Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/359 E. 2022/32 K. 17.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/359 Esas
KARAR NO : 2022/32
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 24/07/2020
KARAR TARİHİ : 17/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin İstanbul ili, Kağıthane ilçesi, Şirintepe Mahallesi, … Ada, … Parselde kayıtlı taşınmaza ilişkin olarak tapu tahsis belgesi sahibi olduğu, tapu tahsis belgesinin tapuya çevrilmesi için …ne ödenmesi gereken bedelin davalı yüklenici şirket tarafından ödeneceği ve akabinde taraflar arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanacağı bu hususun taraflar arasında 13.04.2016 tarihli protokol ile kayıt altına alındığı, işbu protokol gereği bu ödemelerin teminatı gereği 13.04.2016 tarihli bononun davalı yükleniciye teslim edildiği, söz konusu bononun protokolün teminatı olarak verilmesinin ardından …. Noterliğinin 03.05.2016 tarihli ve … yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi imzalandığı, müvekkilinin sözleşmeyi imzalayarak ve vekaletnameleri noterde düzenleyerek tüm edimlerini yerine getirdiği, bunlara rağmen davalı yüklenicinin kötüniyetli bir şekilde bonoyu takibe koyduğu, yine söz konusu bonoda vadenin bulunmadığı, teminat niteliğini haiz olup belirli bir borcu ihtiva etmediği tüm açıklanan sebeplerle, borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin yaklaşık 2016 yılından bu yana (davacının da hissedarı bulunduğu taşınmazın bulunduğu yerde) İstanbul İli, … İlçesi, … Mahallesinde yer alan … adaların tamamında kentsel dönüşüm kanunu kapsamında arazi geliştirme çalışması yapmaktadır. Bu adalardan … adaların parsel sahiplerinin tamamı ve/veya hissedarların çoğunluğu ile noterde Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi yapılmıştır. Diğer adalarda ise hissedarlarla sözleşmeye yapılmaya devam edilmektedir. Müvekkil şirket arazi geliştirme süresi boyunca, tapusu olmayan zilyet ya da hak sahiplerinin adına tapu masraflarını ödemiş ve mülkiyetlerini kazandırmıştır. … Davacının da dava dilekçesinde belirttiği üzere davacıya ait taşınmaza ilişkin tapu tahsis belgesinin tapuya dönüştürülmesi amacıyla …’ne başvuruda bulunulmuş, söz konusu taşınmazın satışı davacıya yapılmış ve …’ye ödenecek bedel müvekkil şirket tarafından ödenmiştir. … Müvekkil şirket taraflar arasında akdedilen tüm anlaşmalara riayet etmiştir. Müvekkil şirket taraflar arasında akdedilen Protokol kapsamında davaya konu taşınmazın tapu tahsis belgesinin tapuya dönüştürülmesi için toplamda 296.700,00 TL tutarında …’ye ödeme yapmış olup, bu ödemeye karşılık davacı kendi hissesine isabet eden 35.000,00 TL tutarında bonoyu müvekkil şirkete teslim etmiştir… Taraflar arasında akdedilen 13.04.2016 tarihli Protokol’ün 1.3. maddesi uyarınca Ödünç Veren tarafından, yapılacak bu ödemelerin, işlemiş ve işleyecek akdi faizleriyle birlikte, ileride ödünç alan adına oluşturulacak tapu kaydı üzerine ipotek olarak tesisine kadar geçecek süre zarfında ödünç veren tarafından yapılacak ödemelere karşılık ve yapılan ödemelerin teminatı zımnında 13.04.2016 tanzim tarihli 35.000,00 TL tutarlı ve keşidecisinin ödünç alan olacağı bono işbu protokolün imzası ile birlikte ödünç verene teslim edilmiştir…. Taraflar arasında akdedilen Protokol kapsamında müvekkil davacının taşınmazda yer alan hissesine ipotek tesis edilebilmesi için davacı dahil diğer hissedarlar tarafından verilen … Noterliğinin 03.03.2016 tarihli ve … yevmiye nolu vekaletnamesi … ile 27.10.2016 tarihinde … Tapu Müdürlüğüne başvuru yapılmıştır. Ancak Tapu Müdürlüğü vekaletnamede yer alan “ …bu taşınmazın adıma tescili için tapuları belediye’ye ödenen bedeli ile sınırlı olmak kaydı ile” ilişkin ibare sebebiyle “… başvuru no ile 27.10.2016 tarihinde vekalette yetki olmayışı” gerekçesiyle başvuruyu reddetmiştir. … Dolayısıyla müvekkil tarafından ödenen meblağlara karşılık Protokol kapsamında davacının taşınmazına yukarıda anlatılan sebeplerle ipotek koyulamamıştır. Davacı taraf dâhil diğer tüm hissedarlarla yapılan tüm görüşmelere rağmen hissedarlar vekâletnamelerini yenilemediği gibi bizatihi tapuya gelerek ipotek tesis işlemine katılmamışlardır… Davaya konu senetlerin zamanaşımına uğrayacak olması sebepleriyle son ana kadar davacı dahil tüm hissedarlar senetlerini yenilemeye davet edilmiş, ancak davacıdan ve diğer hissedarlardan olumlu bir yanıt alınamamıştır. Anlatılan tüm sebeplerle senedin zamanaşımına uğramasını sağlayarak bu durumdan haksız menfaat elde etmek isteyen bizatihi davacının kendisi haksız ve kötüniyetlidir… müvekkil şirket iyiniyetli bir şekilde cezai şarta ilişkin bu zamana kadar davacıya bir talep yöneltmemiştir…. davaya konu senedin zamanaşımına uğrayacak olması sebepleriyle müvekkili şirketin davaya konu bonoyu … İcra Müdürlüğünün 2020/… E. Sayılı dosyası ile takibe koymuştur” demek suretiyle davanın reddine ve %20’den aşağı olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Davacı taraf delil olarak; tapu kayıtları, …. Noterliğinin 03.05.2016 Tarih, … Yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi, 13.04.2016 tarihli protokol, …. Noterliği’nin 05 Nisan 2017 Tarih, … Yevmiye numaralı ihtarnamesi, icra dosyası, tanık, keşif, bilirkişi incelemesi, yemin ve davalı tarafın ileri süreceği her türlü delile karşı delil ve yasal delillere dayanmıştır.
Davalı taraf delil olarak; protokol, inşaat sözleşmesi, ihtarname, tapu kaydı, tanık, keşif, bilirkişi incelemesi, yemin ve her türlü yasal delillere dayanmıştır.
Dosyanın teknik bilgi ve bilirkişi incelemesi gerektirmesi nedeniyle, dosya Dr. …’e tevdi edilmiş ve bilirkişiler sunmuş olduğu raporunda: Her şeyden önce dava konusu bononun taraflar arasında yapılan sözleşmelerin teminatı olarak verildiği hususlarında bir ihtilaf bulunmamakta olduğunu, davacının iddiası, dava konusu bononun bazı unsurlarının doldurulmadan verildiğini, vadesinin bulunmadığını, teminat amacıyla verildiği bu bakımlardan bono vasfının bulunmadığını; sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerin yerine getirildiği dolayısıyla da bonodan kaynaklanan bir alacağın sözkonusu olmadığı yönünde olduğunu, bu durumda taraflar arasında ihtilaf konusu olan ve raporumuzda çözüme kavuşturulması gereken temel problemler; bazı unsurları doldurulmadan düzenlenen bononun bono vasfı içerip içermediği, dava konusu bononun bono niteliğine haiz olup olmadığı, davacının taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği, dolayısıyla da bonodan kaynaklı bir borcunun bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmakta olduğunu, öncelikle, açık poliçeye ilişkin TTK. m. 680 hükmüne göre: “Tedavüle çıkarılırken tamamen doldurulmamış bulunan bir poliçe, aradaki anlaşmalara aykırı bir şekilde doldurulursa, bu anlaşmalara uyulmadığı iddiası, hamile karşı ileri sürülemez; meğerki, hamil poliçeyi kötüniyetle iktisap etmiş veya iktisap sırasında kendisine ağır bir kusur isnadı mümkün bulunmuş olsun”. Anılan hüküm dikkate alındığında, tamamen doldurulmamış bir poliçenin karşı tarafa verilmesi ve karşı tarafın iradesiyle doldurulmasına imkan verilmesi mümkündür. Bu hüküm TTK. m. 778/2-f hükmünü yollamasıyla bono için de uygulama alanı bulmaktadır. TTK. m. 777/2 hükmüne göre de “vadesi gösterilmemiş olan bono, görüldüğünde ödenmesi şart olan bir bono sayılır”. Dolayısıyla davacının, dava konusu bononun vade içermediği bazı unsurlarının boş olarak davalıya verildiği bu bakımdan bono vasfını taşımadığı yönündeki iddiası yerinde olmadığını, yine, bononun unsurlarına ilişkin TTK m. 776 hükmüne göre: “(1) Bono veya emre yazılı senet; a) Senet metninde “bono” veya “emre yazılı senet” kelimesini ve senet Türkçe’den başka bir dille yazılmışsa, o dilde bono veya emre yazılı senet karşılığı olarak kullanılan kelimeyi, b) Kayıtsız ve şartsız belirli bir bedeli ödemek vaadini, c) Vadeyi, d) Ödeme yerini, e) Kime veya kimin emrine ödenecek ise onun adını, f) Düzenlenme tarihini ve yerini, g) Düzenleyenin imzasını, içerir”. Dava konusu senedin anılan unsurları taşıdığı, iddia edilenin aksine senet metninde herhangi bir şartın yer almadığı, senet metninin kayıtsız şartsız belirli bir bedeli ödemek vaadini içerdiği görülmektedir. Senedin geçersizliğine sebep olacak olan şart, senet metninde yer alması gerekir. Bu bakımdan, dava konusu bedelin şart içerdiği dolayısıyla geçersiz olduğu yönündeki iddia da yerinde olmadığını,
Taraflar arasında yapılan 13.04.2016 tarihli ‘Protokol’ incelendiğinde; Protokol’ün 1.1. maddesinde “Tapu tahsis belgesinin tapuya dönüştürülmesi için davacı adına …’ye verilecek ödemelere ilişkin olarak söz konusu tapu kaydı oluştuğunda Ödünç veren müvekkil şirket yararına müvekkil şirketçe uygun görülmüş bir ipotek tesisi sağlanıncaya kadar yapılacak iş ve işlemler, işbu Protokol’ün konusunu oluşturmaktadır”, Protokol’ün 1.3. maddesinde “Ödünç Veren tarafından, yapılacak bu ödemelerin, işlemiş ve işleyecek akdi faizleriyle birlikte, ileride ödünç alan adına oluşturulacak tapu kaydı üzerine ipotek olarak tesisine kadar geçecek süre zarfında ödünç veren tarafından yapılacak ödemelere karşılık ve yapılan ödemelerin teminatı zımnında 13.04.2016 tanzim tarihli 35.000,00 TL tutarlı ve keşidecisinin ödünç alan olacağı bono işbu protokolün imzası ile birlikte ödünç verene teslim edilmiştir”, Protokol’ün 2. maddesinde “Ödünç alan, yukarıda yer alan açıklamalar uyarınca yapılacak toplam 296.700,00 TL tutarındaki ödemeden kendi hissesine isabet 35.000,00 TL tutarındaki ödemenin teminatı olmak üzere 1.3. maddesi hükmü uyarınca Ödünç Veren’e, 35.000,00 TL tutarında bono verecektir”, Protokol’ün 1.4. maddesinde de “Taraflar arasından sözleşme olarak imza edilen 03.03.2016 tarihli Protokol ekinde bulunan “Kat Karşılığı İnşaat Yapı ve Gayrimenkul Arsa Payı Satış Vaadi Sözleşmesinin” imza edilmemesi, herhangi bir sebeple fesih olunması yahut işbu Protokol’de bahsi geçen ipoteğin Ödünç Veren yararına herhangi bir sebepten ötürü tesis olunmaması halinde, işbu protokol ekinde teslim olunan bono herhangi bir hüküm alınmasına yahut ihtara gerek kalınmaksızın muacceliyet kasbedecektir” şeklindeki hükümlere yer verildiğinin görülmekte olduğunu sözkonusu hükümler birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu bononun davacıya ait tapu tahsis belgesinin tapuya dönüştürülmesi için davacı adına …’ye ödenen 35.000 TL’lik ödemenin teminatı olarak ve davalı şirket yararına davalı tarafından uygun görülmüş bir ipotek tesisi sağlanıncaya kadar davalıya verildiği, ipoteğin davalı yararına herhangi bir sebepten ötürü tesis olunmaması halinde, bononun herhangi bir hüküm alınmasına yahut ihtara gerek kalınmaksızın muacceliyet kazanacağı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla dava konusu bono nedeniyle davacının borçlu olmadığının kabul edilebilmesi için davacının davalı yararına ipotek tesis etme yükümlülüğünü yerine getirmesi gerektiğini, taraflar arasında yapılan 03.05.2016 tarihli Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi imzalandığı, taraflar arasında akdedilen Protokol kapsamında davacının 03.03.2016 tarihli vekaletname verdiği, ancak vekaletnamede yer alan “ …bu taşınmazın adıma tescili için tapuları belediye’ye ödenen bedeli ile sınırlı olmak kaydı ile” ilişkin ibare sebebiyle “… başvuru no ile 27.10.2016 tarihinde vekalette yetki olmayışı” gerekçesiyle tapu dairesince ipoteğin tesis edilmediği, davacı tarafından da yeni bir vekalet verilmediği ve ipoteğin de bizzat tesis edilmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının sözleşmeden kaynaklanan ipotek tesis etme yükümlülüğünü yerine getirmediği dolayısıyla teminat olarak vermiş olduğu dava konusu bononun iadesini istemeyeceği sonucuna varılmakta olduğunu, taraflar arasındaki Protokol’ün 1.4. maddesinde yer alan “işbu Protokol’de bahsi geçen ipoteğin Ödünç Veren yararına herhangi bir sebepten ötürü tesis olunmaması halinde, işbu protokol ekinde teslim olunan bono herhangi bir hüküm alınmasına yahut ihtara gerek kalınmaksızın muacceliyet kasbedecektir” yönündeki hüküm ile Protokol’ün 1.7. maddesine yer alan “Ayrıca, ödünç alan tapu kendisi adına tescil edildikten sonra en geç yedi (7) gün içerisinde noterde Kat Karşılığı İnşaat Yapı ve Gayrimenkul Arsa Payı Satış Vaadi Sözleşmesini’ imza ile eş zamanlı olarak sözleşmede yer alan ipotekleri tesis etmez ise ödünç verenin fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 30.000 USD cezai şartı ödünç verene derhal ödeyeceğini de kabul ve taahhüt eder” yönündeki hükümler ve ayrıca da davalının davacı yararına …’ye dava konusu bono oranında ödeme yaptığı da dikkate alındığında davacının dava konusu bono nedeniyle borçlu olmadığı yönündeki iddiası yerinde olmamakta olduğunu belirterek,
Dava konusu bononun tüm unsurları taşıyan geçerli bir bono olduğunu, dava konusu bono nedeniyle davacının borçlu olmadığının kabul edilebilmesi için davacının davalı yararına ipotek tesis etme yükümlülüğünü yerine getirmesi gerektiği, davacının bu yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bu bakımdan davacının dava konusu bono nedeniyle borçlu olmadığı yönündeki iddiasının yerinde olmadığına dair rapor sunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava; menfi tespit istemine ilişkindir.
Çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; taraflar arasında akdedilen protokol ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklı olarak tanzim edilen bononun geçerli bir bono olup olmadığı, takip nedeniyle davacının davalıya borçlu olup olmadığı noktalarına ilişkindir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, takip dosyası, bilirkişi raporu ile dosyamızda bulunan tüm bilgi ve belgeler bir arada değerlendirildiğinde; taraflar arasında akdedilen protokol ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklı olarak tanzim edilen bononun geçerli bir bono olmadığı, takip nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığı talepleri ile işbu menfi tespit davasının açıldığı,
dava konusu bononun taraflar arasında yapılan sözleşmelerin teminatı olarak verildiği hususunda bir ihtilaf bulunmadığı,
senedin geçersizliğine sebep olacak olan şartın senet metninde yer alması gerektiği, ancak senet metninde bu yönde bir ibarenin bulunmadığı, bu nedenle dava konusu bononun geçersiz olduğu yönündeki davacı iddiasının yerinde olmadığı, dava konusu bononun davacıya ait tapu tahsis belgesinin tapuya dönüştürülmesi için davacı adına …’ye ödenen 35.000 TL’lik ödemenin teminatı olarak, davalı şirket yararına, davalı tarafından uygun görülmüş bir ipotek tesisi sağlanıncaya kadar davalıya verildiği, ipoteğin davalı yararına herhangi bir sebepten ötürü tesis olunmaması halinde bononun herhangi bir hüküm alınmasına yahut ihtara gerek kalmaksızın muacceliyet kazanacağının Protokol’ün 1.4. maddesi ile hüküm altına alındığı, dolayısıyla dava konusu bono nedeniyle davacının borçlu olmadığının kabul edilebilmesi için davacının, davalı yararına ipotek tesis etme yükümlülüğünü yerine getirmesi gerektiği, taraflar arasında yapılan 03/05/2016 tarihli ”düzenleme şeklinde taşınmaz vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi” imzalandığı, taraflar arasında akdedilen ”protokol” kapsamında davacının 03/03/2016 tarihli vekaletnameyi verdiği, ancak vekaletnamede yer alan “ …bu taşınmazın adıma tescili için tapuları belediye’ye ödenen bedeli ile sınırlı olmak kaydı ile” ilişkin ibare sebebiyle “ … başvuru no ile 27.10.2016 tarihinde vekalette yetki olmayışı” gerekçesiyle tapu dairesince ipoteğin tesis edilmediği, davacı tarafından yeni bir vekalet verilmediği ve ipoteğin de bizzat tesis edilmediği, bu durumda davacının sözleşmeden kaynaklanan ipotek tesis etme yükümlülüğünü yerine getirmediği, dolayısıyla teminat olarak vermiş olduğu dava konusu bononun iadesini isteyemeyeceği kanaatine varılmakla davanın reddine, takip durdurulmadığından davalı yanın tazminat isteminin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelere binaen;
1-Davanın reddine,
2-Şartları oluşmadığından, davalı yanın tazminat isteminin reddine,
3-Alınması gerekli 80,70-TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 770,62-TL den mahsubu kalan 689,92-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesap olunan 6.666,20-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
7-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabulucu ücretinin davacıdan alınarak maliyeye gelir kaydına,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup ana hatları ile anlatıldı.17/01/2022

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı

Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.