Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/345 E. 2020/534 K. 07.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2020/345 Esas
KARAR NO: 2020/534

DAVA:Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:23/07/2014
KARAR TARİHİ:07/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin tasfiye işlemlerine girdiği süreç içerisinde … Kurumlar Vergi Dairesi’nden alınan bilgi doğrultusunda davalı banka nezdinde davacı şirketin hesabı bulunduğunu ve bu hesaplara haciz konulduğunu, ancak hesaptaki bedellerin alınabilmesi için hesap üzerindeki blokajın kaldırılması gerektiğinin öğrenildiğini, davacı şirket tarafından yapılan araştırmada; bu hesaptaki bedellerin 1994, 1996 ve 1998 tarihli çek hesaplarına ait olduğunu, o tarihlerde şirkete yurt dışından gelen havaleler veya başka bir kanalla bankaya gelmiş havalelerden bilgileri dışında bu hesaplara aktarıldığını, bankaya ibraz edilmemiş çek yapraklarının teminatı olarak ilgili hesabın davalı bnkaca bloke edildiğini öğrendiklerini, aradan geçen 20 yıllık süreç içerisinde müvekkili şirketin yasal saklama süresi sona erdiği için bütün evrakların imha edildiğini, davalı bankanın çeklerin risk nedeniyle karşılıklarının bankada bulunan … numaralı hesapta bloke edildiği yönündeki beyanının yasaya aykırı olduğunu, davalı bankanın müvekkiline ait hesabında bulunan toplam 29.520.00-TL.’yi yıllardır davacının bilgisi dışında kullanmakta olduğunu, bankada bilgileri dışında hesaplarından kesilerek yasaya aykırı olarak bloke edilen toplam 48 adet her biri için 615,00-TL olan bloke çeklerin toplam tutarının 29.520,00-TL. olduğunu, bu meblağların ilk bloke edildikleri tarihten itibaren yıllara göre en yüksek reeskont faizi ile birlikte hesaplanarak belirlenmesini ve davalıdan alınarak müvekkili şirkete ödenmesini, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin de davalı bankaya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı banka vekili ise cevap dilekçesinde özetle; müvekkili banka tarafından davacıya gönderilen cevabi ihtarnamede de belirtildiği gibi, davacı şirketin müvekkili bankanın Harbiye Şubesi nezdindeki … nolu hesabında dava konusu çek riski nedeniyle bloke edilmiş olan tutarın 21.000,00-TL. olduğunu, davacının müvekkili banka nezdinde bloke edilmiş 29.520,00-TL. tutarında bir parasının mevcut olmadığını, davacı tarafın iddialarının aksine ortada gizli / yasadışı bir hesap bulunmadığı gibi, müvekkili bankanın davacı hesabında bulunan dolayısı ile tasarruf hukuki ve fiili hakkı / olanağı bulunmayan bir para üzerinden ticari kazanç sağlamasının söz konusu olamayacağını, bu itibarla davacının, dava konusu hesabın “kar sağlamak amacı ile oluşturulmuş, gizli bir hesap” olduğu yönündeki iddia ve değerlendirmelerinin tümüyle haksız olduğunu, müvekkili bankanın, davacı ile arasında dava konusu çeklerin teslimi anında 3167 sayılı yasanın 10. maddesi çerçevesinde kurulan geri dönülemez nitelikte bir kredi sözleşmesi bulunduğunu, müvekkili bankanın muhtemel alacakları bakımından davacının banka nezdinde mevcut, müstakbel ve muhtemel tüm hakları üzerinde rehin ve hapis hakkına sahip olduğunu, dava konusu bedelin de bu kapsamda bloke edilmesinde hukuka ve sözleşmeye aykırı bir yön bulunmadığını, her ne kadar aradan uzun bir süre geçmiş ise de halen davacı şirketin fiili ve hukuki egemenliği altında bulunan çekler nedeniyle kendisine yönelebilecek hukuki taleplere karşı aynı nitelikte dayanak oluşturmakla mükellef olan müvekkili bankanın davacıdan hukuki belge talebinde bulunmasının son derece doğal ve yerinde olduğunu, davacı yanın iddialarının aksine yargılama konusu olayda müvekkili bankanın yasaya, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine ve bankacılık kabul ve uygulamalarına aykırı bir eylem ya da işleminin dolayısı ile davacının iddia ve davasının kabul koşullarının mevcut olmadığını belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda verilen 17/03/2016 tarihli, … Esas ve 2016/219 Karar sayılı kararda özetle; davanın kısmen kabulü ile 21.000,00-TL. davacı alacağının 24/07/2011 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalı bankadan alınarak davacı şirkete verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Mahkememiz kararının davalı banka ve davacı şirket vekilleri tarafından ayrı ayrı temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından temyizen incelenmiştir.
Mahkememizce verilen 17/03/2016 tarih, … Esas ve 2016/219 Karar sayılı karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 12/09/2018 tarih ve 2016/14372 Esas – 2018/5240 Karar sayılı kararı ile;
“… Mülga 3167 sayılı ‘’Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Kanunun ‘’ 10. ve 5941 sayılı Çek Kanunun 3. maddesine uyarınca , muhatap banka süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması halinde yasal sorumluluk miktarı kadar ödeme yapmakla yükümlüdür. Aynı maddede ödeme yükümlülüğü ile ilgili hususun hesap sahibi ile muhatap banka arasında yapılmış dönülemeyecek bir kredi sözleşmesi olduğu açıklanmıştır. Bankaların verilmiş olan çek yaprakları sebebiyle 3. kişilere karşı olan ödeme yükümlülüğü zikredilen yasa hükümlerinden kaynaklanmakta olup, 5941 sayılı Çek Kanunu geçici 1. maddesinin 3. fıkrasıyla, bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleriyle ilgili olarak, 3167 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı ve aynı yasanın geçici 3. maddesinin 3. fıkrasıyla ise mülga 3167 sayılı Kanun hükümleri gereğince düzenlenmiş olan eski çeklerin hukukî geçerliliğinin devam edeceği hususları hüküm altına alınmıştır. Ayrıca Yargıtay HGK’nın 21.09.2011 tarih, 2011/17-513 Esas, 2011/549 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, ödeme külfeti yukarıda zikredilen yasa hükümleriyle bankalara yükletilmiş olduğundan bankaca müşterisine verilen her çek yaprağı için müşterinin bankadaki mevduatının , her bir çek yönünden yasal sorumluluk miktarı ile sınırlı olarak banka lehine rehinli olduğunun kabulü zorunludur.
Toplanan delillerden dava konusu çeklerin davacıya teslim edildiği ancak davacı tarafından bankaya iade edilmediği, davalı banka tarafından iade edilmeyen çekler sebebiyle davacıya ait hesapta bulunan paraya 24.07.2011 tarihinde bloke konulduğu anlaşılmıştır. Somut olayda dava konusu çeklerin davacıya verildiği hususunda bir uyuşmazlık bulunmamakta olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık, bankaların, vermiş oldukları eski çek defterleri nedeniyle yetkili hamillere karşı hangi süreyle sorumlu olduğu noktasında toplanmaktadır. Muhatap bankanın sorumluluğunun hangi süre ile sınırlı olduğu başka bir anlatımla hamilin muhatap bankadan ödeme yapmasını hangi süre içinde istemesi gerektiği hususunda çeklerin verildiği tarih itibariyle somut olaya uygulanması gereken mülga 3167 sayılı Yasa’da açık bir düzenleme bulunmamakla birlikte 5941 sayılı Çek Kanunu’nun geçici 3. maddesinin 4. fıkrasına 6273 sayılı Yasa’yla, 31.12.2012 tarihinde eklenen hükümle ,bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleriyle ilgili olarak, 5941 sayılı Yasa’nın 3/3. maddesine göre ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğunun 30/6/2018 tarihinde sona ereceği düzenlenmiştir. Verilmiş olan eski çek defterleri sebebiyle çek hamillerine karşı sorumlu olunan ödeme yükümlüğünün 30.06.2018 tarihine kadar devam edecek olması ve zikredilen sorumluluğu garanti altına almak için çek hesabı sahibinin bankada bulunan mevduatının banka lehine rehinli olduğunun kabulünün zorunlu olması nedeniyle davalı bankanın davacıya ait hesapta bulunan paraya bloke koymasında hukuka aykırı bir durum olduğundan söz edilemeyeceğinden davacının, dava tarihi itibariyle, hesabında blokeli olarak bulunan paranın iadesini istemekte haklı olmadığı anlaşılmıştır. Belirtilen nedenlerle davanın tümüyle reddi gerekirken hatalı değerlendirmeler içeren bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına bozulması gerekmiştir.” denilmek suretiyle bozulmuştur.
Bozma ilamı üzerine davacı şirket vekili tarafından karar düzeltme yoluna gidilmiş, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nce yapılan karar düzeltme incelemesi sonucunda; 18/06/2020 tarih, 2019/303 Esas ve 2020/3015 Karar sayılı kararla davacı tarafın karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiştir.
Yargıtay bozması sonrasında 07/10/2020 tarihli duruşmada davacı vekili söz alarak; Yargıtay bozma ilamının kendi içinde çelişkiler içerdiğini, ortada 21.000,00-TL.’lik davalı banka tarafından bloke edilmiş bir meblağın mevcut olduğunu, davalı banka tarafından bu meblağın bloke edilmesiyle ilgili ne mevzuatta bir hüküm, ne de taraflar arasında bu paranın bloke edilmesini haklı kılacak bir sözleşmenin mevcut olmadığını, yasa hükümlerinin açık olduğunu, çekler ancak karşılıksız çıkar ve/veya banka çek yapraklarını geri isterse hesaba bloke konulabileceğini, somut olayda bu durumların hiçbirisinin söz konusu olmadığını belirterek mahkememizden bozma öncesi verilen kararda direnilmesi talep edilmiştir. 07/10/2020 tarihli aynı duruşmada davalı banka vekili ise; müvekkili bankanın sorumluluğunun 30/06/2018 tarihine kadar devam ettiğini, boş çek yaprakları kendilerine ibraz edilmediği için davacı şirketin sorumluluğunun devam etmekte olduğunu, dolayısıyla müvekkil bankanın çek yapraklarından dolayı sorumluluğu halen devam ettiğinden hesaba bloke koymasının mevzuata uygun olduğunu belirterek mahkememizden bozmaya uyulması talep edilmiştir.
Mahkememizce 07/10/2020 tarihli duruşmada usul ve yasaya uygun Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 12/09/2018 tarih; 2016/14372 E. ve 2018/5240 K. sayılı bozma kararına uyulmuştur.
3167 Sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun’un, Bankanın Sorumlu Olduğu Miktar başlıklı 10. maddesinde;
“Muhatap banka, süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması halinde her çek yaprağı için üçyüzmilyon liraya kadar ve kısmen karşılığının bulunması halinde ise bu miktarı her çek yaprağı için üçyüzmilyon liraya tamamlayacak biçimde ödeme yapmakla yükümlüdür. Bu husus, hesap sahibiyle muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdi kredi sözleşmesi hükmündedir.
Yukarıda belirtilen sorumluluk miktarı, Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığınca yayımlanan toptan eşya fiyatları yıllık endeksindeki değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmi Gazetede yayımlanır.” şeklinde düzenlenme mevcuttur.
Buna göre davalı banka tarafından davacı şirkete verilmiş olan çek yaprakları sebebiyle davalı bankanın 3. kişilere karşı olan ödeme yükümlülüğü yukarıda belirtilen yasa hükmünden kaynaklanmaktadır.
5941 sayılı Çek Kanunu’nun Geçici 1. maddesinin 3. fıkrasında ise; bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleriyle ilgili olarak, 3167 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı ve aynı yasanın geçici 3. maddesinin 3. fıkrasıyla ise mülga 3167 sayılı Kanun hükümleri gereğince düzenlenmiş olan eski çeklerin hukukî geçerliliğinin devam edeceği hususları hüküm altına alınmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.09.2011 tarih; 2011/17-513 Esas, 2011/549 Karar sayılı ilamda da belirtiliği üzere; ödeme külfeti yukarıda zikredilen yasa hükümleriyle bankalara yükletilmiş olup, bu durumda davalı banka tarafından davacı müşterisine verilen her çek yaprağı için müşterinin (davacının) bankadaki mevduatının her bir çek yönünden yasal sorumluluk miktarı ile sınırlı olarak banka lehine rehinli olduğunun kabulü gerekir.
Dava konusu çeklerin davalı banka tarafından davacıya teslim edildiği, ancak bu çeklerin davacı tarafından davalı bankaya iade edilmediği dosya kapsamı ile sabittir. Bu konuda taraflar arasında herhangi bir çekişme yoktur. Davada taraflar arasındaki uyuşmazlık; bankalar tarafından verilen eski çek defterleri nedeniyle yetkili hamillere karşı hangi süreyle sorumlu olduunduğu noktasında toplanmaktadır.
Bankaların eski çek karnelerinden kaynaklanan sorumluluğunun hangi tarihte sona ereceğine ilişkin olarak 3167 sayılı yasada özel bir düzenleme bulunmamakla birlikte, çek kullanıma ilişkin güncel yasal düzenleme olan 5941 sayılı Çek Kanunu’na 6273 sayılı yasa ile 31/01/2012 tarihinde eklenen geçici 3. maddesinin 4. fırkasına göre; bankalar, müşterilerine verdikleri eski çek defterleri ile ilgili olarak, muhatap bankanın 3. maddenin 3. fıkrasına göre ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğu 30/06/2018 tarihinde sona erer şeklindeki açık hükmü karşısında davalı bankanın, dava konusu çekleri elinde bulundurması muhtemel üçüncü kişilere karşı yükümlülüğü 30/06/2018 tarihinde kadar devam ettiğinden ve eldeki dava ise 23/07/2014 tarihinde açılmış olduğundan, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 12/09/2018 tarih ve 2016/14372 Esas – 2018/5240 Karar sayılı kararı da dikkate alındığında davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 54,40-TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 504,15-TL den mahsubu ile kalan 449,75-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
3-Mahkememizin 22/11/2016 tarihli … Eski Esas sayılı harç tahsil müzekkeresi ile maliyeye bildirilen ve davalıdan tahsili istenilen 930,36 TL bakiye ilk karar harcı davalıdan tahsil edilmiş ise işbu karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesi için maliyeye müzekkere yazılmasına, tahsil edilmemiş ise işlemsiz iadesinin istenilmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap olunan 4.428,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı yana ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan 52,50 TL posta giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair; dosya daha önce Yargıtay denetiminden geçmiş olduğundan, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/10/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır