Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/495 E. 2021/605 K. 12.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/495 Esas
KARAR NO:2021/605

DAVA:Sigorta
DAVA TARİHİ:04/06/2015
KARAR TARİHİ:12/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; mülkiyeti müvekkiline ait olan … plakalı aracın davalı firmaya kasko poliçesi şeklinde sigorta ettirildiğini, söz konusu aracın 15/03/2015 tarihinde maddi hasarlı trafik kazasına uğradığını ve pert total durumuna geldiğini, kaza ve aracın durumunun gerekli merasim çerçevesinde davalı yana bildirildiğini, davalı yan tarafından müvekkiline gönderilen 24/03/2015 tarihli yazıda aracın piyasa değerinin 60.000,00 TL olduğunu, bu bedelin 40.500,00 TL’sinin firmaları tarafından, bakiyesinin ise sovtaj alacaklısı tarafından ödeneceği bildirildiğini, davalıya …. Noterliğinin 15/04/2015 tarihli ihtarnamesi gönderildiğini, ihtarnamede kısmi ödemenin kabul edileceğini ve bakiyesi için dava yoluna başvurulacağının bildirildiğini, davalı yan tarafından ihtara herhangi bir cevap verilmediğini ve ödeme yapılmadığını, kasko poliçesinden maksat aracın herhangi bir hasara uğraması durumunda araç da oluşan zararın aynen tazimini olduğunu, aracın piyasa değerinin 115.000,00 TL olduğunu, davalı tarafından müvekkiline aracın piyasa değerinin yarısı oranında ödeme teklif edilmesinin hukuki hiç bir dayanağı bulunmadığını, müvekkilinin söz konusu aracı ticari işlerde kullandığını, davalı yanca sözleme yükümlülüklerinin yerine getirilmediğinden araç kiralama sureti ile ihtiyacın karşılanması yoluna gidildiğini ve müvekkilinin uhdesinde araç kiralama dolayısı ile oluşan zararın davalı tarafından tazmini gerektiğini beyanla araç bedelinden kaynaklı 90.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte, araç kiralamadan kaynaklı 3.500,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, masraf ve vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Islah:
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu 28/02/2021 tarihli dilekçesinin tetkikinde, dava dilekçesinde 90.000,00 TL olan dava konusu aracın kaza tarihindeki değerine ilişkin taleplerini 62.000,00 TL olarak ıslah ettiklerini, 62.000,00 TL araç değerinin 01/04/2015 tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınmasına, dava dilekçesinde 3.500,00 TL olan araç kiralama bedeli altındaki taleplerini munzam zarar olarak ıslah ettiklerini, 3.500,00 TL olan munzam zararlarını 04/06/2015 tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın 90.000,00 TL ve 3.500,00 TL araç ikame masrafının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsilini talep ettiğini, ancak davacının talebinin kabulünün mümkün olmadığını, talebinin kötüniyetli olduğunu ve gerçeklikle ilgisi olmayan bir talep olduğunu, davacıya ait aracın …’nin resmi distribütörü olan … çıkışlı bir araç olmayıp doğrudan yurt dışından getirtilen bir araç olduğunu, bu tür araçların distribütörlerce piyasaya sokulan araçlardan daha düşük bedellerde olduğunu herkesin bildiğini, davacı da bu aracı piyasadaki bedellerinden daha düşük bedele aldığından kanaatince kuşku olmadığını, davacının bu aracı 70.000,00 TL bedelle almışsa dilekçedeki beyanlara göre 115.000,00 TL talep ederek kötüniyetini ortaya koyduğunu, müvekkili sigorta şirketince yapılan araştırmada bu tarz bir aracın piyasa değerinin 60.000,00 TL olduğunu, aracın sovtaj değerinin ise 19.500,00 TL olduğunun tespit edildiğini, ancak davacının bu tespitleri kabul etmediğini ve gerçek dışı beyanlarla huzurdaki bu davayı açtığını, ancak ifade ettikleri gibi aracın gerçek piyasa değeri … çıkışlı araçlarla aynı olmadığını, davacı vekilinin ikame araç bedeline ilişkin talebinin de kabulünün mümkün olmadığını, poliçede de açıkça belirtildiği üzere müvekkili şirketin ikame araç bedeli ile ilgili sorumluluğunun 1 hafta ile sınırlandırıldığını, ikame araç bedelinin buna göre belirlenmesi gerektiğini beyanla davanın reddini, aksi halde belirttikleri hususlar göz önünde bulundurularak hüküm tesis edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Davacı taraf delil olarak; sigorta poliçesi, kaza tespit tutanağı, dava konusu aracın değerini gösterir internet çıktısı, bilirkişi incelemesi, noter ihtarnamesi, yasal tüm delillere dayanmıştır.
Dosyanın teknik bilgi ve bilirkişi incelemesi gerektirmesi nedeniyle, dosya makine mühendisi bilirkişi … ve sigorta uzmanı bilirkişi …’a tevdi edilmiş ve bilirkişiler sunmuş oldukları raporlarında; ” Davacı …. Şti.’ne ait … plakalı … marka 2008 model … tipi hususi araç; 15.03.2015 kaza tarihini de kapsayan, 29.04.2014 -29.04.2015 tarihleri arasında geçerli olan …-1 no.lu Kasko Sigorta Poliçesi /Zeyilnamesi ile RAYİÇ DEĞER üzerinden sigorta edilmiştir. Dava konusu 15.03.2015 tarihli kaza ile ilgili olarak; davalı sigorta şirketinin davacı malik şirkete gönderdiği 24.03.2015 tarihli yazı özetle şu şekildedir; Yapılan bedel araştırması sonucu aracın …Dıstnbutörü tarafından ithal edilmediği güncel değerinin 60.000,00 TL olduğu anlaşılmıştır. Mutabakatınız durumunda talep edilecek belgelerin temin edilip şirketimize ibraz edilmes] şartı ile 40.500 TL şirketimizce, kalan 19.500 TL sovtaj alıcısı firma tarafından ödeneceğinizi bilgilerinize sunarız. Sigorta mevzuatı gereğince, kasko sigorta poliçesinde yer alan sigorta bedeli. Tam Ziya / PERT halinde sigorta şirketinin azami sorumluluk haddi olarak tazminat ödeme yükümlülüğünün sınırını belirlemektedir ve sigortacının sigortalının uğradığı gerçek zararı karşılamakla yükümlülüğü bulunmaktadır. TTK. n un 1461/2 {eski 1299/2) maddesi uyarınca; sigortacı tarafından ödenecek tazminat miktarı, sigortalı malın rizikonun gerçekleştiği andaki değerleri dikkate alınarak tespit edilir. Kasko Sigortası Genel Şartlannın B.3.3.1.2 maddesi gereğince de; aracın tam zıyaa uğraması halinde, sigortacının azami sorumluluk haddini geçmemek üzere, hasar anındaki sigorta bedeli ödenir. Ancak; davacı vekili 30.06.2015 havale tarihli delil listesi ekinde, KDV dahil 2.065,00 TL tutarında 2 adet, 1.963,28 TL tutannda 2 adet ve 1.977,44 TL tutarında 1 adet olmak üzere toplam 5 adet araç kiralama ücretine ilişkin fatura ile trafik kaza raporunun sadece ilk sayfasını ibraz etmiştir. Ancak; söz konusu faturalar TARİHSİZ olduğu gibi, tetkiklerinden 2 şer adet olan faturaların birbirleri ile aynı faturalar olduğu ve mükerrer olarak ibraz edildiği tespit edilmiştir. Ayrıca; dava konusu kasko poliçesinin haricinde, kazanın oluşuna ilişik herhangi bir trafik kaza raporu, alkol raporu, hasar tespitine ilişkin ekspertiz raporu ve temerrüt tarihinin tespitinin yapılabilmesi için, tüm bunlan içeren … no.lu hasar dosyası dava dosyasına ibraz edilmemiştir. Hasara ilişkin tüm belgeleri içeren … no.lu hasar dosyasının dava dosyasına ibraz edilmesi halinde, heyetimizce detaylı ve gerekçeli Sayın Mahkemenizin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir rapor düzenlenebilmesi mümkün olacağına dair rapor sunmuşlar ve tarafların itirazı üzerine dosya tekrar ek rapor için bilirkişilere tevdi edilmiş ve sunulan ek raporda; Davalı sigorta şirketinin ekspertiz raporu tarihi olan 16.03.2015 tarihini takip eden 15 günün hitamında 01/04/2015 tarihinde temerrüde düşmüş olduğunu, davacının talep edebileceği gerçek zarar miktarının ve ödenmesi gereken miktarın davacı tarafın talebini aracın sovtajını almama yönünde olması nedeniyle, 30.000,00 TL hurda/sovtaj bedeli düşülmeden aracın kaza tarihindeki 2. El hasarsız değeri olan 92.000,00 TL olduğunu, davacı tarafın munzam arar talep edebilmesi için BK 122 maddesi uyarınca davalı tarafın 92.000,00 TL yi temerrüte düşmeden ödemesi gerektiği, ancak bu ödemeyi yapmamış olması nedeniyle belirtilen bedel üzerinden faiz hesabı yapıldığında, 18.692,38 TL davacının bu bedel üzerinden faiz kazanabileceği, ancak dosyaya sunduğu toplam 16 adet araç kiralama faturasına bağlı olarak yapmış olduğu 31.437,46 TL lik ödemesine hasar bedelini süresinde almış olsaydı kazanacağı, 18.692,38 TL faizin mahsup edilmesi halinde bakiye 12.745,08 TL lik daha zararının olacağı, buna göre de bu kısmın temerrüt faizini aşan ve davacının munzam zararını oluşturulan davalının temerrütünden kaynaklanan bir zarar olduğunu, ancak davacının uzun bir süre araç sovtajını elinde tutarak hiç bir hukuki açıklamasının bulunmadığı bu nedenle de mevcut zarar talebinde bulunmasının kabul edilmemesi gerektiğine ilişkin ek rapor sunmuşlardır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Mahkememizden verilen 22/01/2018 tarih ve … Esas … sayılı kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi’nin 10/09/2020 tarih ve 2018/1556 Esas 2020/3179 Karar sayılı kararıyla kaldırılmasına karar verilmekle ” gerektiği gerekçesiyle mahkememize gönderilmiş ve yukarıdaki esas numarasını almıştır.
Kaldırma kararının tetkikinde; ” Tüm dosya kapsamından taraflar arasında kasko sigortası bulunduğu ve davacıya ait davalıya kasko sigortası ile sigortalı olan aracın sigorta süresi içinde 15/03/2015 tarihinde kaza geçirerek pert-total hale geldiği, davacının sigorta şirketine kazayı ihbar ettiği ve davalı sigorta şirketince de gerekli ekspertiz incelemesinin yaptırıldığı ve davacıya gönderilen 24/03/2015 tarihli yazı ile aracın rayiç değerinin 60.000,00 TL olduğu, bu bedellde mutabakatı bulunması halinde gerekli belgeleri temin ederek ibraz etmesi halinde 40.500,00 TL ödeneceğini bakiye kısmının ise sovtaj alıcısı şirket tarafından ödeneceğinin bildirildiği, bu talebin davacı tarafından kabul edilmemesi nedeniyle de iş bu davanın açıldığı saptanmıştır.
Bilindiği üzere kasko sigortası genel şartlarının 3.3.1.2. maddesine göre, “onarım masrafları, sigortalı taşıtın, rizikonun gerçekleştiği tarihteki değerini aşar ya da taşıt onarım kabul etmez ise taşıt tam hasara uğramış sayılır. Bu durumda değeri tamamen ödenen araç ve aksamı, talep ettiği takdirde sigortacının malı olur.” Bu hükümden açıkça anlaşılacağı üzere, davalı sigorta şirketi meydana gelen hasar bedelini tamamen poliçe limitleri içerisinden ödeme yükümlülüğü altında olup, sigortalı, araç hurdasının kendisine verilmesini istemedikçe, sigortacının davacı sigorta ettirenin uhdesinde bırakıp, hurda bedelini tazminattan düşmesi olanaklı değildir. Zira, kasko sigortasında aslolan amaç zarar bedelinin tamamen karşılanmasıdır. Bir başka ifadeyle, aracın pert olması halinde, hasarlı aracın kimin uhdesinde bırakılacağı yönündeki tercih hakkı sigortalıya (sigorta ettirene) aittir. Sigortalı, hasarlı aracın sigorta şirketi uhdesinde bırakılması yönünde tercih hakkını kullanınca, bu durumda sovtaj değeri indirilmeksizin aracın olay tarihindeki 2.el piyasa değerinin sigortalıya (sigorta ettiren veya lehtara) ödenmesi gerekir. Sigorta ettirenin bu yöndeki seçimlik hakkını (tercihini) kullanması, sigorta şirketinin kabulüne, muvafakatına bağlı değildir.Genel Şartlara göre sigorta şirketi araç bedelini tam ödemek şartıyla aracın hurdasını isteme hakkını kazanmaktadır. Genel Şartların anılan maddesi pert kabul edilen araca ilişkin tazminatın ödenmesinde izlenecek yöntemi belirlemesine göre bu hükmün uygulanması için öncelikle araç hurdasının sigortalı veya rehin hakkı sahibinin elinde bulunması gerekmektedir.
Somut olayda davacının sigortalı araca ilişkin hurda tescil belgesini ibraz edip etmediği belli değildir.Davacının sovtaj ile ilgili seçimlik hakkını sovtajın sigortacıda kalması yönünde kullanıp kullanmadığı açık şekilde saptandıktan sonra, eğer araç hurdasını sigorta şirketine bırakma yönünde irade göstermiş ise araç hurdasını teslim ile yükümlü olduğu gibi buna ait işlemleri de yapması gerekir. Bunu yapmamış ise sigortalı aracın hurdasının davalı sigortacıya aidiyetine dair hükme ilave yapılması gerekmektedir. (Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 18/04/2018 gün 2017/4360 -2018/4291 sayılı emsal kararı)
Diğer yandan davalı vekilinin davacının dava dilekçesinde munzam zarar talebi olmadığı, istenen 3.500,00 TL’nin ikame edilen aracın kiralama bedeli olduğunun belirtilmesine rağmen, davacı vekilinin sonraki dilekçesinde bu miktarın TBK122. maddesine dayalı munzam zarar olduğuna ilişkin açıklaması dikkate alınarak munzam zarara hükmedildiğine ilişkin istinaf nedenine gelince; davacı dava dilekçesinde açıkça araç kiralamadan kaynaklı 3.500,00 TL’nin tahsilini istediği, bilahare 22/12/2016 tarihli dilekçesi ile bu bedelin poliçe kapsamında talep edilmeyip, TBK 122. maddesi kapsamında munzam zarar olarak talep edildiğini bildirdiği saptanmıştır. Davacı dava dilekçesinde istenen 3.500,00 TL alacağın açıkça araç kiralama bedeli olduğunu bildirdiği halde sonraki açıklamasında bunun munzam zarara ilişkin olduğunu bildirmiştir. Araç kiralama bedeli ve munzam zarar ayrı ayrı hukuki kavramlar olup, davacı vekilinin sonraki beyanı iddianın genişletilmesi mahiyetinde mi yoksa ıslah niteliğinde mi olduğu husus üzerinde durulmamıştır. Nitekim bu beyan iddianın genişletilmesi olarak kabul edilirse dikkate alınması davalı tarafın açık muvafatına bağlı olup, eldeki davada davalı tarafın bu hususta açık bir muvafatı bulunmamaktadır. Eğer bu beyan ıslah olarak kabul edilirse o zaman ıslaha ilişkin işlemlerin ikmali gerekecektir. Bu durumda mahkemece bu hususta bir gerekçe açıklanmadan hüküm verilmesi doğru olmamıştır.
Hal böyle olunca mahkemece bu hususlara uymaksızın hüküm kurulmuş olmasının isabetli olmadığı sonucuna varılmıştır ve HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca ilik derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Dava; kasko alacağı ve munzam zarar alacağına ilişkindir.
Taraflar arasındaki ihtilafın; davalıya kasko sigortalı aracın hasar tarihindeki piyasa fiyatı, davalının ödemekle yükümlü olduğu miktarı, davacının aracının hasarlanması nedeniyle kullanamamadan kaynaklı, aracın yerine bir başka aracın kiralanmış olmasından dolayı munzam zararın doğup doğmadığı, doğmuş ise ne kadar olduğu ve davalıdan talep edip edemeyeceğine ilişin olduğu görülmüştür.
Davacı aracını ihtiyari mali sorumluluk ( kasko) sigortası ile davalıya sigortalamış, aracın pert total işlemine tabi tutulması nedeniyle de davalıdan badelini talep etmesine rağmen davalı tarafça piyasa rayicinin altında ödeme teklifinde bulunulmuş olması nedeniyle bu hususun davacı tarafça kabul edilmediği ve alınan bilirkişi raporuna göre de davalı tarafça arcın piyasadaki gerçek fiyatının ödenmesi yükümlülüğünün bulunduğu, buna göre de bu değerin 92.000,00 TL olarak bilirkişilerce tespit edildiği, davacının ıslah dilekçesi ve 15/02/2021 tarihli duruşmadaki beyanında araç hurdasını talep ettiklerini ve buna ilişkin taleplerini 62.000 TL olarak ıslah ettikleri, istinaf bozma ilamı doğrultusunda, davacının araç hurdasını talep ettiği nazara alınarak 92.000 TL’den 30.000 TL’lik sovtaj değeri düşüldükten sonra kalan bakiye 60.000 TL araç bedeli yönünden davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
16/03/2015 tarihinde alınan ekspertiz raporu ile davalının zarar miktarını tespit etmiş olduğu, davacının başvuru tarihinden itibaren 15 gün içerisinde davalının ödeme yükümlülüğü bulunduğu, bu bağlamda hasar bedeli için temerrütünün 01/04/2015 tarihi olacağı ve davacı ile davalı tacir olup, tacirlerin alacak ve borçlarının ticari olması nedeniyle davacının davalıdan ticari faiz talep edebileceğine kanaat getirilmiş olup ve kabul edilen 62.000 TL’ye 01/04/2015 tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan alınmasına karar vermek gerekmiştir.
Davacının diğer talebini oluşturan hasarlanan aracı nedeniyle kullamadığı sigortalı hasarlı aracı yerine araç kiraladığı, istinaf bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılama sırasında davacının 19/02/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile 3.500 TL’lik araç kiralama bedeli talebini munzam zarar talebi olarak ıslah ettiği, bu doğrultuda yapılan irdelemede, davalı tarafça araç hasar bedelinin ödenmiş olması halinde davacının bu bedeli kullanarak hasarlanan araç yerine yeni bir araç alma imkanı varken, davalı tarafın ödemede direnmesi nedeniyle bunun gerçekleşmediği ve buna göre de tacir olan davacının araca olan ihtiyacını kiralamak suretiyle gidermeye çalıştığı buna davalı tarafın sebep olduğu ve davacının talep ettiği araç kiralama bedelinin taraflar arasındaki kasko poliçesindeki araç ikamesine ait olmadığı, davacının bu talebinin BK 122 maddeye dayalı, davalı borçlunun temerrüdü halinde temerrüt faizini aşan araç kiralamasından doğan zararı olduğu ve bunu da davacıdan bilirkişilerin raporlarında yapmış olduğu hesaplamaya göre davalı tarafın 92.000,00 TL lik araç hasar bedelinin süresinde ödememesi nedeniyle davacının rapor tarihine göre 18.692,38 TL işlemiş faiz alabileceği, oysa sunulan araç kiralama faturalarından davacının 31.437,46 TL lik hasarlanın aracı yerine araç kiralamak suretiyle zarara uğradığı, bu kısımdan faiz kısmı düşüldüğünde 12.745,08 TL lik bakiye temerrüt faizini aşan davacı zararının olduğu sabit olduğundan, BK 122 maddeye göre bu kısmı davalıdan talep edebileceğine kanaat getirilmiş, bilirkişilerin davacının aradan geçen süreye göre araç sovtajını satmamasından kaynaklı olarak bu munzam zararı talep edemeyeceğine ilişkin görüşlerine doğan zarara davalının kendisinin sebebiyet vermiş olması ve herkesin kendi kusurundan kaynaklanan zarara katlanması gerekeceği dikkate alınarak, bilirkişilerin görüşlerinin aksine munzam zarar olarak doğan 12.745,08 TL lik zarardan taleple bağlı kalınarak 3.500,00 TL sinin davacı tarafça talep edilmiş olması nedeniyle bu talebin de kabulüne ve bu kısım yönünden de dosyada bulunan araç kiralamasına ilişkin davalı temerrütünün gerçekleştiği 01/04/2015 tarihinden sonraki döneme ait 3.500,00 TL lik bedelden kaynaklanan munzam zarar alacağının 04/06/2015 tarihinden itibaren ticari faizi ile davalıdan alınarak bu kısmın da davacıya verilmesi gerektiğine kanaat getirilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçelere binaen;
DAVANIN KABULÜ İLE;
1-Araç bedeline ilişkin olarak 62.000 TL’nin 01/04/2015 tarihinden itibaren reeskont faizi ile, munzam zarara ilişkin taleple bağlı kalınarak 3.500,00 TL’nin 04/06/2015 tarihinden itibaren reeskont faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 4.474,30-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.596,75 -TL’nin mahsubu ile eksik kalan 2.877,55-TL ‘nin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 27,70-TL peşin harç, 1.596,75 TL başvuru harcı, 4,10-TL vekalet harcı, 0,60 TL dosya masrafı ile 1.876,50 TL tebligat/posta/bilirkişi gideri olmak üzere toplam 3.505,65-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap olunan 9.315,00-TLvekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yatırılan ve harcanmayan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup ana hatları ile anlatıldı.12/07/2021

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı