Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/251 E. 2020/817 K. 02.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/251 Esas
KARAR NO : 2020/817

DAVA: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 03/04/2014
KARAR TARİHİ: 02/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı yanın müvekkili davacı şirket tarafından … tarihleri arasında düzenlenen …’na katılmak istediğinden 18/06/2013 tarihli katılım sözleşmesini imzaladığını, davalının bilahare …. Noterliği’nin 02 Ekim 2013 tarihli ve … yevmiye nolu ihtarı ile fuara katılmayacağını bildirdiğini, müvekkilinin cevabi ihtarında muhataba fuara katılımdan vazgeçmesinin ve katılım bedelini ödememesinin sözleşmeye göre mümkün olmadığını ihtar ettiğini, 01/12/2013 tarihli ve … sıra numaralı 33.040,00-TL. tutarlı faturanın kurye aracılığı ile 19/12/2013 tarihinde davalıya tebliğ edildiğini, davalının faturayı kabul etmeyerek ihtarname ekinde faturayı geri gönderdiğini, davalının kendisine tebliğ edilen faturaya kötü niyetli olarak itiraz ederek ödemediğini beyanla 33.040,00-TL.’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin de davalı karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ise cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin ticari faaliyetlerini birlikte sürdürdüğü …’da bulunan firma ile yaptıkları görüşmeler neticesinde fuarda tanıtımı yapılacak olan … firmasından temin edecekleri makinelerin …’dan gönderilemeyeceğini öğrenmeleri üzerine vakit kaybetmeden durumu davacıya e-posta yoluyla bildirdiklerini, sebebi açıklanan imkansızlıklar neticesinde fuara katılımlarının mümkün olamayacağını defaatle bildirmelerine rağmen davacı firma tarafından müvekkiline fatura gönderildiğini, davacı tarafından gönderilen faturayı 09/12/2013 tarihinde tebliğ aldıklarını ve 10/12/2013 tarihinde ihtarname ekinde iade ettiklerini beyanla sözleşme maddelerinin hükümsüzlüğüne karar verilmesi ile davanın reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
…. Sulh Hukuk Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonucunda verilen 03/11/2015 tarihli, 2014/614 E. ve… K. sayılı karar ile davanın kısmen kabûlüne karar verilmiş ve verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
…. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 03/11/2015 tarihli… E. ve… K. sayılı kararı; Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 17/04/2019 tarihli, 2017/7357 E. ve 2019/3452 K. sayılı kararı ile; “…her iki tarafın tacir olması halinde 6102 sayılı TTK 4, 5 md. uyarınca Asliye Ticaret Mahkemesi, aksi halde ise Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olacağından, mahkemece görevsizlik nedeniyle HMK’nun 114/1-e ve 115/2. maddeleri uyarınca, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu yön gözardı edilerek davanın esası hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.” denilmek suretiyle bozulmuştur.
Sonrasında davacı tarafça karar düzeltme isteminde bulunulmuş, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 16/01/2020 tarihli, 2019/4599 E. ve 2020/286 K. sayılı kararı ile; “…HUMK’un 440. maddesindeki yazılı hallerden hiçbirisine uymadığından vaki düzeltme isteğinin reddine…” karar vermiştir.
…. Sulh Hukuk Mahkemesi’nce 03/03/2020 tarihli duruşmada Yargıtay’ın bozma ilamına aynen uyulmasına karar verilmiş ve sonrasında görevsizlik kararı verilmiştir. Dosya mahkememize …. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 03/03/2020 tarih, …E. – … K. sayılı görevsizlik kararı üzerine gönderilmiş ve yukarıdaki esasa kaydedilmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; fuar katılım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili davasıdır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; fuara katılmayan davalının akdedilen sözleşme gereğince davacıya borcunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacı vekili delil olarak; fuar katılım sözleşmesi, fatura, kurye teslimat listesi, …. Noterliği’nin 02/10/2013 tarih – … yevmiye sayılı ihtarnamesi, …. Noterliği’nin 07/10/2013 tarih – … yevmiye sayılı ihtarnamesi, …. Noterliği’nin 10/12/2013 tarih – … yevmiye sayılı ihtarnamesi, ziyaretçi rehberi, fotoğraflar, ticari kayıtlar, tanık beyanı, bilirkişi incelemesi ve diğer yasal delillere dayanmıştır.
Davalı vekili delil olarak; taraflar arasındaki e-posta yazışmaları, …. Noterliği’nin 02/10/2013 tarih – … yevmiye sayılı ihtarnamesi, …. Noterliği’nin 07/10/2013 tarih – … yevmiye sayılı ihtarnamesi, fatura, stant alanının oturma, dinlenme vs. amaçlarla kullanılmak üzere dizayn edildiğini gösteren fotoğraflar, genel işlem koşulları ihtiva eden sözleşme örneği, tanık beyanı, bilirkişi incelemesi ve sair delillere dayanmıştır.
Mahkemece 05/03/2015 tarihli duruşmada; dava konusu alacağın oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise alacak tutarının tespiti bakımından, tüm dosya kapsamı ile tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde mali müşavir ve borçlar hukuku öğretim üyesi bilirkişiler marifetiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, sonrasında dosya rapor düzenlemeleri için bilirkişi kuruluna tevdi edilmiştir.
Bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 16/04/2015 havale tarihli raporda özetle; davalının davacıdan kaynaklanmayan nedenlerle fuara katılmadığının anlaşıldığı, tacir olarak davalının TTK.’nun 18/2 maddesi hükmünde yer bulan ilkeye uygun davranması ve fuara katılım için sözleşme akdederken muhtemel bütün riskleri göz önüne alarak sözleşme akdetmesi gerektiği, sonuç olarak davalının ortaya çıkan zararı gidermesi gerektiği, ancak diğer yandan yeterli sürede davalının yerine üçüncü bir kişinin katılımını sağlama imkanı olduğu halde davacının bu yönde çaba harcamadığının anlaşıldığı, davacının bu tavrının Borçlar Kanunu’nun 114/son hükmünün yollaması ile Borçlar Kanunu’nun 52/1 hükmünün uygulanmasını gerektirdiği, buna göre davacının isteminde 1/3 (üçte bir) oranında indirim yapılmasının yerinde olabileceği, davacının isteminin asıl alacak zımnında 22.026,66-TL. üzerinden kabûlü ve davacının bu meblağ için ayrıca dava tarihinden itibaren işleyecek şekilde davalıdan kısa vadeli avans faizi oranında indirim talep edebileceği yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulu raporu taraf vekillerine usulünce tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından dosyaya sunulan 20/05/2015 tarihli dilekçe ile ve davalı vekili tarafından dosyaya sunulan 12/05/2015 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporuna karşı itirazda bulunulmuştur.
Mahkemece; bilirkişi raporuna yapılan itirazlar doğrultusunda ek rapor alınmasına karar verilmiş ve mevcut bilirkişi heyetine fuarcılık alanında uzman bir bilirkişinin ilave edilmesine karar verilerek dosya ek rapor düzenlenmek üzere bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Bilirkişi kurulu tarafından 01/09/2015 tarihinde dosyaya sunulan ek bilirkişi raporunda ise; davacı ve davalı tarafından dosyaya sunulan itiraz dilekçelerinin tek tek irdelendiği ancak görüşlerini değiştirecek herhangi bir unsur içermediği bu nedenle kök rapordaki görüşlerin aynen korunduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Taraflar arasında fuar katılım sözleşmesinin düzenlendiği ve davalı tarafından fuara katılımın sağlanmadığı konusunda herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, fuara katılmayan davalının sözleşme akdedildikten sonra fuara katılmayacağını davacıya bildirmiş olmasının kendi üstüne düşen “fuar katılım ücreti ödeme” şeklindeki edimini ifa etmesine engel teşkil edip etmediği, davalı tarafın sözleşme gereğince belirlenen fuar katılım bedelini davacıya ödeyip ödemeyeceği, ödeyecek ise ne miktarda ödeyeceği hususlarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Görevsizlik kararı öncesinde dosyada aldırılan bilirkişi kök ve ek raporlarının somut olaya ve dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere uygun olduğu anlaşılmakla mahkememizce tatminkar görülerek itibar edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Taraflar arasında akdedilen “… Katılım Sözleşmesi” başlıklı sözleşmenin incelenmesinde; bir tarafın davacı … A.Ş., diğer tarafın ise davalı …. Şti olduğu, sözleşmenin 18/06/2013 tarihinde tanzim ve imza edildiği, sözleşmenin tek sayfadan ve 6 ana maddeden ibaret olduğu, sözleşme altında davalı katılımcı şirketin kaşe ve imzasının bulunduğu görülmüştür. Anılan sözleşmede; sözleşme konusu fuarın “…” olduğu, fuarın yapılacağı tarih aralığının “…” olduğu. fuarın yapılacağı yerin “…” olarak açıkça sözleşmede belirtildiği anlaşılmaktadır. Yine sözleşmede; katılımcı firmanın unvanı, adresi, bağlı olduğu vergi dairesi, vergi numarası, iletişim bilgileri, kiralanan alanın salon numarası, stand numarası, metrekaresi (tahsis edilen alan), sözleşme bedeli, sözleşme bedelinin ödeme şekli, katılımcı şirket ile … yetkilisinin adı, soyadı, kaşe ve imzaları açık bir şekilde yer almaktadır.
Taraflar arasında akdedilen davaya konu sözleşme gereğince davacı şirket davalı tarafa 70 m2’lik stand alanı tahsis etmiştir. Davalı şirkete tahsis edilen bu stand alanı için sözleşmede 33.040.00-TL. tutarında bir karşılık belirlenmiştir. Bir başka ifade ile sözleşmede davalı şirketin fuara katılım bedeli KDV dahil 33.040.00-TL. olarak belirlenmiştir. Anılan sözleşmede davalı katılımcı şirketin; “… A.Ş.’nce düzenlenen …’nın bu sözleşme ve … kaşeli olarak sözleşme ile birlikte teslim edilen katılımcı kılavuzunda belirtilen katılım koşullarını kabul ettiğimizi bildiririz” şeklinde açık beyanı bulunmaktadır.
Davalı şirket tarafından 02/10/2013 tarihinde …. Noterliği’nden davacı şirkete keşide edilen … yevmiye numaralı ihtarnamede; “…daha önce telefon ve karşılıklı görüşmelerimiz, mail ile bildirmemize rağmen bu kerre birlikte fuarınıza katılacağımız yurt dışı firmalardan kaynaklanan nedenlerden ötürü fuarınıza katılamayacağız…” denilmek suretiyle … tarihleri arasında yapılacak fuara katılım sağlanamayacağı bildirilmiştir. Taraflar arasında akdedilen fuar katılım sözleşmesinin taraflarca imzalandığı tarih ise 18/06/2013 tarihidir. Yani taraflar arasındaki sözleşme neredeyse dava konusu fuarın yapılacağı tarihten 6 (altı) ay kadar önce akdedilmiştir. Oysa davalı şirket davacıya fuara katılmayacağını resmi olarak 02/10/2013 tarihinde yani fuara yaklaşık 2 ay kadar bir süre kala keşide ettiği ihtarname ile bildirmiştir. Davalı şirket fuara katılmama gerekçesi olarak “yurt dışında (…’da) irtibatta olduğu firmanın fuarda tanıtımı yapılacak olan makinelerin …’dan gönderilemeyeceğini bildirmesini” ileri sürmüştür. Bu durum hiçbir şekilde davacıdan kaynaklanmayan nedenlere dayalı bir durumdur. Davalı şirketin fuara katılmama gerekçesi; tamamen davalı ile onun yurtdışında irtibatta bulunduğu firma arasındaki ilişkiden kaynaklıdır. Dolayısıyla davalının fuara katılmama gerekçesi kesinlikle davacı … ilgilendiren bir hal ve durum değildir. Davacı tarafın sözleşme gereğince üzerine düşen edimini eksik ifa ettiğine dair de dosyada herhangi bir bulgu bulunmamaktadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 18. maddesinin 2. fıkrası gereğince; tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi lazımdır. Basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümlülüğü ise aslında objektif bir özen ölçüsü getirmekte ve tacirin ticari işletmesiyle ilgili faaliyetlerinde kendi yetenek ve imkânlarına göre ondan beklenebilecek özeni değil, aynı ticaret dalında faaliyet gösteren tedbirli, öngörülü bir tacirden beklenen özeni göstermesini gerekli kılmaktadır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07.05.2003 tarihli ve 2003/13-332 E. 2003/340 K. sayılı kararı).
Basiretli bir tacir olarak davalı şirket TTK.’nun 18/2 maddesinde yer bulan ilkeye uygun davranmak, fuara katılım için sözleşme akdederken muhtemel bütün riskleri göz önüne alarak sözleşme akdetmek konumundadır. Bir başka ifade ile davalı şirket, her tacir gibi ticari işletmesini ilgilendiren bir sözleşmeyi yaparken ve bu sözleşmelerden doğan borçlarını (edimlerini) yerine getirirken basiretli bir iş adamı gibi davranmak zorundadır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 112. maddesine göre; “Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür.” Bu bağlamda fuar katılım sözleşmesini imzalayan ve basiretli bir tacir gibi davranmak zorunda olan davalı tarafın, doğrudan kendisinden kaynaklanmasa dahi davacının hiçbir şekilde dahli olmayan bir nedenden dolayı fuara katılmamasından dolayı davacının oluşan zararını gidermekle yükümlü olduğu açıktır.
Öte yandan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 114. maddesi ise şöyledir: “Borçlu, genel olarak her türlü kusurdan sorumludur. Borçlunun sorumluluğunun kapsamı, işin özel niteliğine göre belirlenir. İş özellikle borçlu için bir yarar sağlamıyorsa, sorumluluk daha hafif olarak değerlendirilir. Haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler, kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hâllerine de uygulanır.”
Davacı taraf, davalı şirketçe keşide edilen ihtarnamede davalı tarafın sözleşme konusu fuara katılmayacağını öğrendikten sonra ve fuar tarihine kadar önünde yaklaşık 2 aylık bir süre olmasına rağmen, davalı katılımcının yerine bir başkası ile sözleşme yapmak için herhangi bir girişimde bulunduğuna dair dosyaya herhangi bir belge sunmamıştır. Davacı taraf yeterli süresi olmasına karşın davalı yerine 3. bir kişinin fuara katılımını sağlama imkânı olduğu halde bu yönde bir çaba harcamamıştır. O halde somut olayda davacı şirketin yeterli süresi olmasına karşın bu konuda girişimde bulunduğuna dair herhangi bir delil ve belge sunmamış olması karşısında, TBK.’nun 114/2 maddesi yollaması ile TBK.’nun 52/1 maddesinin uygulanması gerekir. Şöyle ki; davacının dava konusu yaptığı ve huzurdaki davada davalıdan talep ettiği miktardan ( 33.040.00-TL.’den) mahkememizce takdiren 1/3 oranmda indirim yapılarak davacının davalıdan talep edebileceği tutarın 22.026,66-TL olduğu kanaatine varılmıştır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller, bilirkişi heyeti kök ve ek raporları hep birlikte değerlendirildiğinde ve yukarıda yapılan açıklamalar ışığında fuara katılmaktan vazgeçen davalı şirketin davalıya 22.026,66-TL. ödemekle yükümlü olduğu, bu miktara (asıl alacağa) dava tarihi olan 03/04/2014 tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesi gerektiği, davacının fazlaya ilişkin istemimin ise reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile; 22.026,66-TL. alacağın dava tarihi olan 03/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin isteminin ise reddine,
2-Alınması gerekli 1.504,64-TL karar ve ilam harcından 564,25-TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 940,39-TL harcın davalıdan alınıp maliyeye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 564,25-TL peşin harcın davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan 25,20 TL başvuru harcı, 3,80 TL vekalet harcı, 1.500,00-TL bilirkişi ücreti ve 239,00-TL tebligat gideri olmak üzere toplam 1.768,00-TL’nin kabul ve red oranına göre 1.178,67-TL’sinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafça yapılan 59,00-TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 19,67-TL’sinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan gider avanslarından geriye kalanın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair; dosya daha önce Yargıtay denetiminden geçmiş olduğundan, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 (onbeş) gün içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/12/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır