Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/613 E. 2021/1060 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/613 Esas
KARAR NO :2021/1060

DAVA:Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtirazın İptali)
DAVA TARİHİ:13/11/2020
KARAR TARİHİ:22/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan “İtirazın İptali” davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka tarafından davalılardan …’ın müşterek ve müteselsil kefaletiyle diğer davalı … lehine açılan ve kullandırılan kredi hesaplarının 07/01/2019 tarihi itibarıyla kapatıldığını, kredi hesaplarının kapatıldığı ve borcun ödenmesi gerektiği hususlarını içeren ihtarnamenin ve hesap özetinin davalı borçlulara tebliğ edildiğini, ancak borcun davalı borçlularca ödenmediğini, bunun üzerine davalılar aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine geçildiğini, davalılar tarafından borca, yetkiye, faize, faiz oranına ve tüm fer’ilerine itiraz edildiğini, davalıların itirazlarının yasal dayanaktan yoksun ve haksız olduğunu belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; davalıların itirazlarının iptali ile takibin devamına, davalılar aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekâlet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi ve ekleri ile tensip zaptı davalılara usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalılar tarafından davaya karşı herhangi bir cevap verilmemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi’ne dayalı olarak davacı banka tarafından davalı asıl borçlu şirket ve diğer davalı kefil … aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyasıyla girişilen ilamsız icra takibine vaki itirazların İİK.’nun 67. maddesi gereğince iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı banka tarafından davalılar aleyhine icra takibi yapılıp yapılmayacağı, takip tarihi itibariyle davalıların davacı bankaya borcunun bulunup bulunmadığı, varsa miktarı ile işletilen faiz miktarı ve oranlarının sözleşme ve mevzuat hükümlerine uygun olup olmadığı, ayrıca icra inkar tazminatı koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Davacı taraf delil olarak; …. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı icra takip dosyası, Genel Kredi Sözleşmesi, ihtarname, hesap özeti, bilirkişi incelemesi ve diğer tüm yasal delillere dayanmıştır. Davalılar ise herhangi bir delil bildirmemiştir.
Mahkememizce …. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı icra takip dosyasının aslı celbedilerek dosyaya kazandırılmıştır. İcra dosyasının incelenmesinde; davacı banka tarafından davalılar aleyhine 76.107,08-TL. asıl alacak, 1.142,87-TL. temerrüt faizi, 57,12-TL. faizin %5 gider vergisi ve 751,15-TL. masraf olmak üzere toplam 78.058,22-TL. üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip talebinde borcun sebebi olarak “kredi sözleşmesi, ihtarname ve hesap özeti”’nin gösterildiği, ödeme emrinin tebliği üzerine davalılarca yasal süresi içerisinde ve 06/02/2019 havale tarihli dilekçelerle ayrı ayrı borca ve yetkiye itiraz edildiği, davalıların itirazı üzerine takibin durduğu, akabinde davacı banka vekili tarafından 13/11/2020 tarihinde huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
İİK.’nun 67/1 maddesi; “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliğ tarihinden itibaren 1 (bir) sene içinde mahkemeye başvurarak genel hükümler dairesinde alacağın varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” düzenlemesini getirmiştir. Bu yasal düzenleme doğrultusunda yapılan icra takibine borçlunun itiraz etmesi halinde davanın bir yıllık süre içinde açılması zorunludur. Bu süre hak düşürücü niteliktedir ve maddedeki bu sürenin başlaması için itirazın alacaklıya tebliği zorunludur. Yasada bu sürenin itirazın alacaklıya tebliğinden başlayacağı açıkça vurgulanmıştır. Yasa koyucu bu sürenin hak düşürücü süre olması, bu bağlamda hakkı söndüren bir süre olması nedeniyle alacaklının borçlunun itirazlarına tam olarak muttali olması, bunun da ancak itirazın tebliği yoluyla olacağını öngördüğünden sürenin tebligatla başlayacağını kabul etmiştir.
Davaya konu icra takip dosyasının tetkikinde; davalı/borçluların borca itiraz dilekçelerinin davacı/alacaklıya veya vekiline tebliğe çıkarılmadığı, borca itiraz dilekçesinin davacıya tebliğ edildiğine dair dosyada herhangi bir belgenin de bulunmadığı görülmüş, İİK.’nun 67/1 maddesinde öngörülen sürenin başlaması için itirazın alacaklıya tebliği zorunlu olduğundan, mahkememizce re’sen yapılan incelemede huzurdaki davanın 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar davalılarca icra dosyasına sunulan borca (ve yetkiye) itiraz dilekçelerinde takibin yapıldığı icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ise de; taraflar arasında akdedilen Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi’nin 13.4-e maddesi gereğince; bu sözleşmeden doğacak her türlü uyuşmazlıkların çözümlenmesinde İstanbul Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olacağı şeklinde yetki sözleşmesi yapılmış olup, 6100 sayılı HMK.’nun 17. maddesi gereğince yetki sözleşmesi ile belirlenen yerde takip yapılıp mevcut dava İstanbul’da açılmış olduğundan, ayrıca Yargıtay 19. HD.’nin yerleşik kararlarında da vurgulandığı üzere; müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzalayan davalı kefil … tacir olmasa dahi tacirler arasındaki yetki sözleşmesi 6102 sayılı TTK.’nun 7. maddesinde öngörülen teselsül karinesi gereğince davalı kefil yönünden de bağlayıcı olduğundan davalıların yetkiye yönelik itirazları mahkememizce yerinde görülmeyerek işin esasına girilmiştir.
Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK.) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası ile alacaklı; icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK.’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Davanın, başlatılan takibin ve vaki itirazın niteliği gereği, takipte talep edilen alacağın varlığı ile miktarını kanıtlama yükümlülüğü davacı (alacaklı) tarafa ait olduğundan, bu kapsamda davacı banka tarafından bildirilen deliller toplanmış, uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden mahkememizce 21/04/2021 tarihli duruşmada dosyanın konusunda uzman bankacı bilirkişiye tevdi edilerek; iddia, icra takip dosyası, taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesi hükümleri, davalıların icra dosyasına yaptığı itirazlar ile davacı banka kayıtları incelenmek suretiyle rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bankacı bilirkişi tarafından düzenlenerek mahkememize sunulan 27/08/2021 tarihli raporda özetle; davalı asıl borçlu … Ltd. Şti. ile davacı banka arasında 02/04/2015 tarihinde toplam 500.000,00-TL. limitli Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi’nin akdedilmiş olduğu, diğer davalı …’ın ise sözleşmeyi (GKS’yi) müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzalamış olduğu, 02/04/2015 tarihli Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi’nin akdinden önce 01/04/2015 tarihinde taraflar arasında Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi Ön Bilgi Formu’nun imzalanıp sözleşme içeriğinin tetkiki için sözleşmenin bir suretinin kredi lehtarına ve kefile sunulmuş olduğu, sözleşme içeriklerinin tetkik edilip uygun bulunması sonucunda anılan GKS’nin imzalanmış olduğu, davacı banka tarafından davalılara Gebze 6. Noterliği’nden 09/01/2019 tarihli – 01513 yevmiye sayılı ihtarnamenin gönderilmiş olduğu, ihtarnamenin … Ltd. Şti. adına yetkili Ahmet BAYBİR’e 11/01/2019 tarihinde, …’ın ise bizzat kendisine 11/01/2019 tarihinde teslim ve tebliğ edildiği, davalılara gönderilen hesap kat ihtarnamesinin borçlu adına tebliğ edilmiş olduğu kabul edildiğinden verilen 24 saat sürenin de ilavesiyle davalıların 13/01/2019 itibariyle temerrüde düşürülmüş sayılabilecekleri, 345-81027988 no’lu Taksitli Kredi Hesabı ile ilgili olarak; davalı adına 15/02/2017 tarihinde 24 ay vadeli, aylık taksiti 982,90-TL. olan 20.000,00-TL. tutarında, aylık %1,57, yıllık %18,84 faiz oranlı Taksitli Ticari Kredi Hesabı tahsis edilerek kullandırıldığı, davalının 17/10/2018 tarihli 20. taksitini ödediği, ancak başka taksit ödemesi yapılmadığı, davalının 17/10/2018 tarihinde son ödeme tarihinde ödenmeyen kalan borcunun 3.800,93-TL. olduğu, 90707108 no’lu Esnek Ticari (kredili mevduat) Kredi ile ilgili olarak ise; davalı asıl borçlu adına davacı bankanın Esnek Ticari Hesap Kredili Mevduat Hesabı açarak kullandırmış olduğu ve borç doğmuş olduğunun tespit edildiği, davalı adına ticari kredili mevduat hesabının 30/04/2018 tarihinde açıldığı, davalının esnek ticari hesabını yoğun bir şekilde kullandığı, tüm cari ödemelerini EFT, havale ve diğer ödemelerini bu hesap üzerinden gerçekleştirdiği, davalının kredili mevduat hesabı bakiyesinin 27/12/2018 tarihinde toplam 24.898,74-TL. bakiye borçlu olduğu, 4553 5970 0049 5372 no’lu kredi kartı ile ilgili olarak; devir nakit bakiyesinin 29.827,13-TL. olduğu, vadesi gelmemiş kalan borç tutarının olmadığı, davalının 29.827,13-TL. borçlu bulunduğu, 4553 5970 0600 0960 no’lu kredi kartı ile ilgili olarak; devir nakit bakiyesinin 16.763,57-TL. olduğu, dönem içi faiz tutarının 411,51-TL. olduğu, dönem içi faiz + BSMV’nin 10,17-TL. olduğu ve davalının toplam 17.185,25-TL. borçlu bulunduğu belirtilerek; sonuç olarak davacı bankanın 24/01/2019 takip tarihi itibariyle davalılardan 3.984,73-TL. asıl alacak (taksitli kredi), 24.898,74-TL. asıl alacak (kredili mevduat), 29.827,13-TL. asıl alacak (… card), 16.763,57-TL. asıl alacak (… card), 1.142,87-TL. temerrüt faizi, 57,12-TL. BSMV ve 751,15-TL. masraf olmak üzere toplam 77.425,31-TL. alacaklı olduğu, davacının toplam 78.058,22-TL. olan alacak talebinin tespitleri aşan kısmının uygun olmadığı, davacının borç tamamen ödeninceye kadar davalılardan (taksitli kredisi için) toplam 3.984,73-TL. olan asıl alacak üzerinden %28,26 oranında temerrüt faizi ve faiz üzerinden BSMV gider vergisi talep edebileceği, davacının borç tamamen ödeninceye kadar davalılardan (Kredili Mevduat ve … Kart kredisi için) toplam 71.489,44-TL. olan asıl alacak üzerinden %33,00 oranında (TCMB değişen oranlarda) temerrüt faizi ve faiz üzerinden BSMV gider vergisi talep edebileceği şeklinde görüş ve kanaat bildirmiştir.
Bilirkişi raporu dosya tarafların usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı banka vekili tarafından 06/09/2021 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporuna karşı yazılı beyanda bulunulmuş, davalılar vekili tarafından ise bilirkişi raporuna karşı her iki davalı yönünden de itirazda bulunularak itirazlar doğrultusunda ek rapor alınması talebinde bulunulmuştur. Mahkememizce 29/09/2021 tarihli duruşmada; dosyada alınan bilirkişi raporunun yargısal denetime uygun, hüküm kurmaya elverişli ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli olduğu kanaatiyle davalılar vekilinin ek rapor alınması yönündeki talebinin reddine karar verilmiştir.
Kefalet sözleşmesi; kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşmedir. Kefalet sözleşmesi, alacaklı ile kefil arasında kurulan ve alacaklıya kişisel güvence sağlayan bağımsız nitelikte bir borç ilişkisidir. Kefalet Sözleşmesi asıl borç akdinden ayrı ikinci derecede ve bağımsız bir sözleşmedir.
Bir kefaletin geçerli olabilmesi için; 1-yazılı şekilde yapılması, 2-kefilin sorumlu olacağı belirli bir miktarın açıkça gösterilmesi, 3-kefalet edilen borcun geçerli bir borç olması ve 4-kefilin medeni hakları kullanma ehliyetinin bulunması gerekir.
Kefalet sözleşmesi, kefil ile alacaklının karşılıklı ve birbirine uygun iradelerinin birleşmesi ile meydana gelir. Kefalet sözleşmesiyle kefil, asıl borçlunun borcunu alacaklıya karşı ifa edememesi tehlikesini kişisel olarak üstlenmektedir. Kefil, asıl borçlunun borcunu ödememesi durumda, söz konusu borçtan şahsen sorumlu olacağını taahhüt etmektedir. (Fahrettin ARAL – Borçlar Hukuku – Özel Borç İlişkileri – Ankara 2007, s. 437). Daha yalın bir anlatımla bu sözleşme ile kefil, borçlunun asıl borcu ifa edememesi riskini üzerine alır. (Özen, B.: Kefalet Sözleşmesi, İstanbul 2008, s. 6.)
Dosyada alınan bilirkişi raporu incelenip denetlenmiş, raporun bankacılık uygulamalarına, ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak tanzim edildiği, toplanan delillere, dosya kapsamına ve taraflar arasında akdedilen Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi’ne uygun olduğu, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunduğu saptanarak mahkememizce de benimsenmiştir.
Somut olayda; yukarıdaki açıklamalar ışığında taraflar arasında 02/04/2015 tarihinde 500.000,00-TL. tutarlı Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi akdedildiği, akdedilen sözleşmeyi (GKS’yi) davalılardan …’ın 500.000,00-TL. kefalet limiti ile ve müşterek borçlu – müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, davalı …’ın mevcut kefaletinin geçerli olduğu, kefilin müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olduğu sözleşme kapsamında kullandırılan tüm kredi borçlarının ödenmemesi nedeniyle kefalet limiti içerisinde diğer davalı (asıl borçlu) şirket ile birlikte sorumlu olduğu kanaatine varılmış, davada tarafların karşılıklı iddia ve itirazları, icra takip dosyası, dosyada alınan ve benimsenen bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirilmiştir.
Öte yandan 2004 sayılı İİK.’nun 67/2 maddesine göre; icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması, borçlunun da itirazında haksız olması yasal koşullardandır. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra takibine haksız olarak itiraz eden borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunların dışında alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 09/10/2019 tarihli, 2019/4054 Esas ve 2019/7699 Karar ve 04/06/2020 tarihli, 2020/2083 Esas ve 2020/2727 Karar sayılı ilamları)
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, incelenen icra takip dosyası, dosyada alınan ve mahkememizce de benimsenen bilirkişi raporu, toplanıp değerlendirilen delillere göre; taraflar arasında imzalanan Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi kapsamında, davacı banka tarafından davalılardan … Ltd. Şti.’ne GKS kapsamında ticari nitelikli krediler kullandırıldığı ve ticari nitelikli kredi kartları (… Card) verildiği, davalılardan …’ın ise kredi sözleşmesini müşterek borçlu – müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, davalı şirkete kullandırılan ticari kredilerin geri ödemelerinin zamanında yapılmaması üzerine davacı banka tarafından ihtarname keşide edilerek hesabın kat edildiği, ödenmeyen ticari nitelikteki kredi borçlarının tahsiline yönelik olarak 24/01/2019 tarihinde …. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalıların itirazları üzerine takibin durduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda dayanak ve gerekçeleriyle açıklandığı üzere; davacı bankanın davalılardan takip tarihi itibariyle 75.474,17-TL. asıl alacak, 1.142,87-TL. işlemiş temerrüt faizi, 57,12-TL. BSMV, 751,15-TL. masraf olmak üzere toplam 77.425,31-TL. tutarında alacağı bulunduğu, kefalet sözleşmesinin yasal unsurları taşıması nedeniyle geçerli olduğu, dava konusu Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi’ni toplam 500,000,00-TL. kefalet limitiyle müşterek borçlu – müteselsil kefil sıfatı ile imzalayan davalılardan gerçek kişi …’ın raporda hesaplanan borcun tamamından kefalet limiti ile sorumlu tutulması gerektiği, özetle; takip tarihi itibariyle davacı bankanın davalılardan toplam 77.425,31-TL alacağının bulunduğu ve bu miktara yönelik davalı borçluların itirazlarının haksız olduğu, asıl alacağın “taksitli krediden kaynaklanan” 3.984,73-TL.’lik kısmına takip tarihinden itibaren %28,26 oranında, “kredili mevduat ve … Card’tan kaynaklanan” 71.489,44-TL.’lik kısmına ise takip tarihinden itibaren %33 oranında temerrüt faizi yürütülmesi gerektiği anlaşılmakla; alacak likit ve belirlenebilir nitelikte bir para alacağı olduğundan, kabul edilen alacağın %20’si oranında hesaplanan icra inkar tazminatını da kapsar şekilde davanın kısmen kabulüne, davacı bankanın fazlaya dair istemin ise reddine ilişkin olarak aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile; davalıların …. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyasında 75.474,17-TL. asıl alacak, 1.142,87-TL. işlemiş temerrüt faizi, 57,12-TL. BSMV, 751,15-TL. masraf olmak üzere toplam 77.425,31-TL.’ye yönelik itirazlarının iptaline, asıl alacağın “taksitli krediden kaynaklanan” 3.984,73-TL.’lik kısmına takip tarihinden itibaren %28,26 oranında, “kredili mevduat ve … Card’tan kaynaklanan” 71.489,44-TL.’lik kısmına ise takip tarihinden itibaren % 33 oranında işleyecek temerrüt faizi ve bunların %5’i üzerinden BSMV uygulanmak suretiyle takibin talepnamedeki diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına, davacı tarafın fazlaya ilişkin isteminin ise reddine,
2-İtirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden %20 oranında hesaplanan 15.485,06-TL. icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 5.288,92-TL karar ve ilam harcından 1.333,04-TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 3.955,88-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Maliyeye gelir kaydına,
4-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabulucu ücretinin 10,70-TL’sinin davacıdan, 1.309,30-TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Maliyeye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 1.333,04-TL peşin harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 10.865,29-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 54,40-TL başvuru harcı, 7,80-TL vekalet harcı, 1.000,00-TL bilirkişi ücreti ve 155,00-TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.217,20-TL yargılama giderinin, kabul ve red oranına göre 1.207,34-TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalılar vekil ile temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 632,91-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,
9-Taraflarca yatırılan gider avansından geriye kalan kısmın karar kesinleştikten sonra ilgilisine iadesine,

Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalılar vekilinin yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/12/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.