Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/247 E. 2021/897 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/130 Esas
KARAR NO :2021/792

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:06/09/2012
KARAR TARİHİ:27/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; 09/07/2012 tarihinde müvekkili firmanın kullanımında olan … plakalı aracın dava dışı sürücüsünün … istikametinden … istikametine doğru seyir halindeyken karanlıkta önüne çıkan hayvana çarpmamak için direksiyonu sola doğru çevrildiğini, bu şekilde direksiyon hakimiyetini kaybetmek suretiyle yolun solunda bulunan kayalara çarptığını, bu nedenle aracın yan yattığını ve araçta hasar meydana geldiğini, mezkur kaza üzerine müvekkili firmanın araçtaki zararın ekspertizi ve tazmini ile ilgili olarak kasko sigortacısı olan davalı şirkete başvurduğunu, davalı … şirketi tarafından yapılan ekspertiz sonucunda; Jandarma tarafından tutulan kaza tespit tutanağında aracı kullanan şahsın “hal ve hareketlerinden alkollü olduğu izleniminin elde edilmiş olması” ve “kendisine sorulduğunda az bir şey alkollü olduğunu ifade etmesi” iddiaları nedeniyle kasko sigortaları genel şartlarının A5/5.5. maddesi (taşıtın…yasaklanan miktardan fazla içki almış kişiler tarafından kullanılması sırasında meydana gelen zararlar) uyarınca teminat dışı olarak değerlendirildiğini ve müvekkili şirkete herhangi bir tazminat ödemesi yapılmadığını, … sigorta eksperliği tarafından hazırlanan ekspertiz raporunda Jandarma tarafından alkol muayenesinin yapılmadığının açıkça ifade edildiğini, kaldı ki dilekçede ekli Jandarma tutanağından da anlaşılacağı üzere araç sürücüsüne hiçbir şekilde usûl ve yasaya uygun şekilde muayene yaptırılmadığını, buna rağmen araç sürücüsüne alkollü olduğu iddia edilerek baskı altında tutanak imzalatıldığını, davalı tarafından davacı firmanın araç sürücüsünün durumunun alkollü olduğu iddiası ile kasko sigortaları genel şartlarının A5/5.5. maddesi gereği alkol nedeni ile teminat dışı bırakılmasının tamamen yasaya aykırı olduğunu belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak ekspertiz raporu ile sabit olan toplam 28.958,20-TL. maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinden tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … şirketi vekili ise cevap dilekçesinde özetle; öncelikle derdestlik yönünden itirazlarının olduğunu, davacının huzurdaki davayı açmada hukuki menfaatinin bulunmadığını, dava konusu kazanın kasko sigorta poliçesinin teminatı dışında olduğunu, kaza ile ilgili olarak yapılan incelemelerde kaza mahallinde asfalt yolda fren izinin dahi bulunmadığını, fren izinin sadece yol kenarındaki mıcırlı kısımda mevcut olduğunu, dava dışı sürücü …’in iddia ettiği gibi karşısına hayvan çıkmış olsaydı fren izinin asfalt zemin üzerinde de olması gerektiğini, …’in almış olduğu alkolün etkisiyle düz yolda direksiyon hakimiyetini kaybettiğini ve yine alkolün etkisi ile ancak ve ancak araç yoldan çıktıktan sonra frene basabildiğini, bu durumda meydana gelen kazanın münhasıran alkolün etkisi altında gerçekleştiğini, sürücü …’in bu hususu gizlemek için defalarca yanıltıcı beyanlarda bulunduğunu, Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartları uyarınca; “Taşıtın, uyuşturucu maddeler veya Karayolları Trafik Kanunu uyarınca yasaklanan miktardan fazla içki almış kişiler tarafından kullanılması sırasında meydana gelen zararların teminat dışı olduğunu, dava konusu hasara sebebiyet veren kazanın olduğu esnada araç şoförü olan …’in alkollü olduğunu, bu hususun olay sonrasında tutulmuş olan Jandarma tutanağında da sabit olduğunu, ayrıca bu durumun … tarafından da ikrar edildiğini, dilekçe ekinde sunmuş oldukları CD içerisinde mevcut olan ses kaydında konu ile ilgili ekspertizi yapan eksper ile … arasında geçen görüşmenin bulunduğunu, bu görüşme esnasında sürücü … tarafından kazanın gerçekleşmesi esnasında alkollü olduğunun kabul edildiğini, davaya konu olan kazanın münhasıran alkolün etkisi altınca gerçekleştiğini, bu sebeple kaza sonucu meydana gelen hasarın kasko sigorta poliçesinin teminatı dışında kaldığını belirterek, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; 09/07/2012 tarihinde meydana gelen trafik kazasından kaynaklanan ve kasko sigorta poliçesi ile sigortalı araçta meydana gelen hasar bedelinin tazmini istemine ilişkindir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda verilen 26/09/2013 tarihli, 2012/223 E. ve 2013/222 K. sayılı karar ile davanın kabulüne karar verilmiş, verilen karar davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi tarafından dosya temyizen incelenmiş, yapılan inceleme sonucunda verilen 21/04/2016 tarihli, 2016/3142 E. ve 2016/5106 K. sayılı bozma ilamında;
“…
Somut olayda Jandarma tarafından düzenlenen tutanakta, şahsın hal ve hareketlerinden alkollü olduğunun anlaşıldığı, kendisine alkollü olup olmadığı sorulduğunda az bir şey alkollü olduğunu beyan ettiği, bu durumda mahkemece yapılacak işin sürücünün alkol aldığı kabul edilerek, alkol oranı tespit edilemese bile, kazanın oluş şekli, yol veya hava şartları gibi dış etkenler de değerlendirilerek kazanın münhasıran alkolün etkisi altında olup olmadığının üzerinde durulması gerektiği, içinde nörolog doktorun da bulunduğu uzman bilirkişi kurulundan rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulmasının doğru görülmediği…” belirtilerek mahkememiz kararı bozulmuştur.
Mahkememizce Yargıtay bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuş, hükmüne uyulmasına karar verilen Yargıtay bozma ilamında da işaret edildiği gibi; dosyanın aralarında nörolog bilirkişinin de bulunduğu konusunda uzman bilirkişi heyetine tevdiine karar verilmiş, bilirkişi kurulundan tarafların iddia ve savunmalarını değerlendiren, tüm itirazları karşılayan, gerekçeli, tarafların ve Yargıtay’ın denetimine elverişli şekilde rapor düzenlemeleri istenmiş, konusunda uzman bilirkişi kurulu tarafından dosyaya sunulan 16/01/2018 tarihli bilirkişi raporu incelenip denetlenmiş, bilirkişi kurulu raporunun dosyada toplanan delillere, Yargıtay bozma ilamına ve tüm dosya kapsamına uygun olduğu, denetime elverişli olduğu saptanarak mahkememizce de benimsenmiştir.
Yargıtay bozması sonrası alınan bilirkişi kurulu raporunda özetle; kaza yapan sürücü …’in kaza esnasında alkollü olduğu kabul edilmekle birlikte, Jandarma tarafından tutulan kaza tespit tutanağında “hal ve hareketlerine bakılarak alkollü olduğu anlaşılmaktadır” denmesine rağmen, alkol muayenesi (alkolmetre, kan tahlili veya doktor raporu ile) yaptırılmadığı için, şahıstaki alkol düzeyi ve güvenli araç kullanma yeteneğinin bozup bozmadığının bilinmediği, sürücü …’in kaza esnasında alkollü olmakla birlikte kandaki alkol oranı bilinmediğinden, şahıstaki alkol düzeyi ile kazanın oluşumu sırasında illiyet bağı kurmanın ve kazaya münhasıran alkolün tesiri altında sebebiyet verdiğini söylemenin usul yönünden ve tıbben mümkün görülmediği bildirilmiştir. Söz konusu raporda; kazanın münhasıran alkolün etkisi altında meydana geldiği yönünde net bir saptama bulunmadığından, mahkememizce davaya konu hasarın poliçe teminatı kapsamında kaldığı kanaatine varılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen karar bu defa davalı … şirketi vekili tarafından temyiz edilmiş ve dosya temyizen incelenmek üzere Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’ne gönderilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 30/11/2020 tarihli, 2019/5208 E. ve 2020/7786 K. sayılı bozma ilamında özetle; kural olarak zararın teminat dışı olduğunu ispat yükü davalı sigortacıda bulunsa da somut olayın özellikleri ve sürücü Yunus’un herhangi bir zorunluluk olmadığı halde olay yerinden ayrıldığı, yola hayvan fırlaması iddiasının olaydan sonra tutanak düzenlenmesi sırasında belirtilmeyip sonradan ileri sürüldüğü, sürücünün alkollü olduğunu kendisinin de kabul ettiğine dair kolluk tutanağındaki tespitler ile tutanak mümzinin tanık olarak verdiği beyanın içeriği, kazanın oluş biçimi ve meydana geldiği saat gözetildiğinde haklı sebeple olay yerini terkin ötesine geçen bir durumun bulunduğu, sürücünün kaza anındaki alkol oranının kazada münhasıran etkili olmadığını ve yabani hayvan etkisiyle kazanın meydana geldiğini ispat yükünün davacı sigortalıya geçtiğinin kabulünün zorunlu olduğu, taraflar arasında güven ve iyiniyet esasına dayanan sigorta sözleşmelerinde gerek sigortalının gerekse sigortacının haklarını kullanırken ve yükümlülüklerini yerine getirirken iyiniyetle hareket etmesi, rizikonun gerçekleşmesinden sonra doğru ihbar yükümlülüğü altında bulunan sigortalının bu yükümlülüğüne uyup uymadığının saptanmasında da bu ilkenin gözönünde tutulmasının gerektiği, bu itibarla somut olayın özellikleri gereği davacıya ait aracın sürücüsünün kaza anındaki alkol oranının kazada münhasıran etkili olmadığı, yabani hayvanın yola fırlamasına ilişkin iddia ve zararın poliçe teminatı kapsamında kaldığını ispat yükünün davacı sigortalıya geçtiği dikkate alınarak değerlendirme yapılması gerektiği, açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece ispat yükünün yer değiştirdiği ve davacı sigortalının ispat yükü altında olduğu da dikkate alınarak, hava ve yoldan kaynaklanan sorun bulunmadığına ilişkin önceki bilirkişi raporu tespitleriyle, yola hayvan fırlamasına ilişkin davacı iddiasının ispat edilip edilmediğinin değerlendirilmesi, gerekli görülmesi halinde alkolün kazada münhasıran etkili olup olmadığının değerlendirilmesi konusunda bilirkişi heyetinden ek rapor alınması ile davalının hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik incelemeyle hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir gerekçesiyle mahkememiz kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı sonrasında dosya yeniden mahkememize gönderilmiş ve yukarıdaki esasa kaydedilmiştir. Mahkememizce 04/06/2021 tarihli duruşmada usul ve yasaya uygun Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 30/11/2020 tarihli; 2019/5208 E. ve 2020/7786 K. sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Davacı vekili, 04/06/2021 tarihli duruşmada hükmüne uyulan bozma ilamı sonrasında gerekirse yazılı beyanda bulunmak üzere süre talep etmiştir. Davalı vekili ise dava konusu kazanın münhasıran alkolün etkisiyle gerçekleştiğini, davacı tarafın ihbar yükümlülüğüne açıkça aykırı davrandığını, bu nedenle ispat yükünün davacı yana geçtiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı şirket vekili tarafından 21/06/2021 tarihinde UYAP üzerinden dosyaya sunulan 14/06/2021 tarihli beyan dilekçesinde özetle; Yargıtay kararlarında hasarın teminat dışı kalabilmesi için sürücünün sadece alkollü olmasının yetmediğini, kazanın münhasıran alkolün etkisinde oluşmasının gerektiğini, böyle bir durumda hasarın teminat dışında kaldığını ispat yükünün davalı sigortacıya düştüğünü, davalı … şirketinin geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra gerçekleşen rizikolardan sorumlu olduğunu, dosya kapsamında müvekkili şirkete ait araç sürücüsünün kaza sonrasında trafik zabıtalarınca alınan alkol raporunun veya hastane raporunun bulunmadığını, davalı … şirketinin dava konusu hasarın teminat dışı kaldığını şüpheye yer vermeyecek delillerle ispat edemediğini, Yargıtay tarafından ispat yükünün yer değiştirdiğinin ifade edilerek müvekkili şirkete yüklenmesinin taraflarınca anlaşılamadığını, olaya ilişkin herhangi bir görgü tanığının bulunmadığını, olayın üzerinden geçen süre dikkate alındığında Yargıtay ilamında belirtilen hususların tespit edilmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı şirket vekili 27/10/2021 tarihli duruşmada ise; davalı … şirketinin müvekkili şirkete ait araç sürücüsünün alkollüyken araç kullandığını ispat edemediğini, buna ilişkin olarak dosyada herhangi bir belgenin veya raporun bulunmadığını, ilk Yargıtay bozması sonrasında mahkemece alınan bilirkişi kurulu raporunda kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana gelmediğinin tespit edildiğini, mahkemece buna göre davanın kabulüne karar verildiğini, ispat yükünün davalı … şirketinde olduğunu, davalı … şirketince kazanın teminat dışı kaldığının ispat edilemediğini belirterek, davanın kabulüne karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
Davalı … şirket vekili tarafından 21/06/2021 tarihinde UYAP üzerinden dosyaya sunulan 18/06/2021 tarihli beyan dilekçesinde ise özetle; Yargıtay bozma ilamında, somut olayın özellikleri ve sürücü Yunus’un herhangi bir zorunluluk olmadığı halde olay yerinden ayrıldığının, yola hayvan fırlaması iddiasının olaydan sonra tutanak düzenlenmesi sırasında belirtilmeyip, sonradan ileri sürüldüğünün, sürücünün alkollü olduğunu kendisinin de kabul ettiğine dair kolluk tutanağındaki tespitler ile tutanak mümzinin tanık olarak verdiği beyanın içeriği, kazanın oluş biçimi ve meydana geldiği saat gözetildiğinde haklı sebeple olay yerini terkin ötesine geçen bir durum bulunduğunun, sürücünün kaza anındaki alkol oranının kazada münhasıran etkili olmadığının ve yabani hayvan etkisiyle kazanın meydana geldiğini ispat yükünün davacı sigortalıya geçtiğinin kabulünün zorunlu olduğunun belirtilerek, ispat külfetinin yer değiştirdiği ve davacıya geçtiğinin vurgulandığını, dava konusu kazada sigortalının kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunarak sigorta şirketini aldatmaya çalıştığını, mahkemece ispat yükünün yer değiştirdiğinin ve davacı sigortalının ispat yükü altında olduğunun dikkate alınarak, hava ve yoldan kaynaklanan sorun bulunmadığına ilişkin önceki bilirkişi raporu tespitleri ile, yola hayvan fırlamasına ilişkin olarak davacı tarafın iddiasının ispat edilip edilmediğinin değerlendirilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … şirketi vekili 27/10/2021 tarihli duruşmadaki beyanında; Yargıtay’ın son bozma ilamının ispat yükü konusunda açık olduğunu, davacı tarafın kazanın yabani hayvan etkisi ile meydana geldiğini ispat edemediğini, buna ilişkin herhangi bir delil de sunmadığını, sonuç olarak ispat yükünün davacı tarafta olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Eldeki dava; kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasında davacının aracının davalı şirket tarafından kasko sigorta poliçesi ile teminat altına alındığı, kasko sigortalı aracın tek taraflı karıştığı trafik kazası sonucu hasara uğradığı, davalının hasar bedelini ödemediği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davacının kasko sigortalı aracında oluşan hasarın, poliçe teminatı kapsamında olup olmadığınının ispatı noktasında toplanmaktadır.
Hükmüne uyulan Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 30/11/2020 tarihli, 2019/5208 E. ve 2020/7786 K. sayılı bozma ilamına göre somut olayda ispat yükü yer değiştirmiş ve rizikonun teminat içinde kaldığını ispat yükü artık davacı sigortalıya geçmiştir.
Yargıtay bozma sonrasında davacı sigortalı şirket vekili tarafından beyanda bulunulmuş, olaya ilişkin olarak herhangi bir görgü tanığının bulunmadığı, olayın üzerinden geçen süre dikkate alındığında Yargıtay ilamında belirtilen hususların tespit edilmesinin mümkün olmadığı belirtilmiştir. Davacı sigortalı tarafından kazanın yabani hayvan etkisi ile meydana geldiğinin ispatına yönelik herhangi bir delil sunulmamıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu`nun 6. maddesine göre kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. 6100 sayılı HMK.’nun “ispat yükü” başlığını taşıyan 190/1. maddesine göre ise; ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Bir davada ispat yükü üzerinde olan taraf yargılama sonunda lehine karar verilebilmesi için kendisine düşen ispat yükünü kanunda öngörüldüğü şekilde yerine getirmelidir. Somut olayda ispat yükü üzerinde bulunan davacı sigortalı, davaya konu kazanın yabani hayvan etkisi ile meydana geldiğini ve rizikonun teminat dahilinde kaldığını somut delillerle ispat edememiştir. Davacı taraf yola hayvan fırlamasına ilişkin iddiasını ispat edemediğinden, mahkememizce kazanın meydana gelmesinde alkolün münhasıran etkili olup olmadığının araştırılması yönünden ek rapor alınmasına ve/veya başkaca bir araştırma yapılmasına gerek görülmemiştir.
İddia, savunma, poliçe, hasar dosyası, Yargıtay bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre; ispat yükü yer değiştirerek kendisine geçen davacı sigortalı şirketin dava konusu hasarın teminat kapsamında olduğuna dair herhangi bir delil sunamadığı, önceki beyanlarını tekrarla yetindiği, böylece iddiasını somut delillerle kanıtlayamadığı anlaşıldığından, ispatlanamayan davanın reddine dair aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 59,30-TL karar ve ilam harcından peşin yatırılan 430,05-TL harcın mahsubu ile kalan 370,75-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından ilk kararda yatırılan 1.548,10-TL bakiye karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
5-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 4.343,73-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan 123,15-TL (5,20-TL vekalet harcı+ 117,95-TL tebligat, posta ücreti) yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından geriye kalanın karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; dosya daha önce Yargıtay denetiminden geçmiş olduğundan, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı.27/10/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır