Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/589 E. 2021/694 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/589
KARAR NO:2021/694

DAVA:İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:03/02/202
KARAR TARİHİ:29/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile dava dışı … … San. ve Tic. A.Ş. arasında temlik sözleşmesi akdedildiğini, davalı şirket ile temlik eden şirket arasında … model 270 watt … ürünün satımı ile ilgili olarak 22/08/2017 tarihinde satış sözleşmesi imzalandığını, dava dışı temlik veren şirketin ürünleri davalı şirkete teslim etmesine rağmen davalı şirket tarafından ürünlerin bedelinin ödenmediğini, müvekkili şirketçe temlik sözleşmesinden sonra …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davalı şirket aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin icra dosyasında borca ve ferilerine itiraz ettiğini, davalı tarafın itirazının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek itirazlarının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20 ‘den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili ise cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davacıya temlik eden şirket arasında 22/08/2017 tarihinde 10 ayrı sözleşme akdedildiğini, müvekkili şirket tarafından sözleşme gereği tüm edimlerinin yerine getirildiğini, yapılması gereken ödemelerin yapıldığını, temlik eden dava dışı şirket tarafından sözleşmede belirtilen sürede sözleşme konusu ürünlerin üretim, temin ve tesliminin yapılmadığını, dolayısıyla bütün güneş enerji izinleri, sahaları kullanıma ve satışa hazır şekilde sadece temlik eden tarafından yüklenilen edimleri yerine getirerek güneş panellerini teslim etmesini bekleyen müvekkilinin bu sebeple ve günlük olarak zarara uğramaya başladığını, bu zararın yüz binlerce doları bulduğunu, davacı tarafça müvekkili aleyhine haksız ve kötü niyetli olarak icra takibi başlatıldığını, icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinin yetkili olduğuna dair kuralın itirazın iptali davalarında bulunmadığını, icra dairesinin yetkisine itiraz edilmemesinin o yerdeki mahkemeyi itirazın iptali davası yönünden yetkili hale getirmeyeceğini, HMK.’da düzenlenen genel yetki kurallarının işlerlik kazanacağı ticari aranacak borç zımnında kalan haksız dava konusu ile müvekkilinin ticari yerleşim adresinin … olması sebebiyle görevli ve yetkili mahkemenin … Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, işbu sebeple ayrıca yetki itirazında bulunduklarını, yetki itirazlarının kabul edilerek davanın usulden reddedilerek dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesini, ayrıca dilekçede açıklanan diğer sebeplerle haksız ve mesnetsiz davanın reddine, davacı taraf aleyhine %40’dan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın İİK.’nun 67. maddesi gereğince iptali istemine ilişkindir.
Davacı taraf delil olarak, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası, temlik sözleşmesi, 22/08/2017 tarihli satış sözleşmesi, …/… numaralı arabuluculuk tutanağı, fatura ve sevk irsaliyesi, temlik eden şirketin davalı şirket için tutmuş olduğu cari hesap ekstresi, dava taraflarının ticari defterleri, dava dışı temlik edenin ticari defter ve kayıtları, Yargıtay kararları, tanık, bilirkişi, isticvap, yemin deliline dayanmıştır.
Davalı taraf ise delil olarak; 22/07/2017 tarihli sözleşme, 22/11/2017 tarihli sözleşme, … 25. Noterliği’nin 26/01/2018 tarihli ve … yevmiye nolu ihtarnamesi, noterlik kayıtları, sevk, taşıma, teslim tesellüm evrakları ve irsaliyeler ile benzeri kayıtlar, ödeme kayıtları ve banka kayıtları, taraflar arasındaki mail, mektup ve sair yazışma ve görüşme kayıtları, ticari defter, kayıt, yazışma ve dökümler, tanık, bilirkişi incelemesi, …. ATM’nin … Esas sayılı dosyası, …. ATM’nin … Esas sayılı dosyası, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ve mahkememizin … Esas sayılı dosyası, keşif ve her türlü yasal delile dayanmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda verilen 17/06/2020 tarih, … E. ve … K. sayılı kararda özetle; “…davalı şirket vekilinin süresinde yapmış olduğu yetki itirazının yerinde bulunduğu ve yetkili mahkemeyi seçme hakkını usulünce kullandığı gözetilerek, davalının yetki itirazının kabulü ile dava dilekçesinin mahkememizin yetkisizliği nedeniyle reddine, davaya bakmaya … Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin yetkili olduğuna…” karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine dosya İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmiştir. İstanbul BAM. 13. Hukuk Dairesi tarafından verilen 22/10/2020 tarihli, 2020/1386 E. ve 2020/1187 K. sayılı kararda özetle;
“…Somut olayda, davalı vekili cevap dilekçesinde; derdestlik itirazı, yetki itirazı ve tahkim itirazında bulunmuştur.
HMK.nun 137.maddesinde; (1) Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır. Mahkeme ön incelemede öncelikle dava şartları (HMK m.114-115) ve sonra ilk itirazlar incelenir (HMK m.116-117).
Somut olayda, davalı vekilinin cevap dilekçesinde ileri sürdüğü derdestlik itirazı dava şartlarından olup, HMK’nın 117/2. madde hükmü uyarınca ilk itirazlardan olan yetki ve tahkim itirazının, bu dava şartından sonra incelenmesi gerekmesine göre, HMK. 115/1 maddesi uyarınca da Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler, hükmü uyarınca da mahkemece …. ATM.’nin … Esas sayılı dosyası incelenerek HMK 114/1-ı maddesinde düzenlenen derdestlik dava şartının gerçekleşip gerçekleşmediği yönünde olumlu veya olumsuz bir karar verilmeden yetkinin kesin olmadığı hâllerde ilk itirazlardan olan yetki itirazının dava şartlarından önce değerlendirilerek yetkisizlik kararı verilmesi yerinde görülmemiştir.
HMK’nın 297/2 maddesine göre mahkemenin tarafların taleplerinin her biri hakkında karar vereceği düzenlenmiş olup, yine 297/1-c. fıkrasına göre gerekçe yazılması zorunlu bulunmaktadır.
HMK’nın 297. maddesine uygun olarak verilmeyen kararın istinaf aşamasında denetlenmesine imkan bulunmamaktadır.
Sonuç itibariyle, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle derdestlik dava şartlarından olup, ilk itirazlardan olan yetki itirazının, HMK’nın 117/2. madde hükmü uyarınca bu dava şartından sonra incelenmesi gerektiği halde dava şartından önce yetki itirazının incelenip yetkisizlik kararı verilmesi yerinde olmayıp, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, dava şartlarından olan derdestlik itirazı karara bağlanmadan karar verildiğinden…” denilmek suretiyle mahkememizce verilen kararın HMK’nun 353/1-a4 maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilmiştir.
Sonrasında dosya yukarıdaki esasa kayedilmiş ve tensiple birlikte taraflara duruşma günü usulünce tebliğ edilmiş, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası celbedilerek incelenmiştir.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dava dosyasında; 09/10/2019 tarihinde verilen … Esas – 2019/963 Karar sayılı kararla mahkemenin yetkisizliğine karar verildiği, bu kararın usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edildiği ve 24/12/2019 tarihinde kesinleştiği, sonrasında ise aynı mahkemece verilen 24/01/2020 tarihli ek kararla davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği görülmüştür.
Derdestlik yani davanın görülmekte olması, 6100 sayılı HMK.’nun 114/1-ı maddesinde dava şartı olarak düzenlenmiştir.
Dava şartı olan derdestlik nedeni ile davanın reddi için üç koşulun birlikte bulunması gerekmektedir. Bunlar; davanın daha önce aynı veya başka bir mahkemede açılmış olması, birinci davanın görülmekte olması ve daha önce açılmış ve görülmekte olan dava ile ikinci davanın yani bu davanın aynı olması koşuludur.
Bu dava ile görülmekte olan başka bir davanın aynı dava olduğunu söyleyebilmek için ise, maddi anlamda kesin hüküm gibi her iki davanın taraflarının, konusunun ve dava sebeplerinin aynı olması gerekir. Dava sebebinden maksat ise hukuki sebepler değil davanın dayanağını teşkil eden vakıalardır.
Usul hükümlerine göre davanın açılmamış sayılma kararı yasa yolu açık bir karar ise de, derdestlik yönünden kararın kesinleşmesini aramaya gerek yoktur. Zira derdestlik; 18/09/1996 tarihli, 1996/19-461 Esas ve 1996/607 Karar sayılı Yargıtay HGK kararına göre; dosyanın işlemden kaldırılması tarihinden itibaren 3 (üç) aylık süre ile sınırlıdır. Bu süre hak düşürücü süredir. Ancak, davanın açılmamış sayılmasını gerektiren şartların doğumu ile dava kendiliğinden ortadan kalkar ve artık derdest olmaktan çıkar. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 04/06/2018 tarihli, 2015/18728 E. ve 2018/5816 K.) Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21/10/2015 tarihli, 2013/22-2090 E. ve 2015/2329 K. ve 19/09/2018 tarihli, 2017/11-97 E. ve 2018/1336 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
Somut dosyada her ne kadar davalı tarafça derdestlik itirazında bulunulmuş ise de; …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasında verilen yetkisizlik kararı sonrası verilen ek kararla davanın açılmamış sayılmasına dair karar verildiği dikkate alındığında, davanın açılmamış sayılmasını gerektiren şartların doğumu ile dava kendiliğinden ortadan kalktığından ve dava derdest olmaktan çıktığından huzurdaki davanın açıldığı tarih olan 03/02/2020 tarihi itibariyle artık ortada derdest bir davanın bulunmadığı kanaatine varılarak davalı yanın derdestlik itirazının reddine karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01/02/2012 gün ve 21011/10-642 Esas, 2012/38 Karar sayılı ilamında da açıkça belirtildiği üzere, uyuşmazlığın çözümü için öncelikle hukuk yargılamasının amacı ve davada menfaat (hukuki yarar) kavramları hakkında açıklama yapılmasında yarar bulunmaktadır.
Medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunmasıdır. Davacının dava açmakta hukuk kuralları tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalı ve davacı mahkemeyi gereksiz yere uğraştırmamalıdır (A., Ramazan; aktaran: Hanağası, Emel: Davada Menfaat, … 2009, önsöz VII).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24/06/1992 gün ve 1992/1-347 E., 1992/396 K. ve 30.05.2001 gün ve 2001/14-443 E., 2001/458 K. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere buna hukuki korunma (himaye) ihtiyacı da denir (Rechts-schutzbedürfnis). Mahkemelerden hukuki himaye istenmesinde, himayeye değer bir yarar olmalıdır.
Öte yandan, bu hukuksal yararın, “hukuki ve meşru”, “doğrudan ve kişisel”, “doğmuş ve güncel” olması gerekir (Hanağası, Emel: Davada Menfaat, … 2009, s.135).
Mülga 1086 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönem içinde öğreti ve yargısal kararlar, dava açarken hukuki yararın bulunması gereğini, “dava şartı” olarak kabul etmiştir. Bu şart, “dava konusuna ilişkin genel dava şartlarından biri” olup, davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi ve esas hakkında hüküm verilebilmesi için varlığı gerekli olduğundan “olumlu dava şartları” arasında sayılmaktadır. Nitekim, aynı görüş, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24/11/1982 gün ve 1982/7-1874 E.-914 K.; 05//06/1996 gün ve 1996/18-337 E.-542 K.; 10/11/1999 gün ve 1999/1-937 E.-946 K. ve 25/05/2011 gün ve 2011/11-186 E. 2011/352 K. sayılı kararlarında da, benimsenmiştir.
01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda öğreti ve yargısal kararların bu uygulaması aynen benimsenerek, davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması “Dava Şartları” başlıklı 114. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendinde açıkça dava şartları arasında sayılmıştır.
Dava açmaktaki hukuki yarar; hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olmalı, bu yarar dava açan hak sahibi ile ilgili olmalı ve dava açıldığı sırada halen mevcut bulunmalıdır. Ayrıca açılacak davanın, ortaya çıkacak tehlikeyi bertaraf edecek nitelikte olması gerekir. Bir kimsenin hakkına ulaşmak için mahkeme kararının o an için gerekli olması durumunda hukuki yararın olduğundan sözedilebilir. Bir mahkeme kararına ihtiyaç yoksa hukuki yarardan söz edilemez (Pekcanıtez, H./Atalay, O./Özekes, M.: Medeni Usul Hukuku, … 2011, s.297).
Somut olayda davalı taraf davacının işbu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını ileri sürmüş ise de; dosya kapsamına ve dava konusu talebin ileri sürülüş biçimine göre alacağına kavuşmak gayesi güden davacı tarafın, davalı yanın itirazı üzerine duran takibin devamını sağlamaya yönelik olarak açtığı huzurdaki itirazın iptali davasını açmakta hukuki yararının bulunduğu kanaatine varıldığından, davalı tarafın hukuki yarar dava şartı yokluğuna yönelik itirazlarının da reddine” karar vermek gerekmiştir.
Böylece İstanbul BAM. 13. Hukuk Dairesi’nin 22/10/2020 tarihli, 2020/1386 E. ve 2020/1187 K. sayılı kararı gereği mahkememizce dava şartları yönünden gerekli incelemeler yapılmış ve dava şartlarının tamam olduğu kanaatine varılmıştır.
Diğer yandan 6100 sayılı HMK.’nun 116. maddesinde ilk itirazlar düzenlenmiştir. İlk itirazlar ise süreye tabi olup, davaya cevap süresi olan 2 hafta içerisinde ileri sürülmeleri gerekir.
HMK.’nun 116/1-a maddesine göre mahkemenin yetkisinin kesin olmadığı hallerde yetki itirazı ilk itiraz olarak ileri sürülebilir.
HMK.’nun 117/1. maddesine göre ise ilk itirazların yasal cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yasal süresi içerisinde ileri sürülen yetki itirazı mahkemece kabul edilirse yetkisizlik kararı verilir. Yetki itirazı eğer süresi içerisinde ileri sürülmez ise yetkisiz mahkeme artık yetkili konumuna gelerek davayı görüp karara bağlar.
Somut dosyada dava dilekçesi ile ekleri ve tensip tutanağı davalı şirkete usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı şirket vekili tarafından yasal süresi içerisinde dosyaya sunulan cevap dilekçesinde ilk itirazlardan olan yetki itirazında bulunmuştur. Bu nedenle dava şartlarınran sonra mahkememizce davalı tarafın yetki itirazının değerlendirilmesi gerekmiştir.
Huzurdaki dava itirazın iptali davasıdır. Menfi tespit ve istirdat davaları yönünden geçerli olan icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinin yetkili olduğuna dair kural itirazın iptali davaları yönünden geçerli değildir. Davalı borçlu tarafından icra dairesinin yetkisine itiraz edilmemiş olması, takibin yapıldığı yer mahkemesini itirazın iptali davası bakımından yetkili hale getirmez. Dolayısıyla davalı borçlu icra takip dosyasında yetki itirazında bulunmasa dahi itirazın iptali davasına cevap süresi içerisinde ilk itiraz olarak yetki itirazında bulunabilir.
HMK.’nun 6/1 maddesine göre; genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Tüzel kişilerin yerleşim yeri aksi belirtilmedikçe işlerinin idare edildiği merkezidir. Özel hukuk tüzel kişilerinin sicile kayıtlı oldukları yer yerleşim yeri sayılır. HMK.’nun 10/1 maddesine göre ise sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.
Somut olayda dosya kapsamına göre huzurdaki davanın tarafları arasındaki uyuşmazlık; yazılı temlik sözleşmesi ile davacı şirket tarafından dava dışı … … San. ve Tic. A.Ş.’den temlik alınan faturalardan doğan alacaktan kaynaklanmaktadır. Buna göre somut olayda davanın temelini oluşturan icra takibinin dayanağı fatura olup, dava bu niteliği itibariyle bir miktar para alacağına ilişkindir. Hal böyle olunca 6098 sayılı TBK.’nun 89/1 maddesi ve 6100 sayılı HMK.’nun 10. maddesi uyarınca alacaklı davacının muamele merkezinin bulunduğu yer icra dairesi ve mahkemesi de yetkilidir. HMK.’nun 10. maddesinde düzenlenen mahkemenin yetkisi özel yetkiye ilişkin bir düzenleme olup; davacı, davasını özel veya genel yetkili mahkemelerden herhangi birinde açabilir.
Dosya kapsamında mevcut davalı şirkete ait firma sicil bilgilerine göre; davalı şirketin ticaret sicil adresi … Mah., ….Cad., No:39 …/…’dır. Yani somut olayda, davalı şirketin yerleşim yeri … olup, HMK.’nun 6/1 maddesi gereğince genel yetkili mahkeme … Mahkemeleri’dir. Ayrıca taraflar arasındaki uyuşmazlık temlik alınan faturalardan doğan bir miktar para alacağından kaynaklandığından, TBK’nun 89/1 ve HMK.’nun 10. maddeleri gereğince para borçları alacaklının yani davacının yerleşim yerinde ifa edileceğinden, davacı şirketin ticaret sicil adresi de … Mah., … Sok., …, …-Apt., No:54/14 …/İSTANBUL olduğundan İstanbul Anadolu Mahkemeleri de yetkilidir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 19. maddesinde;
“(1) Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir.
(2) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.
(3) Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir.
(4) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Bir dava için birden fazla (genel ve özel) yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiç birisinde açmaz ve yetkisiz bir mahkeme de açar ise, o zaman seçme hakkı davalı yana geçer. Somut dosyada davalı şirket vekili, süresinde sunduğu cevap dilekçesinde yetkili mahkemenin … Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, dosyanın yetkisizlik kararı verilerek … Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesini açıkça talep etmiştir. Mevcut bu durum karşısında ve yukarıda açıklanan nedenlerle davalı şirket vekilinin süresinde yapmış olduğu yetki itirazının yerinde bulunduğu ve yetkili mahkemeyi seçme hakkını usulünce kullandığı gözetilerek dava dilekçesinin yetkisizlik sebebiyle reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davada, davalının yetki itirazının kabulü ile dava dilekçesinin Mahkememizin yetkisizliği nedeniyle reddine,
2-Davaya bakmaya … Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin yetkili olduğuna,
3-Karar kesinleştiğinde ve süresi içerisinde başvuru halinde dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesine,
4-Harç ve yargılama giderinin yetkili mahkemece değerlendirilmesine, HMK 331/2. maddesi gereğince davaya başka bir mahkemede devam edilmediği taktirde talep halinde harç ve yargılama giderinin ve gider avansının harcanmayan kısmının mahkememizce karar altına alınmasına,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı kanunla değişik geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 29/09/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır