Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/84 E. 2020/961 K. 24.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/84 Esas
KARAR NO:2020/961

DAVA:Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:05/02/2020
KARAR TARİHİ:24/12/2020

Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, davalı bankanın … Şubesindeki hesabından toplam 376.426,24 TL’nin müvekkillerinin bilgisi ve/veya talimatı olmaksızın haksız ve hukuka aykırı şekilde davalı gerçek kişinin şahsi banka hesabına havale veya EFT yapıldığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle 376.426,24 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davada husumetin müvekkili bankaya yöneltilemeyeceğini, müvekkili banka tarafından yapılan işlemlerinin yasaya, sözleşmelere ve bankacılık uygulamalarına ve usullerine uygun olduğunu, davacıların kendi kusuru ile oluşan zararın tazminini, bankadan isteme haklarının bulunmadığını, dava konusu iddia edilen usulsüz işlemlerin bizzat davalı gerçek kişi tarafından yapıldığını davacılar tarafından açıkça ikrar ve kabul edildiğini, yapılan işlemlerde davacıların bilgisi ve rızasının olmadığı yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davacılar ile davalı gerçek kişi arasında kefillik ve ortaklık gibi ticari ve hukuki bir bağın bulunduğunu ve birlikte hareket ederek muvazaalı işlemler neticesinde haksız kazanç sağlamaya çalıştıklarını, davacı gerçek kişinin yurt dışında olması sebebiyle davalı gerçek kişiden teyit alınması talebini iletmesi ve belgelerdeki sahteciliğe konu imza ve kaşelerin iğfal kabiliyetinin yüksek olması nedeniyle müvekkili bankaya atfedilebilecek bir kusurun bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalı davaya cevap vermemiştir.
Dava, davacıların, davalı banka nezdinde bulunan hesabından bilgi ve rızası dışında davalı gerçek kişiye aktarıldığı ileri sürülen paranın tahsili istemine ilişkindir.
28.05.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasa’nın 3/k bendinde “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici, 3/ı bendinde ise “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma simsarlık, sigorta, vekâlet bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasının engelleyemeyeceğine değinilmiştir.
Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkemelerce yargılamanın her aşamasında re’sen incelenir.
Somut olayda tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları birlikte değerlendirildiğinde;
Davacı şirket ile davalı banka arasında bankacılık hizmet sözleşmesi gereğince davacı şirketin davalı banka nezdinde mevduat hesabının bulunduğu konusunda çekişme bulunmamakta olup; davacı tarafça, bilgi ve rızaları dışında oluşturulan sahte talimatlarla 3.kişi hesabına paralarının transfer edilmesi nedeniyle zarara uğranıldığı ileri sürülmüştür. Eldeki dava, 6502 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 28/05/2014 tarihinden sonra açıldığına ve bankacılık işleminden doğan zararın tahsili istemine ilişkin olduğuna göre; davacıların “tüketici”, dava konusu bankacılık işleminin de “tüketici işlemi” sayılması yasal gerekliliktir. Bu durumda dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6502 sayılı Yasa’nın 73/1.md. gereğince taraflar arasındaki uyuşmazlığa bakma, delilleri değerlendirme ve uyuşmazlığı çözme görevinin Tüketici Mahkemelerine ait olduğu anlaşılmış olup, mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın görev dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-Görevli mahkemenin … Tüketici Mahkemeleri olduğuna,
3-Karar kesinleştikten sonra HMK’nın 20.maddesi gereğince 2 haftalık yasal sürede taraflardan biri tarafından başvuru halinde dosyanın görevli … Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi halde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4- Harç ve yargılama giderinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, HMK 331/2. maddesi gereğince davaya başka bir mahkemede devam edilmediği taktirde talep halinde harç ve yargılama giderinin ve gider avansının harcanmayan kısmının mahkememizce karar altına alınmasına,
Dair, davacılar ve davalılardan … vekilinin yüzünde, diğer davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkca okunup, usulen anlatıldı. 24/12/2020
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …
¸e-imzalı ¸e-imzalı ¸e-imzalı ¸e-imzalı
Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.