Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/460 E. 2021/826 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/460 Esas
KARAR NO:2021/826

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:22/12/2015
KARAR TARİHİ:04/11/2021

Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; fona devredilen şirketin varlıkları ile şirketin grup içi borçlanma tutarları arasında uyumsuzluk bulunduğunu ve dengesiz bir borçlanma yapıldığını, şirketin sağladığı bu fonlarla şirket aktifinden yine grup içi şirketlere 71.000 TL’lik fonlama yaptığı ve grup şirketi olan … Şirketi’ne 17.000 TL’yi iştirak bedeli olmak üzere toplam 30.000 TL fon aktarıldığını, şirkete orta ve uzun vadede ekonomik bir fayda getirmeyecek olan ve aktifindeki cihazların bilançoda görünen değerini muhasebe prensiplerine aykırı olarak gereksiz yere fazlalaştıran gider aktifleştirmeleri ve şüpheli alacaklar için ayrılması gereken karşılığı da birlikte düşünüldüğünde 2.165.000 TL’nin şirketin aktifinden silinip gider yazılmasının gerektiğini, böylece şirketin 2002 ve 2003 mali tablolarında hesaplanan 2002 yılı sonu öz kaynağının 3.299.330 TL negatif bakiye vermesi gerektiğini, şirketin … A.Ş’den sağladığı finansmanı şirket menfaatleri ve ticari teamüller ile TTK hükümlerine uygun bir şekilde değerlendirilmeyerek basiretsiz bir yönetim sergilendiğini ve yönetim kurulu üyesi ve denetçi olan davalıların şirketi 71.000 TL zarara uğrattıklarını ileri sürerek şimdilik 10.000 TL’nin zararın meydana geldiği tarihten itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan, müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiş, yargılama aşamasında temlik alan … vekili tarafından talep edilen tutar ıslahla 71.000 TL’ye yükseltilmiştir.
Davalılar davanın reddini savunmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılama sonrasında 22.03.2018 tarih, … E, … K sayılı kararıyla davalılara yönelik açılan davanın reddine karar verilmiş; verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz etmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 15/06/2020 tarih, 2019/4542 E-2020/2885 K sayılı kararıyla; “Dava, anonim şirket yöneticilerinin sorumluluğuna dayalı tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, davalıların, davacı şirkette oluşan zarar tarihinde yönetim kurulu üyesi olarak görev yapmadıkları, şirket zararının oluştuğu tarihten sonraki tarihlerde göreve geldikleri, dolayısıyla oluşan zararlardan TTK hükümleri gereğince sorumlu tutulamayacakları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, kural olarak, yönetim kurulu üyeleri şirket adına yaptıkları işlemlerden dolayı kişisel olarak sorumlu tutulamazlarsa da, 6762 s. TTK’nın 336. maddesinde belirtilen hallerde ortaklığa ve ortaklık alacaklılarına karşı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe tüm yöneticiler oluşan zarardan müteselsilen sorumlu olurlar. Yani yönetim kurulu üyelerinin görevlerini ifaları sırasında bir zarar oluşmuşsa, bu zararın üyelerin kusurlu eylemi sonucunda meydana geldiğinin kabulü gerekmektedir. Başka bir deyişle, Türk Ticaret Kanunu yönetim kurulu üyeleri için ispat yükü ters çevrilmiş kusur esasına dayanan bir sorumluluk öngörmüş ve yönetim kurulu üyeleri aleyhine kusur karinesi kabul etmiştir. Nitekim 6762 s. TTK’nın 338. maddesinde, yönetim kurulu üyelerinin kusur ve sorumluluklarının bulunmadığını ispat edemedikleri takdirde zarardan sorumlu oldukları düzenlenmiştir. Yine 6762 s. TTK’nın 337. maddesinde, yeni seçilen veya tayin olunan yönetim kurulu üyelerinin, seleflerinin belli olan yolsuz muamelelerini murakıplara bildirmeğe mecbur oldukları, aksi halde seleflerinin sorumluluklarına iştirak edecekleri belirtilmiştir. Bu durumda, mahkemece, 6762 s. TTK’nın 337. maddesi çerçevesinde herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın, yetersiz ve denetime elverişsiz bilirkişi raporuna dayalı olarak karar verilmesi doğru olmamış ve davacı yararına bozmayı gerektirmiştir.” neden ve gerekçesiyle mahkememiz kararı bozulmuştur.
Mahkememizce bozma ilamına uyulmuş, yargılamaya devam olunmuştur.
Hükmüne uyulmasına karar verilen bozma ilamında işaret edildiği üzere, bozma öncesi rapor veren bilirkişiler SMMM Şükrü Savaş, Prof. Dr. … ve Prof. Dr. …’dan alınan 05/04/2021 tarihli ek raporda özetle; davacı şirketin 30.204,76 TL tutarındaki iştirak ve fonlama zararının 07.11.2000-31.12.2002 tarihleri arasında gerçekleştiği, davalıların davacı şirkette 07.11.2000-31.12.2002 tarihleri arasında Yönetim Kurulu Üyesi olarak görevde bulunmadıkları, davalıların, davacı şirketteki YK üyelik görevlerinin 03.03.2003 tarihinde başladığı, 05.02.2004, 15.02.2004 ve 25.04.2004 tarihlerinde sona erdiği, davacı şirketin 28.02.2003 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısında şirket Denetçiliklerine …’yi temsilen … ve …’in seçildikleri, davalı YK Üyelerinin sadece 6762 sayılı TTK.m.337’ye istinaden davacı şirket denetçilerine (…, …) 07.11.2000-31.12.2002 tarihleri arasında selefleri tarafından yapılan şirket zararını (belli olmayan yolsuz muamelelerini) bildirmemiş oldukları, seleflerin ise 07.11.2000-31.12.2002 tarihleri arasında sebebiyet verdikleri iddia edilen davacı şirket zararından kesinleşmiş mahkeme kararı mucibi sorumlu tutulmadıklarının dava dosyası ile sabit olduğu; davalıların davacı şirket zararından dolayı TBK 337.md yönünden sorumlu tutulamayacakları yönünde görüş bildirilmiştir.
Bozma öncesi alınan bilirkişi kurulu raporları ile bozma sonrası alınan bilirkişi kurulu 05/04/2021 tarihli ek raporu gerekçeli, denetlenebilir, hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamının gereklerini karşılar yeterlilikte, itirazları cevaplar nitelikte ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden, mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, bozma öncesi ve sonrası alınan bilirkişi kurulu raporlarına, toplanıp değerlendirilen tüm delillere göre; davacı şirket zararının 07/11/2000-31/12/2002 tarihleri arasında gerçekleştiği, davalılar …, … ve …’ın Yönetim Kurulu Üyelik görevlerinin 03/03/2003 tarihinde başladığı ve 05/02/2004-15/02/2004-25/04/2004 tarihlerinde sona erdiği, davalıların, davacı şirkette zarar tarihinde yönetim kurulu üyesi olarak görev yapmadıkları; davalı YK Üyelerinin davacı şirket denetçilerine, 07/11/2000-31/12/2002 tarihleri arasında selefleri tarafından gerçekleştirilen şirket zararını bildirmedikleri ancak, seleflerin yolsuzluğunun davacı şirket 30/01/2007 tarihli genel kurul denetçi raporu ile ortaya çıktığı, dolayısı ile o tarihte bildirim yapılmasının imkan dahilinde olmadığı; kaldı ki, davalıların görev yaptıkları dönemde selefleri hakkında genel kurulca ibra kararı alındığı, bu nedenlerle davalıların oluşan zararlardan dolayı TTK hükümleri gereğince sorumlu tutulamayacakları anlaşıldığından, adı geçen davalılar yönünden davanın reddine ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın Davalılar …, … ve … yönünden Reddine,
2-Davacı taraf harçtan muaf olmakla başlangıçta yatırılan 135,00 TL peşin harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-5411 Sayılı Kanunun 133/son maddesi uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacı …’den alınıp davalılar … ve …’ya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, huzurdaki taraf vekillerinin yüzlerine karşı, duruşmaya katılmayan davalı …’nin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay’da temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı. 04/11/2021

Başkan …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Katip …
e-imzalı