamedeki koşullar ile devamına,
b)İtirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden %20 oranında hesaplanan 169.910,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
c)Davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine,
d)Reddedilen miktar yönünden koşulları oluşmadığından davalı taraf tazminat isteminin reddine,
e-Alınması gerekli 58.033,01-TL karar ve ilam harcından 10.466,62 TL peşin harcın ve 4.333,10 TL icraya yatan harcın mahsubu ile geriye kalan 43.233,29-TL harcın davalıdan alınıp maliyeye gelir kaydına,
f-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabulucu ücretinin 1.294,00 TL’sinin davalıdan, 26,00 TL’sinin davacıdan alınıp maliyeye gelir kaydına,
g-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 111.450,91TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
h-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 9.200,00 vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
ı-Davacı tarafça yatırılan 59,30 TL başvuru harcı, 10.466,62 TL peşin harcın ve 4.333,10 TL icraya yatan harç, 8,50 TL vekalet harcı, 3.000 TL bilirkişi ücreti ve 27,50 TL tebligat giderlerinin toplamı 17.895,02 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre 3.034,34 TL’sinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
3-Taraflarca yatırılan gider avansından geriye kalanın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkca okunup, usulen anlatıldı. 22/06/2023

Başkan …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Katip …
e-imzalı