Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/512 E. 2021/519 K. 23.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/512 Esas
KARAR NO:2021/519

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:01/10/2020
KARAR TARİHİ:23/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasındaki ticari alışverişi müteakip davalı tarafından müvekkiline ticari satış yapılmış olduğunu, müvekkili tarafından satışa konu malların bedelinin banka yolu ile davalı tarafa ödendiğini, ancak malların müvekkiline teslim edilmediğini, davalının ödemeye ilişkin üzerine düşen edimi yerine getirmediğini, bunun üzerine davalı aleyhine … İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyası ile 7.000,00-TL.’lik alacağa ilişkin olarak başlatmış oldukları icra takibine davalı tarafça itiraz edildiğini, yapılan itirazın haksız, kötü niyetli ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, itirazın tek amacının alacağın tahsilini imkansız hale getirmek olduğunu belirterek, davalının itirazlarının iptali ile takibin devamına, davalı karşı taraf aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi ile ekleri ve tensip zaptı davalı …’e 13/11/2020 tarihinde usulüne uygun olarak bizzat tebliğ edilmesine rağmen, davalı tarafından yasal süresi içerisinde davaya karşı cevap verilmemiştir. Böylece davalı … mahkememizce münkir olarak kabul edilmiştir.
Davalı vekili daha sonra ve yasal cevap süresi geçtikten sonra 04/03/2021 tarihinde UYAP üzerinden dosyaya sunduğu beyan dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasında herhangi bir ticari alış-veriş veya ticari ilişki bulunmadığını, dava dilekçesinde aradaki ticari ilişkinin ne olduğundan hiç bahsedilmediğini, dava dilekçesinde taraflar arasında bulunduğu iddia edilen ticari ilişkiyi davacı yanın ispatla mükellef olduğunu, dava konusu yapılan borcun kaynağının kendilerince anlaşılamadığını, dosyaya sunulan Whatsapp konuşmaları ve dekont incelendiğinde müvekkilinin konuyla hiçbir alakasının bulunmadığını, davanın öncelikle husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, davacının tüm iddialarının ve taleplerinin haksız, mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; davacı şirketçe, davalı … aleyhine … İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyasıyla girişilen ilamsız icra takibine davalının vaki itirazlarının İİK.’nun 67. maddesi gereğince iptali istemine ilişkindir. Davacı şirket, 23/10/2019 tarihinde davalı gerçek kişi …’e banka yolu ve “…” açıklamasıyla EFT yapmak suretiyle gönderdiği 7.000,00-TL.’nin kendisine iadesini talep etmektedir.
Davacı taraf delil olarak; … İcra Müdürlüğü’nün …/… E. sayılı icra takip dosyası, ödeme dekontu, whatsapp yazışmaları, BA-BS formları, arabuluculuk toplantı tutanağı, ticari defter ve kayıtlar, bilirkişi incelemesi, banka kayıtları, keşif, tanık beyanı, yemin ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır. Davalı taraf ise herhangi bir delil bildirmemiştir.
Davaya konu …. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı icra dosyasındaki takip talebinde; davacı tarafça borcun sebebi olarak “7.000,00-TL.’lik asıl alacak” gösterilmek suretiyle davalı …’den 7.000,00-TL. asıl alacak + 380,54-TL. işlemiş faiz olmak üzere toplamda 7.380,54-TL. talep edilmiştir. Örnek-7 nolu ödeme emri 20/08/2020 tarihinde davalıya tebliğ edilmiş, davalı tarafından yasal süresi içerisinde 26/08/2020 tarihli dilekçe ile borca, faize, talep edilen faiz oranına ve tüm fer’ilerine itiraz edilmiştir. Davalının itirazın üzerine icra takibi durmuş ve davacı tarafça yasada öngörülen 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde (01/10/2020 tarihinde) huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Dava dilekçesinin ekinde dosyaya sunulan 23/10/2019 tarihli banka dekontundan; davacı şirket tarafından davalı gerçek kişi …’in banka hesabına “…” açıklaması ile 7.000,00-TL. tutarında EFT yapıldığı görülmüştür.
Davacı şirket vekili 31/05/2021 tarihinde UYAP’tan dosyaya sunduğu beyan dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … Vergi Dairesi’nin … nolu vergi mükellefi olarak faaliyet gösterdiğini, müvekkili tarafından davalıya 7.000,00-TL. ödeme yapılmasına rağmen dava konusu alacağın bedeline ilişkin olarak davalı tarafından müvekkiline herhangi bir fatura gönderilmediğini, davalıya verilen işin yarım bırakılarak tamamlanmadığını, bu nedenle ve yapılan ödeme davalı tarafça faturalandırılmadığından, müvekkili şirketin kayıtlarına davalıya yapılan bu ödemenin işlenmediğini, ancak müvekkil şirketçe yapılan ödemenin “banka dekontu” ile sabit olduğunu belirtmiştir. Davalı taraf ise; davacı şirket ile aralarında hiçbir ticari ilişki bulunmadığını bildirmiştir. Gerek dava dilekçesinde, gerekse sonraki beyanlarda davacı tarafça her ne kadar taraflar arasında mevcut bir ticari ilişkiden bahsedilmekte ise de; dosyada banka dekontu ve “Havalandırma Turan 2” kişisiyle whatsapp üzerinden yapılan yazışmaların ekran görüntüleri dışında dosya içerisinde herhangi bir bilgi ve belge yoktur. Dosyaya sunulan whatsapp yazışmalarının ise bu görüşmelerin davalı … ile yapılmış yazışmalar olmadığı anlaşılmaktadır.
Eldeki dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra açılmıştır.
6102 sayılı TTK’nun 4. maddesine göre bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan sayılması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’unun (HMK) 1. maddesine göre, “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.”
HMK.’nun 114/c maddesine göre, mahkemenin görevli olması dava şartıdır. Yine HMK.’nun 115. maddesine göre, “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.” Dolayısıyla görev konusunun, mahkemelerce her aşamada resen gözetilmesi gerekir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile mahkeme ilk önce re’sen görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
Somut olayda; talebin ileri sürülüş biçimine, dosyaya sunulan bilgi ve belgelere göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı şirketin davalı gerçek kişi …’in banka hesabına “…” açıklaması ile gönderdiği 7.000,00-TL.’nin iadesine yöneliktir. Davacı taraf, davalı … ile aralarında ticari ilişki bulunduğunu, davalının üstlendiği işi yarım bıraktığını, ancak banka yolu ile aldığı parayı iade etmediğini iddia etmiş ise de; banka dekontu dışında dosyaya herhangi somut bir delil sunmadığı gibi, davalı gerçek kişi … ile nasıl bir ticari ilişkisinin olduğunu da kanıtlayamamıştır. Bu durumda ortada tacir olan davacı şirket tarafından davalı gerçek kişinin banka hesabına EFT yolu ile gönderilen 7.000,00-TL.’nin iadesi talebi mevcuttur. Dosya kapsamına göre; taraflar arasında kanıtlanmış bir ticari ilişki bulunmadığı gibi, davanın ödenen paranın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsili istemine ilişkin olması karşısında malvarlığına ilişkin mevcut uyuşmazlığın 6100 sayılı HMK.’nun 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 6100 sayılı HMK.’nun ve 6102 sayılı TTK.’nun göreve ilişkin maddelerine göre huzurdaki davaya konu uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi değil, Asliye Hukuk Mahkemesi’dir. Sonuç olarak dava konusu uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla ve mahkememizin görevsizliği sebebiyle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda davanın usulden reddine ilişkin olarak aşağıdaki gibi karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.Yukarıda açıklanan nedenlerle; davaya konusu uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla ve mahkememizin görevsizliği sebebiyle davanın usulden reddine ilişkin olarak aşağıdaki gibi karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
KARAR: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince görev dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Görevli Mahkemenin … ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,
3-HMK’nun 331/2. maddesi gereğince yargılama gideri ve vekâlet ücreti hususunda görevli mahkemece karar verilmesine,
4-HMK’nun 331/2. maddesi son cümlesi uyarınca dosya süresi içinde görevli mahkemeye gönderilmediği takdirde talep halinde yargılama gideri ve vekâlet ücreti hususunda mahkememizce karar verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde HMK’nun 20/1. maddesi uyarınca 2 (iki) haftalık kesin süre içinde başvurulması halinde dosyanın görevli mahkemesine gönderilmesine, belirlenen süre içinde başvurulmadığı takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
Dair, HMK’nun 345. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK’nun 342. maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca Mahkememize veya başka bir Mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır