Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/568 E. 2021/769 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/678 Esas
KARAR NO:2021/676

DAVA:İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:08/12/2020
KARAR TARİHİ:22/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın … Şubesi ile davalılardan … … … ve Ticaret Limited Şirketi arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmeleri’ne istinaden davalı şirkete krediler kullandırıldığını, davalılardan …’nun ise anılan GKS’yi müşterek borçlu-müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kredi borçlarının zamanında ödenmemesi üzerine müvekkili banka tarafından hesapların kat edilerek davalı borçlulara 09/05/2019 tarihinde yazılı ve iadeli taahhütlü olarak ihtarnameler gönderildiğini, ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine muaccel olan alacağın tahsili amacıyla davalılar aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı borçlular tarafından icra takibine ve borca haksız olarak itiraz edildiğini, davalıların itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; davalı borçlular tarafından …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, dava tarihi itibariyle mevcut 29.590,00-TL. gayrinakit alacakları yönünden ise depo taleplerinin kabulüne, nakdi alacaklar bakımından davalılar aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi ve ekleri ile tensip zaptı davalılara usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine karşın davalılarca davaya karşı herhangi bir cevap verilmediği gibi, davalılar duruşmalara da katılmamışlardır.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava; Genel Kredi Sözleşmesi’nden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olarak davacı banka tarafından …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davalılar aleyhine girişilen ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK.’nun 67. maddesi gereğince iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı banka tarafından davalılar aleyhine icra takibi yapılıp yapılmayacağı, takip tarihi itibariyle davalıların davacı bankaya borcunun bulunup bulunmadığı, varsa miktarı ile işletilen faiz miktarı ve oranlarının sözleşme ve mevzuat hükümlerine uygun olup olmadığı, ayrıca icra inkar tazminatı koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Davacı taraf delil olarak; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası, Genel Kredi Sözleşmeleri, ihtarnameler, arabuluculuk son tutanağı, bilirkişi incelemesi ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır. Davalılar ise herhangi bir delil sunmamışlardır.
Mahkememizce …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasının aslı celbedilerek dosyaya kazandırılmıştır. İcra takip dosyasının incelenmesinde; davacı banka tarafından davalılar aleyhine 25/06/2019 tarihinde 48.137,23-TL. kredi, 34.510,00-TL. iade edilmeyen çek yaprağı depo bedeli olmak üzere toplam 82.647,23-TL. üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, Örnek-7 nolu ödeme emrinin davalılara 05/07/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalılar adına vekilleri Av. … tarafından 11/07/2019 tarihinde ve yasal süresi içerisinde tüm borç miktarına, faize ve fer’ilerine itiraz edildiği, davalıların itirazı üzerine takibin durduğu, davacı banka vekili tarafından ise 08/12/2020 tarihinde ve 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde 48.137,23-TL. nakit alacak, 29.590,00-TL. gayrinakit alacak üzerinden huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK.) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası ile alacaklı; icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK.’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Davanın, başlatılan takibin ve vaki itirazın niteliği gereği, takipte talep edilen alacağın varlığı ile miktarını kanıtlama yükümlülüğü davacı (alacaklı) tarafa ait olduğundan, bu kapsamda taraflarca bildirilen deliller toplanmış, uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden mahkememizce 01/05/2021 tarihli ara karar ile dosyanın bankacı bilirkişiye tevdi edilerek; davacı taraf iddiası, davalı taraf savunması, icra dosyası ve tarafların dilekçeleri ile ekindeki belgeler incelenmek suretiyle rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bankacı bilirkişi… tarafından düzenlenerek mahkememize sunulan 02/08/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; dava konusu alacak tutarının davacı … … A.Ş. ile davalı asıl borçlu … … …. Ltd. Şti. arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmelerine istinaden davalı şirkete kullandırılan “Taksitli Ticari Kredi” ile “Çek Karnesi” borcundan kaynaklandığı, davalı asıl borçlu bakımından takip tarihi itibariyle yapılan hesaplama sonucunda davacı bankanın davalı şirketten taksitli ticari krediler nedeniyle 47.204,75-TL. asıl alacak, 1.991,18-TL. faiz ve 99,56-TL. BSMV olmak üzere toplam 49.295,49-TL. nakit ve iade edilmemiş 17 adet çekin banka sorumluluk tutarından kaynaklanan 34.510,00-TL. gayri nakit alacağının bulunduğu, davacı banka tarafından takip talebinde ise sadece kat tarihindeki 48.137,23-TL.’lik asıl alacak tutarı ile 34.510,00-TL. gayrinakit alacak tutarının talep edildiği, dolayısıyla davacının kat tarihi ile takip tarihi arasındaki dönem için faiz talebinde bulunmadığı, bu durumda taleple bağlı kalınarak davacı banka tarafından sadece hesap kat tarihi itibariyle hesaplanan 47.204,75-TL.’lik asıl alacak tutarı ile 34.510,00-TL. gayri nakit borcun deposunun talep edilebileceği, davalılardan kefil …’nun taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmelerinde toplam 550.000,00-TL. limitle geçerli kefaletinin bulunduğu, adı geçen kefilin davalı asıl borçlu ile birlikte 12/05/2019 tarihinde temerrüde düştüğü, asıl borçlu için takip tarihi itibariyle hesaplanan ve davalı kefilin de kefalet limiti içinde kalan 47.204,75-TL. asıl alacak tutarından ve 34.510,00-TL. gayri nakit borcun deposundan adı geçen …’nun müşterek borçlu – müteselsil kefil olarak sorumlu tutulabileceği, davacı bankanın kat ihtarı ekinde yer alan dava konusu taksitli ticari kredi hesap özetinde, temerrüt faiz oranının %45,00 olarak gösterildiği, takip talebinde ise %60,00 faiz oranı üzerinden temerrüt faizi talep edildiği, söz konusu oranlardan davacı bankaca T.C. Merkez Bankası’na bildirimi yapılan en yüksek cari faiz oranı olan %45,00 faiz oranının esas alınarak temerrüt faizinin talep edildiğinin anlaşıldığı, ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 02/05/2019 tarihli, 2017/1650 E. ve 2019/507 K. sayılı emsal kararında bankalarca T.C. Merkez Bankası’na bildirilen ancak müşterilerine uygulamadıkları akdi faizlerin temerrüt faizinin tespitinde esas alınamayacağının ve sözleşmede temerrüt faiz oranı da belirlenmemişse krediye uygulanan akdi faiz oranının esas alınarak temerrüt faiz oranının tespit edilmesi gerektiği görüşünde olduğu, bu durumda dava konusu krediye uygulanan faiz oranının %16,20 olduğu, sözleşmenin 22. maddesi uyarınca takipten itibaren dava konusu ticari kredinin asıl alacak tutarı için %32,40 (%16,20+%16,20) faiz oranı üzerinden temerrüt faizi talep edilebileceği şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bankacı bilirkişi tarafından düzenlenen rapor dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, taraflarca rapora karşı herhangi bir beyan ve itirazda bulunulmamıştır.
6100 sayılı HMK.’nun 281/1 maddesine göre; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.” HMK.’nun 281. maddesinin gerekçesinde ise maddede rapora itiraz için taraflara tanınmış bulunan 2 haftalık sürenin kesin süre olduğu ve hak düşürücü bir nitelik taşıdığı ifade edilmektedir. Dolayısıyla, taraflar bu süre içerisinde bilirkişi raporuna karşı itirazlarını dile getirmezlerse bilirkişi raporu itiraz etmeyen taraf yönünden kesinleşir, yani itiraz etmeyen taraf artık rapora itiraz olanağını tümüyle kaybeder. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da bilirkişi raporuna yasal süresi içinde itiraz edilmemesi halinde diğer taraf yönünden usulü müktesep hakkın doğacağı belirtilmektedir.
Kefalet sözleşmesi; kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşmedir. Kefalet sözleşmesi, alacaklı ile kefil arasında kurulan ve alacaklıya kişisel güvence sağlayan bağımsız nitelikte bir borç ilişkisidir. Kefalet Sözleşmesi asıl borç akdinden ayrı ikinci derecede ve bağımsız bir sözleşmedir.
Bir kefaletin geçerli olabilmesi için; 1-yazılı şekilde yapılması, 2-kefilin sorumlu olacağı belirli bir miktarın açıkça gösterilmesi, 3-kefalet edilen borcun geçerli bir borç olması ve 4-kefilin medeni hakları kullanma ehliyetinin bulunması gerekir.
Kefalet sözleşmesi, kefil ile alacaklının karşılıklı ve birbirine uygun iradelerinin birleşmesi ile meydana gelir. Kefalet sözleşmesiyle kefil, asıl borçlunun borcunu alacaklıya karşı ifa edememesi tehlikesini kişisel olarak üstlenmektedir. Kefil, asıl borçlunun borcunu ödememesi durumda, söz konusu borçtan şahsen sorumlu olacağını taahhüt etmektedir. (Fahrettin ARAL – Borçlar Hukuku – Özel Borç İlişkileri – Ankara 2007, s. 437). Daha yalın bir anlatımla bu sözleşme ile kefil, borçlunun asıl borcu ifa edememesi riskini üzerine alır. (Özen, B.: Kefalet Sözleşmesi, İstanbul 2008, s. 6.)
Dosyada alınan bilirkişi raporu incelenip denetlenmiş, raporun bankacılık uygulamalarına, ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak tanzim edildiği, toplanan delillere, dosya kapsamına ve taraflar arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmesi’ne uygun olduğu, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunduğu saptanarak mahkememizce de benimsenmiştir.
Somut olayda; yukarıdaki açıklamalar ışığında taraflar arasında 15/02/2016, 25/05/2016 ve 04/04/2017 tarihlerinde ayrı ayrı 100.000,00-TL., 150.000,00-TL. ve 300.000,00-TL. (Toplamda 550.000,00-TL.) tutarlı geçerli Genel Kredi Sözleşmeleri (GKS’ler) akdedildiği, akdedilen sözleşmeleri davalılardan …’nun müşterek borçlu – müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, davalı …’nun mevcut kefaletinin geçerli olduğu, kefilin müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olduğu sözleşme kapsamında kullandırılan kredi borçlarının ödenmemesi ve çek karnelerinin teslim edilmemesi nedeniyle kefalet limiti içerisinde diğer davalı (asıl borçlu) şirket ile birlikte sorumlu olduğu kanaatine varılmış, davada tarafların karşılıklı iddia ve itirazları, incelenen birleşen davaya dayanak takip dosyası, alınan ve benimsenen bilirkişi raporu, toplanıp hep birlikte değerlendirilmiştir.
Öte yandan 2004 sayılı İİK.’nun 67/2 maddesine göre; icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması, borçlunun da itirazında haksız olması yasal koşullardandır. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra takibine haksız olarak itiraz eden borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunların dışında alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 09/10/2019 tarihli, 2019/4054 Esas ve 2019/7699 Karar ve 04/06/2020 tarihli, 2020/2083 Esas ve 2020/2727 Karar sayılı ilamları)
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, incelenen icra takip dosyası, dosyada alınan ve mahkememizce de benimsenen bilirkişi raporu, toplanıp değerlendirilen delillere göre; taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmeleri kapsamında, davacı banka tarafından davalılardan … … … ve Ticaret Limited Şirketi’ne GKS’ler kapsamında ticari nitelikli krediler kullandırıldığı ve çek karneleri verildiği, davalılardan …’nun ise kredi sözleşmelerini müşterek borçlu – müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, davalı şirkete kullandırılan ticari kredilerin geri ödemelerinin zamanında yapılmaması üzerine davacı banka tarafından ihtarname keşide edilerek hesabın kat edildiği, ödenmeyen ticari nitelikteki nakdi ve gayrinakdi kredi borçlarının tahsiline yönelik olarak …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, davalıların itirazları üzerine takibin durduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda dayanak ve gerekçeleriyle açıklandığı üzere; davacı bankanın davalılardan takip tarihi itibariyle 47.204,75-TL. asıl alacak, 1.991,18-TL. faiz ve 99,56-TL. BSMV olmak üzere toplam 49.295,49-TL. nakit ve iade edilmemiş 17 adet çek nedeniyle bankanın sorumluluk tutarı olan 34.510,00-TL. gayri nakit alacağının bulunduğu, ancak davacı banka tarafından nakdi alacağı yönünden takip talebinde sadece asıl alacak talebinde bulunduğu, davalı borçlulardan takipte işlemiş faiz ve BSMV talebinde bulunmadığı, gayri nakit alacağı yönünden ise dava dilekçesinde sadece 29.590,00-TL. talep ettiği, bu nedenle taleple bağlılık ilkesi gözetilerek davacı bankanın davalılardan takip tarihi itibariyle sadece 47.204,75-TL. nakdi alacak ile 29.590,00-TL. çek depo bedeli (gayrinakdi) alacak talebinde bulunabileceği, kefalet sözleşmesinin yasal unsurları taşıması nedeniyle geçerli olduğu, dava konusu Genel Kredi Sözleşmeleri’ni toplam 550,000,00-TL. kefalet limitiyle müşterek borçlu – müteselsil kefil sıfatı ile imzalayan davalılardan gerçek kişi …’nun raporda hesaplanan borcun tamamından kefalet limiti ile sorumlu tutulması gerektiği, özetle; takip tarihi itibariyle davacı bankanın davalılardan 47.204,75-TL. nakdi alacağının bulunduğu, bunun yanında gayri nakdi alacak kalemi olan çek depo bedelinden dolayı da davacı bankanın davalılardan 29.590,00-TL. talep etmekte haklı olduğu, gerek nakdi kredilerden dolayı gerek çek sorumluluk bedeline yönelik olarak bilirkişi raporunda hesaplanan alacak miktarına yönelik davalı borçluların itirazının haksız olduğu ve İİK.’nun 67. maddesi gereğince itirazın iptalinin gerektiği anlaşılmakla; kabul edilen nakdi alacak likit ve belirlenebilir nitelikte bir para alacağı olduğundan, kabul edilen alacağın %20’si oranında hesaplanan icra inkar tazminatının da davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, kabul edilen kısım dışında kalan davacı bankanın fazlaya dair istemin ise reddine ilişkin olarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; davalıların …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında; 47.204,75 TL. nakdi nitelikteki asıl alacağa yönelik itirazlarının ayrı ayrı iptali ile asıl alacağa yıllık %32,40 oranında temerrüt faizi ile bu faizin %5’i oranında BSMV yürütülmek suretiyle takibin talepnamedeki diğer kayıt ve şartlarla devamına, davacı tarafın fazlaya ilişkin istemlerinin reddine,
2-İtirazın iptaline karar verilen 47.204,75-TL. nakdi alacak üzerinden %20 oranında hesaplanan 9.440,95-TL. icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Davacının talebi ile bağlı kalınarak gayrinakdi talep bedeli olan 29.590,00-TL’nin faiz getirmeyen bir hesapta davalılarca depo edilmesine,
4-Nakdi alacak yönünden alınması gerekli 3.224,56-TL karar ve ilam harcından 822,07-TL peşin ve icraya yatan harcın mahsubu ile geriye kalan 2.402,49-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile maliyeye gelir kaydına,
5-Gayrinakdi alacak yönünden alınması gerekli 59,30-TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile maliyeye gelir kaydına,
6-Davacı tarafından yatırılan 822,07-TL peşin harç ve icraya yatan harç toplamının davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan toplam 1.214,95-TL. (54,40-TL başvuru harcı, 7,80-TL vekalet harcı, 1.000,00-TL bilirkişi ücreti, 152,75-TL tebligat ve posta gideri) yargılama giderinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
8-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 11.016,62-TL (6.936,62-TL nakdi yönden + 4.080,00-TL gayrinakdi yönden) vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yatırılan gider avansının geriye kalanın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/09/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır