Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/523 E. 2022/381 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/523 Esas
KARAR NO :2022/381

DAVA:İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:07/10/2020
KARAR TARİHİ:13/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı aleyhine, üyesi bulunduğu müvekkili kooperatife olan aidat ve kooperatif genel kurul kararlarıyla üyelerden toplanmasına karar verilen ara ödemelerden kaynaklanan borçları nedeniyle …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun vekili aracığıyla borca ve feri’lerine haksız bir şekilde itiraz ederek icra takibinin durmasına sebebiyet verdiğini belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ise cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı kooperatifin … numaralı üyesi iken 29/05/2017 tarihinde … 1. (…) Noterliği’nde yapılan hisse devri sözleşmesi ile kooperatifteki üyelik hissesini …’a devrettiğini, davalı kooperatifin de kendisine yapılan bildirimden sonra 30/05/2017 tarihli 49 numaralı kararı aldığını, müvekkili aleyhine takip yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, üyeliğini devreden müvekkilinin üyelik hisse devir sözleşmesinden dönmediğini, dolayısıyla üyelik haklarını devreden müvekkilinin kooperatif hissesi üzerinde artık herhangi bir hakkının dolayısıyla kooperatife herhangi bir borcunun da kalmadığını belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; davanın reddine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; davalının üyesi bulunduğu davacı konut ve yapı kooperatifine olan aidat ve genel kurulu kararıyla üyelerden toplanmasına karar verilen ara ödemelerden doğduğu iddia edilen birikmiş borcun tahsiline yönelik olarak davacı kooperatifçe davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla girişilen ilamsız icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
Davacı taraf delil olarak; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası, …Sitesi KYK Ana Sözleşmesi, muhasebe ve üye aidat ödemelerine ilişkin yönetim ve genel kurul kararları, davalı üyeye ilişkin kayıtlar, ödemelere ilişkin banka kayıtları, makbuz vb. belgeler, bilirkişi incelemesi, öğreti, tanıklar, yemin, Yargıtay kararları ve ilgili her türlü yasal delile dayanmıştır.
Davalı taraf ise delil olarak; kooperatif kayıtları, hisse devri sözleşmesi, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası, bilirkişi incelemesi, Yargıtay içtihatları ve her türlü yasal delile dayanmıştır.
Mahkememizce …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasının aslı celbedilerek incelenmiştir. İcra dosyasının incelenmesinde; davacı kooperatif vekili tarafından 17/10/2019 tarihinde davalı aleyhine 42.630,00-TL. asıl alacak ve 6.187,95-TL. gecikme faizi olmak üzere toplam 48.817,95-TL. üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, Örnek-7 no’lu ödeme emrinin davalıya 25/10/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafından vekili vasıtasıyla sunulan 30/10/2019 tarihli dilekçe ile takibe itiraz edildiği, borçlunun itirazı üzerine takibin durduğu, akabinde alacaklı kooperatif vekili tarafından 07/10/2020 tarihinde harca esas değer olarak 48.817,95-TL. gösterilmek suretiyle ve 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
İcra İflas Kanunu’nun 67/1 maddesine göre; takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren 1 (bir) sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası ile alacaklı; icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK.’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Mahkememizce deliller toplandıktan sonra, taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü özel ve teknik bilgi gerektirdiğinden, 14/07/2021 tarihli duruşmada; iddia, savunma, toplanan deliller, kooperatif kayıtları ve karar defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilerek dosya kooperatifler mevzuatından kaynaklı nitelikli hesaplamalar konusunda uzman bilirkişi …’e tevdi edilmiştir.
Bilirkişi tarafından düzenlenerek 02/01/2022 tarihinde dosyaya sunulan raporda özetle; davalının davacı kooperatifin 419 no’lu üyesi iken 29/05/2017 tarihinde … 1. (…) Noterliği’nin hisse devri sözleşmesi ile üyelik hissesini …’a devrettiğinin tespit edildiği, 30/05/2017 tarihinde kooperatifin 49 no’lu kararı alarak dava dışı …’ı kooperatif üyesi olarak kabul ettiği, taraflar arasında bu konuda herhangi bir anlaşmazlığın bulunmadığı, kooperatiflerde ortaklığa istenilen zamanda girilebilmesini ve aynı şekilde istenildiği zaman ortaklıktan çıkılmasını olanaklı kılan açık kapı ilkesinin bir kooperatife ortak (üye) olabilme özgürlüğü anlamına geldiği, dileyen herkesin kooperatife ortak olabileceği, ancak hiç kimsenin herhangi bir kooperatife üye olmaya zorlanamayacağı, bu ilkenin ayrıca mevcut bir ortağın dilediği zaman kooperatiften istifa etme (ayrılma, çıkma) özgürlüğü anlamına da geldiği, tamamen ayrılmak istemiyorsa kooperatifteki paylarının bir bölümünü başkalarına (mevcut ortaklardan herhangi birine veya daha fazlasına, hatta kooperatife uygun düşecek harici üçüncü kişilere) bile devretme özgürlüğüne sahip olduğu, somut olayda davalının açık kapı ilkesi gereği kooperatifteki hissesini dava dışı …’a devretmiş olduğu, bu devrin noterde hisse devri sözleşmesi şeklinde yapıldığı, daha sonra kooperatifin üyelik devrini değerlendirdiği ve …’ı makul bir süre sonra üyeliğe kabul ettiği, bu kabulden sonra davalı …’un davacı kooperatifle ilişiğinin kalmadığı, tüm hak ve borçlarının yeni üye …’a geçtiği, kooperatif ana sözleşmesinin 17. maddesinde; “Ortaklık, yazılı olarak yönetim kuruluna bildirilmek suretiyle 10. maddedeki ortaklık şartlarını taşıyan kişilere devredilebilir. Yönetim kurulu, bu şekilde ortaklığı devralan kişiyi ortaklığı kabulden kaçınamaz. Devir halinde eski ortağın kooperatife karşı tüm hak ve yükümlülüklerinin yeni ortağa geçer, kooperatifçe, bu devir sebebiyle taraflardan ayrıca bir ödemede bulunmaları istenemez.” Şeklinde düzenleme olduğu, davalı … ve dava dışı …’ın kooperatif ana sözleşmesindeki bu düzenlemeye uygun olarak üyeliğin devrini gerçekleştirmiş olduğu, üyeliğin devrinde ana sözleşmeye aykırı bir durumun bulunmadığı, davacı kooperatifin üyelikten ayrılan ve üyeliğe tekrar dönme iradesi olmayan davalıyı iradesi hilafına kendiliğinden üye kaydetme yetkisinin de bulunmadığı, sonuç olarak davalının …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına ve borca yaptığı itirazın haklı olduğu, bu konudaki nihai takdirin mahkemeye ait olduğu, ancak mahkeme aksi kanaatte ise davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 42.630,00-TL. asıl alacak, 1.392,28-TL. gecikme faizi talep edilebileceği şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu dosya taraflarına tebliğ edilmiş, davacı kooperatif vekili tarafından 10/01/2022 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporuna itiraz edilerek yeni bir bilirkişiden rapor alınması talep edilmiştir. Davalı vekili tarafından ise 17/01/2022 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporuna karşı yazılı beyanda bulunularak davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Mahkememizce 13/04/2022 tarihli duruşmada; dosyada alınan bilirkişi raporunun yargısal denetime uygun, hüküm kurmaya elverişli ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli olduğu kanaatine varılarak davacı vekilinin yeni bir bilirkişiden rapor alınması yönündeki talebinin reddine karar verilmiştir.
Bilirkişi raporu mahkememizce incelenip denetlenmiş, raporun toplanan delillere, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere uygun olduğu görülmüş ve raporda yer alan değerlendirmeler mahkememizce benimsenerek hükme esas alınmıştır.
Eldeki dava; davacı kooperatifteki üyeliğini dava dışı 3. kişiye devreden davalı aleyhine kooperatife olan borçların tahsili talepli olarak girişilen ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptaline ilişkindir.
Davacı kooperatif tarafından davalı …’un kooperatif üyesi olduğu iddiasıyla hakkında icra takibi başlatılmış, sonrasında itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamaya yönelik olarak huzurdaki itirazın iptali davası açılmış, davalı 29/05/2017 tarihinde ortaklığı devrettiğini savunmuştur.
Kooperatif ortaklığı devredilebilir, ancak ortaklık sıfatı payın devralınması ile otomatik olarak kazanılamaz. Devralanın 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 8. maddesi uyarınca giriş isteminde bulunması, yönetim kurulunun da aynı maddenin 2. fıkrasına göre gerekli incelemeyi yapması ve bu kişinin ortak olabilmek için gerekli şartlara sahip bulunması hâlinde, anılan kişiyi kooperatife kabul etmesi, aksi halde talebin reddedilmesi gerekir. Kanun kooperatife, “devralan kişinin ortaklık niteliklerini taşıması halinde” o kişiyi kabul etmesi zorunluluğunu yüklemiştir. Yönetim kurulu, ortaklığı devralan kişinin ortaklık niteliklerini taşıması hâlinde, bu kişiyi ortaklığa kabul eder (Kooperatifler Kanunu m:14.)
Dosyaya celbedilen davacı kooperatife ait karar defterleri ile toplantı tutanakları mahkememizce incelenmiştir.
Ortaklar Karar Defteri’nin davalı … ile ilgili 130. sayfasında; yönetim kurulunun 30/05/2017 tarihli ve 46 no’lu kararı gereğince …’un ortaklık hakkının …’a devredildiği açıkça belirtilmiştir. Böylece somut olayda; davacı kooperatif, davacı …’un üyeliğini ve ortaklık haklarını …’a devrettiğini kabul ederek bu devri kayıtlarına işlemiştir. Bir başka ifade ile davacı kooperatif, …’ı kooperatife üye olarak kaydederek davacı ile yaptıkları ortaklık (üyelik) devrini onaylamıştır. Ortaklığı devralan …’ın davacı kooperatif tarafından ortaklığa kabul kararı ile devir işlemi gerçekleşmiş, ortaklığı devreden davacı …, artık davacı kooperatifin ortaklığından çıkmış durumdadır.
Kooperatif Ana Sözleşmesi’nin 17/son maddesine göre; “Devir halinde eski ortağın kooperatife karşı tüm hak ve yükümlülükleri yeni ortağa geçer, kooperatifçe, bu devir sebebiyle taraflardan ayrıca bir ödemede bulunmaları istenemez.” Kural olarak, payın devralınması suretiyle ortak olunması hâlinde kooperatife yeni giren ortak tüm hak ve borçları ile ortaklık sıfatını kazandığından, devreden ortağın önceden kabul ve taahhüt etmiş olduğu şahsi sorumluluk veya ek ödeme yükümlülükleri ortaklık sıfatını sonradan kazanan ortak için de geçerlidir. Bu kişilerin ayrıca bir kabul ve taahhütte bulunmalarına gerek yoktur (ÖRNEK, Ö.: Yargıtay Kararları Işığında Kooperatif Ortaklarının Hakları, Yükümlülükleri ve Sorumlulukları, Ankara 2020, s. 135).
Davacı kooperatifin 16/06/2019 tarihinde yapılan 2018 yılı Genel Kurul Toplantısı’na ilişkin tutanağın 14 no’lu gündem maddesinde özetle; muvazaalı (danışıklı) olarak ortaklık devri yaptığı iddia edilen ve bunun sonucunda kendilerinden tahsilat yapılamayan üyeler hakkında (ki bunların içinde dava dışı … da vardır) görüşme yapılması ve yönetim kurulunca daha önce alınan ortaklık devrine ilişkin kararın iptal edilmesi hususu görüşülmüş ve genel kurulca kabul edilmiştir.
Davacı kooperatife ait karar defterinin incelenmesinde ise; genel kurul toplantısında alınan ve yukarıda zikredilen 16/06/2019 tarihli karara dayanarak kooperatif yönetim kurulunca alınan 17/07/2019 tarihli ve 84 no’lu kararda; “419 no’lu üye …’un …’a yaptığı üyelik devrinin iptaline, …’un üyeliğinin devamına” karar verildiği görülmüştür.
Kooperatif hukukunda geçerli “açık kapı ilkesi”; kanunda açık ve kesin bir ifade ile yer almamakla birlikte, doktrinde ve yerleşik Yargıtay uygulamalarında kabul gören bir ilkedir.
Açık kapı ilkesi en basit anlatımla bir kooperatife ortak (üye) olabilme özgürlüğü anlamına gelmektedir. Bir kişinin bir kooperatife istediği zamanda üye olması ve üyelikten ayrılması hakkına kısaca açık kapı ilkesi denir. Bu ilkeye göre; dileyen herkes (üyelik şartlarını taşıyor ise) kooperatife ortak olabilir. Ancak, hiç kimse herhangi bir kooperatife üye olmaya zorlanamaz. Ayrıca, mevcut bir ortak dilediği zaman kooperatiften istifa etme (ayrılma, çıkma) özgürlüğüne sahiptir. Bir başka ifade ile açık kapı ilkesi gereğince ortak sıfatını kazanan herkesin kooperatiften çıkma hakkı (Kooperatifler Kanunu m:10) olduğu gibi, ana sözleşmede açıkça belirtilmiş olan nedenlerle ortağın ihracına karar verilmesi de mümkündür. (Kooperatifler Kanunu m:16)
Somut olayda; davacı kooperatifin dava dışı …’ı kooperatife üye olarak kaydettiği ve böylece davacı ile yaptıkları üyelik devrini onayladığı, ancak daha sonra davacının ve dava dışı …’ın bilgisi dışında ve tek taraflı olarak aldığı 17/07/2019 tarihli – 84 no’lu kararla …’un …’a yaptığı üyelik devrinin iptaline, …’un üyeliğinin devamına karar verdiği anlaşılmaktadır. Davacı kooperatifin, yapılan devir işlemini kabul ederek üyeliğe kabul ettiği bir kişinin üyelik devir işlemini tek taraflı olarak iptal etmesi ve daha önceki üye olan ve davacının rızasını almaksızın onun üyeliğinin devamına karar vermesi açık kapı ilkesine aykırıdır. Davacı kooperatifin bu yöndeki tasarrufu davacıyı bağlamadığı gibi, hukuken geçerli bir işlem değildir. Açıklanan nedenlerle, davacı kooperatifin tek taraflı tasarrufu ile davalının üyeliğinin devamına yönelik aldığı karar mahkememizce geçerli olarak kabul edilmemiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, davacı kooperatife ait kayıt ve belgeler, üyelik devir sözleşmesi, kooperatif karar defterleri ile dosyada alınan ve mahkememizce benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalının kooperatif üyeliğini dava dışı …’a devrettiği, yapılan bu devir işleminin davacı kooperatif nezdinde gerçekleştiği, …’ın ortak olarak kaydının yapıldığı, ortaklığı devralan dava dışı …’ın davacı kooperatif tarafından ortaklığa kabul edilmesi ile artık ortaklığı devreden davacının kooperatifle herhangi bir ilişkisinin kalmadığı, devir nedeniyle davacı eski ortağın kooperatife karşı tüm hak ve yükümlülüklerinin yeni ortağa geçtiği, dolayısıyla takip konusu yapılan alacak kalemlerinden devralan ortağın sorumlu olduğu, sonuç olarak; davacı kooperatifin davalı aleyhine icra takibi başlatmakta haklı olmadığı, davacının takibe ve borca yönelik itirazlarının ise haklı olduğu kanaatine varılarak aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir. (Nitekim Yargıtay 23. HD.’nin 15/06/2016 tarihli, 2016/3814 E. ve 2016/3658 K. sayılı kararı da bu yöndedir.)
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 80,70-TL. karar ve ilam harcının, dava açılırken yatırılan 589,60-TL. peşin harçtan mahsubu ile geriye kalan 508,90-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabulucu ücretinin davacıdan alınıp Maliyeye gelir kaydına,
4-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı vekille temsil olunduğundan, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 7.146,33-TL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından geriye kalan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/04/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır