Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/475 E. 2021/87 K. 09.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN

ESAS NO:2020/545 Esas
KARAR NO:2021/20

DAVA:Alacak (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:16/10/2020
KARAR TARİHİ:21/01/2021

Yukarıda esas numarası, konusu ve tarafları yazılı bulunan mahkememizde görülmekte olan “Alacak” (Simsarlık Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasında dosya taraflarının karşılıklı sundukları dilekçeler ile dosya kapsamındaki tüm belgeler üzerinde yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Müvekkilinin dava dışı … ve … adlı finans şirketlerinin Türkiye’deki temsilcisi … ile birlikte çalıştığını, fınans ihtiyacı olan şirketler ile finans sağlayan şirketler arasındaki iletişimi sağlayarak uygun görülen projelere kredi sağlanması konusunda aracılık ettiğini, davalı şirketin sağlık alanında faaliyet gösteren bir şirket olduğunu ve yeni projelerine finans desteği sağlamak amacıyla müvekkili ile aracılık yapma konusunda anlaşma sağladıklarını, müvekkili ile davalı şirket arasında 01/07/2020 tarihinde 10 maddelik finansal danışmanlık aracılık hizmeti protokolü düzenlendiğini, anılan protokolde sözleşme konusu kredinin kullandırılması için tek yetkilinin müvekkili olarak belirlendiğini, sözleşmede davalı şirketin krediyi veren finans şirketleriyle doğrudan görüşme yapmamayı ve müvekkili haricinde başka bir aracıyla çalışmamayı taahhüt ettiğini, aksi halde sözleşmede belirtilen ücretin müvekkiline ödeneceğini, sözleşmenin 5. maddesinde ise finansal danışmanlık ve aracılık hizmet bedelinin kararlaştırıldığını, ayrıca sözleşmede finansal danışmanlık ve aracılık hizmeti neticesinde finans şirketleri tarafından kredinin kullandırılmaya hazır edilmesine karşın haklı bir gerekçe göstermeksizin kredinin kullanılmasından vazgeçilmesi halinde sözleşmede kararlaştırılan hizmet bedeline hak kazanılacağı hükmünün yer aldığını, müvekkili davacının sözleşme hükümlerine göre üzerine düşen edimleri yerine getirdiğini ve kredinin kullandırılması için gerekli çalışmalara başladığını, fakat davalı şirketin müvekkilinin bilgisi ve rızası dışında finans şirketleri ile doğrudan temasa geçerek müvekkilini devre dışı bırakmaya çalıştığını, ayrıca davalı tarafın sözleşme ile ilgili olarak elde ettiği bilgi ve belgeleri sözleşmenin gizlilik maddesine aykırı şekilde başkalarıyla paylaştığını, müvekkili davacı tarafından davalı şirkete … Noterliği’nden 28/07/2020 tarihli – … yevmiye nolu ihtarnamenin gönderildiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin TBK’nun 520. maddesinde düzenlenen simsarlık sözleşmesi niteliğinde olduğunu, davalı şirketin müvekkilini devre dışı bırakarak finans şirketleriyle doğrudan temas kurmak suretiyle sözleşmeye açıkça aykırı hareket ettiğini, Yüksek Yargıtay’ın da simsarın usulüne uygun sözleşmesi varken iş sahibi tarafından aradan çıkarılmak suretiyle simsarlık ücretinden mahrum bırakılması durumunda ücrete hak kazancağını içtihat ettiğini, ayrıca adli yardım taleplerinin olduğunu belirterek ve dilekçesinde ileri sürdüğü diğer nedenlerle fazlaya ilişkin haklarını da saklı tutarak, taraflar arasında 01/07/2020 tarihinde imzalanan sözleşmede belirtilen ücretin şimdilik 100.000,00-TL.’sinin ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, adli yardım talebinin kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalı karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davaya konu uyuşmazlık simsarlık sözleşmesinden kaynaklı olduğundan görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi değil, Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, müvekkili şirketin sağlık alanında faaliyet gösteren ve bu alanda yatırımlar yapmak isteyen bir şirket olduğunu, bu doğrultuda devralmak istediği hastane binası için kaynak arayışı içerisine girdiğini, davacı ile devir alınmak istenen hastane inşaatının beraber gezilerek proje üstüne detaylı konuşmalar yapıldığını, davacı tarafın projenin olumlu olduğunu ve bu haliyle kredinin hemen çıkacağını ifade ettiğini, sonrasında taraflar arasında işbu davaya konu 01/07/2020 tarihli finansal danışmanlık ve aracılık sözleşmesinin imzalandığını, daha kredi çıkmadan ve sözleşmede yer almamasına karşın davalı tarafından müvekkili şirketten 21.000-EURO elden para istendiğini, bunun üzerine müvekkilinin davacıya talep ettiği bu miktarın sözleşmede yer almadığını, daha önce bundan bahsedilmediğini belirterek bu paranın talep edilme sebebinin sorulduğunu, davacının ise cevaben “kredinizin çıkmasını istiyorsanız bu paranın ödenmesi gerektiği” şeklinde beyanda bulunduğunu, yapılan görüşmede davacı tarafın ödemenin ısrarla elden yapılması gerektiğini beyan ettiğini, müvekkili şirketin elden ödemeyi kabul edemeyeceğini belirttiğini, davacının “biz de krediyi vermeyiz o zaman” şeklinde karşılık verdiğini, böylece davacının sözleşme gereklerine aykırı davranarak karşılıklı sözleşme ilişkilerinin olmazsa olmazı olan güven ilkesinin zedelenmesine yol açtığını, özetle davacı tarafından haksız ve hukuksuz şekilde müvekkili firmanın sözleşmeye aykırı davrandığı ve bu sebeple sözleşmenin tek taraflı feshedildiği ifade edilmişse de bu durumun gerçeği yansıtmadığını, müvekkili şirketin söz konusu sözleşmeye aykırı davranışının olmadığını, aksine sözleşmeye aykırı davranışın bizzat davacı tarafından gerçekleştirildiğini, sonrasında yaşanan gelişmeler üzerine müvekkili şirket yetkilisi tarafından davacı hakkında 07/12/2020 tarihinde … Emniyet Müdürlüğü nezdinde suç duyurunda bulunulduğunu belirterek ve dilekçede izah edilen diğer nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili tarafından 21/01/2021 tarihinde UYAP üzerinden mahkememize gönderilen cevaba cevap dilekçesinde ise özetle; işbu dosya ile taraflar arasında düzenlenen sözleşmede (Simsarlık Sözleşmesi) belirlenen ücretin tahsilinin talep edildiği, simsarlık sözleşmesinin Borçlar Kanunu’nun 520. ve 521. maddelerinde düzenlendiği, taraflar arasındaki sözleşmenin niteliği uyarınca davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu belirtilerek dosyanın görevli ve yetkili … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesi talep edilmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında 01/07/2020 tarihinde akdedilen ve 6098 sayılı TBK.’nun 520. maddesinde düzenlenen simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Davacı taraf delil olarak; sözleşme, faturalar, mail yazışmaları, bilirkişi incelemesi, tanık beyanı, proje belgeleri ve diğer yasal delillere dayanmıştır.
Davalı taraf ise; tanık beyanı, bilirkişi incelemesi, yemin, taraflar arasında imzalanan 01/07/2020 tarihii sözleşme, … temsilcileri ile yapılan yazışmalar ve … Ticari Ateşeliği’nin cevabi yazısı, Yargıtay Kararları ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır.
Taraflar arasındaki ihtilafın, taraflar arasında 01/07/2020 tarihinde akdedilen ve 6098 sayılı TBK.’nun 520. ve devamı maddelerinde düzenlenen simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan ve davacı tarafça hak edildiği iddia edilen ücret alacağına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Simsarlık sözleşmesi, 6098 sayılı TBK.’nun 520 ila 525 maddelerinde düzenlenmiştir.
TBK.’nun 520. maddesinde simsarlık sözleşmesi “simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması hâlinde ücrete hak kazandığı sözleşme” olarak tanımlanmıştır.
Bu tanımdan da anlaşıldığı üzere; simsarlık sözleşmesi, simsarın bir ücret karşılığında ya diğer tarafa bir sözleşmenin kurulması fırsatını göstermeyi ya da ona bir sözleşme görüşmesi için aracılık etmeyi borçlandığı bir sözleşmedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’unun (HMK) 1. maddesine göre, “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” 114/c maddesine göre, mahkemenin görevli olması dava şartıdır. 115. maddesine göre, “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.” Dolayısıyla görev konusunun, mahkemelerce her aşamada resen gözetilmesi gerekir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmeseler dahi yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile resen mahkeme ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
Somut olayda; davanın tarafları arasında, davalı şirketin almayı planladığı hastane binasına finansal kaynak sağlanmasına yönelik olarak simsarlık sözleşmesi akdedildiği hususunda bir ihtilaf yoktur.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 6100 sayılı HMK.’nun ve 6102 sayılı TTK.’nun göreve ilişkin maddelerine göre simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan davalar ticari davalardan sayılmamıştır. Bu nedenle huzurdaki davaya konu uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi değil, Asliye Hukuk Mahkemesi’dir. Sonuç olarak dava konusu uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla ve mahkememizin görevsizliği sebebiyle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda davanın usulden reddine ilişkin olarak aşağıdaki gibi karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-HMK.’nun 114/1-c bendi gereğince mahkememizin görevsizliği sebebiyle davanın HMK.’nun 115/2 maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından usulden reddine,
2-HMK.’nun 20. maddesinde belirtilen süre içerisinde taraflarca talep edilmesi halinde dosyanın Nöbetçi İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, HMK.’nun 331/2. maddesi gereğince davaya başka bir mahkemede devam edilmediği taktirde ve talep halinde harç ve yargılama giderleri ile gider avansının harcanmayan kısmının mahkememizce karar altına alınmasına,
HMK’nun 345. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK’nun 342. maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca Mahkememize veya başka bir Mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 21/01/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır