Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/481 E. 2021/904 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/481 Esas
KARAR NO:2021/904

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:20/03/2018
KARAR TARİHİ:18/11/2021

Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesine verdiği daha sonra görevsizlik kararı verilerek mahkememize gönderilen dava dilekçesinde özetle; davalının iki ortak ile anonim şirket kurduğunu ve yatırımcı arayışına girdiğini, yatırımcıların şirketin kuruluş amacına yönelik olması şartı ile yatırım yaptıklarını ancak, davalının sermayeleri başka amaçlarla kullandığını, … Asliye Ceza Mahkemesi’nin 09/04/2013 tarihli ve 620 KLs 1/11 ve 5500 Js 24/06 (5550) sayılı kararı ile davalı aleyhine dolandırıcılık suçundan 5 yıllık mahkumiyet kararı verildiğini, davalının yatırımcıları bu şekilde dolandırdığının Alman mahkemesince verilen ceza mahkumiyeti kararıyla sabit olduğunu, şirkete para yatıranlar arasında müvekkili davacının da bulunduğunu, davalı hakkında … … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 15/07/2008 tarihinde 12.40’da tüketici iflası açıldığını, akabinde alacaklıların alacaklarını iflas masasına yazdırdıklarını, müvekkilinin alacağını zamanında 01/09/2008 tarihinde iflas masasına yazdırdığını, sonuç itibariyle müvekkilinin davalıdan 25.806,54 euro alacağı bulunduğunu, davalının …’daki iflas tasfiyesinde kötü niyetli olarak … 256 ada, 35 parselde bulunan 1.781,54 m²’lik taşınmaz malvarlığını beyan etmediğini, … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin iflas mahkemesi olarak verdiği 18/03/2015 tarihli yazısı ve ekindeki alacaklı ile borçluyu gösteren tablonun İİK.’nun 68. maddesi kapsamında bir belge olduğunu, alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhine … 31. İcra Müdürlüğünün …/… sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının borca itiraz ettiğini ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle itirazın iptaline, davalının icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili … 21. Asliye Hukuk Mahkemesine verdiği daha sonra görevsizlik kararı verilerek mahkememize gönderilen cevap dilekçesinde özetle; müvekkili davalının …-…’da ikamet eden bir “gerçek kişi” olduğunu, davacının da …’da yaşayan ve dava dışı … …’den alacaklı olduğunu iddia eden bir “gerçek kişi” olduğunu, dava dışı … …’nin de …’da faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, … Asliye Hukuk Mahkemesi kararında davacının …, davalının ise … … … olduğunun açıkça anlaşıldığını, davalı müvekkilinin … …’nin yetkilisi olduğunu, bu nedenle davada iddia edilen ticari ilişkide şahsen (aslen) sorumlu olmasının mümkün olmadığını, ticari ilişkide taraf olmayan müvekkiline karşı husumet yöneltilemeyeceğini, mahkemenin yetkili olmadığını, yetkili mahkemenin davalının yerleşim yeri olan … Mahkemeleri olduğunu, alacağın 2005 yılına ait bir ticari ilişkiden kaynaklandığını, davanın zamanaşımına uğradığını, davacının tanıma ve tenfiz gibi hukuki başvuru hakkı varken Türkiye’de yeniden dava açmasının kötü niyetli olduğunu, davacının dava ile ilgisi bulunmayan … Sulh Hukuk Mahkemesinin belgeleri dışında başka bir belge de sunmadığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılama sonrasında 22/01/2020 tarih, …/… E, …/… K sayılı kararıyla yetki yönünden davanın reddine karar verilmiş, verilen karar davacı tarafça istinaf edilmiştir.
İstanbul BAM 12.Hukuk Dairesi’nin 01/09/2020 tarih ve 2020/822 E-711 Karar Sayılı kararıyla; “…MÖHUK 40. maddede “Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibariyle yetki kuralları tayin eder.” hükmü düzenlenmiştir. Türk mahkemelerini yetkili kılan bir iç yetki kuralı varsa,Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisi de mevcuttur.
TTK’nın 553. maddesinde kurucularının, yönetim kurulu üyelerinin.. sorumluluğu düzenlenmiş, 561. maddesinde de sorumlular aleyhine şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde dava açılabileceği düzenlenmiştir. Anılan yetki düzenlemesi kesin yetki kuralı olmayıp genel yetki kuralının yanında ek bir yetkili mahkeme düzenlenmektedir.
HMK’nın 6. maddesine göre genel yetkili mahkeme davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Yine 9. maddede Türkiye’de yerleşim yerinin bulunmaması halinde yetki düzenlenmiş olup, maddeye göre Türkiye’de yerleşim yeri bulunmayanlar hakkında genel yetkili mahkeme davalının Türkiye’de mutad meskeninin bulunduğu yer mahkemesidir. Davaya konu takibe davalı tarafça yapılan itirazda verilen vekaletnameye göre davalının adresi … /… olarak belirtilmiştir. Buna göre Türkiye’ de yerleşim yeri bulunmayan davalının mutad meskeni …/…. HMK 9. maddesine göre davada mahkeme yetkili olup, mahkemece yetkisizlik kararı verilmesi doğru olmamıştır.
Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yetkisizlik kararının kaldırılmasına, tarafların delillerinin toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın 6545 sayılı yasanın 45.maddesi ile değişik 5235 sayılı kanunun 5.maddesi gereği heyetçe bakılmak üzere kararı veren mahkemeye gönderilmesi…” neden ve gerekçesiyle mahkememiz kararı kesin olarak kaldırılmıştır.
Taraflar arasındaki somut uyuşmazlıkta yabancılık unsurunun bulunması dikkate alınarak, somut uyuşmazlıkta hangi devletin hukukunun uygulanacağı, uygulanacak hukuka ve davacı tarafın ileri sürdüğü hukuksal nedene dayalı olarak davacı taraf isteminin yerinde olup olmadığı, yerinde ise miktarının tespiti için bilirkişi kurulu raporu alınmasına karar verilmiş; dosya getirtilip-sunulan belgelerle birlikte bilirkişiler SMMM …, ticaret alanında uzman Doç. Dr. … … ve MÖHUK konusunda uzman Doç Dr. …’a tevdi edilmiş, adı geçen bilirkişi tarafından düzenlenen 19/08/2021 tarihli raporun dosya arasında olduğu görülmüştür.
Alınan bilirkişi kurulu raporunda özetle; davacı …’ın, dava dışı … … ünvanlı Şirkete 23.788.50 EURO (08.03.2010 tarihli iflas sıra cetveli kapsamında) tutarında verdiği iddia edilen parayı davalı …’nin ortağı ve yöneticisi olduğu Şirkete …’da verdiği, davacı ve davalının yine dosyadan anlaşılan bilgiler ışığında yerleşim yeri ve mutad meskenlerinin de … olduğu, davacı …’in para verdiği … AG’nin de merkezinin … olduğu; başka bir ifadeyle, haksız fiilin işlendiği yerin ve zararın meydana geldiği yerin Almaya olduğu, bu açıklamalar doğrultusunda, davacının haksız fiil sorumluluğuna dayalı talepleri bakımından uygulanacak hukukun Alman Hukuku olduğu, MÖHUK 2.md gereğince tarafların TTK ve TBK’na dayalı iddia ve taleplerini derdest davada uygulanma olanağının bulunmadığı; Zamanaşımı süresinin MÖHUK 8.md gereği Alman Hukukuna göre belirlenmesi gerektiği; Davacı taraf bakiye iflas alacağına dayalı talep bakımından davalı … hakkında …’da yürütülmüş olan iflas süreci bir bütün olarak Alman hukukuna tabi olduğu;
Zamanaşımı süresi bakımından uygulanacak olan Alman kanunu BGB $ 195 uyarınca zamanaşımı süresinin dolmadığı ve davalının bu yöndeki iddiasını ispatlayamadığı,
Davalı …’nin kişisel sorumluluğu bakımından dayanılan … Ceza Mahkemesi’nin 09.04.2013 tarihli mahkümiyet kararının dosyaya ibraz edildiği ancak … Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda verilen ceza kararının kesinleştiğini gösterir bir belgenin dosyada bulunmadığı ve dosyada bulunan19.02.2014 tarihli Alman Federal Mahkeme’si kararından verilen mahkumiyet kararının bozulduğu, aynı Federal Mahkeme kararının (25- b) fıkrasında fiilin sabit olup olmadığının araştırılması gerektiğinin belirtildiği,
Yukarıdaki veriler ışığında davacı tarafça, dosyada davalı …’nin kişisel sorumluluğu gösterir bilgi ve belge sunulmadığı, bu anlamda davacının tüzel kişilik perdesini aralama suretiyle davalının şahsına yönelik sorumluluk iddialarını destekleyici bir delil bulunmadığı,
Davalı … için “kişisel iflasın sonucu borçtan kurtulma” yoluyla yürütülen iflas prosedürünün etkileri ve sonuçlarının da …’da doğmuş olduğu, Türkiye’de tek başına bir etkiye sahip olmadığı,
Yargıtay 23. HD 14.02.2014 tarihli ve 2014/8371 E. ve 2014/1048 K. sayılı kararı uyarınca da …’da iflasına karar verilen gerçek kişinin tacir olmaması nedeniyle kişi hakkında …’da verilen iflas kararının Türkiye’de tanınamayacağı,
Alman hukukunda İflas Mahkemeleri iflas cetveline kayıt talepleri hakkında bir yargılama yapmadığı, iflas cetveli ile alacağın varlığının tartışmasız bir şekilde karara bağlanmadığı, yapılan alacak kaydının da Alman hukukuna göre adli ya da resmi makamlarca onaylanmış ve varlığı kesinleşmiş bir alacağın varlığını ortaya koymadığı ve bu nedenle … Sulh Hukuk Mahkemesi’nce İflas mahkemesi olarak hazırlanmış bulunan alacak-borç listesinin Türk İİK m. 68 anlamında bir belge olarak kabul edilemeyeceği yönünde görüş bildirilmiştir.
Mahkememizce verilen 22/01/2020 tarihli kararın istinafı üzerine İstanbul BAM 11. Hukuk Dairesi’nce yukarıda değinilen kararla, eldeki davanın 6102 sayılı TTK’nın 553.maddesinde düzenlenen sorumluluk davası olduğu gerekçesiyle mahkememiz kararının kaldırılmasına ve anılan düzenleme gereği yargılama yapılıp karar verilmesi için dosyanın mahkememize gönderilmesine karar verilmiş ise de;
Davalının kurucusu ve yöneticisi olduğu dava dışı şirketin, …’da Alman Kanunlarına göre kurulduğu, davacıdan paranın …’da tahsil edildiği, iflas kararının …’da verildiği hususları dosya kapsamı ile sabit olup; 6102 sayılı TTK hükümlerine göre Türkiye’de kurulmuş bir şirket bulunmadığından somut olayda TTK’nın 553.maddesinin uygulanma yerinin bulunmadığı yönünde mahkememizde kanaat oluşmuştur.
Davalının Muğla-Bodrum’da bulunan taşınmaz malını, iflas kararını veren Alman yetkili mercileri nezdinde bildirmemesi yönündeki eylemi; haksız fiil niteliğinde olup; bilirkişi kurulu raporunda da gerekçelendirildiği üzere fiilin işlendiği ve zararın doğduğu yer de …’dır.
Alınan 19/08/2021 tarihli bilirkişi kurulu raporu, somut olaya ilişkin mahkememizin değerlendirmeleriyle de örtüştüğünden ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden mahkememizce benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, alınan ve benimsenen bilirkişi kurulu raporu, toplanıp değerlendirilen delillere göre; davacı tarafça iddia olunan dava konusu paranın, davalının ortağı ve yöneticisi olduğu dava dışı … … şirketine …’da verildiği, yine tarafların yerleşim yeri adreslerinin … olduğu, şirket merkezinin de …’da bulunduğu; az yukarıda değinildiği üzere, davalının Türkiye’de bulunan taşınmazını iflas kararının verildiği …’daki iflas masasına bildirmemesi yönünde gerçekleşen haksız fiilin işlendiği yerin ve zararın meydana geldiği yerin … olduğu; bu nedenlerle, haksız fiil hükümlerine dayalı davacı taraf talepleri bakımından uygulanacak hukukun Alman Hukuku olduğu; davacı taraf bakiye iflas alacağına talebine konu iflas sürecinin etkileri ve sonuçlarının …’da doğduğu, iflas kararının Türkiye’de tanınmadıkça hüküm ve sonuç doğurmayacağı; diğer yandan MÖHUK 2.md gereğince tarafların TTK ve TBK’na dayalı iddia ve taleplerinin eldeki davada dinlenemeyeceği, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; eldeki uyuşmazlığa bakma, delilleri tartışma, değerlendirme ve çözüme kavuşturma konusunda mahkememizin hak ve yetkisinin bulunmadığı anlaşıldığından, HMK’nın 114. ve 115.maddeleri gereğince yargı hakkı dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin yargı hakkı dava şartı yokluğu nedeniyle Davanın Usulden Reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının, başlangıçta yatırılan 2.136,84 TL peşin harçdan mahsubu ile bakiye 2.077,54 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan 99,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkca okunup, usulen anlatıldı.
18/11/2021
Başkan …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Katip …
¸e-imzalı

Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.