Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/615 E. 2022/224 K. 07.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/615 Esas
KARAR NO:2022/224

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:13/11/2020
KARAR TARİHİ:07/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın, yurt içi ve yurt dışında sigortacılık sektöründe faaliyet gösteren saygın bir sigorta şirketi olduğunu, mülkiyeti davalı … … Sanayi Ticaret Ltd Şti’ne ait olan … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde … numaralı poliçe ile Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası ile her türlü zarara karşı sigortalandığı, davalının maliki olduğu bahse konu sigortalı aracın, dava dışı … tarafından yasal sınırların fazlasıyla üstünde olacak biçimde alkol almış haldeyken sevk ve idare etmesi nedeniyle 08.11.2019 tarihinde meydana gelen kazada …, …, … plakalı araçlarda maddi zarara neden olduğunu, işbu kaza neticesinde müvekkili şirket tarafından maddi zarara uğramış olan dava dışı kişilere toplam 45.357,51-TL ödendiğini ve uğramış oldukları zararın giderildiğini, müvekkilinin, kazada zarar gören hak sahiplerine yapmış olduğu ödemeler neticesinde dava dışı hak sahiplerinin uğramış olduğu zararı karşılaması ertesinde zararın rücuen tazmini için kazaya sebebiyet veren davalıya 10.01.2020 düzenleme tarihli bildirim yazısı gönderildiğini ve söz konusu borcu yasal faizi ile birlikte ödemesi hususu bildirildiğini, davalı tarafından herhangi bir ödeme yapılmaması üzerine …. İcra Müdürlüğünün … Esas numaralı dosyası ile borçlu aleyhine icra takibi başlatıldığını, ancak davalının borca haksız ve mesnetsiz olarak itiraz etmesi üzerine zararın rücuen tazmini için işbu davayı açma zorunluluğu hasıl olduğunu belirterek; itirazın iptali ile takibin devamına %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, müvekkili şirketin dava konusu kazaya karışan … Plakalı aracı kaza tarihini de içine alan tarih aralığında uzun süreli araç kiralama sözleşmesi ile davayı ihbar ettiği (Kiracı) … isimli şahsa 20.09.2019 tarihi itibariyle uzun dönem kiraya verdiği, böylece araç üzerindeki işleten sıfatını kaybettiğini, 2918 Sayılı Kara Yolları Trafik Kanunu’nda “işleten” sıfatına kimlerin haiz olduğu ayrıntılarıyla açıklandığı, müvekkili sahip olduğu aracı kiralamakla işleten sıfatını kaybettiği, hal böyle iken aracın karışmış olduğu kazada, oluşan zararın tazmini için hasım olarak müvekkili şirketin gösterilmesi mümkün olmadığı, kazanın meydana geldiği tarihte araç üzerinde işleten sıfatı bulunmayan müvekkili şirketin dava konusu talepler hakkında sorumluluğu bulunmadığı, nitekim araç sahibinin işleten sıfatına sahip olması mutlak bir kural olmadığı, 2918 Sayılı Kanun’un 85. maddesi ile getirilen düzenleme doğan zarardan aracın işletenini sorumlu tuttuğu, aynı yasanın 3. maddesine göre ilgili kişi tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse bu kişi işleten sayılacağı, buradan hareketle motorlu bir aracı, kendi menfaat ve hesabına işleten, tehlike ve masraflarını üstlenen, araç üzerinde fiilen hakimiyet yetkisine sahip olan, aracın tahsis amacına yönelik olarak, sürekli, en genel niteliğiyle üstlenen kişi olduğu, bu suretle bir aracın verdiği zarardan, Kara Yolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesi ile bu araçtan yararlanan ve onun üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimsenin sorumlu tutulması sağlanmış olduğu, dava konusu olaydaki kazaya karışan araç hakkında yapılmış olan kiralama işlemi süre itibari ile yasal anlamda uzun süreli kabul edildiği ve boylece işleten sıfatı da kiralayana geçmiş olduğu, yerleşik Yargıtay içtihatları da İzah edilen beyanlarını doğruladığını belirterek; kaza tarihini de içine alan zaman diliminde uzun süreli araç kiralama sözleşmesi ile kiralanan sürücü …’ya ihbarına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Davacı taraf delil olarak; poliçe, ödeme dekontları, bildirim yazısı, araç sürücüsünün alkol seviyesinin tespitine dair belge, hasar dosyası, … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası, keşif, yemin, bilirkişi incelemesi, tanık ve he türlü yasal delillere dayanmıştır.
Davalı taraf delil olarak; araç kiralama sözleşmesi, kaza tespit tutanakları, trafik sicil kayıtları, sigorta kayıtları, kamera görüntüleri, keşif, yemin, bilirkişi incelemesi, tanık vs. Delillere dayanmıştır.
Mahkememizin 20/09/2021 tarihli celsesinde alınan ara karar uyarınca dosyanın; nöroloji uzmanı Dr. …, hukukçu bilirkişi Prof. Dr. … ve trafik bilirkişisi …’a tevdine karar verilmiş ve bilirkişiler sunmuş oldukları raporlarında: … plakalı aracın sürücüsü …’nın, meydana gelen trafik kazasında %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğunu,
… plakalı aracın sürücüsü …’ın, meydana gelen trafik kazasında kusurunun olmadığını,
… plakalı aracın sürücüsü …’un, meydana gelen trafik kazasında kusurunun olmadığını, … plakalı aracın sürücüsü …’ın, meydana gelen trafik kazasında kusurunun olmadığını, Trafik kazasının, meydana gelmesine, … plakalı aracın sürücüsü …’nın; münhasıran, 1,24 promil alkollü olmasının etkili olduğu, başka bir hususun kazaya etkili olmadığını, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları hükümlerinin Tazminatın “Azaltılması veya Kaldırılması Sonucunu Doğuran Haller” başlıklı 4. Maddesinin (a) ve (c) bentlerinin uygulanma ihtimalinin bulunduğu yönünde, 6754 sayılı Bilirkişilik Kanununun 3.maddesinin 2.fıkrası doğrultusunda, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Yönetmeliğinin ihlal edilen maddelerine atıfta bulunularak hukuki gerekçeli ve denetime elverişli olarak ve Alkolün kazaya etkisinin olup olmadığı hususu ve sigorta yönü de irdelenerek rapor sunmuşlardır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Takibin başlatıldığı …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası getirtilmiş, yapılan incelemede; davacı tarafça davalı borçlu hakkında davaya dayanak rücuen tazminat alacağının tahsili amacıyla ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük yasal süre içerisinde davalı borçlunun yetkiye, borca, faiz oranlarına, işlemiş faize, masraf ve tüm fer’ilerine vaki itirazı üzerine takibin durduğu ve yasal 1 yıllık süre içerisinde davacı tarafça, itirazın bertarafına yönelik dilekçede ileri sürülen nedenlerle eldeki davanın açıldığı görülmüştür.
Dava; sigortalısının karıştığı trafik kazası nedeniyle kazada zarar gören dava dışı hak sahiplerine ödeme yapan zorunlu mali mesuliyet sigorta şirketinin, davalı/sigortalısının alkollü olmasından bahisle ödenen tazminatın rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı yan cevap dilekçesi ile husumet itirazında bulunmuş; rücu talebine konu alacak miktarına itiraz etmemiştir.
Çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; davacının sigortalısına rücu hakkının bulunup bulunmadığı, davalının husumet itirazının yerinde olup olmadığı noktalarına ilişkindir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/1410 esas, 2018/4696 karar sayılı içtihadında;
”Olay tarihini kapsayan geçerli bir sigorta poliçesi mevcut olup işletenin işletenlik sıfatının kalkması sigorta poliçesinin geçerliliğini ortadan kaldırmaz, sigorta poliçesi ve poliçe nedeni ile davalının sorumluluğu (K.T.K. 20/d-94. md.-107. ve vs. md. açıklanan bazı durumlar ayrık olmak üzere) devam eder.
Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Poliçe Genel Şartlarının B.4/2.maddesinde “Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene rücu edebilir” hükmü mevcuttur. Şu halde, davacı söz konusu davayı ancak kendisiyle sözleşme yapan akidine karşı açabilecektir. Rıza hilafına bir durum olmadığından illiyet bağının kesilmesi söz konusu olmayıp aracı uzun süre kiralayan davalı şirketin işletenlik sıfatı devam ettiği gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir.” şeklinde tespitlere yer verilmiştir.
Nöroloji uzmanı, hukukçu bilirkişi ve trafik bilirkişisinden alınan bilirkişi heyet raporunda özetle; davacıya sigortalı … plakalı aracın sürücüsü …’nın meydana gelen trafik kazasında %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu, trafik kazasının, meydana gelmesine, … plakalı aracın sürücüsü …’nın münhasıran 1,24 promil alkollü olmasının etkili olduğu, başka bir hususun kazaya etkili olmadığına dair rapor sunulmuştur.
Tarafların iddia ve savunmaları, yukarıdan değinilen içtihat, üçlü bilirkişi raporu ile dosyamızda bulunan tüm bilgi ve belgeler bir arada değerlendirildiğinde; yukarıda değinilen Yargıtay içtihadı uyarınca davalıya ait olup kazaya karışan aracın uzun süreli kiraya verilmiş olmasının araç maliki davalının işleten sıfatını ortadan kaldırmadığı, bu nedenle davalının husumet itirazın yerinde olmadığı,
Bu bağlamda 08/11/2019 tarihinde, davalının maliki, davacının ise zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu … plakalı aracın karıştığı trafik kazasında, kaza nedeniyle zarar gören dava dışı hak sahiplerine davacı tarafından ödenen tazminatın, kazaya karışan … plakalı araç sürücüsünün alkollü olması nedeniyle araç maliki olan davalıdan rücuen tahsili amacıyla davacı tarafından başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemiyle işbu davanın ikame edildiği, davacı/sigortacının sigortalısına/davalıya rücu edebilmesi için meydana gelen kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana gelmiş olması gerektiği, bu doğrultuda nöroloji uzmanı, trafik/kusur ve hukukçu bilirkişilerden oluşan heyetinden alınan bilirkişi raporunda kazanın münhasıran davalıya ait aracın sürücüsünün alkollü olması nedeniyle alkol etkisi ile meydana geldiği ve … plakalı araç sürücünün % 100 kusurlu olduğunun tespit edildiği, icra takibine ve davaya konu alacak miktarının dosyaya sunulan ödeme belgelerine uygun ve kadri marufunda olduğu, alınan bilirkişi heyet raporunun Yargıtay kararları ışığında seçilen ve alanında uzman bilirkişiler tarafından hazırlanmış, dosyamız kapsamı ile uyumlu ve denetime elverişli olması nedeniyle anılan rapora itibar edilerek davacı/sigortacının TTK’nin 1472.maddesi uyarınca davalıya rücu hakkının bulunduğundan bahisle davanın kabulü ile davalının, ….İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasına vaki itirazlarının iptali ile takibin talepnamedeki koşullar ile devamına, alacak likit olduğundan, iptaline karar verilen kısmın % 20’si oranında hesaplanan 9.302,62 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelere binaen;
DAVANIN KABULÜ İLE;
1-Davalının, ….İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasına vaki itirazlarının iptali ile takibin talepnamedeki koşullar ile devamına,
2-Alacak likit olduğundan, iptaline karar verilen kısmın %20’si oranında hesaplanan 9.302,62 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 3.177,31-TL karar ve ilam harcının, başlangıçta yatırılan 561,76-TL peşin harçdan mahsubu ile 2.615,55- TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 561,76 -TL peşin harç, 54,40-TL başvuru harcı, 7,80-TL vekalet harcı ve 3.588,00-TL tebligat/posta/bilirkişi gideri olmak üzere toplam 4.211,96 -TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 6.846,70-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabulucu ücretinin davalıdan alınarak maliyeye gelir kaydına,
7-Davacı tarafça yatırılan ve harcanmayan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup ana hatları ile anlatıldı.07/03/2022

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı