Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/63 E. 2021/894 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/63 Esas
KARAR NO : 2021/894

HAKİM:Murat BAŞ 218992
KATİP:Şükrü ÖNDER 155754

DAVA:Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:26/09/2019
KARAR TARİHİ:17/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 1993 yılından itibaren … bayii olarak faaliyet gösteren … A.Ş. bünyesinde ve iş yerinde davalı sigorta şirketinin acenteliğini yaptığını, davalı şirket tarafından … 2. Noterliği’nden 19/04/2019 tarihinde müvekkili şirkete keşide edilen … yevmiye no’lu ihtarname ile taraflar arasında yaklaşık 20 yıldır devam eden acentelik sözleşmesinin hiçbir haklı gerekçe sunulmadan feshedildiğini, feshi hiçbir şekilde kabul etmediklerini, fesih iradesini kabul etmedikleri yönünde davalı şirkete … 20. Noterliği’nden 10/05/2019 tarihli ve … yevmiye no’lu ihtarnameyi gönderdiklerini, bu ihtarnameye davalı şirket tarafından herhangi bir cevap verilmediğini, sözleşmenin tek taraflı feshinin olumsuz sonuçlarını gidermek amacıyla müvekkili şirketçe tamamen iyi niyetli taleplerle davalıyla irtibata geçildiğini, ancak hiçbir karşılık alınamadığını belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; fazlaya dair haklarını saklı tutarak davalı şirket tarafından sözleşmenin feshedilmesi sebebiyle doğan şimdilik 10.000,00-TL. tutarındaki zararı ile 10.000,00-TL. tutarındaki denkleştirme tazminatı alacağı olmak üzere toplam 20.000,00-TL.’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tazmin ve tahsiline, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ise cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında akdedilen acentelik sözleşmesinin 31. maddesinde sözleşmeden kaynaklanan ihtilaflarda İstanbul Mahkemeleri’nin yetkili olduğunun kararlaştırıldığını, bu nedenle mahkemenin yetkisine itiraz ettiklerini, esasa ilişkin olarak ise; müvekkili şirketin olağan fesih hakkını kullandığını, davacı tarafın portföy tazminatı talep etme hakkının mevcut olmadığını, acentelik sözleşmelerinde feshin olağan ve olağanüstü olmak üzere iki şekilde yapılabileceğini, TTK.’nun 121. maddesinde belirsiz süreli acentelik sözleşmesinin 3 (üç) ay önceden ihbarda bulunmak şartıyla ve hiçbir gerekçe gösterilmeksizin feshedilebileceğine ilişkin düzenleme bulunduğunu, müvekkili şirket tarafından davalı ile olan acentelik sözleşmesi ilişkisinin de anılan yasa maddesindeki 3 (üç) aylık ihbar süresine uyularak feshedildiğini, davacı acenteye … 2. Noterliği’nden keşide edilen 19/04/2019 tarihli ve … yevmiye no’lu ihtarname ile 3 (üç) aylık mehil verildiğini, verilen sürenin bitimini müteakip acentelik sözleşmesinin 22/07/2019 tarihi itibariyle feshedileceğinin ihtar edildiğini, müvekkili şirketin olağan fesih hakkını kullanmadığı kabul edilse dahi portföy geliştirme yükümlülüğünü yerine getirmeyen davacı acentenin acentelik sözleşmesinin müvekkili tarafından haklı nedenle feshedildiğinin kabul edilmesi gerektiğini, bu bağlamda davacı tarafın portföy tazminatına hak kazanamayacağını, yapılan ihtarlara ve uyarılara rağmen davacı tarafın sözleşmedeki yükümlülüklerine aykırı hareket ederek portföy geliştirme borcunu yerine getirmemesi ve diğer acentelerin üretim ortalamalarının altında üretim yapması nedeniyle acentelik sözleşmesinin feshedildiğini, bu feshin de tamamen haklı sebeplerle yapıldığını belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; öncelikle davanın yetkisiz mahkemede açılmış olması nedeni usulden reddine, mahkemece esasa girilmesi halinde davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasındaki sigorta acentelik sözleşmesinin davalı şirketçe haksız olarak feshedildiği iddiasıyla, davacı acente tarafından uğranıldığı ileri sürülen zararların tazmini ve portföy (denkleştirme) tazminatı istemlerine ilişkin olarak açılmış alacak davasıdır.
Dosyanın …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin verdiği 05/12/2019 tarihli, 2019/244 Esas – 2019/118 Karar sayılı yetkisizlik kararı üzerine mahkememize gönderildiği ve yukarıdaki esas numarasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
Davacı taraf delil olarak; taraflar arasında akdedilen ticari sözleşmeler, tarafların ticari defter ve kayıtları, tanık beyanı, taraflar arasındaki mail yazışmaları, … 2. Noterliği’nin 19/04/2019 tarihli ve … yevmiye no’lu ihtarnamesi, … 20. Noterliği’nin 10/05/2019 tarihli ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi, arabuluculuk son tutanağı, Yargıtay kararları, bilirkişi incelemesi, keşif ve sair her türlü hukuki delile dayanmıştır.
Davalı taraf ise delil olarak; 2005 ve 2015 tarihli Acentelik Sözleşmeleri, prim üretim artırımına ve portföy geliştirilmesine ilişkin olarak davacı şirkete 20/01/2017, 05/04/2018 ve 02/10/2018 tarihlerinde gönderilen ihtarlar, … 2. Noterliği’nin 19/04/2019 tarihli ve … yevmiye no’lu ihtarnamesi, … 2. Noterliği’nden gönderilen 31847 yevmiye no’lu fesihname, aynı ilçede faaliyet gösteren acenteye ait üretim dokümanları, acentelik sözleşmesinin feshinden sonra yenilenen poliçelerin dökümü, davacı acente tarafından düzenlenmiş olan poliçelerin listesi, fesihten önceki yıllara ilişkin üretim ve komisyon tutarları, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında düzenlenen emsal nitelikteki bilirkişi kök ve ek raporları, davalı şirketin ticari defter ve sistem kayıtları, e-postalar, bilirkişi incelemesi, keşif, tanık beyanı, yemin ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır.
Mahkememizce tüm deliller toplandıktan sonra 11/12/2020 tarihli ara karar ile davacı taraf iddiası, davalı taraf savunması, toplanan deliller ve tarafların ilişki dönemine ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilerek dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Bilirkişi kurulu tarafından tanzim edilerek dosyaya sunulan raporda özetle; davacı acente tarafından son 5 (beş) yıl içinde düzenlenen poliçelerin %39’unun zorunlu trafik sigortası poliçelerinden, %57’sinin ise kasko sigortası poliçelerinden oluştuğu, davacının ağırlıklı olarak sigortacının sözleşme yapmayı reddedemeyeceği, daha çok fiyat odaklı, ZMMS (zorunlu trafik sigortası) ve kasko poliçelerine aracılık ettiği, davalı sigorta şirketi için daha kârlı olarak nitelendirilebilecek diğer branşlar olan sağlık sigortası, mühendislik sigortası gibi poliçelerin ise toplamda yaklaşık %0,04 oranında olduğu, davacı acentenin portföyünden tanzim edilmiş poliçeler nedeniyle 5 (beş) adet farklı acente üzerinden poliçelerin düzenlendiği ve işbu acentelere toplamda 1.468,60-TL. komisyon ödemesi yapıldığı, bu ödemenin davacının marka değeri ve varlığı bir bütün olarak değerlendirildiğinde önemli menfaatin oluşmadığı, TTK.’nun 122. maddesi gereğince acentenin müşterileri sayesinde sözleşmenin sona ermesinden sonra da davalının komisyon ödemelerini devam ettirmesi ve davalının sigorta poliçe portföyü içerisinde önemli bir paya sahip olmayacağı için davalının önemli menfaatler elde etmediği, hakkaniyet açısından değerlendirme yapılabilmesi için davacı acentenin sözleşmenin feshinden sonra başka şirketlerle acentelik ilişkisine girip girmediğinin, girmişse çalıştığı komisyon oranlarının ve hak kazandığı komisyon miktarlarının, acentenin sağladığı portföyden yeni müşterilere geçiş yapılmasının sağlanıp sağlanmadığının bilinmesinin gerektiği, denkleştirme (portföy) tazminatı hesabında 3 (üç) aşamalı bir modelin uygulanmasının gerektiği, bu modelde; ilk aşamanın davacı münfesih acentenin kayıp tutarının (ileriye yönelik projeksiyon şeklinde) belirlenmesi, ikinci aşamanın bu kazanç ve kayba göre belirlenen tutarın hakkaniyet denetiminin yapılması, nihai olarak da üçüncü aşamanın ise üst sınır denetiminin yapılarak sonuca varılması olduğu, rapor içeriğinde bu üç aşama uygulanarak portföy tazminatı hesabının yapıldığı, TTK.’nun 122. maddesinin 1-a maddesi gereğince fesih sonrası davalının münfesih acentenin eski portföyünden önemli menfaatler elde etmediği, 1-c maddesi gereği davalı sigorta şirketinin portföy tazminatı ödemesinin hakkaniyete uygun olmayacağı, mahkemece heyetlerinin bu yöndeki görüşlerinin aksine bir kanaate ulaşılması durumunda ise davacı münfesih acentenin muhtemel komisyon gelir kaybının karşılığının 42.613,25-TL. olarak hesaplanmış olsa da davacı münfesih acentenin davalı sigorta şirketinden talep edebileceği tazminatın üst sınırının 34.125,00-TL. olabileceği şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulu raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı acente vekili tarafından 08/03/2021 tarihli dilekçe ile rapora karşı yazılı beyanda ve itirazda bulunulmuş, davacı vekili aynı dilekçesi ile belirsiz alacak davası olarak toplam 20.000,00-TL bedelle açtıkları dava değerini 14.125,00-TL. daha arttırarak 34.125,00-TL. yükselerek gerekli ıslah harcını da yatırmıştır. Davalı sigorta şirketi vekili ise 15/03/2021 tarihli dilekçe ile rapora karşı yazılı beyanda bulunularak davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Eldeki dava; taraflar arasında akdedilen sigorta acenteliği sözleşmesinin davacı sigorta şirketince tek taraflı olarak feshi nedeniyle, davacı acentenin uğradığını ileri sürdüğü zararlar ile denkleştirme (portföy) tazminatı zararının davalıdan tahsiline yöneliktir.
Genel olarak denkleştirme (portföy) tazminatı; acentelik sözleşmesi sona erdikten sonra, bu ilişkinin devamı boyunca acentenin kişisel gayretiyle yarattığı müşteri çevresinden müvekkilinin hâlen yararlanması, acentenin ise yararlanmaması nedeniyle uğradığı kaybın karşılığıdır. Sigorta acentesine denkleştirme ödenmesinin amacı; acentelik ilişkisinin devam etmesi halinde mevcut sigorta sözleşmelerinden elde edeceği fakat sigorta acenteliği sözleşmesinin sona ermesi ile mahrum kaldığı ücreti bir ölçüde telafi etmektir.
Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra sigorta şirketi sigorta acentesinin faaliyeti sonucu önemli menfaatler elde ediyor ve hakkaniyet de bunu gerektiriyorsa, sigorta acentesi sigorta şirketinden tazminat talep edebilir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 122. maddesinde; “Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra; a) Müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa, b) Acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve c) Somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa, acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir.” hükmü düzenlenmiş olup, denkleştirme tazminatı talep koşulları belirlenmiştir. Maddede aranan tüm koşulların birlikte yani bir arada gerçekleşmesi gerekir.
Öte yandan 5684 sayılı Sigorta Kanunu’nun 23/16. maddesi uyarınca sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra sigorta şirketi sigorta acentesinin faaliyeti sonucu önemli menfaatler elde ediyor ve hakkaniyet gerektiriyorsa, sigorta acentesinin sigorta şirketinden tazminat talep edebileceği düzenlenmiştir.
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler dikkate alındığında; sigorta acentelerinin denkleştirme (portföy) tazminatı talep edebilmesi için; -sigortacının acentelik ilişkisinin sona ermesinden sonra da acentenin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde etmesi, -hakkaniyetin denkleştirme ödenmesini gerektirmesi, -acentenin haklı bir nedene dayanmaksızın sözleşmeyi feshetmemiş olması ya da -kendi kusuruyla sözleşmenin feshine neden olmuş olmaması gerekir.
5684 sayılı Sigorta Kanunu’nun 23/16. maddesi hükmü, sigorta acentesinin denkleştirme talep edebilmesi için, -sözleşmenin sona ermesinden sonra da sigorta şirketinin, sigorta acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde etmesi şartını aramaktadır. Burada “sigorta acentesinin portföyü” ile kastedilen; acentenin aracılık ettiği veya akdettiği yeni sigorta sözleşmeleri ile kazandığı müşterilerdir. İşte sigorta acentesinin oluşturduğu bu portföy, sigorta şirketinin menfaatini oluşturur.
Sigorta şirketinin elde edeceği menfaatin önemli olup olmadığı hususu ise portföyün ekonomik değeri, sigorta acentesinin akdettiği yeni sigorta sözleşmelerinin sayısı ve bu sözleşmelerden elde edilen veya edilecek prim miktarı gibi hususlar dikkate alınarak belirlenebilir. Burada müvekkilin (yani davalı sigorta şirketinin) menfaatinin önemli olduğu hususunu ispat yükü davacı sigorta acentesindedir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 10/05/2017 tarihli 2016/2170 E. ve 2017/2780 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere; denkleştirme talebi için kanunun aradığı şartlar kümülatiftir. Bu bağlamda, öncelikle yeni müşteri çevresinin yaratıldığını, var olan müşterilerle ilişkinin geliştirilip genişletildiğini ve bu müşteriler sebebiyle sigorta şirketinin önemli menfaatler elde ettiğini ispat yükü davacı acente üzerindedir.
Taraflar arasında akdedilen Acentelik Sözleşmesi’nin “Sözleşmenin Süresi” başlıklı 29. maddesinde; “İşbu acentelik sözleşmesi 05/02/2015 tarihinden itibaren süresiz olarak yapılmıştır. Taraflardan her biri, 3 ay evvel Noter aracılığı ile veya iadeli taahhütlü bir mektup ile feshi ihbar etmek kaydıyla sözleşmeyi her zaman fesih edebilir. Ancak, acente yasal düzenlemelere, bu sözleşme hükümlerine ve şirketçe verilecek emir ve talimatlara uymazsa ve/veya diğer herhangi bir haklı sebep varsa şirket sözleşmeyi 3 aylık ihbar süresi aranmaksızın derhal feshedebilir…” şeklinde düzenleme mevcuttur. Sözleşmede yer alan bu maddeye göre; taraflar arasındaki acentelik sözleşmesi 3 (üç) ay önceden ihbar edilmek koşuluyla sözleşme taraflarınca her zaman feshedilebilir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 18/2 maddesi gereğince; her tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir. Bu yükümlülük altındaki tacirin, ticari işletmesi ile ilgili faaliyetlerinde düşüncesizliğinden veya deneyimsizliğinden söz edilemez. Basiretli bir iş adamı gibi hareket etme yükümlülüğü, tacirlerin ticari faaliyetleri ile ilgili yapacağı ticari sözleşmelerde de geçerlidir. Her tacirin basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümlülüğü çerçevesinde önüne gelen sözleşme içeriklerini ve sonuçlarını değerlendirmesi, akabinde sözleşmeyi imzalaması, eğer sözleşmedeki hükümler aleyhine sonuçlar doğurabilecekse bunu değerlendirerek gerekirse imzalamaması, imzalamış ise artık sonuçlarına katlanması gerekmektedir.
Somut olayda; davalı sigorta şirketi tarafından, davacı acenteye … 2. Noterliği aracılığıyla 19/04/2019 tarihinde keşide edilen … yevmiye no’lu ihtarnamede taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin 29. maddesine atıf yapılarak; “sözleşmenin 22/07/2019 tarihi itibariyle feshedileceği” hususu ihtar edilmiştir. Dosyada bir örneği bulunan tebligat parçasından anılan ihtarnamenin davacı acenteye 22/04/2019 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Davalı sigorta şirketi tarafından … 2. Noterliği’nden davacı acenteye gönderilen 31847 yevmiye no’lu fesihnamede ise; taraflar arasında akdedilen acentelik sözleşmelerinin 25/07/2019 tarihi itibarı ile feshedildiği ve sözleşmeye istinaden acenteye verilen vekaletnamedeki tüm yetkilerin aynı tarih itibariyle iptal edildiği açıkça bildirilmiştir. Böylece taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin davalı sigorta şirketi tarafından sözleşmenin 29. maddesine dayanarak tek taraflı olarak feshedildiği anlaşılmaktadır.
Denkleştirme (portföy) tazminatı talebinde bulunabilmek için sözleşmenin sona ermesi yeterli olup, sözleşmenin hangi sebeple sona erdiğinin herhangi bir önemi yoktur. Sözleşme; sürenin son bulması, iflas, ölüm, kısıtlama veya feshi ihbar gibi bir nedenle sona ermiş olabilir. (Sabih ARKAN, Ticari İşletme, 2015, s.228 ).
6102 sayılı TTK.’nun yukarıda belirtilen 122. maddesi uyarınca davacı acentenin davalı sigorta şirketinden denkleştirme (portföy) tazminatı talep edilebilmesi için aranan başlıca koşullar şunlardır: 1-Sözleşmenin sona ermesi, 2-Yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da “önemli menfaatler” elde edilmesi, 3-Acentenin ücret kaybına uğraması ve 4-Denkleştirme ödenmesinin hakkaniyete uygun olmasıdır.
Denkleştirme (portföy) tazminatı talep edilebilmesi için yasanın aradığı şartlar kümülatif niteliktedir. Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere denkleştirme tazminatı talep edilebilmesi için yasada aranılan tüm şartların birlikte oluşması gerekmektedir. Yasadan da açıkça anlaşıldığı üzere acentenin portföy tazminatına hak kazanabilmesi için başlıca iki şartı gerçekleştirmesi gerekir. Bunlar; müvekkilin sözleşme son bulsa dahi acentenin bulmuş olduğu yeni müşterilerden menfaat elde etmesi ve acentenin sözleşmesinin sona ermesinden dolayı kaybettiği ücretin varlığı halleri olup, bunların bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, öncelikle yeni müşteri çevresi yaratıldığını, var olan müşterilerle ilişkinin geliştirilip genişletildiğini ve bu müşteriler sebebiyle müvekkilinin (davalı sigorta şirketinin) önemli menfaatler elde ettiğini ispat yükü davacı acentenin üzerindedir.
Dosyada alınan 22/02/2021 tarihli bilirkişi kurulu raporu gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine ve dosyada mevcut belgelere uygun ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli olmakla mahkememizce benimsenerek hükme esas alınmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27/11/2018 tarihli, 2017/11-116 E. ve 2018/1794 K. sayılı ilamında da ifade edildiği üzere; denkleştirme (portföy) tazminatı, acentelik sözleşmesi sona erdikten sonra, bu ilişkinin devamı boyunca acentenin kişisel gayretiyle yarattığı müşteri çevresinden müvekkilinin hâlen yararlanması, acentenin ise yararlanmaması nedeniyle uğranılan kaybın karşılığıdır. Bir başka ifade ile denkleştirme (müşteri portföy tazminatı) sözleşmenin sona ermesi halinde, acentenin yeni bulduğu müşteriler sayesinde sözleşme ilişkisinin sona ermesine rağmen davalı şirketin önemli menfaatler sağlaması ile müşteri çevresini kaybeden ve ekonomik bakımdan güç durumda kalacak acentenin bu nedenle talep edebileceği bir tazminat niteliği taşımaktadır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, benimsenen bilirkişi kurulu raporu ile toplanıp değerlendirilen delillere göre; sözleşmenin ayakta kaldığı süreç içinde davacı acentenin düzenlediği poliçelerin %39’unun ZMMS (Zorunlu Trafik Sigortası), %57’sinin ise kasko sigortası poliçelerinden oluştuğu, bir başka ifade ile davacı acentenin düzenlediği poliçelerin yaklaşık %96’sının ağırlıklı olarak sigortacının sözleşme yapmayı reddedemeyeceği ve daha çok fiyat odaklı (yani fiyatın belirleyici olduğu) poliçeler olduğu, bu tür poliçelerde acentenin komisyon oranlarının acente bazında değil, genel olarak bütün acentelere uygulamak zorunda olduğu, bu sigorta türlerinde müşterilerin daha çok fiyat odaklı tercihlerinin söz konusu olduğu ve müşteri devamlılığının sınırlı olduğu, sigorta şirketlerinin zorunlu sigortalarda müşteri seçme şansının da çok fazla olmadığı, buna karşılık daha karlı, daha verimli ve sigorta şirketleri için daha cazip olan branşlardaki (örneğin sağlık sigortası, mühendislik sigortası vb.) payın sadece %0,04 düzeyinde olduğu, davacı acentenin denkleştirme (portföy) tazminatı talebinde bulunulabilmesi için müvekkilin (somut olayda davalı sigorta şirketinin) davacı acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde sözleşme ilişkisinin son bulmasından sonra dahi önemli menfaatler elde etmesi gerektiği, oysa somut olayda davacı acentenin düzenlediği poliçelerin yaklaşık %96’sının zorunlu sigorta türlerinden olan ZMMS ile … bayisinden kredi ile rehinli olarak 0 (sıfır) km araç alan müşterilerin mecburen yaptırmak zorunda oldukları KASKO poliçeleri olduğu, böylece davacı acente tarafından davalı sigorta şirketine kayda değer miktarda prim üretimi ve müşteri portföyü kazandırılmadığı, bir başka ifade ile davacı acentenin davalı sigorta şirketi lehine kayda değer müşteri çevresi yaratmadığı ya da müşteri çevresini genişletmesinin söz konusu olmadığı, davacının aracılık ettiği sözleşmeler gereğince ücretini de aldığı, acentelik sözleşmesinin feshi sonrasında davacı acentenin davalı sigorta şirketinden kaynaklı olarak ciddi miktarda bir portföy kaybının da bulunmadığı, davalı sigortacının acentelik ilişkisinin sona ermesinden sonra davacı sigorta acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaat elde etmediği, davalı sigorta şirketinin davacı acentenin aracılık ettiği veya akdettiği sözleşmeler dolayısıyla acentelik ilişkisinin sona ermesinden sonra kayda değer miktarda prim elde etmediği, sonuç olarak davacı acentenin davalı sigorta şirketinden kaynaklı portföy zararının bulunmadığı ve ileriye dönük olarak davalıdan mahrum kaldığı portföy (denkleştirme) tazminatı isteyemeyeceği, davacı acentenin somut olayda 6102 sayılı TTK.’nuın 122. maddesindeki yasal koşulların oluştuğunu, acenteliği döneminde yeni müşteri çevresi yaratıldığını ve/veya var olan müşterilerle ilişkinin geliştirilip genişletildiğini, bu müşteriler sebebiyle davalı sigorta şirketinin önemli menfaatler elde ettiğini ispatlayamadığı, böylece davacı acentenin davalıdan portföy (denkleştirme) tazminatı isteminde bulunamayacağı kanaatine varılarak aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken 59,30-TL. karar ve ilam harcının, yatırılan peşin harç ve ıslah harcı toplamı olan 420,78-TL. harçtan mahsubu ile bakiye 361,48-TL. harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabulucu ücretinin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
4-Davacının yapmış olduğu masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap olunan 5.118,75-TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan 57,80-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından geriye kalan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 17/11/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır