Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/379 E. 2022/460 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/379 Esas
KARAR NO:2022/460

DAVA:Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ:04/08/2020
KARAR TARİHİ:11/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan “İtirazın İptali” davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile davalılardan asıl borçlu … San. A.Ş. ve diğer davalılar (müteselsil kefiller) … ve … arasında Genel Kredi Sözleşmesi (GKS) akdedildiğini, alınan GKS kapsamında davalı borçluya kullandırılan kredinin geri ödenmemesi üzerine … 46. Noterliği’nden keşide edilen 02/05/2019 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarname ile hesapların kapatıldığının davalılara bildirildiğini, davalılar tarafından süresinde ödeme yapılmaması üzerine kredi hesaplarının kat edildiğini ve davalı borçluların temerrüde düştüğünü, sonrasında davalılar aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı borçluların borca ve fer’ilerine yaptıkları itiraz üzerine icra takibinin durduğunu, itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalıların itirazından sonra davalılar dışındaki diğer takip borçlusu tarafından icra dosyasına kısmi ödemeler yapıldığını, davalıların itiraz tarihindeki takip miktarının 257.028,78-TL. olduğunu, bu tutarın dava değeri olarak gösterildiğini belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; davalıların haksız itirazlarının iptali ile takibin devamına, davalılar aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi ve ekleri ile tensip zaptı davalılara usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen, davalılar tarafından yasal süresi içerisinde davaya karşı cevap dilekçesi sunulmamıştır. Bu nedenle davalılar mahkememizce münkir olarak kabul edilmişlerdir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmesi’nden kaynaklanan alacakların tahsiline yönelik olarak davacı banka tarafından davalılar aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla girişilen ilamsız icra takibine vaki itirazların İİK.’nun 67. maddesi gereğince iptali istemine ilişkindir.
Uyuşmazlığın; taraflar arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmesi’ne dayalı olarak davacı banka tarafından davalılar aleyhine icra takibi yapılıp yapılmayacağı, takip tarihi ve dava tarihi itibariyle davalıların davacı bankaya borcunun bulunup bulunmadığı, varsa miktarı ile işletilen faiz miktar ve oranlarının sözleşme ve mevzuat hükümlerine uygun olup olmadığı, ayrıca icra inkar tazminatı koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Davacı taraf delil olarak; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası, Genel Kredi Sözleşmesi, … 46. Noterliğinin 02/05/2019 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi, arabuluculuk tutanağı, müvekkili bankanın defter ve kayıtları, ekran görüntüleri ve her türlü yasal delile dayanmıştır. Davalılar tarafından ise herhangi bir delil sunulmamıştır.
Mahkememizce …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra takip dosyası aslı celbedilerek dosyaya kazandırılmıştır. İcra dosyasının incelenmesinde; davacı banka tarafından davalılar … San. A.Ş., …, … ve dava dışı … aleyhine 244.215,04-TL. asıl alacak, 8.242,26-TL. işlemiş faiz, 412,11-TL. BSMV, 4.159,37-TL. ihtar gideri olmak üzere toplam 257.028,78-TL. üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalılar/borçlular tarafından icra takibine, faize, faiz oranına, borcun tamamına itiraz edildiği, itirazlar üzerine takibin durduğu, davacı banka tarafından arabuluculuğa başvurulduğu, arabuluculuk görüşmelerinin sonuç vermemesi üzerine davacı banka vekili tarafından harca esas değer olarak 257.028,78-TL. gösterilmek suretiyle ve 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK.) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası ile alacaklı; icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK.’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, davalı borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Davanın, başlatılan takibin ve vaki itirazın niteliği gereği, takipte talep edilen alacağın varlığı ile miktarını kanıtlama yükümlülüğü davacı bankaya ait olduğundan, davacı tarafça bildirilen deliller toplanmış, icra takip dosyası celbedilmiş, uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden mahkememizce 30/09/2021 tarihli ara kararla; iddia, savunma, icra takip dosyası, taraflar arasında akdedilmiş GKS ile dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilerek dosya bankacı bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Bankacı bilirkişi … tarafından düzenlenerek dosyaya sunulan 06/12/2021 tarihli raporda özetle; 30/04/2019 hesap kat tarihi itibariyle taksitli ticari kredi hesabından doğan faize esas banka nakit alacak bakiyesinin 235.444,83-TL. olduğu, incelemede ibraz edilen belgelere dayanılarak 30/04/2019 hesap kat tarihi ile 20/05/2019 takip tarihi arasındaki dönem içinde ana paraya tahakkuk eden herhangi bir borç miktarının bulunmadığı, tespit edilen işlemiş faiz miktarının 8.829,18-TL. olduğu, davacı banka tarafından icra takibinde talep edilen faiz miktarının 8.242,26-TL. olduğu, buna göre davacı bankanın talebi ile bağlı kalınarak BSMV’nin 412,11-TL. olarak hesaplandığı, … 46. Noterliği’nin 02/05/2019 tarihli ihtarnamesi için aynı tarihli makbuzla 4.159,37-TL. ihtarname masrafı yapıldığı, davacı bankanın 20/05/2019 takip tarihi itibariyle …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası kapsamında davalılardan (asıl borçlu … San. A.Ş. lehine kullandırılan ve tahsil edilemeyen ticari nakdi kredi hesabından doğan) 235.444,83-TL. asıl alacak, 8.242,26-TL. işlemiş faiz, 412,11-TL. BSMV ve 4.159,37-TL. ihtarname gideri olmak üzere toplam 248.258,57-TL. tutarında alacağı olduğu, davalı kefiller … ile …’ın 1.000.000,00-TL. tutarlı Genel Kredi Sözleşmesi’ndeki kefalet limitleri göz önünde bulundurulduğunda 20/05/2019 takip/temerrüt tarihi itibariyle kefalet limiti içinde kalan toplam 248.258,57-TL. nakdi kredi borcunun tamamından müteselsilen sorumlu bulundukları, nihai takdir mahkemeye ait olmak üzere davacı bankanın T.C. …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası kapsamında davalılardan asıl borçlu … San. A.Ş. lehine kullandırılan ve tahsil edilemeyen ticari nakdi kredi hesabından doğan 20/05/2019 takip tarihi itibariyle toplam 248.258,57-TL. tutarında alacağı olduğu, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla bu miktar üzerinden davalıların borca ve eklentilerine itirazının kısmen iptaline karar verilebileceği, davalı borçluların sorumlulukları çerçevesinde ve taraflar arasında akdedilen GKS ile serbestçe belirlendiği şekilde 20/05/2019 takip tarihinden itibaren asıl alacak 235.444,83-TL.’ye yıllık %67,50 oranında temerrüt faizi işletilebileceği, 20/05/2019 takip tarihi ile 03/11/2021 inceleme tarihi arasındaki dönem içerisinde davacı banka takip/tasfiye olunacak alacaklar hesaplarına yansıyan toplam 190.000,00-TL. tutarında kısmi tahsilat kaydı bulunduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalılar vekili tarafından bilirkişi raporuna ve GKS’deki kefalete ilişkin olarak itirazda bulunularak, itirazlar doğrultusunda ek rapor alınması talep edilmiştir.
Davalılar tarafından yasal süresi içerisinde davaya karşı cevap dilekçesi sunulmamış olup, davalılar vekili rapora itiraz dilekçesinde; TBK.’nun 583. maddesinde kefilin kefalet tarihini, kefalet miktarını ve müteselsil kefalet ibaresini el yazısı ile yazmasının kefaletin geçerlilik koşulu olarak düzenlendiğini, bunun bir zorunluluk olduğunu belirterek, raporda bu hususlara ilişkin açıklık bulunmadığını, kefalet miktarı ve kefalet tarihinin elle yazılı olmaması nedeniyle kefiller yönünden davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkememizce 26/01/2022 tarihli duruşmada verilen ara kararla; davalı tarafın itirazlarını karşılar nitelikte ek rapor alınmasına karar verilerek dosya ek rapor düzenlenmek üzere kök raporu tanzim eden bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Bankacı bilirkişi tarafından mahkememize sunulan 07/02/2022 tarihli ek raporda ise özetle; davacı …Ş. ile davalı kredi müşterisi … San. A.Ş. arasında 24/05/2016 tarihli ve 1.000.000,00-TL. limitli Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, davalılar … ve … ile dava dışı …’ın sözleşmeyi müteselsil kefil sıfatıyla azami 1.000.000,00-TL. limitle belirli ve sınırlı olarak imzaladıkları, müşteri ve kefillerin sözleşmenin 49. maddesi ile birlikte 48. maddeden ibaret sözleşmenin bütün maddelerini tek tek okuduklarına, kendileri ile müzakere edildiğine, bu maddelerde belirtilen hükümlerin aynen uygulanmasına, vecibeleri/yükümlülükleri yerine getirmeye, her sayfayı imzalamaya gerek olmadığına dair kabul, taahhüt ve beyanlarının alındığı, kefalet sözleşmesinin banka teminat depo girişine ve teminat vasfını haiz olup olmadığı açısından bankacılık mevzuatı ve teamülleri çerçevesinde inceleme yapıldığında; davalı kefillerin alacaklı bankaya karşı kredi borçlusu şirketin borcunu ödememesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendikleri, kefalet sözleşmesinin mevcut olan veya sözleşme imzalandığı tarihte doğmuş, henüz doğmamış ve doğması muhtemel tüm borçları karşılamak amacıyla kurulduğu, yazılı şekilde yapıldığı, kefillerin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihlerinin belirtilmiş olduğu, müteselsil kefillerin sözleşmede sıfatını kendi el yazılarıyla belirtmiş oldukları, davalılardan kefil … ile …’ın kefalet sözleşmesinin kurulduğu tarihte davalı asıl borçlu … San. A.Ş.’nin sahibi/ortağı ve/veya yöneticisi oldukları, şirket lehine verilen kefalet gereğince evli olsalar dahi eş muvafakatinin alınma/aranma zorunluluğunun bulunmadığı, kredi müşterisi şirket ve kefillerin yeterli bilgi edindiklerine dair kabul ve beyanı ile dava konusu sözleşmenin imzalanmış olduğu, kefalet sözleşmesinin teminat için olması gereken tüm geçerlilik şartlarını taşıdığı, kefalet sözleşmesinin banka teminat depo girişine ve teminat vasfını haiz olup olmadığı açısından bankacılık mevzuatı ve teamülleri çerçevesinde yapılan değerlendirmeye göre; kefalet sözleşmesinde davalı kefillerin müteselsil kefil beyanını, kefalet tarihini ve kefalet miktarını el yazılarıyla yazmak suretiyle belirttikleri ve yapılan tüm incelemeler neticesinde kefalet sözleşmesinin teminat için üzerinde olması ve bulunması gereken tüm geçerlilik şartlarını taşıdığı, kefalet sözleşmesinin geçerli olup olmadığına yönelik nihai takdir ve değerlendirmenin mahkemeye ait olduğu, kök rapora ilaveten yapılan ek inceleme sonucunda yapılan tespit ve hesaplamalar neticesinde; davacı bankanın T.C. …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası kapsamında davalı asıl borçlu … San. A.Ş. lehine kullandırılan ve tahsil edilemeyen ticari nakdi kredi hesabından doğan 20/05/2019 takip tarihi itibariyle toplam 248.258,57-TL. tutarında alacağı olduğu, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla bu miktar üzerinden davalıların borca ve eklentilerine itirazının kısmen iptaline karar verilebileceği, davalı borçluların sorumlulukları çerçevesinde ve taraflar arasında akdedilen GKS ile serbestçe belirlendiği şekilde 20/05/2019 takip tarihinden itibaren asıl alacak olan 235.444,83-TL.’ye yıllık %67,50 oranında temerrüt faizi işletildiğinde, 20/05/2019 takip tarihi ile 04/08/2020 dava tarihi arasındaki döneme denk gelen ve davacı bankanın takip/tasfiye olunacak alacaklar hesaplarına yansıyan toplam 190.000,00-TL. tutarında kısmi tahsilat tutarının TBK.’nun 100. maddesi uyarınca öncelikle işlemiş faiz ve fer’ilerinden kalan kısmın ise anaparadan mahsubu yapıldığında 25/09/2019 tarihi itibariyle faiz + vergi + masraf toplamının 12.813,74-TL. olduğu, 25/09/2019 tarihi itibariyle ise faiz + vergi + masraf toplamının 72.145,84-TL. olduğu, dava öncesinde yapılan 190.000,00-TL. ödeme tutarından 25/09/2019 tarihi itibariyle hesaplana bu miktar (72.145,84-TL.) çıkarıldığında 117.854,16-TL.’ye ulaşıldığı, bu tutarın da 20/05/2019 tarihi itibariyle asıl alacak miktarı olan 235.444,83-TL.’den mahsubu yapıldığında (235.444,83 – 117.854,16 = 117.590,67-TL.) dava tarihi itibariyle asıl alacak bakiyesine ulaşıldığı, buna göre yapılan hesaplamada davacı bankanın …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası kapsamında 04/08/2020 dava tarihi itibariyle davalılardan (icra harç ve masrafları hariç olmak üzere) 117.590,67-TL. asıl alacak, 69.231,51-TL, işlemiş faiz, 3.461,58-TL. BSMV olmak üzere toplam 190.283,76-TL. tutarında alacağı bulunduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi ek raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından ek rapora karşı yazılı beyan dilekçesi sunulmuştur. Davalılar vekili tarafından ise ek rapora karşı da herhangi bir beyan ve itirazda bulunulmamıştır.
6100 sayılı HMK.’nun 281/1 maddesine göre; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.” HMK.’nun 281. maddesinin gerekçesinde ise maddede rapora itiraz için taraflara tanınmış bulunan 2 haftalık sürenin kesin süre olduğu ve hak düşürücü bir nitelik taşıdığı ifade edilmektedir. Dolayısıyla, taraflar bu süre içerisinde bilirkişi raporuna karşı itirazlarını dile getirmezlerse bilirkişi raporu itiraz etmeyen taraf yönünden kesinleşir, yani itiraz etmeyen taraf artık rapora itiraz olanağını tümüyle kaybeder. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da bilirkişi raporuna yasal süresi içinde itiraz edilmemesi halinde diğer taraf yönünden usulü müktesep hakkın doğacağı belirtilmektedir.
Dosyada alınan bilirkişi kök ve ek raporları incelenip denetlenmiş, ek raporun bankacılık uygulamalarına, ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak tanzim edildiği, toplanan delillere, dosya kapsamına ve taraflar arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmesi ve eklerine uygun olduğu, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunduğu saptanarak mahkememizce de benimsenmiştir.
Eldeki dava; taraflar arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmelerine dayalı olarak davacı banka tarafından davalılar aleyhine ödenmeyen nakdi ve gayri nakdi kredi borçlarının tahsiline yönelik olarak girişilen ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Genel Kredi Sözleşmesi; bir tür çerçeve sözleşme niteliğinde olup, cari hesap şeklinde işleyen ve ticari nitelik taşıyan bir kredi sözleşmesidir. Somut olayda taraflar arasında akdedilen sözleşmeler ticari nitelikli Genel Kredi Sözleşmesidir. Bu nedenle basiretli bir tacir gibi hareket etme yükümlülüğü bulunan dosya davalılarından (asıl kredi borçlusu) … Dış Tic. Ve Testil San. A.Ş., davacı bankadan ticari işletmesi için kullandığı krediyi sözleşme ve eki ödeme planına uygun olarak geri ödemekle yükümlüdür.
Kefalet sözleşmesi; kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşmedir. Kefalet sözleşmesi, alacaklı ile kefil arasında kurulan ve alacaklıya kişisel güvence sağlayan bağımsız nitelikte bir borç ilişkisidir. Kefalet Sözleşmesi asıl borç akdinden ayrı ikinci derecede ve bağımsız bir sözleşmedir.
Bir kefaletin geçerli olabilmesi için; 1-yazılı şekilde yapılması, 2-kefilin sorumlu olacağı belirli bir miktarın açıkça gösterilmesi, 3-kefalet edilen borcun geçerli bir borç olması ve 4-kefilin medeni hakları kullanma ehliyetinin bulunması gerekir. Kefalet sözleşmesi, kefil ile alacaklının karşılıklı ve birbirine uygun iradelerinin birleşmesi ile meydana gelir. Kefalet sözleşmesiyle kefil, asıl borçlunun borcunu alacaklıya karşı ifa edememesi tehlikesini kişisel olarak üstlenmektedir. Kefil, asıl borçlunun borcunu ödememesi durumda, söz konusu borçtan şahsen sorumlu olacağını taahhüt etmektedir. (Fahrettin ARAL – Borçlar Hukuku-Özel Borç İlişkileri-Ankara 2007, s. 437). Daha yalın bir anlatımla bu sözleşme ile kefil, borçlunun asıl borcu ifa edememesi riskini üzerine alır. (Özen, B.: Kefalet Sözleşmesi, İstanbul 2008, s. 6.)
Somut olayda; davacı banka ile davalı kredi müşterisi asıl borçlu şirket (… San. A.Ş.) arasında 24/05/2016 tarihinde Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, diğer davalılar … ve … ile dava dışı …’ın GKS’yi müteselsil kefil sıfatıyla 1.000.000,00-TL. kefalet limiti ile sınırlı sorumlu olmak üzere imzaladıkları konusunda harhangi bir uyuşmazlık yoktur. Davacı banka ile davalı asıl borçlu şirket arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine diğer davalılar müteselsil kefil olmuştur. Gerek davalı şirket (müşteri), gerekse kefillerin sözleşmenin 49. maddesi ile birlikte 48. maddeden ibaret sözleşmenin bütün maddelerini tek tek okuduklarını, kendileri ile müzakere edildiğini, sözleşmenin her sayfasının imzalanmasına gerek olmadığını beyan, kabul ve taahhüt etmişlerdir. Davalı kefillerin davacı bankaya karşı kredi borçlusu şirketin borcunu ödememesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı açıkça üstlendikleri, kefalet sözleşmesinin mevcut olan veya sözleşme imzalandığı tarihte doğmuş, henüz doğmamış ve doğması muhtemel tüm borçları kapsadığı ve yazılı şekilde yapıldığı, kefillerin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihlerinin açıkça belirtilmiş olduğu, müteselsil kefillerin sözleşmede kefil sıfatlarını kendi el yazılarıyla belirtmiş oldukları, davalılardan kefil … ile …’ın kefalet sözleşmesinin kurulduğu tarihte davalı asıl borçlu şirketin ortağı ve yetkilisi oldukları, dolayısıyla davalı kefiller için somut olayda eş muvafakatinin aranmasına gerek olmadığı, kredi müşterisi şirket ile davalı kefillerin yeterli bilgi edindiklerine dair kabul ve beyanları ile dava konusu sözleşmenin imzalanmış olduğu, kefalet sözleşmesinde davalı kefillerin müteselsil kefil beyanlarının, kefalet tarihinin ve kefalet miktarının el yazılarıyla yazmak suretiyle belirtildiği mahkememizce görülmüştür.
Yazılı şekil şartına uygun olarak düzenlenen davaya konu kefalet sözleşmesinde TBK.nun 583 maddesinde belirtilen, kefalet tarihi, kefalet limiti, kefilin müteselsil kefil sıfatıyla sorumluluk altına girdiğinin kefilin el yazısıyla belirtilmesi gibi zorunlu unsurlar bulunmaktadır. Kefilin sorumluluğunun kapsamı 6098 sayılı TBK’nun 589.maddesinde düzenlenmektedir. Anılan hüküm uyarınca kefil, asıl borç ile borçlunun kusur veya temerrüdünün yasal sonuçlarından, kefalet belgesinde belirtilen azami miktara kadar sorumlu olacaktır. Bu açık düzenlemeye göre davalı kefiller, kefalet sözleşmesinde gösterilen miktardan daha fazlasıyla sorumlu olmayacaktır. Kefil, kendi temerrüdünden dolayı ortaya çıkan temerrüt faizinden ise herhangi bir sınırlamaya bağlı kalmadan sorumludur. Sonuç olarak mahkememizce dava konusu kefalet sözleşmesinin tüm geçerlilik şartlarını taşıdığı ve davalı kefilleri bağladığı kanaatine varılmıştır.
Huzurdaki dava açılırken davacı banka tarafından harca esas değer olarak 257.028,78-TL. gösterilmiştir. Ancak, somut olayda dava dışı borçlu … tarafından takipten sonra davadan önce dava konusu yapılan takip dosyasına mahsuben toplamda 190.000,00-TL. ödeme yapıldığı anlaşılmıştır. Davacı bankanın davadan önce takipten sonra yapılan ödemeleri toplam alacaktan düşerek dava açılması gerekirken daha yüksek bir miktardan dava açılmıştır.
Bilindiği üzere icra takibinden sonra ve itirazın iptali davası açılmadan önce borçlu tarafından ödeme yapılması halinde, yapılan bu ödeme düşüldükten sonra kalan miktar üzerinden dava açılması gerekir. Yani icra takibinden sonra, ancak davadan önce yapılmış olan ödemeler yönünden davacı tarafın dava açılmasında hukuki yararı bulunmamaktadır. (Yargıtay HGK.’nun 19/10/2011 tarihli, 2011/19-532 Esas ve 2011/640 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir. Nitekim aynı ilke Yargıtay HGK.’nun 12/11/2003 tarihli, 2003/19-589 Esas ve 2003/645 Karar sayılı ilamın da benimsenmiştir.)
Dosyada alınan 07/02/2022 tarihli ek raporda da hesaplandığı üzere, davacı bankanın 04/08/2020 dava tarihi itibariyle davalılardan olan asıl alacağı 117.590,67-TL.’dir. Davacı banka tarafından dava konusu kredi borcuna (takibe) yönelik olarak son tahsilatın yapıldığı tarih ise dosya kapsamına göre 25/09/2019 tarihidir.
Davacı bankanın dava tarihi itibariyle itirazın iptali davası açmakta hukuki yararının bulunduğu asıl alacak kısmı 117.590,67-TL. olup, mahkememizce bu miktar esas alınarak yani 117.590,67-TL. asıl alacağa davacı bankaca son tahsilatın yapıldığı 25/09/2019 tarihinden itibaren yıllık %67,50 oranında temerrüt faizi ve bu faizin %5’i oranında BSMV’si yürütülmek suretiyle ve de tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla takibin devamına karar verilmesinin hakkaniyete daha uygun ve adil olduğu kanaatine varılmıştır. Zira hükmolunacak tutar icra inkar tazminatını da etkileyecektir.
2004 sayılı İİK.’nun 67/2 maddesine göre; icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması, borçlunun da itirazında haksız olması yasal koşullardandır. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra takibine haksız olarak itiraz eden borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunların dışında alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 09/10/2019 tarihli, 2019/4054 Esas ve 2019/7699 Karar ve 04/06/2020 tarihli, 2020/2083 Esas ve 2020/2727 Karar sayılı ilamları)
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları ile incelenen takip dosyası, alınan ve benimsenen bilirkişi kök ve ek raporları, toplanıp değerlendirilen delillere göre; taraflar arasındaki Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında, davacı banka tarafından davalılardan … Dış Tic. ve Tekstil San. A.Ş.’ye kullandırılan ve ödenmeyen kredilerin fer’ileriyle birlikte tahsili için alacaklı davacı tarafça, asıl borçlu ve kredi sözleşmesine müşterek ve müteselsil kefil olan diğer davalılar hakkında girişilen ilamsız icra takibinde, bilirkişi kök ve ek raporlarında dayanak ve gerekçeleriyle açıklandığı üzere takip tarihi itibariyle davalı bankanın davalılardan 117.590,67-TL. asıl alacak tutarında alacaklı olduğu, davacı banka tarafından son tahsilatın yapıldığı tarihin 25/09/2019 olduğu, asıl alacağa (117.590,67-TL.’ye) bu tarihten itibaren yıllık %67,50 oranında temerrüt faizi ve bu faizin %5’i oranında BSMV’si yürütülmek suretiyle ve de tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla takibin devamına karar verilmesi gerektiği, dava konusu GKS’yi müşterek borçlu – müteselsil kefil sıfatı ile ve geçerli bir kefaletle imzalayan davalılar … ile …’ın da borcun tamamından asıl borçlu davalı şirketle birlikte müteselsilen sorumlu oldukları, kredi alacağı likit ve önceden belirlenebilir para alacağı olduğundan, mahkememizce hükmolunan asıl alacağın %20’si oranında hesaplanan icra inkar tazminatını da kapsar şekilde davanın kısmen kabulüne, davacı bankanın fazlaya dair istemin ise reddine ilişkin olarak aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜ ile;
Davalı borçluların …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında 117.590,67-TL asıl alacağa yönelik itirazlarının ayrı ayrı iptalleri ile, 117.590,67-TL asıl alacağa son tahsilatın yapıldığı 25/09/2019 tarihinden itibaren yıllık %67,50 oranında temerrüt faizi ve bu faizin %5’i oranında BSMV’si yürütülmek suretiyle ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla takibin talepnamedeki diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına,
2-Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan, itirazın iptaline karar verilen 117.590,67-TL miktar üzerinden %20 oranında hesaplanan 23.518,13-TL icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacının fazlaya ilişkin isteminin ise reddine,
4-Alınması gerekli 8.032,62-TL karar ve ilam harcından 4.389,41-TL peşin harç + icraya yatan harcın mahsubu ile 3.643,21-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile maliyeye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 4.389,41-TL peşin harç + icraya yatan harç toplamının davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
6-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 15.121,11-TL. vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davalılar vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 17.196,62-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,
8-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabulucu ücretinin 737,80-TL’sinin davacıdan, 622,20-TL ‘sinin davalılardan alınarak maliyeye gelir kaydına,
9-Davacı tarafından yapılan 1.216,20-TL. (54,40-TL başvuru harcı, 1.000.00-TL bilirkişi ücreti, 154,00-TL tebligat, posta ücreti, 7,80-TL vekalet harcı) yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 556,41-TL’sinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
10-Davacı tarafından yatırılan gider avanslarından geriye kalanın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/05/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır