Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/656 E. 2022/589 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :2020/656 Esas
KARAR NO:2022/589

DAVA:İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ:21/10/2013
KARAR TARİHİ:14/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin …’da sigortacılık işi ile uğraştığını, bu kapsamda dava dışı … isimli kişiyi sağlık sigortası poliçesiyle sigortaladığını, 13/10/2010 tarihinde davalı sigorta şirketi tarafından ZMM poliçesiyle sigortalı diğer davalı şahsın yönetimindeki … plakalı aracın sigortalı …’in … plakalı aracına çarparak hasar oluşturduğunu, ayrıca sigortalı …’in bedeni yaralanmaya bağlı olarak tedavi gideri toplamı 92.481,18 Euro nun müvekkil sigorta tarafından karşılandığını, her iki davalıya karşı 28/08/2012 ve 05/09/2012 tarihli mektuplarla geri ödeme yapılması istenilmesine karşın taleplerin yanıtsız bırakıldığını, kazayı yapan davalı …’in ayrıca yine davalı sigorta şirketi tarafından ZMM sigorta poliçesi tedavi gideri kapsamında sigortalandığını, yapılan ödemeye bağlı yaralanan müvekkilinin haklarına halef olduklarına sigortalıya ödenen hastane masraflarının kusur durumuna bağlı yarısı oranında 52.289,24 Euro nun tahsili amacıyla …. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyadan yapılan takibe de itiraz edildiğini bildirerek haksız itirazın iptaline takibin devamına davalılardan icra inkar tazminatı alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP DİLEKÇESİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; öncelikle yabancılık unsuruna bağlı uygulanacak hukukun tespiti gerektiğini, davada belirtildiği şekilde davalı …’e ait aracın ZMM sigortasıyla ve ihtiyari mali mesuliyet sigortasıyla sigortalı olduğunu ancak poliçe kapsamında sorumlu olmadıklarını, 6111 sayılı yasanın 59 ve geçici 1.maddesine göre sağlık hizmeti bedellerinin SGK kurumu tarafından karşılanması gerektiğini bildirerek davanın usul ve esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
…. İcra Müdürlüğünün … sayılı takip sayılı dosyası getirtilmiş incelenmiştir.
Mahkememizin 2014/… Es. 2016/… Kar. Sayılı dosyamız ile ” Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun takip bulunmadığından davanın bu sebeple reddine, ” karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine dosya Yargıtay 17. Hukuk Dairesine gönderilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 16/10/2019 tarih, 2016/18221 Es.2019/9512 Kar. Sayılı ilamı ile mahkememizce verilen kararın ” 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesinin 1. fıkrasında “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir” düzenlemesine; aynı Kanun’un 7. maddesinde ise “Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir.
Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır. Birden fazla davalının bulunduğu hallerde, davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak, yetkisizlik kararı verir” düzenlemesine yer verilmiştir.
Aynı Kanun’un 16. maddesinde ise, “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir” hükmü yer almaktadır.
Bir davada (takipte) birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak ya da icra takibi yapmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını (takibini) bu genel ve özel yetkili mahkemelerden (icra dairelerinden) hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede (icra dairesinde) açarsa, o zaman seçme hakkı davalılara geçer.
Bu durumda mahkemece; davacının rücuen tahsili amacıyla icra takibini davalı sigorta şirketinin adresi olan İstanbul’da başlatmış olması, davalı sigorta şirketinin icra dairesinin yetkisine itirazının olmaması, davacının takip yaptığı İstanbul İcra Dairesi’nin, yetkisinin bu davalı yönünden kesinleşmiş olduğu gözetilerek, davalı sigorta şirketi açısından davanın tefrik edilerek işin esasına girilip oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve hatalı gerekçeyle, yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiş.
Mahkememizin 01/12/2020 tarihli celsesinde, bozma ilamı doğrultusunda, davalı … Sigorta A.Ş yönünden dosyanın tefriki ile ayrı esasa kaydının yapılmasına, karar verilmiş, … Sigorta A.Ş ( Yeni Ünvan : … Sigorta A.Ş. ) yönünden tefrik işlemi yapılmış, mahkememizin yukarıdaki esas numarasını almıştır.
Usul ve yasaya uygun bulunan yargıtay bozma ilamı doğrultusunda gerekli tefrik işlemleri yapıldıktan sonra kusur oranlarının tespiti yönünden dosya bir bütün halinde İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine gönderilmiş, İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ nin 08/04/2021 tarihli raporunun tetkikinde, dava konusu olayda, sürücü …’in, %25 (yüzde yirmi beş) oranında kusurlu, sürücü … …, %75 (yüzde yetmiş beş) oranında kusurlu olduğu kanaatiyle rapor alınmıştır.
Kusur raporunun alınmasından sonra mahkememizin 07/12/2021 tarihli celse bir nolu ara karar gereğince, dosyanın celse arasında bir sigorta konusunda uzman bilirkişi, bir de hesap uzmanı bilirkişiden oluşacak iki kişilik heyete tevdiiği ile hesap yapılmasının istenmesine karar verilmiş, bilirkişiler olarak konusunda uzman Uzm Dr. … ile Doç. Dr. … seçilmiş, adı geçen heyetçe sunulan 31/03/2022 tarihli bilirkişi heyet raporunun dosya içerisinde olduğu görülmüştür.
Bilirkişi heyet raporunun tetkikinde, tüm bulgu ve belgeler dikkate alındığında, … … Sağlık Harcamalarının …’da fatura edilen belgelere ve karşı tarafın % 25 kusur oranına göre 23.094,02 Euro olduğu, … … Sağlık Harcamalarının SGK sorumluluğunda 2010 yılı SUT kapsamında hesaplanması ile karşı tarafın % 25 kusur oranına göre: 6.254,87-TL olduğu, sigorta şirketinin sorumluluğunun bilirkişilik alanları kapsamı dışında kaldığından bu konuda hukuksal yorum yapılamadığı kanaatiyle rapor alınmıştır.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava sağlık sigorta poliçesi kapsamında sigortalısına ödeme yapan sigortacı tarafından, ödenen bedelin tahsili için başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından, davacı sigortacı ile dava dışı sigortalı … arasında sağlık sigorta poliçesi düzenlendiği, 13/10/2010 tarihinde davalı yana zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı olan dava dışı … sevk ve idaresinde ki … plakalı aracın dava dışı sigortalı … sevk ve idaresinde bulunan … plakalı araç ile karıştığı trafik kazası nedeni ile dava dışı sigortalının yaralandığı , sigortalının kaza sebebiyle görmüş olduğu tedavi giderlerinin davacı sigorta şirketince karşılandığından bahisle yapılan ödemenin, sigortalının yararlanmasına sebebiyet veren … plakalı aracın ZMMS poliçesi kapsamında davalı sigorta şirketinden rücuen tazmini amacıyla yapılan takibe itirazın iptali için elde ki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6111 sayılı Yasa, 25.02.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş olup somut olayda kaza 13/10/2010 tarihinde meydana gelmiş, dava konusu icra takibi 15/10/2012 tarihinde açılmıştır. 2918 sayılı Yasanın 98. maddesinde değişiklik yapan 6111 sayılı Yasanın 59. maddesinde, trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın “Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, Yasanın geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanunun 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür. Bu düzenlemeler ile trafik kazasından kaynaklanan ve KTK’nun 98. maddesi kapsamında kalan tedavi giderleri bakımından, trafik sigortacısı ile sorumluluğunu üstlendiği araç işleteni ve sürücüsünün sorumluluğu son bulmuştur. (Yargıtay 17 Hukuk Dairesi 22/10/2020 tarih 2020/28 Esas 2020/6095 Karar)
Aynı nitelikte bir uyuşmazlık hakkında İstanbul BAM 45. HD’nin 20/04/2022 tarihli 2022/362 esas 2022/848 karar sayılı ilamında;
” …27.08.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. bendinde de; “trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları tedavinin gerektirdiği tüm sağlık hizmet bedellerinin, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Kurum tarafından Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) yer alan hükümler doğrultusunda karşılanır” düzenlemesi getirilmiştir. Söz konusu Sağlık Uygulama Tebliği’nin 4. maddesinin 1. Fıkrasının iptali istemiyle Danıştay 15. Dairesi 2013/7713 Esas sayılı dosya ile dava açılmış, Danıştay 15. Dairesince “2918 sayılı Kanun’un 25.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren değişik 98. maddesinde, trafik kazaları sebebiyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağının belirtilmesine rağmen, dava konusu Yönetmelik hükmüyle, tedavi giderlerinin, Kurumun sosyal güvenlik politikaları uyarınca belirlemiş olduğu Sağlık Uygulama Tebliğinde yer alan hükümler doğrultusunda karşılanacağı yönünde kısıtlama getirilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.” gerekçesiyle; Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. bendinde yer alan “Kurum tarafından Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) yer alan hükümler doğrultusunda” ibaresinin 14/11/2013 tarihinde yürütmesinin durdurulmasına, 16/03/2016 tarihinde de “Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. bendinde yer alan “…Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) yer alan hükümler doğrultusunda” ibaresinin iptaline karar verilmiş olmakla trafik kazalarına bağlı acil hal teşkil eden tedavi giderlerinden özel veya devlet hastanesi ayrımına gidilmediği gibi SUT konusunda da bir ayrım yapılmadığı anlaşılmıştır.
Danıştay 15. Dairesinin verdiği yürütmeyi durdurma kararından sonra 23/04/2015 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 6645 sayılı Kanunun 60. maddesiyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinin birinci fıkrasına “kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın” ibaresinden sonra gelmek üzere “genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde” ibaresi ile “Ancak, Sosyal Güvenlik Kurumu, bu kapsama girenler yönünden genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmetlerine ilave sağlık hizmetlerini belirler, protez ve ortezler için farklı birim fiyatı tespit eder. Bu sağlık hizmetleri sağlık uygulama tebliğindeki istisnai sağlık hizmetleri kapsamına dâhil edilmez.” cümlesi eklenmiş ve ödeme kıstası tekrar belirlenmiştir. Bu nedenle sorumluluğun belirlenmesinde kaza tarihindeki kanun hükümleri nazara alınması gerektiği, davaya konu kazanın 6645 Sayılı düzenleme ancak yürürlük tarihinden sonra 2018 yılında meydana geldiği nazara alındığında 6111 sayılı Yasa ile değiştirilen 2918 sayılı Yasa’nın 98. maddesinin değişiklikten sonraki hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Ancak, yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere göre eldeki davada SUT kapsamında bir değerlendirme yapılmaksızın, kaza ile illiyet bağı bulunan ve 6111 sayılı Yasa kapsamında kalan tüm belgeli tedavi giderlerinden trafik sigortacısı ile sorumluluğunu üstlendiği araç işleteni ve sürücüsünün sorumluluğu son bulduğu, 2918 sayılı Yasa’nın 98. madde kapsamına girmeyen belgesiz/paramedikal giderlerden ise ZMM sigortacısı olan davalının sorumluluğu ise devam ettiği anlaşılmıştır.” denilerek belgeli tedavi giderleri yönünden, araç işleteni, sürücüsü ve zorunlu sigortacısının sorumluluğunun bulunmadığı açıklanmıştır.
Somut olayda; davacı sigorta şirketi tarafından …’ın 13/10/2010 tarihinde yaralanmasından dolayı …’da yapılan tedavileri nedeni ile ödenen bedelin rucu’en tahsili için dava konusu takip başlatılmış ise de 30/03/2022 tarihli bilirkişi heyet raporundan anlaşıldığı üzere, takip konusu tedavi giderlerinin 6111 sayılı Yasa ile değiştirilen 2918 sayılı Yasa’nın 98. Maddesi kapsamındaki belgeli tedavi giderlerinden olduğu anlaşılmakla davaya konu belgeli tedavi giderlerinin tamamından 2918 sayılı KTK 98. maddesi kapsamında davalının sorumluluğu bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı yana ödenmesine
5-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren on beş günlük yasal sürede YARGITAY TEMYİZ YOLU açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/06/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır