Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/610 E. 2021/1034 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/610 Esas
KARAR NO :2021/1034

DAVA:İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:12/11/2020
KARAR TARİHİ:15/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan “İtirazın İptali” (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında mevcut ticari ilişkiden kaynaklı cari hesap borcunun süresinde ödenmemesi üzerine davalı şirket aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı borçlu şirket tarafından herhangi bir borcunun bulunmadığı iddiasıyla icra takibine itiraz edildiğini ve itiraz üzerine takibin durduğunu, davalı şirketin müvekkili şirketten kargo taşıma hizmeti aldığını, verilen hizmet karşılığında düzenlenen faturaların müvekkili şirketçe davalı-borçlu şirkete gönderildiğini, ancak fatura bedelinin davalı tarafça müvekkiline ödenmediğini, davalının itirazının haksız ve tamamen takibi uzatmaya yönelik olduğunu belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi ve ekleri ile tensip zaptı davalı şirkete usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı şirket tarafından davaya karşı herhangi bir cevap verilmemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında kargo taşımacılığından kaynaklı ticari ilişkiden doğan cari hesap borcunun davalı şirket tarafından ödenmemesi üzerine, davacı şirketçe davalı aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın, İİK.’nun 67. maddesi gereğince iptali istemine ilişkindir.
Davacı taraf delil olarak; …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyası, cari hesap ekstresi, müvekkili şirketin evrak, kayıt ve defterleri, bilirkişi incelemesi, yemin, ikrar, Yargıtay kararları ve sair yasal delillere dayanmıştır. Davalı taraf herhangi bir delil sunmamıştır.
Mahkememizce …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasının aslı celbedilerek incelenmiştir. İcra takip dosyasının incelenmesinde; davacı şirket tarafından 23/01/2020 tarihinde 30.037,36-TL. asıl alacağın tahsili için davalı şirket aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, Örnek 7 nolu ödeme emrinin davalı şirkete 24/01/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu vekili tarafından 29/01/2020 tarihli dilekçe ile ve yasal süresi içerisinde borca itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durduğu, sonrasında 12/11/2020 tarihinde ve 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine harca esas değer olarak 30.037,36-TL. gösterilmek suretiyle huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı görülmüştür.
Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası ile alacaklı; icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Mahkememizce yargılama sırasında davalı şirketin kayıtlı olduğu … Vergi Dairesi’ne müzekkere yazılarak tarafların ilişki dönemine ait BA ve BS formlarının gönderilmesi istenmiştir. İlgili Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından dosyaya gönderilen BA ve BS kayıtlarının dosya içerisine alındığı görülmüştür. Davalıya ait BA-BS formlarının mahkememizce incelenmesinde; davacı şirket ile davalı şirket arasında süregelen bir ticari ilişkinin mevcut olduğu, davalı şirketin davacı şirket tarafından adına düzenlenen faturaları kayıtlı bulunduğu vergi dairesine bildirdiği görülmüştür.
Davanın, başlatılan takibin ve vaki itirazın niteliği gereği, takipte talep edilen alacağın varlığı ile miktarını kanıtlamak yükümlülüğü davacı tarafa ait olduğundan, bu kapsamda davacı tarafça bildirilen deliller toplanmış, mahkememizce icra takip dosyası getirilerek dosyaya kazandırılmış, takibe ve davaya dayanak faturalar ve cari hesap ekstresinin dosyada görülmüş, 01/10/2021 tarihli ara karar ile uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden, karayolu taşımacılığı konusunda uzman bilirkişi … ile SMMM bilirkişi …’dan oluşan bilirkişi kurulu marifetiyle bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmasına karar verilmiştir.
İnceleme günü ve saatine ilişkin 01/10/2021 tarihli “ara karar” dosya taraflarına tebliğ edilmiş, taraflara inceleme gün ve saatinde ticari defter ve kayıtlarını mahkememize ibraz etmeleri, eğer inceleme günü ve saatinde defterlerini hazır edemeyecekler ise en geç inceleme gün ve saatine kadar ticari defter ve kayıtlarının bulundukları yerleri bildirmeleri için inceleme gününe kadar kesin süre verilmesine karar verilmiş, aksi takdirde defter ibrazından kaçınmış sayılacakları hususu açıkça ihtar edilmiştir. Bu konuda davalı şirkete usulüne uygun olarak ve gerekli ihtaratı içeren tebligat ve ara karar tebliğ edilmesine karşın, davalı şirket ticari defter ve belgelerini incelenmek üzere mahkememize sunmamıştır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16/01/2017 tarihli, 2016/2630 Esas ve 2017/258 Karar sayılı kararında vurgulandığı üzere; mahkemece tacir olan taraflara ticari defterlerini sunmaları için kesin süre verilmesi halinde davacı taraf ticari defterlerini öngörülen sürede ibraz etmesine karşın davalı taraf ticari defterlerini mahkemeye sunmaz ise artık davacı tarafın usulüne uygun tutulan ticari defterleri onun (davacının) lehine delil niteliğini haizdir. Davacının icra takibine konu ettiği tutarlar eğer davacının usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerinde yer almakta ise (kayıtlı ise) bu durumda davalı tarafın ticari defterlerini ibrazdan kaçınmış olması nedeniyle ispat yükü kendisinde olan tarafın (davacının) ticari defterleri davacı lehine delil olacaktır.
Bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen dosyaya sunulan raporda özetle; davacı şirket defterlerinin Maliye Bakanlığı onaylı olarak e-defter şeklinde tutulduğu, e-defter beratlarının kanuni sürelerde alındığı, envanter defterlerinin noter tasdiklerinin zamanında ve yasalara uygun sürelerde yaptırıldığı, ticari defter kayıtlarının V.U.K ve muhasebe standartlarına uygun tutulduğu, adı geçen kayıtların bir birleriyle örtüştüğü, kayıtlarda kazıntı, silinti bulunmadığı, ticari defterlerin sahibi lehine delil hakkına haiz olduğu, cari hesap ekstresi dökümlerinin incelenmesinde her iki taraf arasında ticari bir ilişki bulunduğunun anlaşıldığı, davacı şirketin davalı şirketi … kod no.lu müşteriler hesabında takip ettiği, cari hesap dökümlerindeki fatura numaralı, tarihleri ve tutarlarının davalı tarafa tahakkuk ettirilen dava konusu faturalarla bire bir örtüştüğü, yevmiye kayıt numaraları, tarihleri ve tutarlarının davalı tarafa tahakkuk ettirilen dava konusu faturalarla bire bir örtüştüğü, yevmiye kayıt numaralı ile adı geçen faturaların ticari defter kayıtlarına yevmiye kayıt numaralı ile kaydedildiklerinin görüldüğü, bu kayıtların neticesinde davacı şirketin 26/11/2019 tarihinde 30.037,36-TL davacı şirketin davalı şirketten alacaklı olduğunun tespit edildiği, yıl sonunda bu tutarın muhasebe kayıtlarına uygun şekilde şüpheli alacaklar hesabına aktarıldığı, enventar defteri devirlerinden de aynı miktarın 2020 yılına devredildiği, orada da davalı tarafın davacı tarafa 30.037,36-TL borçlu olduğunun göründüğü, faturaların e-fatura olarak tanzim edildiği, bu nedenle karşı tarafın faturadan bilgisi olduğu, davalı şirketin mükellefi bulunduğu … Vergi Dairesi tarafından mahkemeye gönderilen ilgili aylara ait BA ve BS belgelerinde davalı şirketin ilgili faturaları hesaplarına aldığı, davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarını sunmadığı, davacı şirketin davalı şirket ile cari ilişkiden kaynaklanan 01/01/2019 – 17/01/2020 tarihleri arasındaki cari hesap ekstresi neticesinde davalıdan 30.037,30-TL. alacaklı olduğunun tespit edildiği, taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı nedeniyle davacı şirketin takip tarihi itibariyle davalıdan asıl alacak tutarı üzerinden %13,75 ve değişen oranlarda avans faiz isteyebileceği, davaya konu alacağa ilişkin düzenlenen faturaların kargo sevkiyat hareketliliklerinde farklı zamanlarda, farklı adreslere ve farklı alıcılara toplamda 2.591 adet kargo sevkiyatı yapıldığı, yapılan bu sevkiyatların alıcılarına teslim edildiği, taşıma hizmetinin yerine getirildiğinin görüldüğü, gönderi dökümleri incelendiğinde davacı şirketin taşıma konusunda sorumluluğunun eksiksiz ve kusursuz yerine getirildiği, davalı tarafın kargo hizmetini eksik, hasarlı, zayi vb nedenlerle yerine getirilmediğine dair davacıya yönelik her hangi bir itirazına da rastlanmadığı, davalının itirazının hangi nedenlerden kaynaklandığının belirsiz olduğu, davacı şirketin taşıma konusunda sorumluluğunu kusursuz olarak yerine getirdiği, sonuç olarak davacı şirketin davalı şirketten aradaki cari hesap ekstresinden kaynaklanan 23/01/2020 tarihli takip tarihi itibariyle 30.037,36-TL. alacaklı olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulu raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı vekilince 30/11/2021 tarihinde rapora karşı yazılı beyanda bulunulmuştur. Bilirkişi kurulu raporu davalı şirkete tebliğ edilmesine karşın, davalı şirket tarafından bilirkişi kurulu raporuna karşı herhangi bir beyan ve itirazda bulunulmamıştır.
6100 sayılı HMK.’nun 281/1 maddesine göre; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.” HMK.’nun 281. maddesinin gerekçesinde ise maddede rapora itiraz için taraflara tanınmış bulunan 2 haftalık sürenin kesin süre olduğu ve hak düşürücü bir nitelik taşıdığı ifade edilmektedir. Dolayısıyla, taraflar bu süre içerisinde bilirkişi raporuna karşı itirazlarını dile getirmezlerse bilirkişi raporu itiraz etmeyen taraf yönünden kesinleşir, yani itiraz etmeyen taraf artık rapora itiraz olanağını tümüyle kaybeder. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da bilirkişi raporuna yasal süresi içinde itiraz edilmemesi halinde diğer taraf yönünden usulü müktesep hakkın doğacağı belirtilmektedir.
Dosyada alınan bilirkişi kurulu raporu mahkememizce incelenip denetlenmiş, raporun dosyada toplanan delillere, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere uygun olduğu görülmüştür. Ayrıca raporun yargısal denetime uygun ve hüküm kurmaya elverişli olduğu saptanmış, raporda yer alan teknik değerlendirme ve hesaplamalar mahkememizce benimsenerek hükme esas alınmıştır.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere; BA ve BS formları, ticarî defter kavramı içerisine girmektedir. Mahkememizce davalı şirketin kayıtlı olduğu … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden celbedilen BA formları incelenmiş, gelen BA formlarına göre davalının dava ve takip konusu faturaları kayıtlı olduğu vergi dairesine beyan ettiği, davacı tarafın ticari defterleri ile dayanağı yardımcı defterlerin birbirini teyit ettiği görülmüştür. Sonuç olarak mahkememizce davalı şirketin davacı şirketten kargo hizmetini eksiksiz olarak aldığı kanaatine varılmıştır.
Öte yandan 2004 sayılı İİK.’nun 67/2 maddesine göre; icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması, borçlunun da itirazında haksız olması yasal koşullardandır. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra takibine haksız olarak itiraz eden borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunların dışında alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 09/10/2019 tarihli, 2019/4054 Esas ve 2019/7699 Karar ve 04/06/2020 tarihli, 2020/2083 Esas ve 2020/2727 Karar sayılı ilamları).
İddia, borca itiraz dilekçesi, icra takip dosyası davalı şirkete ait BA formları ile tüm dosya kapsamının ve mahkememizce benimsenen bilirkişi kurulu raporunun birlikte değerlendirilmesinde; taraflar arasında kargo taşımacılığından kaynaklı ticari ilişkinin mevcut olduğu, davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen ve takibe konu yapılan faturaların taraflar arasındaki taşıma ilişkisindan kaynaklandığı, davalı şirketin davacı şirketçe adına tanzim edilen faturaları teslim aldığı, davalı şirketin faturaları BA formları ile kayıtlı bulunduğu … Vergi Dairesi’ne beyan ettiği, davacı tarafın bilirkişi incelemesi için defter, kayıt ve belgelerini dosyaya ibraz ettiği, ancak davalı tarafın mahkememizce verilen kesin süreye ve yapılan ihtarata rağmen ticari defterlerini ibrazdan kaçındığı, ispat yükü kendisinde olan davacı tarafın ticari defterlerinin lehine delil olduğu, davacı şirketin taşıyıcı sıfatıyla taahhüt ettiği kargo taşımacılığı hizmetini yerine getirdiği, davalı şirketin ise takip konusu faturalara konu edilen taşıma hizmetlerini davacı taşıyıcıdan aldığı, bu nedenle davalı şirketin davacıdan aldığı taşıma hizmetine karşılık olarak ücret ödeme borcunu yerine getirmesi gerektiği, davacı şirketin TTK. Hükümleri uyarınca tuttuğu ve kayıt altına almış olduğu ticari defterlerinde davalı şirket adına düzenlediği faturalardan kaynaklı olarak davalıdan icra takip tarihi itibariyle 30.037,36-TL. alacağı bulunduğu, davalı şirketin ise davacıya olan borcunu ödediğini kanıtlayamadığı, davacı tarafça dosyaya sunulan ticari defter, kayıt ve belgelere göre düzenlenerek hükme esas alınmasında sakınca görülmeyen ve mahkememizce de benimsenen bilirkişi kurulu raporunda tespit edilen miktara göre taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı olarak davacı şirketin davalıdan takip tarihi itibariyle 30.037,36-TL. tutarında alacaklı olduğu, sonuç olarak davalı şirketin bu miktara (30.037,36-TL.’ye) yönelik itirazlarının haksız olduğu anlaşılmakla itirazın iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %13,75 oranını geçmemek üzere avans faizi uygulanmak suretiyle takibin talepnamedeki diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına, ayrıca İİK.’nun 67/2 maddesinde düzenlenen icra inkar tazminatının amacı alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik haksız itirazları önlemek olduğundan ve mahkememizce kabul edilen faturaya dayalı alacak likit ve itiraz da haksız olduğundan, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatını da kapsayacak şekilde davanın kabulüne ilişkin olarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile; davalı şirketin …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında 30.037,36-TL. asıl alacağa yönelik itirazının iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek (yıllık %13,75 oranını geçmemek üzere) avans faizi uygulanmak suretiyle takibin talepnamedeki diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına,
2-İtirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden %20 oranında hesaplanan 6.007,47 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 2.051,85-TL karar ve ilam harcından 512,97-TL peşin harç + icraya yatırılan harcın mahsubu ile geriye kalan 1.538,88-TL harcın davalıdan alınıp maliyeye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 2.702,67-TL (54,40-TL başvuru harcı, 512,97-TL peşin harç + icraya yatan harç, 7,80-TL vekalet harcı, 2.000,00-TL bilirkişi ücreti, 127,50-TL tebligat, posta ücreti) yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabulucu ücretinin davalıdan alınarak maliyeye gelir kaydına,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından geriye kalanın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/12/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır