Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/329 E. 2021/563 K. 05.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/329 Esas
KARAR NO:2021/563

DAVA:Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ:14/07/2020
KARAR TARİHİ:05/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, ekli ticaret sicil gazetelerinden ve ticaret odası kayıtlarından da anlaşılacağı üzere, … A.Ş.’den yönetim kurulu üyesi olduğunu, müvekkilinin aynı zamanda … … A.Ş. ve grup firmalarından oluşan tüm grupta yaklaşık %48 oranında hisse sahi olduğunu, Yönetim Kurulu üyesi olan müvekkilinin ticaret sicil gazetelerini tetkik ettiğinde, kendisinden habersiz olarak birtakım toplantılar yapıldığını ve gerek içerik, şekil gerekse de esas ve konu bakımından geçersiz olan bu kararların tescil ve ilan edildiğini, Doktrinde oybirliği ile ifade edildiği ve TTK hükümlerinden açıkça anlaşıldığı üzere; “Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) Yönetim kuruluna çağrı bakımından, genel kurula çağrının aksine, kanunda herhangi bir şekili Yönetim kurulu TTK m. 367/1 uyarınca hazırlayacağı iç yönergeyle çağrının şeklini ve süresini düzenleyebileceğini, böyle bir düzenleme yoksa toplantının gündemi de göz önünde bulundurularak, bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılabilmesine ve hazırlık yapılabilmesine olanak verecek şekilde, dürüstlük kurallarına uygun olarak yapılması gerektiğini, Genel kurulda olduğu gibi bir gündeme bağlılık ilkesi yönetim kurulu toplantılarında söz konusu olmadığını, bu sebeple gündem önceden bildirilmiş olup, hazırlık yapılmış olunsa da toplantıda başka bir konu görüşmeye açılabileceğini, Genel kurula çağrıda olduğu gibi yönetim kuruluna çağrının da tüm üyelere yapılmış olması gerekir, aksi durumda çağrı yapılmaksızın çoğunluğun katılımı ile alınan kararların geçersiz olduğunu, Yönetim kurulunun toplanma yer ve zamanı veya toplanma aralığına ilişkin olarak Kanunda bir düzenleme yapılmamış olduğunu, buna ilişkin esas sözleşmede de bir düzenlemenin yapılmadığı varsayıldığında, mazereti sebebiyle izinli sayılan üye/ üyeler ile başkan dışında kalan bütün üyelere toplantı yer ve gününü bildiren çağrının yukarıda ifade edilen araçlardan en az biri ile ulaştınlmaması halinde toplantı yapılması ve karar alınabilmesi mümkün olmadığını, çağrının sadece bazı üyelere yapılması durumunda da aynı sonuçla karşılaşılacağını, elden dolaştırma yoluyla karar alınması yöntemini düzenleyen TTK m. 390/4’te “Üyelerden hiçbiri toplantı yapılması isteminde bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu kararlan, kurul üyelerinden birinin belirli bir konuda yaptığı, karar şeklinde yazılmış önerisine, en az üye tam sayısının çoğunluğunun yazılı onayı alınmak suretiyle de verilebileceğini, aynı önerinin tüm yönetim kurulu üyelerine yapılmış olması bu yolla alınacak kararın geçerlilik şartıdır” şeklinde düzenleme getirilmiş olduğunu, anılan fıkranın ikinci cümlesinde aynı önerinin tüm üyelere yapılmış olmasının alınacak kararın geçerlilik şartı sayılması, toplantı çağrısının tüm üyelere yapılmaksızın karar alınmasına da kıyasen uygulanacağını ortaya çıkarmakta olduğunu, dolayısıyla yönetim kurulu toplantı çağrısının bazı üyelere yapılmamış olduğu toplantıda alınan kararın geçerli olduğu ileri sürülemez” 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu, doktrin ve içtihatlar uyarınca anonimağrısının bazı üyelere yapılmamış olduğu toplantıda alınan kararın geçerli olduğu ileri sürülemez” 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu, doktrin ve içtihatlar uyarınca anonim şirketlerde yönetim kurulu toplantılarının yapılabilmesi için toplantıdan önce, yönetim kurulu üyeleri toplantıya hazırlık yapacak şekilde makul bir süre önceden bütün üyelere bildirim yapılması zorunludur. Bu bildirim bütün yönetim kurulu üyelerinin rahatlıkla toplantıda hazır bulunabileceği ve toplantıya hazırlık yapabileceği kadar bir süre önce yapılmalıdır. Çağrı yapıldığını ispatlama yükümlülüğü çağrıyı yapan başkan ya da başkan yardımcısına aittir Başta Tekinalp olmak üzere doktrinde ve Yüksek Mahkeme Kararları ile içtihatlarda tereddütte mahal vermeyecek şekilde görüş birliği bulunduğu üzere; çağrı yapılmaksızın yapılan yönetim kurulu toplantılarında alman kararlar geçersizdir. Toplantı İçin usulüne uygun çağrı yapıldığım kanıtlama yükü çağrıyı yapan başkan ya da yardımcısına aittir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2013/11-1048, K 2014/430, T. 02.04.2014 “…Eş söyleyişle; mutlak butlanla batıl kararlar, baştan beri hükümsüz olan, sonradan geçerlilik kazanma olanağı olmayan, emredici kurallara, kamu düzenine veya ahlaka ve adaba aykırı veyahut konusu olanaksız olan kararlardır. Bu tür kararlar, baştan beri hüküm ifade etmezler ve mahkemece, re’sen üzerinde durulması da gerekir…” Yukarıda izah edilen sebepler ışığında 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu, esas sözleşme ve teamüllere aykırı olarak alman, TTK m. 390 ve 391 ‘e açıkça aykırı, mezkûr Yönetim Kurulu Kararlan geçersizdir. Yönetim Kurulu karar defterleri dahil davalı firmanın hiçbir defter ve kaydı ile ilgili olarak ve firma ile ilgili hiçbir hususta bilgi alma ve inceleme hakkımızı kullanamadığımız için henüz vakıf olmadığımız usulsüz YK kararları ile ilgili her türlü hakkımızı saklı tutuyoruz. Sayın Mahkemenizce davalı firmanın yönetim kurulu karar defterleri celp edilerek incelendiğinde hukuksuz faaliyetlerin boyutu daha net bir şekilde görülecektir. Karar defterlerinde yapılan usulsüzlükler ve tahrifatlar la ilgili olarak davalı firma yönetim kurulu üyeleri hakkında yapılan suç duyurularına ilişkin olarak halen soruşturmalar devam etmektedir. Çoğunluk hissedar ve yanına aldığı bir takım eski çalışanlarından oluşan yönetim kurulu üyeleri tarafından gerçekleştirilen çoğunluk gücünün pervasızca kullanılması anlamına gelen ve her türlü ikaza rağmen gerçekleştirilmeye devam edilen bu hukuksuzluklara ilişkin olarak Say m Mahkemenize müracaat etmekten başka çaremiz kalmamıştır. Usul ve yasaya aykın, emredici hükümlere aykın olarak yapılan, şekil yönünden TTK m. 390’a içerik yönünden ise TTK m. 391 ‘e ve şirketler hukukunun temel ilkelerine aykırı yönetim kurulu toplantıları sebebiyle işbu huzurdaki davayı açma zarureti hasıl olmuştur. Yukanda açıklanan ve Sayın Mahkemenizce re’sen nazara alınması gereken sebeplerle, … A.Ş.’nin birtakım yönetim kurulu üyeleri tarafından hukuka aykırı olarak alman ve Ek’te sunulan; …. Noterliğinin 05.02.2020 … sayılı ile tasdikli. 03.02.2020 tarihli … Sayılı ve …. Noterliğinin 02.01.2020 tarih, … sayı ile tasdikli, 30.12.2019 tarihli … Sayılı Geçersiz Yönetim Kurulu Kararlanmn geçersizliğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı Müvekkilinin Çiftçiler Alışveriş Yönetim Kurulu tarafından alınmış olan, …. Noterliği’nin 05.02.2020 tarih ve … yevmiye numarası ile tasdikli 03.02.2020 tarih ve … sayılı Yönetim Kurulu karan ile yine …. Noterliği’nin 02.01.2020 tarih ve … yevmiye numarası ile tasdikli 30.12.2019 tarih ve … sayılı (EK-2) Yönetim Kurulu Karannın Toplantı Çağnsı Yapılmaksızın Kendisinin Herhangi Bir Bilgisi Olmadan Alındığını İddia Ederek, ilgili iki karann geçersizliğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir, iddialar tamamen asılsız ve gerçek dışıdır: Davacının da çok iyi bildiği gibi, Davalı Müvekkil Şirketinde dahil olduğu Çiftçiler Grup Şirketlerinde, Özellikle Pandemi Döneminde, yüz yüze görüşülmesi gereken konular haricinde fiziki toplantı yapılmayıp, şirket yönetim kurulu kararlan genellikle TTK 390/4 maddesi İle düzenlenmiş olan usule göre alınmaktadır. Kararlar öncelikle Yönetim Kurulu Başkanı ve Başkan Yardımcısına fizikken sunulmakta ve daha sonra diğer kurul üyeleri ile paylaşılmaktadır. Zaten yönetim kurulu başkanı ve davacı başkan yardımcısı aynı işyerinde fizikken faaliyet göstermektedirler. Dolayısıyla, Davacının iddıalan tamamen uydurma olup, Dava konusu olan her iki yönetim kurulu kararları, TTK 390/4 maddede belirtilen usule uygun olarak davacıya bilgi verilmiş ve imzalaması için bilgisine ve onayına sunulmuş olduğunu, ancak davacının, herhangi bir gerekçe göstermeksizin kararları imzalamaktan imtina etmiştir. Kaldı Ki Davacı, Yönetim Kurulu Başkanı…’ye Göndermiş Olduğu 03.03.2020 Tarihli Mailinde De Hiçbir Belgeyi İmzalamayacağım Açıkça Dile Getirmiştir. Davacı, Davalı şirketinde dahil olduğu Çiftçiler Grup Şirketlerinin neredeyse tamamında imza yetkilisi ve yönetim kurulu üyesidir. 2019 yılı sonundan bu yana, sırf kişisel hırsları nedeniyle Grup Şirketlerin işleyişini engellemeye çalışmaktadır. Dahası, Davacı Grup Şirketlerin işleyişi ile ilgili belgeleri imzalamaktan imtina etmekle kalmamış,…. Noterliği’nin 10.01.2020 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi (EK-4) ile yönetim kurulu ve imza yetkilisi olan üçüncü kişilerinde imza yetkilerini kullanmalarına engel olmaya çalışmıştır. …. Noterliği’nin 02.01.2020 tarih ve … yevmiye numarası ile tasdikli 30.12.2019 tarih ve … sayılı Yönetim Kurulu Karan Müvekkil Şirketin TTK 371. maddeye göre düzenlenmiş olan Yönetim Kurulu İç Yönergesinin kabulü ile ilgilidir. …. Noterliği’nin 05.02.2020 tarih ve … yevmiye numarası ile tasdikli 03.02.2020 tarih ve 2020/1 sayılı diğer Yönetim Kurulu karan ise şirketin temsili ile ilgilidir. Yönetim Kurulu üyelerine imza yetkisi verilmesi ile ilgili olan dava konusu kararlann Yönetim Kurulu üyelerinin bilgisine sunulmadığını iddia etmek anlamsızdır. Kararlann içeriği bile dikkate alındığında, Davacının iddialannın gerçeği yansıtmadığı açık bir şekilde görülecektir. Kaldı ki davacı, grup şirketler bünyesindeki çiftçiler gayrimenkul yatınm danışmanlık inşaat ve ticaret A.Ş.’ne ait, dava konusu kararlara aynı konularda ve yaklaşık aynı tarihlerde alınan 09.12.2019 tarih ve … sayılı karar ile 19.12.2019 tarih ve … sayılı yönetim kurulu kararlannı (ek-5) imzalamıştır. Grup bünyesinde yer alan şirketlerin aym içerikteki kararlarından birinde Davacının imzası mevcutken, diğerinin Davacının bilgisine sunulmamış olduğunu iddia etmenin mantıklı hiçbir açıklaması bulunmamaktadır. Davacının benzer kararlan imzalamış olması, dava konusu kararlann TTK 390/4 maddesinde düzenlenmiş olan geçerlilik şartını taşımakta olduğunun ve kararlann Davacının bilgisine sunulduğunun en büyük ^ kanıtıdır. (Davacı Kendi İmzasını Taşıyan Bu Kararlannda Geçersizliğinin Tespiti için dahi …. Asliye Ticaret Mahkemesi … E. (EK-6) sayılı dosyası kapsamında iptal davası açmıştır.) Davacı Yüce Adaletle dalga geçer gibi, imzaladığı karar ile ilgili bilgisi olmadığını iddia ederek dava açmıştır. Grup şirketlerine bugüne kadar yedi (7) adet dava açmış bulunmaktadır. Bunlardan dördü (4), Davacının bilgisi dahilinde olan Yönetim Kurulu Kararlarının iptali ile ilgilidir. Bu dava haricindeki yönetim kurulu karan iptali ile ilgili diğer davalar, …. Asliye Ticaret Mah. …E., …. Asliye Ticaret Mahkemesi … E. ve …. Asliye Ticaret Mahkemesi … E. (EK-7) dosyalan kapsamında İncelenmektedir. Özetlemek gerekirse, Davacının iddialan tamamen kötü niyetlidir ve Medeni Kanun’un 2. Maddesinde hükmedilen dürüstlük kuralına da aykındır. Davacının amacı sadece Davalı Müvekkil Şirketin ve diğer Grup Şirketlerin işleyişini engellemek ve huzursuzluk yaratmaya çalışmaktır. Davacının kötü niyetli bu tavnna, Sayın Mahkemeniz tarafından prim vermeyeceğine ‘ ımız sonsuzdur. Yukanda açıklanan ve Sayın Mahkemeniz tarafından resen gözetilecek nedenlerle, dava konusu …. Noterliği’nin 12.12.2019 tarih ve … yevmiye numarası ile tasdikli 09.12.2019 tarih ve 2019/14 sayılı Yönetim Kurulu kararı ile …. Noterliği’nin 20.12.2019 tarih ve … yevmiye numarası ile tasdikli 19.12.2019 tarih ve … sayılı Yönetim Kurulu Kararının geçerli olduğu tespit edilerek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Davacı taraf delil olarak; ticaret sicil kayıtları, … kayıtları, davalı firma kayıtları, yönetim kurulu başkanı ve davalı firmalar arası yazışmalar, bilirkişi, yemin, tanık, keşif ve her türlü yasal delillere dayanmıştır.
Davalı taraf delil olarak; yönetim kurulu kararları, mailler, ihtarname, … Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyası, … … Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyası, … Asliye Ticaret Mahkemesinin… esas sayılı dosyası, şirket defter ve kayıtları, bilirkişi incelemesi, keşif, tanık, yemin ve her türlü yasal delillere dayanmıştır.
Dava; 03/02/2020 tarih, 2020/1 nolu ve 30/12/2019 tarih, … nolu davalı şirket yönetim kurulu kararlarının iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki ihtilafın; yönetim kurulu kararlarının usule aykırı olarak alınıp alınmadığı noktalarında toplandığı görülmüştür.
Dosyanın teknik bilgi ve bilirkişi incelemesi gerektirmesi nedeniyle, dosya mali müşavir … ve Prof. Dr. …’e tevdi edilmiş ve bilirkişiler sunmuş olduğu raporlarında; TTK m. 390 ve m. 391 çerçevesinde davalı … A.Ş. yönetim kurulunun almış olduğu 03.02.2020 tarihli 2020/1 no’lu ve 30.12.2019 tarih … no’lu yönetim kurulu kararlannın geçersiz olduğu kabulüne dair rapor sunmuş oldukları görülmüştür.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, bilirkişi raporu ile dosyamızdaki tüm bilgi ve belgeler bir arada değerlendirildiğinde; alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli ve dosyamız kapsamı ile uyumlu olduğu anlaşılmakla rapora itibar edilerek, talebe konu yönetim kurulu kararlarının, yönetim kurulu üyesi olan davacıya çağrı yapılmadan toplanan yönetim kurulunca alındığı, usule uygun olarak çağrı yapılmadan ve yönetim kurulu üyesi olan davacının yokluğunda alınan kararların TTK’nin 391.maddesinin 1.fıkrasının (b) bendi uyarınca ”anonim şirketin temel yapısına uymayan kararlar” niteliğinde oldukları, bu nedenle batıl oldukları kanaatine varıldığından, davanın kabulüne ve anılan kararların batıl olduklarının ayrı ayrı tespitine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelere binaen;
DAVANIN KABULÜ İLE,
1-Davalı şirketin 03/02/2020 tarihli …nolu ve 30/12/2019 tarihli … nolu yönetim kurulu kararlarının batıl olduklarının ayrı ayrı tespitine,
2-Alınması gerekli 59,30-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 4,90-TL ‘nin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 54,40-TL peşin harç, 54,40-TL başvuru harcı, 7,80-TL vekalet harcı, 12,30-TL vekalet pulu ve 2.579,25-TL tebligat/posta/bilirkişi gideri olmak üzere toplam 2.708,15-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yatırılan ve harcanmayan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup ana hatları ile anlatıldı.05/07/2021

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı