Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/671 E. 2022/130 K. 11.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/671 Esas
KARAR NO :2022/130

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:04/12/2020
KARAR TARİHİ:11/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin uzun yıllardır güvenlik ve iş giysileri sektöründe faaliyet göstermekte olduğunu, davalı-borçlu şirketin siparişi üzerine müvekkilinin 192 adet gömlek, 5 adet kemer, 5 adet jop, 5 adet jop kılıfı, 5 adet kelepçe, 5 adet kelepçe kılıfı ve 10 adet gömleği 12/06/2019 tarihinde davalı firmaya teslim ettiğini, işbu ticari ilişki sonucunda müvekkilinin sattığı mallara ilişkin olarak 12/06/2019 tarihli, … sıra numaralı ve 6.001,56-TL. bedelli faturayı düzenleyerek davalı şirkete teslim ettiğini, davalı şirketin faturayı teslim almasının ardından 3.000,00-TL.’lik kısmi ödeme yaptığını, ancak uzun süre beklenilmesine rağmen fatura bedeli bakiyesi olan 3.001,56-TL.’nin müvekkiline ödemediğini, bunun üzerine davalı şirket aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlu tarafından haksız ve kötü niyetli olarak borca itiraz edildiğini, itiraz sonucu takibin durduğunu belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; davalının itirazlarının iptali ile takibin devamına, davalı-borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ise cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından icra takibine konu edilen faturanın kendilerine gönderilmediğini ve müvekkili şirketin davacı tarafça temerrüde de düşürülmemiş olduğunu, dolayısıyla takip ve dava konusu fatura içeriğinin müvekkili şirket tarafından kabul edilmediğini, dava dilekçesinde ödendiği belirtilen miktarın 3.000,00-TL. değil, 3.100,00-TL. olduğunu, icra takibinde ve dava dilekçesinde belirtilen miktarların gerçeği yansıtmadığını, dolasıyla davacı tarafından belirtilen miktarların kabulünün taraflarınca mümkün olmadığını, davacı tarafından müvekkiline gönderilen ürünlerin bedelinin ödenmiş olduğunu ve müvekkillin başkaca bir borcunun bulunmadığını beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında mevcut ticari ilişki kapsamında davacı tarafça davalı şirket adına keşide edilen fatura bakiyesinin tahsiline yönelik olarak girişilen ilamsız icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir.
Davacı taraf delil olarak; …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takip dosyası, 12/06/2019 tarihli, … sıra numaralı, 6.001,56-TL. bedelli irsaliyeli fatura, arabuluculuk dosyası ve son tutanağı, ticari defter ve kayıtlar, keşif, bilirkişi incelemesi, yemin ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır. Davalı taraf ise; davacı ile davalıya ait ticari defterler, fatura, banka kayıtları, tanık beyanı, bilirkişi incelemesi, yemin, isticvap ve gerektiğinde her türlü yasal delile dayanmıştır.
Mahkememizce …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası aslı celbedilerek dosyaya kazandırılmıştır. İcra dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından vekili vasıtasıyla 06/10/2020 tarihinde 12/06/2019 tarihli faturadan kalan bakiye alacağın tahsiline yönelik olarak 3.001,56-TL. asıl alacak üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, Örnek-7 no’lu ödeme emrinin davalı şirkete 12/10/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı-borçlu şirket vekili tarafından yasal süresi içeresinde 19/10/2020 tarihli dilekçe ile borca, faize ve borcun tüm fer’ilerine itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durduğu, akabinde davacı vekili tarafından 04/12/2020 tarihinde harca esas değer olarak 3.001,56-TL. gösterilmek suretiyle ve 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası ile alacaklı; icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK.’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Mahkememizce, davacının bağlı bulunduğu … Vergi Dairesi ile davalı şirketin kayıtlı olduğu … Vergi Dairesi’ne ayrı ayrı müzekkere yazılarak, taraflar arasındaki ilişki dönemini kapsayacak şekilde 2019 yılına ait BA ve BS formlarının gönderilmesi istenmiştir. Yazılan müzekkerelere ilgili vergi dairelerince ayrı ayrı cevap verilmiş ve yazı ekinde gönderilen kayıtlar dosya içerisine alınmıştır.
Mahkememizce 14/04/2021 tarihli ön inceleme duruşmasında davalı şirket vekiline cevap dilekçesi ekinde sunduğu banka dekontu ile buna ilişkin olarak davacı vekilinin 08/02/2021 tarihli beyan dilekçesinde ileri sürdüğü beyanları hakkında bayanda bulunmak üzere 2 (iki) haftalık kesin süre verilmesine karşın, davalı vekili tarafından bu hususta herhangi bir beyanda bulunulmamıştır. Ancak dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davalı şirket vekilinin cevap dilekçesinde bahsettiği banka dekontunun dosyamız davacısına yapılan ödemeye ilişkin olmadığı, dekontun açıklama kısmında yer alan fatura numarası ile dava ve takip konusu faturanın birbiriyle örtüşmediği, ayrıca dekontun alıcısının da dosyamız davacısı olmadığı görülmüştür.
Davanın, başlatılan takibin ve vaki itirazın niteliği gereği, takipte talep edilen alacağın varlığı ile miktarını kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafa ait olduğundan, icra takip dosyası dosyaya kazandırılmış, taraflara ait BA ve BS formları bağlı bulundukları vergi dairelerinden celbedilmiş, uyuşmazlığın çözümü bakımından gerekli tüm deliller toplanmış ve sonrasında 10/09/2021 tarihli ara karar ile uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden, davacı taraf iddiası, davalı taraf savunması, toplanan deliller ve tarafların ilişki dönemine ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılarak rapor alınmasına karar verilmiştir.
İnceleme günü ve saatine ilişkin 10/09/2021 tarihli “ara karar” dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, taraflara inceleme gün ve saatinde ticari defter ve kayıtlarını mahkememize ibraz etmeleri, eğer inceleme günü ve saatinde defterlerini hazır edemeyecekler ise en geç inceleme gün ve saatine kadar ticari defter ve kayıtlarının bulundukları yerleri bildirmeleri için inceleme gününe kadar kesin süre verilmesine karar verilmiş, aksi takdirde defter ibrazından kaçınmış sayılacakları hususu açıkça ihtar edilmiştir. Bu konuda davalı şirkete usulüne uygun olarak ve gerekli ihtaratı içeren tebligat ve 10/09/2021 tarihli karar 25/09/2021 tarihlinde tebliğ edilmesine karşın, davalı şirket ticari defter ve belgelerini incelenmek üzere mahkememize sunmamıştır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16/01/2017 tarihli, 2016/2630 Esas ve 2017/258 Karar sayılı kararında vurgulandığı üzere; mahkemece tacir olan taraflara ticari defterlerini sunmaları için kesin süre verilmesi halinde davacı taraf ticari defterlerini öngörülen sürede ibraz etmesine karşın davalı taraf ticari defterlerini mahkemeye sunmaz ise artık davacı tarafın usulüne uygun tutulan ticari defterleri onun (davacının) lehine delil niteliğini haizdir. Davacının icra takibine konu ettiği tutarlar eğer davacının usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerinde yer almakta ise (kayıtlı ise) bu durumda davalı tarafın ticari defterlerini ibrazdan kaçınmış olması nedeniyle ispat yükü kendisinde olan tarafın (davacının) ticari defterleri davacı lehine delil olacaktır.
SMMM bilirkişi … tarafından düzenlenerek 15/11/2021 tarihinde dosyaya sunulan bilirkişi raporunda özetle; davacının 2019 ve 2020 yılı yevmiye, defter-i kebir ve envanter defterlerinin 6102 sayılı TTK hükümleri çerçevesinde birbirini doğrular nitelikte olduğu, davacının 2019 ve 2020 yılı yevmiye defterlerinde yapılan incelemede davalı ile olan cari hesap hareketlerini ticari defterlerine usulüne uygun olarak kaydettiği, bu itibarla davacının ticari defterlerinin lehine delil niteliği bulunduğu, davalı tarafın inceleme gününde ticari defter ve belgelerini mahkemeye sunmadığı, bu nedenle davalı şirkete ait ticari defterlerin incelemesinin yapılamadığı, davacının 2020 yılı banka hesap hareketleri incelendiğinde; 13/01/2020 tarihinde davalı şirketçe davacının …Bankası nezdindeki hesabına 3.000,00-TL. EFT göndermiş olduğunun yani bu miktarda ödeme yaptığının görüldüğü, tarafların bağlı bulundukları vergi dairelerince dosyaya gönderilen BA ve BS formlarına göre; davacının dava konusu faturayı BS formunda vergi dairesine bildirdiği, davalı şirketin de dava konusu faturayı kayıtlı olduğu vergi dairesine ilgili BA formunda bildirdiğinin tespit edildiği, vergi dairesine beyan edilen bir bildirim formu olarak adlandırılan BA ve BS formlarının, bilanço esasına göre defter tutan kişi ya da kurumların 5.000,00-TL. ve üstünde olan faturalarına karşılık olarak düzenlediği formlar anlamına geldiği, hizmet alımlarını bildiren BA formunun bildirimde bulunan için mal ve hizmet alımına ilişkin olduğu, incelenen davacıya ait ticari defter ve kayıtlara göre davacının davalı şirketten 3.001.56-TL. cari bakiye alacağının bulunduğu, dosyaya mübrez evraklardan anlaşıldığı üzere davalının faturaya itirazını ihtarname ile yapmadığı, davacının davalı şirketi takipten önce temerrüde düşürmediği, temerrüdün icra takibi ile oluştuğu, sonuç olarak davacının davalıdan icra takip tarihi olan 06/10/2020 itibariyle 3.001.56-TL. alacaklı olduğu, asıl alacak tutarı olan 3.001,56-TL.’ye takip tarihinden itibaren yıllık %13,75 oranında avans faizi yürütülebileceği, icra inkar tazminatı konusundaki takdirin ise münhasıran mahkemeye ait olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu dosya taraflarına 22/11/2021 tarihinde e-tebligat ile usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, ancak taraflarca rapora karşı herhangi bir beyan ve itirazda bulunulmamıştır.
6100 sayılı HMK.’nun 281/1 maddesine göre; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.” HMK.’nun 281. maddesinin gerekçesinde ise maddede rapora itiraz için taraflara tanınmış bulunan 2 haftalık sürenin kesin süre olduğu ve hak düşürücü bir nitelik taşıdığı ifade edilmektedir. Dolayısıyla, taraflar bu süre içerisinde bilirkişi raporuna karşı itirazlarını dile getirmezlerse bilirkişi raporu itiraz etmeyen taraf yönünden kesinleşir, yani itiraz etmeyen taraf artık rapora itiraz olanağını tümüyle kaybeder. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da bilirkişi raporuna yasal süresi içinde itiraz edilmemesi halinde diğer taraf yönünden usulü müktesep hakkın doğacağı belirtilmektedir.
Dosyada alınan bilirkişi raporu mahkememizce incelenip denetlenmiş, raporun toplanan delillere, Vergi Dairesi’nden gelen BA-BS formlarına, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu saptanarak mahkememizce de benimsenerek hükme esas alınmıştır.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere; BA ve BS formları, ticarî defter kavramı içerisine girmektedir. Mahkememizce … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden celbedilen davalı firmaya ait BA formları incelenmiş, gelen BA formlarına göre davalının dava ve takip konusu faturaları kayıtlı olduğu vergi dairesine beyan ettiği, davacı tarafın ticari defterleri ile dayanağı yardımcı defterlerin birbirini teyit ettiği görülmüş, sonuç olarak mahkememizce davalının davacı şirketten fatura konusu müşavirlik hizmetlerini eksiksiz olarak aldığı kanaatine varılmıştır.
Öte yandan 2004 sayılı İİK.’nun 67/2 maddesine göre; icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması, borçlunun da itirazında haksız olması yasal koşullardandır. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra takibine haksız olarak itiraz eden borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunların dışında alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 09/10/2019 tarihli, 2019/4054 Esas ve 2019/7699 Karar ve 04/06/2020 tarihli, 2020/2083 Esas ve 2020/2727 Karar sayılı ilamları)
Tüm dosya kapsamının, davalı şirkete ait BA formlarının ve mahkememizce benimsenen bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinde; davacının taraflar arasındaki ticari ilişkiye uygun olarak davalı şirket adına dava ve takip konusu faturayı düzenlediği, düzenlenen faturanın davacının resmi ve mevzuata uygun ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, … Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından dosyaya gönderilen davalı firmaya ait BA formlarında takip konusu faturanın davalı tarafça kayıtlı olduğu vergi dairesine beyan edildiği, ayrıca dava konusu faturaya ilişkin olarak davalı tarafça banka yolu ile kısmi ödeme dahi yapıldığı, böylece taraflar arasındaki ticari ilişkinin ve dava konusu bakiye alacağın varlığı konusunda mahkememizde kanaat oluştuğu, davacı tarafın bilirkişi incelemesi için ticari defter, kayıt ve belgelerini ibraz ettiği, ancak davalı tarafın mahkememizce verilen kesin süreye ve yapılan ihtarata rağmen ticari defterlerini ibrazdan kaçındığı, bu nedenle ispat yükü kendisinde olan davacının usulüne uygun şekilde tuttuğu ticari defterlerinin sahibi lehine delil olduğu, davacı tarafça sunulan ticari defter, kayıt ve belgelere göre düzenlenerek hükme esas alınmasında sakınca görülmeyen ve mahkememizce de benimsenen bilirkişi raporunda tespit edilen miktara göre taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı olarak davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 3.001,56-TL. tutarında alacaklı olduğu, davacının davalı şirketi takiple birlikte temerrüde düşürdüğü, sonuç olarak davalı şirketin bu miktara ( 3.001,56-TL.’ye) yönelik olarak yaptığı itirazlarının haklı ve yerinde olmadığı, tarafların ticari defter ve kayıtlarına göre davacının davalı şirket aleyhine 3.001,56-TL. asıl alacak için icra takibi başlatmakta haklı olduğu anlaşılmakla, hükme esas alınmasında sakınca görülmeyen bilirkişi raporunda tespit edilen miktara göre davanın kabulüne, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %13,75 oranını geçmemek üzere avans faizi uygulanmak suretiyle takibin talepnamedeki diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına, ayrıca İİK.’nun 67/2 maddesinde düzenlenen icra inkar tazminatının amacı alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik haksız itirazları önlemek olduğundan ve mahkememizce kabul edilen faturaya dayalı alacak likit ve itiraz da haksız olduğundan, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatını da kapsayacak şekilde aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile; davalı şirketin …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasında 3.001,56-TL asıl alacağa yönelik itirazının iptali ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek (yıllık %13,75 oranını geçmemek üzere) avans faizi yürütülmek suretiyle takibin talepnamedeki diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına,
2-Alacak likit ve belirlenebilir fatura alacağı olduğundan %20 oranında hesaplanan 600.31-TL. icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 205,04-TL. karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 54,40-TL. harcın mahsubu ile kalan 150,64-TL.’nin davalıdan alınıp Hazine’ye gelir kaydına,
4-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 3.001,56-TL. vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabulucu ücretinin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
6-Davacı tarafından yapılan 54,40-TL. başvuru harcı, 54,40-TL. peşin harç, 7,80-TL. vekalet harcı, 900,00-TL. bilirkişi ücreti ve 64,75-TL. posta masrafı olmak üzere toplam 1.081,35-TL. yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan ve harcanmayan gider avansından geriye kalan kısmın kesinleşme şerhi yazıldıktan sonra davacı tarafa iadesine,
Dair, HMK’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/2 vd. maddeleri uyarınca ve miktar itibarıyla kesin olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/02/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır