Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/14 E. 2022/126 K. 11.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/14 Esas
KARAR NO :2022/126

DAVA:İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:07/01/2020
KARAR TARİHİ:11/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketle davalı şirket arasında imzalanan 01/03/2013 tarihli Hizmet Sözleşmesi’nin, haklı fesih sebeplerinin gerçekleşmiş olması nedeniyle taraflarınca tek taraflı olarak ve derhal hüküm doğurmak üzere feshedildiğini, söz konusu feshe ilişkin bildirimin davalıya … 13. Noterliği’nden keşide edilen 02/08/2019 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarname ile yapıldığını, sözleşmenin yürürlüğe girdiği 01/03/2013 tarihinden, sözleşmenin feshedildiği tarihe kadar geçen süre içinde taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu, sözleşmenin devamı süresince müvekkilinin davalıya çeşitli bilişim hizmetleri sunduğunu, söz konusu hizmetlerin karşılığı olarak müvekkili şirketçe davalı adına muhtelif faturaların tanzim edildiğini, davalı şirket tarafından müvekkiline birtakım ödemelerin gerçekleştirildiğini, müvekkili şirketin davalı şirketle imzalamış olduğu sözleşmenin yürürlükte kaldığı döneme ilişkin hak edişleri bulunduğunu, söz konusu hak edişlerle ilgili olarak müvekkili tarafından faturalar düzenlendiğini ve davalı şirkete teslim edildiğini, davalı tarafından söz konusu faturalar hakkında müvekkili şirkete iletilmiş herhangi bir itirazın bulunmadığını, müvekkilinin alacağına kavuşabilmesi adına davalı aleyhine …. İcra Dairesi’nin… E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, ancak icra takibine davalı tarafından haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; davalı şirketin itirazlarının iptali ile takibin devamına, davalı şirket aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ise cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça dava dilekçesinde müvekkili davalı şirkete “çeşitli bilişim hizmetleri” sunulduğunun iddia edildiğini, ancak hangi bilişim hizmetini, hangi personeliyle ve ne şekilde sunduğunu ortaya koymadığını (koyamadığını), davacı şirketin sadece bir kısım faturalara dayanarak huzurdaki davayı ikame etmiş olduğunu, Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca davacı karşı yanın müvekkili davalı şirkete verdiğini ileri sürdüğü bu hizmetleri, sözleşmeye ve uygulamalara riayet ederek verdiğini ispatla mükellef olduğunu, salt faturanın tebliğ edildiği iddiasına dayalı olarak huzurdaki davanın dinlenemeyeceğini, davacının hangi personeli ile müvekkili şirketin hangi ihtiyacına ne şekilde cevap verdiğini ve yerine getirdiğini yazılı delillerle ispat etmek zorunda olduğunu, müvekkili şirket tarafından davalıdan dava konusu yapılan hizmetlerin kesinlikle alınmadığını, dolayısıyla müvekkili şirketin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını ileri sürerek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; davanın reddine, davacı aleyhine %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin ise davacı karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında akdedilen 01/03/2013 tarihli hizmet sözleşmesinden doğan ticari ilişkiden kaynaklanan ve davacı şirketçe sözleşme kapsamında davalı şirkete verildiği iddia edilen çeşitli bilişim hizmetleri karşılığında davalı düzenlenen faturalardan doğan alacağın tahsiline yönelik olarak …. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasıyla girişilen ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK.’nun 67. maddesi gereği iptali istemine ilişkindir.
Davacı taraf delil olarak; 01/03/2013 tarihli Hizmet Sözleşmesi, … 13. Noterliği’nin 02/08/2019 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi, arabuluculuk son tutanağı, 18/03/2019 tarihli ve … numaralı fatura, 01/06/2019 tarihli ve … numaralı fatura, 19 Ağustos 2019 tarihli ve 9946 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi, …. İcra Dairesi’nin … Esas numaralı icra takip dosyası, ticari defter kayıtlar, tanık beyanı ve bilirkişi incelemesine dayanmıştır.
Davalı taraf ise delil olarak; davalı şirketin ticari defter ve bilgisayar kayıtları, tanık beyanları, keşif ve bilirkişi incelemesi, Yargıtay içtihatları, gerektiğinde isticvap, yemin ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır.
Mahkememizce …. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı icra takip dosyasının aslı celbedilerek dosyaya kazandırılmıştır. İcra dosyasının incelenmesinde; davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine 10/10/2019 tarihinde faturaya dayalı olarak 107.163,70-TL. asıl alacak, 3.152,24-TL. işlemiş faiz olmak üzere toplam 110.315,94-TL. üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, Örnek-7 no’lu ödeme emrinin davalı/borçlu şirkete 30/10/2019 tarihinde tebliği edildiği, davalı şirket vekili tarafından yasal süresi içerisinde 30/10/2019 havale tarihli dilekçe ile borca ve fer’ilerine itiraz edildiği, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, akabinde davacı şirket vekili tarafından 07/01/2020 tarihinde huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK.) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası ile alacaklı; icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK.’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır.
Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir. İtirazın iptali davaları icra takibine ve takip talebine sıkı sıkıya bağlı davalardan olup; davanın, başlatılan takibin ve vaki itirazın niteliği gereğince takipte talep edilen alacağın varlığı ile miktarını kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafa aittir.
Mahkememizce … Vergi Dairesi’ne davacı ve davalı şirket için ayrı ayrı müzekkereler yazılarak; 01/01/2019 ile 31/12/2019 tarihleri arasındaki ilişki dönemini içeren BA ve BS formları dosyaya kazandırılmıştır. …. Asliye Ceza Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak; … Esas sayılı ceza dosyasının UYAP örneğinin gönderilmesi istenmiş ve incelenmiştir. Ayrıca …. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı dava dosyasının, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na müzekkere yazılarak ise … Soruşturma sayılı dosyanın UYAP örneklerinin gönderilmesi istenmiştir.
Mahkememizce taraflar arasındaki uyuşmazlık konusunun aydınlatılabilmesi bakımından taraflarca bildirilen tanıkların duruşmada dinlenmesi gerektiği kanaatine varılarak, davacı tarafın isim ve adresini bildirdiği tanıklardan …’nin dinlenmesi için … Asliye Hukuk (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi’ne talimat yazılmıştır.
… 1. Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesi’nin … Talimat sayılı dosyasında ifadesine başvurulan davacı tanığı …, 03/03/2021 tarihli talimat duruşmadaki beyanında özetle; “…davalı şirkette muhasebeci olarak çalıştığını, davalı şirkette çalıştığı sürede davacı şirketin davalıya hizmet vermiş olduğunu, davacı şirketin davalı şirketteki çalışanlarına her türlü yardımı sağladığını…” beyan etmiştir.
Davacı şirket vekili 05/04/2021 tarihinde UYAP’tan mahkememize sunduğu dilekçesinde özetle; huzurda dinlenmesini istedikleri tanıklardan …’ın duruşmaya katılamadığını belirterek, yargılama sürecinin uzamaması adına bu tanığın dinletilmesinden vazgeçtiklerini beyan etmiştir.
Her ne kadar davalı vekili tarafından …. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı ceza dava dosyası ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Soruşturma sayılı dosyasının uyuşmazlıkla ilişkili olduğu iddia edilerek, huzurdaki dava yönünden bu dosyaların bekletici mesele yapılması talep edilmiş ise de; mahkememizce gerek ilgili ceza dosyasının ve gerekse anılan soruşturma dosyasının, taraflar arasındaki ticari ilişkiye ve takip konusu faturalara dayalı olarak başlatılan takiple ilişkili olan eldeki itirazın iptali davasında bekletici mesele yapılmasına gerek olmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden, mahkememizce 12/07/2021 tarihli ara kararla; iddia, savunma, taraflarca sunulan ve celp edilen deliller, taraflar arasında akdedilen hizmet sözleşmesi, davacı tarafça davalı adına düzenlenen faturalar, BA ve BS formları, tanık beyanı, …. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı takip dosyası ile tarafların ticari ilişki dönemine ait ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilerek, dosya konusunda uzman 3 (üç) kişilik bilirkişi kuruluna tevdi edilmiştir.
Bilirkişi kurulu tarafından düzenlenerek 27/12/2021 tarihinde dosyaya sunulan raporda özetle; incelenen davacı şirkete ait 2019 yılı ticari defterlerinin açılış tasdikleri ile yıl sonunda yaptırılması gereken kapanış tasdiklerinin yasal süresi içerisinde ve TTK. hükümlerine uygun şekilde yaptırılmış olduğu, bu nedenle davacı yanın 2019 yılı ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, yine incelenen davalı şirkete ait 2019 yılı ticari defterlerinin açılış tasdikleri ile yıl sonunda yaptırılması gereken kapanış tasdiklerinin yasal süresi içerisinde ve TTK. hükümlerine uygun şekilde yaptırılmış olduğu, davalı yanın 2019 yılı ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, bu hususta takdirin mahkemeye ait olduğu, davacı yanın incelenen 2019 yılı ticari defterlerinde davalı yan ile olan hesap hareketlerini ilgili 120.002.003 no’lu cari hesap kodunda takip etmekte olduğu, düzenlemiş olduğu faturaları bu hesabın borcuna, yapmış olduğu tahsilâtları ise bu hesabın alacağına kaydettiği, davacı yanın incelenen ticari defterlerinde davalı yandan 31/12/2019 tarihi itibariyle 109.719,56-TL. alacaklı olduğunun görüldüğü, davalı yanın incelenen 2019 yılı ticari defterlerinde davacı yan ile olan hesap hareketlerini ilgili 320.0035 no’lu cari hesap kodunda takip etmekte olduğu, tarafına düzenlenen faturaları bu hesabın alacağına, yapmış olduğu ödemeleri ise bu hesabın borcuna kaydettiği, davalı yanın incelenen ticari defterlerinde davacı yana 31/12/2019 tarihi itibariyle 232.323,80-TL. (330.337,16-TL. – 98.013,36-TL.) borçlu olduğunun görüldüğü, huzurdaki davada taraflar arasındaki ihtilafın, davacı şirketin faturalardan kaynaklı alacağını davalı yandan tahsil edemediği iddiasından kaynaklandığı, tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi neticesinde davacı şirketin icra takip tarihi olan 10/10/2019 tarihi itibariyle talebe bağlılık ilkesi gereğince davalı şirketten 107.163,70-TL. alacağının bulunduğu, davalı şirketin tarafına düzenlenen faturalardan kaynaklı olarak icra takip tarihi olan 10/10/2019 tarihi itibariyle davacı yana 232.323,80-TL. (330.337,16-TL. – 98.013,36-TL.) borcunun bulunduğu, davacı şirketin kayıtlarında yer alan ve davalı şirketin grup şirketinden gelen 127.241,87-TL. tutarındaki havale işleminin ise davalı şirketin kayıtlarında yer almadığı, davalı yanın kayıtlarında yer almayan bu ödemenin taraflar arasındaki cari hesap farklılığına neden olduğu, dosya kapsamında sözleşme dahilinde hangi hizmetin kaç adam / gün ile verildiğine dair herhangi bir bilgiye ulaşılamadığı, ayrıca yerinde verilen teknik hizmetlere ilişkin herhangi bir servis formuna ya da hizmet verilen sistemlerden alınmış LOG kayıtlarına rastlanmadığı, ancak davacı tarafın bilirkişi incelemesine ilişkin beyanlarını içeren dilekçe ekinde dosyaya ibraz ettiği taraflar arasında gerçekleşen e-mail yazışmaları ve ekleri incelendiğinde; düzenli (belirli periyotlarda) backup alma (yedekleme) ve ürünlerin / donanımların takip edilme işlemlerine yönelik olarak tarafların görüştükleri, ayrıca bir mail ekinde çalışma detaylarına ilişkin 2017 Yılı Transfer Fiyatlandırması Raporunun paylaşıldığı (hizmet kapsamı, bütçe ve faturaları hesaplarken kullanılan çalışmayı içeren) gözlendiği, sözleşme kapsamında verilen hizmetin yerindeliği kapsamı ve niteliği yönünden inceleme yapılabilmesi için davalı şirketin Merkez – İstanbul ve/veya Bilecik illerinde konumlandırılan e-posta sunucuları üzerinden tüm taraflar arasındaki e-mail yazışmalarının ve ayrıca firewall LOG’larının çıkartılıp dosyaya sunulması gerektiği şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulu raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı şirket vekili tarafından 17/01/2022 tarihli dilekçe ile rapora karşı beyan ve kısmi itirazda bulunulmuştur. Davalı şirket vekili tarafından ise 28/01/2022 tarihli dilekçe ile bilirkişi kurulu raporuna karşı beyan ve itirazda bulunularak itirazları doğrultusunda ek rapor düzenlenmesi veya yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması talep edilmiştir.
Mahkememizce 11/02/2022 tarihli duruşmada; taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliği, davaya ve takip konusunun davalı şirketin ticari defterlerinde de kayıtlı olan faturaya dayalı olması, bu kapsamda dosyada alınan bilirkişi kurulu raporunda davalı şirketin ticari defter kayıtlarında dahi dava konusu faturanın yer alması dikkate alındığında mevcut haliyle raporda yapılan mali değerlendirmeler bakımından mevcut bilirkişi kurulu raporunun yargısal denetime uygun hüküm kurmaya elverişli ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli olduğu kanaatine varılarak, davalı vekilinin yeni bir bilirkişiden rapor alınması ve/veya ek rapor alınması yönündeki talebinin reddine karar verilmiştir.
Dosyada alınan bilirkişi kurulu raporunun gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmış, başkaca bir inceleme yaptırmaya gerek duyulmamıştır.
TTK.’nda faturanın tanımı yapılmamıştır. Faturanın tanımı Vergi Usul Kanunu’nun (VUK.’un) 229. maddesinde şu şekilde yapılmıştır. Fatura; satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır. Bir başka tanıma göre ise fatura; ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası, bir ticari belgedir.
6102 sayılı TTK.’nun 21/1 maddesine göre; “Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.”
TTK.’nun 21/2 maddesine göre ise; “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren 8 (sekiz) gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.”
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27/06/2003 tarihli, 2001/1 Esas ve 2003/1 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere; bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren 8 (sekiz) gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır.
TTK.’nun 21/2. maddesi uyarınca tacir olmanın hüküm ve sonuçları gereği, bir faturayı tebliğ alan tacir, bu tarihten itibaren 8 (sekiz) gün içerisinde fatura içeriği konusunda bir itirazda bulunmamış ise artık fatura içeriğini kabul etmiş sayılacaktır.
TTK. 21/2 maddesi ile fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak faturayı düzenleyenin lehine, adına fatura düzenlenenin ise aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir.
TTK.’nun 21/2. maddesi ile faturanın özellikle tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenenin ise aleyhine bir karine getirildiği söylenebilir.
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması tamamen birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK.’nun 21/2. maddesine göre, faturaya itiraz edilmemesi durumunda fatura içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispat edilmesi gerekir. Ancak, fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili TTK.’nun 21/2 maddesine değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili 6100 sayılı HMK.’nun 222. maddesine bakmak gerekir. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturaya konu malı veya hizmeti aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle malı veya hizmeti almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Yasanın verdiği bu imkân sebebiyle, karşı tarafça süresinde itiraz olunmayan faturayı tanzim eden tacirin, bunun dışında faturaya konu malın teslim edildiğini veya işin görüldüğünü ayrıca ispat etmesi gerekmez.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 08/02/2016 tarihli, 2015/4521 E. ve 2016/549 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi; “…Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir.”
Somut olayda, her iki tarafın ticari defter ve kayıtlarında yer aldığı üzere, davacı şirket ile davalı şirket arasında dava konusu fatura öncesinden beri süregelen bir akdi ilişkinin bulunduğu ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin uzun süredir devam ettiği anlaşılmaktadır. Dava konusu fatura öncesinde taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu hususu da tarafların kabulündedir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın takip ve dava konusu 18/03/2019 tarihli, … seri no’lu, KDV dahil 99.562,50-TL. meblağlı ve 01/06/2019 tarihli, … seri no’lu, KDV dahil 103.468,00-TL. meblağlı faturalardan kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Tüm bu hususlar birlikte gözetildiğinde; taraflar arasında 01/03/2013 – 02/08/2019 tarihleri arasında sözleşmesel bir ilişkinin bulunduğu sabittir. Taraflar arasındaki akdi ilişki kapsamında davacı tarafça davalıya verildiği iddia edilen hizmet sebebiyle düzenlenen dava konusu faturaların içeriğine davalı şirketçe 8 (sekiz) günlük yasal süresi içerisinde itiraz edilmediği ve takip (dava) konusu faturaları bizzat kendi ticari defterlerine işlediği de dosya kapsamı ile sabittir. Sonuç olarak takip ve dava konusu faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğu davacı/alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğundan, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ve kesinleşmediğini ispat yükü davalı/borçluya aittir. İspat yükü kendisinde olan davalı/borçlu şirket ise bu iddiasını somut delillerle kanıtlayamamıştır.
Öte yandan 2004 sayılı İİK.’nun 67/2 maddesine göre; icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması, borçlunun da itirazında haksız olması yasal koşullardandır. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra takibine haksız olarak itiraz eden borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunların dışında alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 09/10/2019 tarihli, 2019/4054 Esas ve 2019/7699 Karar ve 04/06/2020 tarihli, 2020/2083 Esas ve 2020/2727 Karar sayılı ilamları)
İddia, savunma, incelenen icra takip dosyası, talimatla dinlenen tanık beyanı, dosyaya celbedilen BA ve BS formları, dosyada alınan ve benimsenen bilirkişi kurulu raporu ile toplanıp değerlendirilen delillere göre; davacı şirket tarafından davalı şirket adına usulünce keşide edilen dava konusu faturaların davalı şirketin ticari defterlerine itiraz edilmeksizin işlendiği, dava konusu faturayı tebliğ aldıktan sonra yasal süresi içeresinde içeriğine itiraz etmeyen ve faturayı aynen ticari defterlerine kaydeden, ayrıca herhangi bir eksik hizmet ve ayıp ihbarında da bulunmayan davalı şirketin her iki tarafın ticari defterlerinde yer aldığı şekliyle dava konusu fatura borcundan dolayı davacıya karşı sorumlu olduğu, taraflar arasında 01/03/2013 – 02/08/2019 tarihleri arasında devam ettiği dosya kapsamından anlaşılan ticari ilişkiden kaynaklı olarak davacı şirketin davalı şirketten takip tarihi itibariyle 107.163,70-TL. alacaklı olduğu, benimsenen bilirkişi raporu ile de tespit edilen 107.163,70-TL. asıl alacak miktarına yönelik davalı şirketin vaki itirazının haksız olduğu ve iptalinin gerektiği, davacının fazlaya ilişkin isteminin ise reddinin gerektiği, asıl alacağa (107.163,70-TL.’ye) takip tarihinden itibaren yıllık %2 oranında akdi faiz yürütülmesi gerektiği, ayrıca İİK.’nun 67/2 maddesinde düzenlenen icra inkar tazminatının amacı alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik haksız itirazları önlemek olduğundan ve mahkememizce kabul edilen faturaya dayalı alacak likit ve itiraz da haksız olduğundan davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına da hükmedilerek aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile; davalı şirketin …. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı icra takip dosyasında 107.163,70-TL. asıl alacağa yönelik itirazının iptali ile asıl alacağa yıllık %2 oranında akdi faiz uygulanmak suretiyle takibin talepnamedeki diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına, davacının fazlaya ilişkin isteminin ise reddine,
2-Alacak likit ve belirlenebilir fatura alacağı olduğundan %20 oranında hesaplanan 21.432,74-TL. icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 7.320,35-TL karar ve ilam harcından 2.092,30-TL peşin harç ve icraya yatan harç toplamının mahsubu ile geriye kalan 5.228,05-TL harcın davalıdan tahsili ile Maliyeye gelir kaydına,
4-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabulucu ücretinin 165,43-TL’sinin davacıdan, 1.154,57-TL’sinin davalıdan tahsili ile Maliyeye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 2.092,30-TL peşin harç ve icraya yatan harç toplamının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 14.130,55-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 54,40-TL başvuru harcı, 7,80-TL vekalet harcı, 3.000,00-TL bilirkişi ücreti ve 280,00-TL posta masrafı olmak üzere toplam 3.342,20-TL yargılama giderinin, kabul ve red oranına göre 2.923,35-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı vekil ile temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
9-Davalı tarafından yapılan 7,80-TL vekalet harcı ve 42,75-TL posta masrafı olmak üzere toplam 50,55-TL yargılama giderinin, kabul ve red oranına göre 6,33-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Taraflarca yatırılan gider avansından geriye kalan kısmın karar kesinleştikten sonra ilgilisine iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/02/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır