Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/405 E. 2021/374 K. 26.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/405 Esas
KARAR NO:2021/374

DAVA:Tazminat(Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:18/08/2020
KARAR TARİHİ:26/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 09/01/2007 tarihinde davalı sigorta şirketi nezdinde ZMSS (Trafik Sigortası) poliçesi ile sigortalı olan ve dava dışı …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın müvekkilinin sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarpması sonucunda müvekkilinin yaralandığını ve malul kaldığını, davalı sigorta şirketinin … numaralı poliçe (…) kapsamında kaza tarihi itibariyle geçerli teminat limiti çerçevesinde sorumluluğunun bulunduğunu ve müvekkilinde oluşan zararı karşılamakla yükümlü olduğunu, müvekkilinin bu kazadan yaklaşık 1,5 (bir buçuk) yıl sonra, 13/07/2008 tarihinde yine davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı başka bir aracın taraf olduğu kaza daha yaşadığını, müvekkilinin maluliyetinin hangi kazadan kaynaklandığı taraflarınca tespit edilemediği için, müvekkilinin bu kaza sebebiyle sakatlığa uğradığı düşünülerek …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile dava açtıklarını, bu dava dosyasında alınan Adli Tıp raporu ile müvekkilinin maluliyetinin önceki (09/01/2007 tarihindeki) kazadan kaynaklandığının ortaya çıktığını ve davanın ilgili mahkemece reddedildiğini, reddedilen bu davanın zamanaşımı süresini kesmekte olduğunu, dava konusu trafik kazası sonrasında müvekkili …’ün T.C. Sağlık Bakanlığı … Devlet Hastanesi ve … Üniversitesi Hastanesi’nde tedavi gördüğünü, müvekkilinin meslekte kazanma gücü kaybı oranının dava sırasında mahkemece alınacak Adli Tıp Kurumu raporu ile tespit edileceğini, müvekkilinin dava konusu trafik kazası sebebiyle tedavi gördüğü dönemle sınırlı olmak üzere %100 oranında iş göremez durumda kaldığını ve bu dönem için bakıcıya muhtaç olduğunu, davalı şirket tarafından müvekkiline geçici işgöremezlik ya da bakıcı giderine yönelik herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkilinin geçici işgöremez durumda olduğu zaman dilimindeki bakıcı giderlerinden de davalı sigorta şirketinin sorumluluğu bulunduğunu, bu taleplere ek olarak SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderlerinin de davalı sigorta şirketinin sorumluluğunda olduğunu belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; 09/01/2007 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle müvekkilinin uğradığı bedensel zararlardan dolayı fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 3,00-TL. (Üç Türk Lirası) maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili ise cevap dilekçesinde özetle; dava dışı …’nın sevk ve idaresindeki ve dava dışı … A.Ş. adına tescilli, … plakalı araç için müvekkil şirket tarafından davaya konu kaza tarihini de kapsayacak şekilde 18/02/2006 – 18/02/2007 tarihleri arasında geçerli ZMSS poliçesi düzenlendiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe üzerinde yazılı teminat limitleri ile sınırlı olduğunu, anılan poliçe üzerinde ölüm ve sakatlık halleri için öngörülen kişi başına teminat limitinin azami 57.500,00-TL. ile sınırlandırılmış olduğunu, bu miktarın maksimum talep edilebilecek miktar olduğunu, zorunlu trafik sigortasının bir meblağ sigortalı olmayıp, bir zarar sigortası olduğunu, müvekkili şirketin asıl sorumluluğunun gerçek zarar üzerinden belirleneceğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla talep edilen hasar bedelinin bilirkişi marifetiyle tespitini talep ettiklerini, ayrıca kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün kusurunun tespiti ile kusur nispetinde hesaplama yapılmasını talep ettiklerini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili şirketin faiz sorumluluğunun da ancak dava tarihinden itibaren söz konusu olacağını, bu nedenle talep edilen faize ve faiz oranına tamamen itiraz ettiklerini, davacı tarafça dava dilekçesinde özetle; 09/01/2007 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle davacının maluliyete ve işgücü kaybına uğradığı iddiasıyla 3,00-TL. maddi tazminat talebinde bulunulduğunu, bilindiği üzere, “5237 sayılı yeni Türk Ceza yasası’nın yürürlüğe girmesinden sonra anılan yasanın 66’ncı maddesine göre zamanaşımı sürelerinin ölümlerde (15) yıl, yaralanmalarda (8) yıl olduğunu, eğer aynı olayda hem ölü, hem yaralı varsa tümü için zamanaşımı süresinin (15) yıl olacağını, davaya konu trafik kazasının ise 09/01/2007 tarihinde meydana geldiği gözetildiğinde somut olayda (8) Sekiz yıllık süre eklendiğinde zaman aşımı süresinin dolmuş olduğunu ve davanın zamanaşımına uğradığını, öncelikle zamanaşımı itirazlarının incelenerek, 5237 sayılı kanun uyarınca (8) sekiz yıllık zamanaşımı süresi içinde açılmayan davanın reddi gerektiğini, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte gerçek zararın varlığı ve miktarının belirlenebilmesi için aktüeryal hesaplama yapılmasının zorunlu olduğunu, öte yandan davacı tarafın ticari faizi talep etmesinin de hukuka aykırı olduğunu belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; öncelikle davanın zamanaşımı bakımından reddine, esasa girilecek olursa haksız ve mesnetsiz açılan davanın tamamen reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; 09/01/2007 tarihinde meydana gelen trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı taraf delil olarak;… A.Ş. nezdindeki … sayılı ZMSS Sigorta Poliçesi, hasar dosyası, tanık beyanı, bilirkişi incelemesi, davacıya ait tedavi evrakları, trafik kayıtları, ceza dosyası, nüfus kaydı ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır. Davalı taraf ise delil olarak; 357747 nolu hukuk dosyası, … … … A.Ş. Karayolları Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi, ekleri ve poliçe genel şartları, bilirkişi incelemesi, örnek Yargıtay Kararları ile kanuni ve takdiri her türlü delile dayanmıştır.
Mahkememizce tensiple birlikte …. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak davacı vekilinin dava dilekçesinde bahsettiği … Esas sayılı dava dosyasının gönderilmesi istenmiştir. Yine tensiple … Cumhuriyet Başsavcılığı’na müzekkere yazılarak 09/01/2007 tarihinde meydana gelen trafik kazasından dolayı … T.C. Kimlik numaralı (dosyamız davacısı) …’ün yaralandığı trafik kazasıyla ilgili ceza soruşturma dosyası açılıp açılmadığının araştırılarak mahkememize bilgi verilmesi, ceza soruşturma dosyası açılmış ise dosyanın bir örneğinin duruşmanın gönderilmesi istenmiştir. Ayrıca davacının kaza sonrasında tedavi olduğunu bildirdiği İstinye Devlet Hastanesi’ne müzekkere yazılarak 09/01/2007 tarihinde meydana gelen trafik kazası ile ilgili olarak … T.C. Kimlik nolu …’ün hastanelerinde bulunan tüm tedavi evrak ve kayıtlarının, film ve grafilerinin, mümkünse … ortamındaki kayıtlarının gönderilmesi istenmiştir.
… Cumhuriyet Başsavcılığı Esas ve Karar Bürosu tarafından müzekkereye verilen 18/03/2021 tarihli cevabi yazı ekinde; mahkememizce istenen (Kapatılan) … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın… Soruşturma, … KYOK sayılı dosyasının bir örneği UYAP üzerinden gönderilmiştir. … CBS’nin… Soruşturma sayılı dosyasında verilen 31/03/2008 tarihli ve … Karar numaralı KYOK kararında özetle; olay günü (09/01/2007) … Mah. … Yolu üzerinde şikayetçi (…) ve şüphelinin (…) kullandıkları araçlarla seyir halinde iken çarpıştıkları, şikayetçinin dosya içeriğindeki doktor raporunda belirtildiği şekilde yaralandığı ve şüpheliden şikayetçi olduğu, dosyanın bilirkişiye tevdi edilerek kusur raporu alındığı, şikayetçinin kazanın oluşumunda birinci derecede kusurlu olduğu, şüphelinin ise olayda kusurunun bulunmadığı kanaati ile rapor tanzim edildiği, bilirkişi raporu ve dosya içeriğinin değerlendirilmesinde şüphelinin olayda kusuru bulunmadığı, mağdurun kendi hatası ile kazayı meydana getirerek kendi yaralanmasına sebebiyet verdiği belirtilerek şüpheli hakkında yüklenen suçtan kamu adına takibata mahal olmadığına karar verildiği görülmüştür.
Davacı vekili 26/05/2020 tarihli duruşmada davalı tarafın cevap dilekçesinde ileri sürdüğü zamanaşımı def’i ile ilgili olarak aynen; “…dava dilekçemizde de belirttiğimiz gibi daha önce farklı bir kazadan dolayı yine aynı davalıya açılmış bir davamız bulunmaktadır, bu dava kapsamında alınan ATK raporu ile müvekkilimizin sakatlığının 09/01/2007 tarihli kaza sebebiyle oluştuğu anlaşılmıştır, biz bu sebeple ilk açtığımız davamızın zamanaşımını kestiğini düşünüyoruz, dolayısıyla davalı tarafın zamanaşımı def’i yerinde değildir, dosyanın esasına girilsin…” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 22/05/2019 tarihli ve 2016/12985 Esas ve 2019/6558 Karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; 2918 sayılı KTK’nın 109/I. Maddesinde; “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmüne, yine aynı kanunun 109/II. maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir. Görüldüğü üzere 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. maddesinde motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazmini için kaza gününden itibaren 2 (iki) yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüş, aynı maddenin ikinci fıkrasında, davanın cezayı gerektiren bir eylemden kaynaklanması durumunda ceza kanununun öngördüğü ceza zamanaşımının (sürücü, işleten veya diğer sorumlular için fark gözetilmeksizin) uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Eylemin suç oluşturması yeterli olup, ayrıca fail hakkında mahkumiyet kararı ile sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı gerekmemektedir. (Yargıtay HGK’nun 10/10/2001 tarih, … E., … K.)
Davaya konu trafik kazası 09/01/2007 tarihinde meydana gelmiştir. Davacı … anılan kazada yaralanmış, kazanın hemen sonrası aynı tarihli trafik kazası tespit tutanağı düzenlenmiş ve kazaya karışan … plakalı diğer araç sürücüsü …’dan … CBS’nin… Soruşturma sayılı dosyası ile şikayetçi olmuştur. İlgili Savcılık tarafından 31/03/2008 tarihli, … Karar numaralı kararla kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Bir başka ifade ile davacı asil, kazanın diğer tarafını ve davalı sigorta şirketinin sigortalısını, dolayısıyla kazaya karışan … plakalı aracın ZMSS sigortacısını kaza tarihi (en geç şikayet tarihi) itibariyle bilmekte, en azından bilmesi gerekmektedir. Bu durumun aksinin iddia edilmesi hayatın olağan akışına aykırıdır.
Somut olayda; 09/01/2007 tarihinde meydana gelen kazada davacı yaralanmıştır. Ortada 1 (bir) yaralının olduğu çift taraflı bir trafik kazası mevcuttur. Bu durumda 5237 sayılı TCK’nun 66/1-e maddesi uyarınca somut olay 8 (sekiz) yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Dava konusu kazanın 09/01/2007 tarihinde meydana geldiği, huzurdaki davanın ise 18/08/2020 tarihinde açıldığı hususu dosya kapsamından açıkça anlaşılmaktadır. Yani huzurdaki dava kaza tarihinden itibaren yaklaşık 13,5 (onüç buçuk) yıl sonra ikame edilmiştir. Davacı tarafça başka bir kazaya dayalı olarak, başka bir mahkemede (…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde) sehven dava açmış olması, huzurdaki davada davalı tarafça süresinde ileri sürülen zamanaşımı def’inin gözetilmemesi sonucunu doğurmaz. Zira her olay (kaza) kendi başına bir dava sebebi olup, münhasıran kendi mecrasında değerlendirilmesi gerekir.
Yukarıdaki açıklamalara ve 2918 sayılı KTK’nun 109/2 maddesine göre; somut olayda 8 (sekiz) yıllık uzamış ceza zamanaşımı süresinin görülmekte olan maddi tazminat davası için de geçerli olduğu açıktır. Sonuç olarak; huzurdaki davanın kaza tarihi olan 09/01/2007 tarihinden itibaren 8 (sekiz) yıl geçtikten sonra açılmış olması karşısında, 09/01/2007 tarihli kazaya dayanarak dava konusu maddi tazminat taleplerinin dava konusu yapıldığı 18/08/2020 tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin geçtiği anlaşılmakla, davalı vekilinin zamanaşımı def’inin kabulü ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle reddine,
2-Alınması gerekli 59,30-TL karar ve ilam harcından 54,40-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 4,90-TL harcın davacıdan alınarak Maliye’ye gelir kaydına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 3,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Taraflarca tarafından yatırılan gider avansından geriye kalan kısmın karar kesinleştikten sonra ilgilisine iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davalı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 26/05/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır