Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/368 E. 2020/894 K. 14.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/456 Esas
KARAR NO:2020/823

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:20/06/2014
KARAR TARİHİ:03/12/2020

Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile alacağını müvekkiline temlik eden dava dışı …’nun, dava dışı … Ltd. Şti.’nin ortakları ve müdürleri olduklarını, …’nun yasa gereği sorumlu olması nedeniyle ortağı ve müdürü bulunduğu limited şirketin vergi borçlarını ödedikten sonra davalının payına düşen kısım yönünden kendisine rücu ettiğini ancak, davalının herhangi bir ödeme yapmadığını, aleyhine … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine haksız olarak itiraz ederek takibi durdurduğunu, …’nun icra dosyasına konu alacağını temlik sözleşmesi ile müvekkiline devrettiğini ileri sürerek, 47.608,00 TL yönelik itirazın iptaline ve davalının icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı tarafça borcun varlığının ispatlanması gerektiğini, vergi borcunun öncelikli şirketten tahsil edilmesi gerektiğini ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılama sonrasında 17/05/2018 tarih, … Esas, .. sayılı kararla davanın reddine karar verilmiş, verilen karar davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 09/07/2020 tarih, 2018/3881 Esas, 2020/3481 Karar sayılı kararıyla; “Dava, davacının temlik edeni ile davalının ortağı ve müdürü oldukları davadışı limited şirkete ait kamu borcunu ödeyen temlik edenin, davalıya rücu amacıyla başlattığı icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ise de, davadışı limited şirketin ortağı ve müdürü olan …’nun, şirketin vergi borçlarından ötürü ilgili vergi idaresi tarafından takibe maruz kalması sonucunda tahakkuk eden vergi borcunun tümünü ödediği ve ödediği meblağın yarısını işbu davaya konu icra takibi ile şirketin diğer müdürü ve ortağı davalıdan talep ettiği dosya kapsamı ile sabittir.
Kamu idaresinin 6183 sayılı Kanun’un 35. maddesi çerçevesinde söz konusu alacağın kamu borçlusundan tahsil edilemeyeceğini değerlendirerek …’na yönelmiş olduğu dosya kapsamı ile belirgindir. Bu durumda, davalı yanca, şirketin mal varlığı bulunduğu, kamu idaresine ödenen borcun öncelikle şirketten tahsil edilmesine yönelik savunmasının kanıtlanamaması halinde, davacının hissesine düşen miktardan fazla ödediği tutarın, teselsül hükümleri gereğince, davalıya hisse oranı dairesinde rücu edilmesinde hukuka aykırılık yoktur. Mahkemece, ispat yükü dağılımına da ilişen bu hususlar gözden kaçırılarak yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır. Davacı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle hükmün davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” neden ve gerekçesiyle mahkememiz kararı bozulmuştur.
Mahkememizce bozma ilamına uyulmuş, yargılamaya devam olunmuştur.
Bir sermaye şirketi türü olan limited şirketlerde ortaklar açısından sınırlı sorumluluk ilkesi geçerlidir. Ortağın asıl borcu, taahhüt ettiği sermayeyi ödemektir. Sermaye borcunu tam olarak yerine getiren ortağın sorumluluğu sona ermektedir. İlke olarak kanun, ortaklarla limited şirket alacaklıları arasında bir ilişki kurmamış, alacaklılara gerektiğinde ortaklara başvurma imkanını tanımamıştır. Ancak bu ilkenin bir istisnası kamu borçlarından dolayı ortakların sorumluluğudur.
Amme Alacakları’nın Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 4369 Sayılı Yasa ile değişik 35’inci maddesi, limited şirket ortaklarının, şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacağını ve bu kanun hükmüne göre takibe tabi tutulacağını hükme bağlamıştır. Benzer düzenleme içeren VUK’nun 10. Maddesinin 2. Fıkrası uyarınca vergi yükümlüsü tüzel kişilerin malvarlığından karşılanamayan vergi ve buna bağlı alacaklarda temsilciler kişisel malvarlıkları ile sorumludurlar.
Somut olayda; davacıya alacağını temlik eden dava dışı …’nun, davalı ile birlikte dava dışı … Ltd. Şti.’nin ortağı ve yöneticisi oldukları, adı geçen temlik edenin şirketin vergi borçlarından dolayı ilgili vergi idaresince takibe maruz kalması nedeniyle tahakkuk eden toplam 93.920 TL vergi borcunun tümünü ödediği dosya kapsamı ile sabit olup; hükmüne uyulan bozma ilamında vurgulandığı üzere, sözkonusu kamu alacağı kamu borçlusundan (dava dışı şirketten) tahsil edilemediğinden ilgili vergi idaresince …’ndan tahsil edilmiştir. Bunun yanında, dosyaya ibraz edilen ve incelenen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/05/2013 tarih ve …Esas-… Karar sayılı kararla dava dışı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmiş olmakla, …’nun ödediği vergi borcunun dava dışı şirketten tahsili olanağı da kalmamıştır. Bu durumda temlik eden …’nun (ve dolayısıyla temlik alan davacının), ödemiş olduğu 93.920 TL miktardan 1/2 oranında payına düşen 46.960 TL’yi aşan aynı miktardaki tutarı teselsül hükümlerine göre diğer sorumlu davalıdan tahsili yönündeki istemi yasaya uygundur.
Davacı taraf eldeki davada talep edebileceği bu miktara ilave olarak işlemiş faizle birlikte toplam 47.608 TL yönelik itirazın iptalini istemiş ise de; takipten önce davalının temerrüde düşürüldüğünün davacı tarafça ispatlanamadığı anlaşıldığından davanın kısmen kabulü ile davalı borçlunun 46.960 TL alacağa yönelik vaki itirazının haksız olduğu ve İİK’nun 67.maddesi gereğince iptalinin gerektiği; belirlenen bu miktarı aşan davacı taraf isteminin açıklanan nedenlerle yerinde olmadığı kanaatine varılmış; alacak likit ve itiraz haksız olduğundan kabul edilen alacak miktarı üzerinden davalının icra inkar tazminatına mahkumiyetine, reddedilen miktar yönünden alacaklının kötü niyetinin kanıtlanamamış olması nedeniyle, davalı-borçlu tarafın kötü niyet tazminatı isteminin reddine ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ ile,
1-Davalı borçlunun ….İcra Müd.nün … Esas Sayılı dosyasında 46.960,00 TL asıl alacağa yönelik itirazının iptali ile takibin bu miktar yönünden talepnamedeki koşullar ile devamına,
2-İtirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden %20 oranında hesaplanan 9.392,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Davacı tarafın fazlaya ilişkin isteminin reddine,
4-Reddedilen miktar yönünden koşulları oluşmadığından davalı tarafın tazminat isteminin reddine,
5-Alınması gerekli 3.207,84-TL karar ve ilam harcından 813,05-TL peşin ve icraya yatan harcın mahsubu ile geriye kalan 2.394,79-TL harcın davalıdan alınıp maliyeye gelir kaydına,
6-Davacı tarafça başlangıçta peşin ve icraya yatırılan harç 813,05 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 6.904,80 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 648,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yatırılan 25,20 TL başvuru harcı, 3,80 TL vekalet harcı, 277,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 306,00 TL’nin kabul ve red oranına göre 301,83 TL’sinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
10-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı , gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay’da temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı. 03/12/2020

Başkan …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Katip …
¸e-imzalı