Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/332 E. 2022/45 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/332 Esas
KARAR NO :2022/45

DAVA:Tazminat(Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:16/07/2020
KARAR TARİHİ:19/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 24/06/2007 tarihinde … – … İl Yolu, … Köyü mevkii bölgesinde meydana gelen yaralamalı trafik kazasında; … plakalı motosiklet sürücüsü …’un, … istikametinden … istikametine doğru seyir halindeyken belirtilen yere yaklaştığında yol şerit çizgisinin dışında bulunan 10 cm genişliğinde, 15 cm yüksekliğindeki taşa çarpmak suretiyle hakimiyetini kaybederek aynı gidişte bankette park halinde bulunan … plakalı kamyonetin sağ arka kısmına çarptığını, böylece dava konusu yaralanmalı ve ölümlü trafik kazasının meydana geldiğini, kazanın oluşumunda … plakalı motosiklet sürücüsü …’un 2918 sayılı KTK.’nun 84. maddesinde belirtilen diğer kusurlardan olan; “…66- Bisiklet, motorlu bisiklet, ve motosikletleri kurallara uymadan sürmek…” maddesini, park halindeki … plakalı araç sürücüsünün ise aynı kanunun “…31/l-a- Araçlarda bulundurulması mecburi gereçleri kullanır şekilde bulundurmamak ve kullanmamak…” maddesini ihlal ettiğini, anılan kazada sürücü konumundaki …’ın vefat ettiğini, müvekkilinin murisi …’un ise yaralandığını, …’un davaya konu trafik kazası sonucu %3.3 oranında kalıcı sakatlığa maruz kaldığını, bunun yanı sıra 180 gün boyunca iş göremez hale geldiğini, 04/06/2020 tarihinde …’un vefat ettiğini, kazada ölen murisin müvekkili dışındaki mirasçılarının … 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …E. sayılı dosyası ile dava açarak mirası reddettiklerini, müteveffanın kardeşi müvekkili …’un ise mirası reddetmediğini belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; müvekkili davacı …’un murisi vefat eden …’un dava konusu trafik kazası nedeniyle geçici sakatlığına istinaden ve %3,3 kalıcı sakatlık tazminatına ilişkin olarak şimdilik kaydıyla 16.827,99-TL. maddi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Hesabı vekili ise cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın zamanaşımı süresi dolduktan sonra açılmış olduğunu, mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, tazminat hesabı için zaruri olan sağlık raporunun davacı vekilinden yazılı olarak talep edildiğini, ancak davacı tarafın bu belgeleri müvekkili kuruma sunmadığını, bu nedenle davacının usulüne uygun başvurusunun bulunmadığını, bu nedenle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi gerektiğini, kazaya ilişkin olarak yürütülen soruşturmada davacının şikâyetçi olmadığını, esasa ilişkin olarak ise; kazaya sebebiyet veren aracın kaza tarihini kapsar şekilde geçerli bir trafik sigortası poliçesinin bulunup bulunmadığının mahkemece tespitinin gerektiğini, davaya konu kazanın oluşumundaki kusur oranlarının tespitinin ATK Trafik İhtisas Dairesi vasıtasıyla yaptırılması, maluliyet durumunun tespiti bakımından ise ATK 3. İhtisas Kurulu’ndan rapor alınması gerektiğini, davaya konu tazminat miktarının konusunda uzman aktüer bilirkişi tarafından hesaplanmasını talep ettiklerini, davacının geçici iş göremezlik nedeniyle doğduğunu ileri sürdüğü zararlara ilişkin taleplerinin teminat kapsamı dışında olduğunu, müvekkili kurumun bu talepler nedeniyle herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, davacının müvekkili kurumdan talep etmiş olduğu bakıcı giderine bağlı maddi tazminat isteğinin de reddi gerektiğini, hatır taşımasının varlığı halinde hesaplanacak tazminatta indirime gidilmesi gerektiğini, yine davacının müterafik kusurunun varlığı halinde bu hususun ayrıca indirim sebebi yapılmasını belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; haksız davanın reddine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; 24/06/2007 tarihinde meydana gelen ölümlü ve yaralanmalı trafik kazasında önce yaralanan, bir süre sonra da vefat eden …’un mirasını reddetmeyen mirasçısı davacı … tarafından murisinin vefat etmesinden önce sonuçlandığı iddia edilen Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından yapılan tahkim yargılaması sonucunda murisin geçici ve kalıcı sakatlığına istinaden kısmen kabul edilen başvuruya esas maddi tazminatın şimdilik kaydı ile 16.827,99-TL.’sinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Hesabı’ndan tahsiline yönelik olarak açılmış maddi tazminat davasıdır.
Davacı taraf delil olarak; trafik kazası tespit tutanağı, hastane kayıtları, epikriz raporları, doktor raporları, SGK kayıtları vs. tüm tedavi evrakları, faturalar, sigorta şirketi bedeni hasar dosyası, tanık beyanları, sağlık kurulu ve maluliyet raporu, bilirkişi incelemesi, Sigorta Tahkim Komisyonu dosyaları, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı hakem kararı saklama dosyası, … 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …Esas sayılı dosyası ve diğer tüm yasal delillere dayanmıştır.
Davalı taraf ise delil olarak; … Hesabı’nın kaza tarihindeki sorumlu olduğu limitleri gösterir teminat limit tablosu, ilgili savcılık soruşturma dosyası, hasar dosyası, ilgili kurumlardan gelecek cevabi yazılar, bilirkişi incelemesi, Yargıtay kararları ve ibrazı kabil her türlü kanuni delile dayanmıştır.
Mahkememizce deliller toplandıktan sonra 09/01/2021 tarihli ara kararla dosya aktüer hesabı yapılmak üzere bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Aktüer bilirkişi… tarafından düzenlenerek 22/04/2021 tarihinde dosyaya sunulan raporda özetle; 2918 sayılı KTK.’nun 85 ve 91. maddelerine ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesi kararına göre yolcu konumunda bulunan kişilerin kusuru bulunmadığından, %100 sorumluluk esasına göre hesaplama yapılmasının gerektiği, her ne kadar Sigorta Tahkim Komisyonu dosyasında alınan raporda tarafların eşit oranda kusurlu oldukları belirtilmiş olsa da %100 sorumluluk esası dahilinde hesaplamanın yapılacağı, kaza tarihinin 24/06/2007 olduğu dikkate alındığında 17/03/2020 tarihli raporda davacının murisi …’un Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü uyarınca %3,3 oranında malul kaldığının görüldüğü, davacı tarafından alınan 24/06/2020 tarihli belgede muris …’un miras paylarının davacı ile birlikte 8 (sekiz) kardeş arasında pay edildiği, mirasçılık belgesinde yer alan davacı dışındaki diğer kardeşlerin mirasın reddi için 14/07/2020 tarihinde … Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurdukları, mirasın reddi talebinin … 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nce …Esas sayılı dosyada verilen 16/07/2020 tarihli kararla kabul edildiği, davacının murisi 08/10/1984 doğumlu …’un 24/06/2007 tarihli kaza sonrasında 04/06/2020 tarihinde vefat etmiş olduğu, kişinin ölümü ile kaza arasında illiyet bağının bulunmadığı, …’un 04/06/2020 tarihinde vefat ettiği dikkate alındığında davacının murisi …’un gerçek maluliyet zararının 24/06/2007 kaza tarihi ile 04/06/2020 vefat tarihi arasındaki dönem için olduğu, bu bağlamda raporda yer alan tazminat hesaplamasının bu tarih aralığı için yapıldığı, muris …’un kaza tarihi olan 24/06/2007 tarihinden vefat tarihi olan 04/06/2020 tarihine kadar olan süredeki (6 aylık – 180 günlük) geçici iş göremezlik zararının 2.511,14-TL., kişinin %3,3 oranında malul olduğunun mahkemece kabulü halinde sürekli iş göremezlik zararının ise 5.156,35-TL. olduğu, buna göre toplam zararının 7.637,48-TL. olduğu, davacının murisi …’un hesabına Sigorta Tahkim Komisyonu kararı dahilinde davalı … Hesabı tarafından 02/06/2020 tarihinde 28.899,09-TL. tazminat ödemesi yapıldığı, işbu ödeme tutarının içinde vekalet ücreti, yargılama giderleri ve faizin olduğu anlaşılmış olmasına karşın hesaplanan gerçek maddi zarara ilişkin olarak ödeme yapılmış olduğunun görüldüğü, sonuç olarak davacının davalı … Hesabı’ndan herhangi bir bakiye tazminat alacağının bulunmadığı şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından 15/05/2021 tarihli dilekçe ile rapora itiraz edilmiş ve dosyanın yeni bir bilirkişiye gönderilerek yeniden rapor alınması veya mevcut bilirkişiden itirazlar doğrultusunda ek rapor alınması talep edilmiştir.
Mahkememizce 22/09/2021 tarihli duruşmada; davacı vekilinin 15/05/2021 tarihli dilekçesindeki itirazlarını değerlendirmek üzere kök raporu düzenleyen aktüer bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Aktüer bilirkişi tarafından düzenlenerek 27/09/2021 tarihinde dosyaya sunulan ek raporda özetle; Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından yapılan işlemler ve alınan raporlar dahilinde ayrıntılı olarak kök raporun hazırlanmış olduğu, maluliyet raporlarında farklı hastanelerden alınan faklı raporlara ve sonuçlarına yer verildiği, sonuç olarak müteveffanın vefat tarihine kadar sürekli maluliyet oranının %3.3 olduğunun kabul edildiği, yolcu konumunda olan malul müteveffanın kazanın oluşumunda kusurundan söz edilemeyeceği, sigorta şirketleri ve … Hesabı arasında rücu hakları saklı kalmak kaydıyla müteselsil sorumlulukları dahilinde müteveffanın maluliyet zararının tamamından sorumlu olacakları görüşü ile kök rapordaki hesaplamaların yapıldığı, beden tamlığına karşı işlenen haksız fiillerde zararın gerçek miktar ve şümulünün zamanla daha iyi anlaşılabileceği, mümkün olduğu kadar geç bir tarihin esas alınmasının ve hüküm tarihine en yakın veriler nazara alınarak rapor tanzim tarihine kadar gerçekleşen zararın somut olarak hesaplanmasının gerektiği, bu hususun “gerçek belli iken varsayıma gidilemez” ilkesinin gereği olduğu, gerek ölümler nedeniyle destek kaybı zararı, gerekse beden gücü kaybı zararının hesaplanmasında rapor tanzim tarihine kadar gerçekleşen zararın bilinen veriler nazara alınarak ve iskontoya tabi tutulmadan somut olarak, rapor tanzim tarihinden sonraki zararın da bilinen son gelir nazara alınıp her yıl %10 oranında artırılmak ve iskonto edilmek suretiyle hesaplanması gerektiği, davacının murisi …’un 04/06/2020 tarihinde vefat ettiği gerçeğinin bilinmesi nedeni ile şayet yaşıyor olsa idi şeklinde bir varsayıma gidilemeyeceği, bu husustaki takdirin ve hukuki değerlendirmenin mahkemeye ait olduğu, kök raporda da belirtildiği üzere müteveffanın kaza tarihinden vefat tarihine kadar (tazminat hesaplamalarında yargılama aşamasında gerçek belli iken varsayıma gidilemeyeceği ilkesi doğrultusunda) toplam maddi zararın 7.637,48-TL. olarak hesaplandığı, davacının murisi …’un banka hesabına davalı … Hesabı tarafından 02/06/2020 tarihinde yapılan 28.899,09-TL. tutarındaki ödeme dikkate alındığında davacının davalı … Hesabı’ndan talep edebileceği bakiye maddi zarar alacağının bulunmadığının hesaplandığı, sonuç olarak müteveffanın vefat tarihine kadar toplam zararının 7.637,48-TL. olduğu, davalı … Hesabı tarafından 02/06/2020 tarihinde 28.899,09-TL. ödeme yapıldığı, yapılan ödemenin mevcut bilinen / gerçek durum karşısında – yargılama sırasında gerçek biliniyorsa varsayıma gidilemeyeceğinin kabulü ile (28.899,09-TL. – 7.637,48-TL.=) 21.261,61-TL. fazla olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi ek raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak e-tebligat ile tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından 15/10/2021 tarihli dilekçe ile ek rapora itiraz edilerek yeni bir bilirkişiden rapor alınması yönünde talepte bulunulmuştur.
Mahkememizce 19/01/2022 tarihli duruşmada; dosyada alınan aktüer bilirkişi kök ve ek raporlarının yargısal denetime uygun, hüküm kurmaya elverişli ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli olduğu kanaatiyle davacı vekilinin yeni bir bilirkişiden rapor alınması yönündeki talebinin reddine karar verilmiştir.
… Hesabı; 14 Haziran 2007 tarih, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesiyle … Şirketleri bünyesinde kurulmuştur. Kamusal nitelikte olan ve ayrı bir tüzel kişiliği bulunan … Hesabı’nın yasal çerçevesi ise 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi ve … Hesabı Yönetmeliği’nde çizilmiştir.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14/1. maddesine göre; “Bu Kanunun 13 üncü maddesi, 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve 10/7/2003 tarihli ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ile ihdas edilen zorunlu sorumluluk sigortaları ile bu Kanunla mülga 21/12/1959 tarihli ve 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu çerçevesinde ihdas edilmiş olan zorunlu sigortalara ilişkin olarak aşağıdaki koşulların oluşması halinde ortaya çıkan zararların bu sigortalarla saptanan geçerli teminat miktarlarına kadar karşılanması amacıyla … Şirketleri Birliği nezdinde … Hesabı oluşturulur.” Buna göre davalı … Hesabı’nın sorumluluğu; rizikonun gerçekleştiği tarihte geçerli zorunlu sigorta poliçesinin teminat limitleri ile sınırlıdır. Bir başka ifade ile … Hesabı, zarar görenlerin trafik kazası sonucunda uğramış olduğu zararları, ancak zorunlu sigortalarla saptanan geçerli teminat miktarlarına kadar karşılar.
… Hesabı Yönetmeliği’nin “Hesaba Başvurulacak Haller” başlıklı 9. maddesinin (a) bendinde açıkça; sigortalının veya sigortayı yaptırmakta sorumlu olanın tespit edilememesi hallerinde kişide meydana gelen bedensel zararlar için … hesabına başvurabileceği belirtilmiştir.
Öte yandan en kısa tanımı ile haksız fiil; kusurlu ve hukuka aykırı bir eylemle başkasına zarar verilmesidir.
Haksız bir fiil sonucunda zarara uğrayan kimse, uğradığı zararın tazminini bu haksız fiilden sorumlu olan kimseden veya kimselerden talep edebilir.
Haksız fiilden söz edilebilmesi için 4 (dört) unsurun birlikte bulunması zorunludur. Bunlar;
1-Öncelikle ortada hukuka aykırı bir fiil bulunmalıdır,
2-Bu fiili işleyen kusurlu olmalıdır,
3-Kusurlu şekilde işlenen ve hukuka aykırı olan bu fiil nedeniyle bir zarar doğmalıdır ve
4-Doğan zarar ile hukuka aykırı fiil arasında uygun nedensellik (illiyet) bağı bulunmalıdır.
Sayılan bu 4 (dört) unsurun tümünün bir arada bulunmadığı, bir veya birkaç unsurun eksik olduğu durumlarda ise haksız fiilin varlığından söz edilemez.
6098 TBK.’nun “Zararın ve kusurun ispatı” başlıklı 50. maddesine göre; (1) Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. (2) Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” Buna göre haksız bir fiil sonucunda oluşan zararı ispat etme yükümlülüğü ise kural olarak iddia edene aittir.
Maddi tazminat ise, bir kimsenin mal varlığında iradesi dışında meydana gelen eksilmenin, eş söyleyişle maddi zararın, sorumlu olan kişi tarafından giderilmesidir. Zarar; tazminat borcunun en önemli unsurudur. Sorumluluk bakımından tazminat borcunun doğabilmesi için haksız fiillerde zararın meydana gelmesi şarttır. Zararın yokluğu söz konusu ise hukuki sorumluluk da olmayacaktır.
Tazminat hukukunun bir ilkesi olarak, sorumluluk şartları gerçekleştiği takdirde, zarar veren, zarar görenin mal varlığında oluşan eksilmeyi gidermekle yükümlüdür. Her ne kadar zararın ispatı davacıya düşmekte ise de, hâkim gerçek zararın miktarının ispat edilip edilemediğini gözeterek, ispat edilememişse bu zararı kendisi yasada belirtilen koşullarla tespit edecek; ardından da bu zararın giderilebilmesi için tazminat miktarını yine kanunda aranan usul ve esaslar çerçevesinde belirleyecektir. Ancak hükmedilecek tazminat, hiçbir şekilde zarar miktarından fazla olamayacaktır. (Turgut Uygur, Açıklamalı-İçtihatlı Borçlar Kanunu Genel Hükümler, Birinci Cilt, 1990 bası, s. 549).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, 08/12/2010 tarihli, 2010/7-530 E. ve 2010/636 K. sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; hukukumuzda gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören ancak haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlularından isteyebilir.
Tazminat miktarının belirlenmesinde, zarar görenin gerçek zararının esas alınması zorunlu olup, burada ilke; zarar doğurucu eylem, zarar görenin mal varlığında gerçekten ne miktarda bir azalmaya neden olmuş ise, zarar verenin tazminat borcu da o miktarda olmasıdır. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19/03/2019 tarihli, 2019/4-85 E. ve 2019/314 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre somut olayda; davacının murisi …’un 24/06/2007 tarihinde geçirdiği trafik kazası sonrasında %3,3 oranında malul kaldığı, iyileşme (geçici iş göremezlik) süresinin kazadan itibaren 6 ay (180 gün) olduğu, …’un kazadan yaklaşık 13 yıl sonra 04/06/2020 tarihinde vefat ettiği, ancak vefatı ile dava konusu kaza arasında illiyet bağı bulunmadığı, davacının murisi …’un gerçek maluliyet zararının kaza tarihi (24/06/2007) ile vefat tarihi (04/06/2020) arasındaki dönem için olduğu, mahkememizce hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda ayrıntılarıyla hesaplandığı üzere …’un kaza tarihinden vefat tarihine kadar olan 6 aylık süre için talep edebileceği geçici iş göremezlik zararının 2.511,14-TL. olduğu, %3,3 maluliyet oranı dikkate alındığında talep edebileceği sürekli iş göremezlik zararının ise 5.156,35-TL. olduğu, buna göre davacının murisinin toplam gerçek zararının 7.637,48-TL. olduğu, davacının murisi …’un banka hesabına Sigorta Tahkim Komisyonu kararı kapsamında davalı … Hesabı tarafından 02/06/2020 tarihinde 28.899,09-TL. tazminat ödemesi yapıldığı dikkate alındığında, davalı … Hesabı tarafından 24/06/2007 tarihli kaza sonucu zarar gören davacının murisi …’un gerçek zararının çok üzerinde bir ödeme yapıldığı, ispat yükü kendisinde olan davacının daha fazla zarara uğradığını ispat edemediği, mahkememizce hükmedilecek maddi tazminat miktarı, hiçbir şekilde gerçek zarar miktarından fazla olamayacağından ve davalı tarafça zarar görene aktüer raporunda hesaplanan gerçek zarardan daha fazla miktarda ödeme yapıldığı anlaşıldığından, davacının davalı … Hesabı’ndan başkaca talep edebileceği herhangi bir bakiye tazminat alacağının bulunmadığı kanaatine varılarak aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 80,70-TL. karar ve ilam harcından 57,48-TL. peşin harcın mahsubu ile bakiye 23,22-TL. harcın davacıdan alınarak Maliyeye gelir kaydına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Taraflarca yatırılan gider avansından geriye kalan kısmın karar kesinleştikten sonra ilgilisine iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 19/01/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.