Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/650 E. 2021/366 K. 25.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/650 Esas
KARAR NO:2021/366

DAVA:Alacak (Ticari Nitelikteki Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:30/11/2020
KARAR TARİHİ:25/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ve davalı arasında yazılı sözleşme bulunmamakta, yalnızca uzun süreli olarak devam etmiş olan bir sözleşmesel ilişkinin bulunduğunu, müvekkilinin davalının yolculara (kullanıcı) verdiği taşıma hizmetinin gerçekleşebilmesi için minibüs tipi aracını sağladığını, davalı, bu taşımacılık hizmetinden çok büyük miktarda gelir elde ettiğini, müvekkiline de hizmetin bedeli olarak komisyon ödemesi yaptığını, taraflar arasındaki ilişki bir anda davalı tarafından tek taraflı olarak sona erdirildiğini, müvekkilinin davalı …’le olan uzun süreli ilişkisi uyarınca, çeşitli yatırımlar yaptığını, … standartlarında araçlar temin ettiğini, bu araçları … standartlarına göre dizayn ettiğini, ancak davalının tek taraflı olarak ilişkiyi sonlandırması müvekkilinin birçok zarara (araç satın alınması, kullanılan krediler, aracın dekorasyonu için yapılan masraflar, kazanç kaybı, sürücülere ödenen tazminatlar gibi) uğramasına sebep olduğunu, davalının müvekkilinin zararlarını karşılamaması bu davanın açılmasını zorunlu kıldığını, müvekkili ile davalı arasında kanunda (Türk Borçlar Kanunu, Türk Ticaret Kanunu vb.) özel olarak düzenlenmiş bir sözleşme ilişkisi bulunmamakta olduğunu, müvekkilinin davalı ile yaptığı sözleşme uyarınca, davalının belirlediği standartlarda yine davalının hazırlamış olduğu sistem (online program) üzerinden belirlenecek yolcuları taşıma, bunun karşılığında ise ücret almayı üstlendiğini, taraflar arasında kanunda özel olarak düzenlenmeyen sui generis bir sözleşme söz konusu olduğunu, yukarıda açıklanan nedenlerle haklı davalarının kabulü ile davalının haksız ve hukuka aykırı tek taraflı fesihleri nedeniyle müvekkilinin uğradığı zararın davalıdan tahsiline, müvekkilinin davalı ile girdiği iş görme sözleşmesi hükümlerine göre yaptığı masrafların ve uğradığı zararların meydana geldiği tarihlerinden itibaren yasal faizi yürütülerek davalıca ödenmesine ve vekalet verene başvurmanın muacceliyet kazandığı alacaklar bakımından, arabuluculuk başvuru tarihinin faiz başlangıç tarihi olarak dikkate alınmasına, davacının yoksun bırakıldığı ve eksik ödenen ücret, ikramiye, komisyon ve diğer alacaklar dahil tüm alacaklarının Arabuluculuk başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz oranı üzerinden hesaplanacak faiziyle davalı tarafça ödenmesine, müvekkilinin uğradığı zararlar ve yaptığı giderlerin karşılığı olarak fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla ve alacak kalemlerinin belirsiz olması sebebiyle yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde haklı taleplerlerinin arttırma hakları ve fazlaya dair hakları saklı tutmak kaydıyla şimdilik kredi faizleri için 3.000,00 TL, firma mutad masrafları için 500,00 TL, D2 Belgesi, Ulaştırma Bakanlığı Taşıt Kartı, TÜRSAB üyelik ücreti, Kültür ve Turizm Bakanlığı A Grubu Seyahat Acentası İşletme Belgesi ücreti, Karayolları Motorlu Araçlar zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ücreti, karayolu yolcu taşımacılığı zorunlu koltuk ferdi kaza sigorta poliçesi için 3.500,00 TL, Araç servis ve bakım, muayene ücreti, Araç Kasko ücreti, Noter ücreti, İBB Yol ve Güzergah Belgesi ücreti, taşıt kira sözleşmesi ücreti olarak 2.000,00 TL, davalının şart koştuğu araç içi dizaynın yapılması için 900,00 TL, yoksun kalınan kar için 100,00 TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL’nin davalıdan tahsil edilerek müvekkiline verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin … taşımacılık faaliyeti yapmamakta, sadece teknolojik hizmet sunarak taşımanın taraflarının bir araya gelmesine çevrimiçi olarak aracılık etmekte olduğunu, … uygulaması ve … adlı hizmetler Türkiye’de dava dışı … …. şirketi tarafından sunulduğunu, davacının yalnızca dava dışı … …. ile arasında ticari bir ilişki bulunduğundan, bu ilişkiye dayanılarak … …’e husumet yöneltilemeyeceğini, davanın usulden reddi gerektiğini, dava dışı … …. ile davacı arasında yazılı bir sözleşme olmadan davacının … sistemine kabulü söz konusu olamayacağını, … … ise bu sözleşmede taraf olmadığını, davacının da bu yönde bir iddiası ve kanıtının bulunmadığını, huzurdaki davanın … … yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, … … sözleşmenin tarafı olmadığını, dava dışı … … ile davalı … … arasında müteselsil sorumluluğun bulunmadığını, … uygulamasına ilişkin tün teknolojik hizmetler ve nakit akışı dava dışı … … üzerinden gerçekleşmekte olduğunu, … … ticari ilişkin muhatabının olmadığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılması dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, açıklanan tüm bu nedenlerle davada müvekkili şirkete pasif husumet tevcih edilemeyeceğinden davanın usulden reddine, mesnetsiz ve ispatlanamayan davanın esastan reddine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava taraflar arasında var olduğu iddia edilen sözleşme nedeni ile davacı tarafından yapılan masrafların sözleşmenin davalı tarafından feshi nedeni ile tahsili istemine ilişkindir.
Davacı tarafından, davalı yana vermiş olduğu taşıma hizmetinin sağlanabilmesi için minibüs tipi aracını hizmetine sunduğu, taşınan yolcular karşılığında ise tarafında komisyon verildiğini ancak taraflar arasında devam eden sözleşmenin davalı tarafından tek taraflı olarak feshedildiği, davacının davalının aradığı standartlar için aracına masraf yaptığını sözleşmenin feshi nedeni ile aracına yapmış olduğu masraflar ile uğramış olduğu diğer zararların tahsilini talep ettiği anlaşılmaktadır.
Davalı taraf ise, davacı yan ile arasında iddia edilen şekilde bir sözleşme ilişkisi olmadığı, davalının iddia ettiği sözleşme tarafının … … olduğunu, davalı şirketin … …’den farklı bir şirket olduğunu savunmuştur.
Eldeki dava da uyuşmazlık konusu olan ve çözümlenmesi gereken husus, taraflar arasında davacının iddia ettiği şekilde bir sözleşme ilişkisinin var olup olmadığı , davalı şirket ile dav dışı şirketin aynı şirket olup olmadıkları ile davalının davacının iddia ettiği alacak kalemlerinden sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur.
İspat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 190. maddesi de “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” hükmünü içermektedir.
Davacı davalı ile arasında sözleşme ilişkisinin varlığını ve talep edilen alacakları ispat yükü altındadır.
Davacı vekili tarafından dava dilekçesi ile bir kısım delillere dayanılmış ise de, mahkememizce 30.11.2020 tarihli tensip zaptının 3 numaralı ara kararı ile davacı tarafa 6100 sayılı HMK’nun 318. Maddesi gereği delil olarak dayandığı belgeleri sunmak ve başka yerden getirtilecek delilleri için gerekli açıklamayı yapmak üzere iki haftalık kesin süre verildiği aksi takdirde bu delillere dayanmaktan vazgeçilmiş sayılacağı tarafına ihtar edilmiş olup, ihtarı içeren tensip zaptı davacı vekiline 09.12.2020 tarihinde tebliğ edilmiş verilen kesin süre de deliller ibraz edilmiş değildir. Davacı vekili 06.04.2021 tarihli dilekçesi ile delillerini ibraz etmiş olup, süresinden sonra delillerini sunmuştur. Bu durumda davacı yanın delillerine dayanmaktan vazgeçmiş sayılması gerekmektedir.
Verilen kesin süre içerisinde delillerini ibraz etmeyen davacının, davalı ile dava dışı şirketin aynı tüzel kişilik olduğunu , belirtilen alacakların varlığı ile bu alacaklardan davalının sorumlu olduğunu ispata dair üzerine düşen ispat yükünü yerine getirdiğinin kabulü mümkün değildir. Bu nedenle ispat edilemeyen davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 170,78 TL harçtan mahsubu ile bakiye 111,48 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran davacıya iadesine
3-)Davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına
4-)Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı yana ödenmesine
5-)Gider avansı bakiyesinin karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/05/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır