Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/162 E. 2021/964 K. 06.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/162 Esas
KARAR NO:2021/964

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:06/03/2020
KARAR TARİHİ:06/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin sigorta aracılık hizmetleri veren bir şirket olup davalı tarafın ise hayat ve bireysel emeklilik branşlarında ruhsat sahibi sigorta şirketi olduğunu, müvekkili şirketin taraflar arasında akdedilen 27.11.2017 Tarihli Acentelik Sözleşmesi ve … 7. Noterliğinden tanzim edilen 01.12.2017 Tarihli ve … yevmiye no.lu vekaletname ile davalı şirketin poliçe tanzimine ve prim tahsiline yetkili acentesi olarak faaliyet gösterdiğini, davalının … 48. Noterliğinden keşide ettiği 14.06.2019 Tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarname ile herhangi bir gerekçe belirtmeden ve ihbar öneli tanımadan sözleşmeyi feshettiğini bildirdiğini, yine aynı tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarname ile davacı şirketin vekaletten azledildiğini bildirdiğini, sözleşme süresinin 27.11.2017 tarihi olup yine sözleşmenin 25/1 maddesi gereği 3 ay önceden feshi ihbarda bulunulmadığı takdirde sözleşme aynı şartlarla ve aynı süre ile yenilendiğini, sözleşmenin 27.11.2019 tarihinde yenilenmiş olup 27.11.2019 tarihine kadar hüküm ifade etmekte iken davalı tarafça haklı sebep bir yana hiçbir gerekçe ileri sürülmeksizin ve derhal feshedildiğini, bu şekilde davalı tarafın davacı şirketin kalan sözleşme süresi içerisinde komisyon geliri elde etmesine kusuru ile engel olduğunu, TTK 121. Maddesi gereğince bu süre içerisinde tamamlanacak işlerin gelirinin davacı şirkete ödenmesi gerektiğini, davacı şirketin ortalama aylık komisyon gelirinin hesaplanarak hüküm bakiye süreye ilişkin olarak hüküm altına alınması gerektiğini, müvekkili şirketin davalı tarafla çalıştığı dönem zarfında davalı şirkete önemli ölçüde müşteri portföyü kazandırdığını, davacı şirketin aracılık ettiği sözleşmelerin bireysel emeklilik ve hayat gibi uzun süreli ürünler olup davalı şirketin bu portföyden önemli menfaatler elde etmeye devam edeceğini, TTK 122. Maddesi ve 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunun 23/16. Maddesi gereğince davalı tarafın davacı şirkete denkleştirme (portföy) tazminat ödemesi gerektiğini, Yerleşik uygulamaya göre bu tazminatın miktarının acentenin bir yıllık ortalama gelirinden az olmaması gerektiğini, bu nedenle davacı şirketin faaliyet gösterdiği dönem süresince elde etmiş olduğu gelirlerin yıllık ortalamasının tespiti ile en az bir miktarda olmak üzere uygun bir tazminatın hüküm altına alınması gerektiğini, belirtilen işbu taleplerinin karşılanması amacı ile Arabuluculuk yoluna başvurulmuş ve … arabuluculuk Bürosu …/… (Arabuluculuk Dosya No:…/…) no.lu dosyada görüşmeler yapılmış ise de anlaşma sağlanamadığını, belirtilen alacaklarının hüküm altına alınması için işbu davanın açılmasının zorunlu olduğunu, dava dilekçesinde belirtilen nedenlerle, fazlaya ilişkin tüm talep hakları saklı kalmak üzere; 15.000 TL Denkleştirme (portföy) tazminatı, 5.000 TL mahrum kalınan gelir olmak üzere toplam 20.000 TL tazminatın fesih tarihi olan 14.06.2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalı taraftan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının işbu iddia ve talepleri haksız ve mesnetsiz olup; aşağıda ayrıntılı olarak açıklayacakları nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı … (“… Sigorta”) ile davalı şirket arasında acentelik ilişkisi bulunduğunu, bu ilişki kapsamında … Sigorta ile; 27.11.2017 tarihli Acentelik Sözleşmesini 27.11.2017 tarihli Özel Acente Komisyon Uygulama Esaslarına İlişkin Ek Protokol imzalandığını, sözleşme süresi 27.11.2017-27.11.2018 tarih aralığı için belirlenmiş olup; taraflarca mutabık kalınarak 27.11.2019 tarihine kadar uzatıldığını, işbu süreçte davalı şirket tarafından … Sigorta ile sözleşme ve acentelik ilişkisinin devam ettirilmesine yönelik alınan karar uyarınca … 48.Noterliği’nin 14.06.2019 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi gönderilerek tüm sözleşmelerin ve taraflar arasındaki acentelik ilişkisinin fesih edildiği ihbar olunduğunu, yine … Sigortaya … 48.Noterliği’nin 14.06.2019 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi gönderilmek suretiyle kendilerine daha önce vekaletname ile verilmiş olan tüm yetkilerden azledildikleri ve vekaletnameye istinaden davalı şirket adına işlem yapmaya yetkileri bulunmadığının bildirildiğini, Davacı portföy (denkleştirme) tazminatına hak kazanamamış olmakla koşullarının gerçekleştiğini de ispatlayamadığını, Acentelik Sözleşmesi’nin “Tazminat ve Denkleştirme İstemi” başlıklı 26. Maddesinin; “Her ne sebeple olursa olsun, bu sözleşme feshedilir veya sona ererse Acente, Şirket’ten herhangi bir hak veya tazminat, maddi-manevi zarar karşılığı veya kar kaybı istemeyeceğini ve herhangi bir iddiada bulunmaya hakkı olmayacağını beyan, kabul ve taahhüt eder” şeklinde olduğunu, her iki tarafı da tacir olan ve tarafların özgür iradesi ile imzalanan Acentelik Sözleşmesi’nin 26. Maddesinde her ne sebeple olursa olsun sözleşmenin feshi halinde davacının davalı şirketten bir hak ve alacak talep etmeyeceği hüküm altına alındığını, davacının taleplerinin açıkça haksız ve sözleşmeye aykırı olduğunu, yine aynı maddenin devamında denkleştirme tazminatının tespitinde her bir müşteri için belirlenecek tazminatın bir kuruştan fazla olamayacağının belirtildiğini, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için aksi düşünülse dahi davacının portföy tazminatı talepleri değerlendirilirken işbu maddenin dikkate alınması gerekeceğini, sigortacılık Kanunu’nun, özel kanun-genel kanun ilişkisi uyarınca öncelikli olarak uygulanacağından denkleştirme talebi Sigortacılık Kanunu’nda yer alan kıstaslara göre değerlendirilmesini, Sigortacılık Kanunu’ndaki düzenlemenin Türk Ticaret Kanunu’ndaki düzenlemeden farkı; Türk Ticaret Kanunu’ nda yer alan “acente sözleşme ilişkisinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa” şeklindeki şartın aranmaması olduğunu, Sigortacılık Kanunu’nun “Sigorta Acenteleri” Başlıklı 23. Maddesi 16. Fıkrasına göre; “Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra sigorta şirketi sigorta acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde ediyor ve hakkaniyet gerektiriyorsa, sigorta acentesi, sigorta şirketinden tazminat talep edebilir. Ancak, sigorta acentesinin haklı bir nedene dayanmaksızın sözleşmeyi feshetmesi ya da kendi kusuruyla sözleşmenin feshine neden olması halinde tazminat hakkı düşer.”Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/2170 E., 2017/2780 K. 10.05.2017 T. Sayılı kararına ……Davacı tarafın gerek tacir olması gerekse ilgili mevzuatlar gereği tüm bu bilgi ve belgeleri saklamakla yükümlü olduğunu, ancak davacının iddialarını ispata yarar hiçbir delili dosyaya sunmadığını ve talep ettiği denkleştirme (portföy) tazminatı ve mahrum kalınan gelir (kar) tutarlarını hangi gerekçelerle ve ne şekilde hesapladığını izah etmediğini, davalı şirketin aleyhine yöneltilen tüm iddiaların soyut ve afaki beyanlardan ibaret olup; iddialarını ispatlayamayan davacının taleplerinin bu sebeple de reddi gerektiğini, davacının mahrum kalınan gelir (kar) iddialarının da tamamen mesnetsiz olup kabulü mümkün olmadığını, davacı ile davalı şirket arasındaki ilişki taraflar arasında imzalanmış olan Acentelik Sözleşmesi’ne ve bunun eki olan Özel Acente Komisyon Uygulama Esaslarına İlişkin Ek Protokol’e göre düzenlendiğini, bu kapsamda davacının hak ve alacakları sözleşme ve protokole göre hesaplandığını ve hak ettiği tüm alacakların kendisine ödendiğini, zira tüm bu hususların bilirkişilerin incelemesiyle de açıkça ispatlanacağını, tüm bu nedenlerle davacının işbu taleplerinin de reddi gerektiğini, davacının faiz talebinin haksız olup; reddi gerektiğini, cevap dilekçesinde belirtilen nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER:
Davacı taraf delil olarak; Acentelik Sözleşmesi, Acentelik Vekaletnamesi, Fesih ihbarnamesi, Vekaletten Azil İhbarnamesi, ticari defter kayıtları, bilirkişi incelemesi ve diğer yasal delillere dayanmıştır.
Davalı taraf delil olarak; Acentelik Sözleşmesi, ek protokol, ihtarnameler, … Sigorta Hesap Hareketleri Detay Raporu, tanık, bilirkişi incelemesi, Yargıtay İçtihatları ve her türlü yasal delillere dayanmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında akdedilen acentelik sözleşmesinin, davalı tarafça feshedilmesi nedeniyle davacının anılan acentelik sözleşmesi ve eklerinden kaynaklı olarak yoksun kalınan kar ve denkleştirme tazminatı istemine ilişkin alacak davasıdır.
Çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; davacının, davalıdan denkleştirme tazminatı ve yoksun kalınan kar talebinde bulunup bulunamayacağı, talep edebilir ise ne miktarda talep edebileceği hususlarıdır.
Dosyanın teknik bilgi ve bilirkişi incelemesi gerektirmesi nedeniyle, dosya SMMM … ve hukukçu Prof. Dr. …’ya tevdi edilmiş ve bilirkişiler sunmuş olduğu raporunda: Mahkeme tarafından kanuni şartlar (Hakkaniyet ve Önemli Menfaat) oluştuğu kabul edildiği takdirde, davacı bakımından bir tazminat hesaplaması, davacının bu dönemde elde ettiği gelir ile bağlantılı olabileceğini, ancak davacının defterlerini ibraz etmemiş bulunması sebebiyle bu konuda bir sonuca varılmasının mümkün olmadığını, davacı tarafından sözleşme süresince 44 yeni müşteri oluşturduğunu, Fesih sonrası müşterilerden sayısal olarak 19 u ile devam ettiği, katkı payı üretimi ile % 43 ü ile devam edildiğini, davalının söz konusu müşterilerden toplam 52.922,65 TL gelir elde ettiği, bunun 37.941,46 TL’sinin sözleşmenin sonrasında elde edildiğini, davalı tarafından acentelik sözleşmesinin haklı bir sebep bulunmadan fesh edildiğini, davacı tarafından bulunan müşteri sayısının azlığı ve bulunan müşterilerden dolayı acentelik ilişkisi bittikten sonra davalı ile devam eden müşterilerin sayısal ve işlem hacmi olarak % 43 olduğu, bulunan müşteri sayısının azlığı ve müşterilerin devam oranının düşüklüğü sebebiyle tazminat istemenin hakkaniyete uygun olmadığı, ancak bu hususun sayın mahkemenin takdirinde bulunduğunu, Acentelik ilişkisi sona erdikten sonra davalı şirketin eski müşterilerden kaynaklanan menfaatinin 37.941,46 TL olduğu ve bunun kanuna tarafından aranan önemli menfaat şartını sağlamadığı, ancak bu hususun sayın mahkemenin takdirinde bulunduğunu, mahkeme tarafından iki şartın bulunduğu kabul edilirse, davacının defterlerini ibraz etmediği dikkate alınarak hesaplama yapılmasının mümkün olmadığına dair rapor sunmuşlardır.
Mahkememizin 13/09/2021 tarihli celsesinde bilirkişilerden ek rapor alınmasına karar verilmiş olmakla, bilirkişiler sunmuş oldukları 28/09/2021 tarihli ek raporları ile sundukları 14.07.2021 tarihli raporunda belirttikleri sonuçlar bakımından farklı bir sonuca varılmadığını belirtir ek rapor sunmuşlardır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.11.2018 tarih, 2017/11-116 esas, 2018/1794 karar sayılı içtihadında da ifade edildiği üzere; denkleştirme (portföy) tazminatı, acentelik sözleşmesi sona erdikten sonra, bu ilişkinin devamı boyunca acentenin kişisel gayretiyle yarattığı müşteri çevresinden müvekkilinin hâlen yararlanması, acentenin ise yararlanmaması nedeniyle uğranılan kaybın karşılığıdır. Bir başka ifadeyle denkleştirme (müşteri portföy tazminatı) sözleşmenin sona ermesi halinde, acentenin yeni bulduğu müşteriler sayesinde sözleşme ilişkisinin sona ermesine rağmen davalı şirketin önemli menfaatler sağlaması ile müşteri çevresini kaybeden ve ekonomik bakımdan güç durumda kalacak acentenin bu nedenle talep edebileceği bir tazminat niteliği taşımaktadır.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 10/05/2017 tarih, 2016/2170 esas, 2017/2780 karar sayılı içtihadında da vurgulandığı üzere; denkleştirme talebi için kanunun aradığı şartlar kümülatiftir. Bu bağlamda, öncelikle yeni müşteri çevresinin yaratıldığını, var olan müşterilerle ilişkinin geliştirilip genişletildiğini ve bu müşteriler sebebiyle sigorta şirketinin önemli menfaatler elde ettiğini ispat yükü davacı acente üzerindedir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, bilirkişi kök ve ek raporları bir bütün olarak değerlendirildiğinde; alınan bilirkişi kök ve ek raporlarının dosyamız kapsamı ile uyumlu ve denetime elverişli olmaları nedeniyle anılan raporlara itibar edilmesi suretiyle, acentelik sözleşmesinin davalı tarafından haklı bir sebep bulunmadan fesh edildiği, davacı yanın ticari defter ve kayıtlarını sunmaması nedeniyle davacının mahrum kalınan kar talebi yönünden değerlendirme yapılamadığının bildirildiği, davacı vekilinin hazır bulunduğu duruşmada usulüne uygun olarak bildirilen inceleme gününden davacı yanın haberdar olmasına rağmen ticari defter ve kayıtların sunulmadığı, bu nedenle davacının mahrum kalınan kar alacağını ispatlayamadığından bahisle mahrum kalınan kar talebinin reddine, denkleştirme tazminatı talebi bakımından ise, davacı tarafından bulunan müşteri sayısının azlığı ve bulunan müşterilerden dolayı acentelik ilişkisi bittikten sonra davalı ile devam eden müşterilerin sayısal ve işlem hacmi olarak % 43 olduğu, bulunan müşteri sayısının azlığı ve müşterilerin devam oranının düşüklüğü sebebiyle tazminat istemenin hakkaniyete uygun olmadığı, kanun tarafından aranan önemli menfaat şartını sağlamadığı, bu nedenle davacının denkleştirme tazminatına hak kazanamadığı kanaatine varılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelere binaen;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 59,30-TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 341,55-TL den mahsubu kalan 282,25-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabulucu ücretinin davacıdan alınarak maliyeye gelir kaydına,
7-Davacı tarafça yatırılan ve harcanmayan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup ana hatları ile anlatıldı.06/12/2021

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı